Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Aç gönlünü..

hüseyin19

Üye
Üyelik
24 Mar 2010
Konular
165
Mesajlar
535
Reaksiyonlar
0
[FONT=Times New Roman][SIZE=3]
walnuts.jpg


Her türlü isteği yerine gelmesine rağmen; bir türlü hayattan zevk almayanlar.. Sıkıntıdan patlayanlar..
Huzursuz olanlar..Çaresiz olanlar..
Çekin gözlerinizi tv den, bilgisayardan..Sakin bir odaya çekilin..Kanın damarlardan çekildiği gibi.. çekin ruhunuzu bu keşmekeş hayattan..
Şöyle bir kaç an O'na yönelin..

Arkadaş.!.Konumun, fikrin ne olursa olsun.. ''Aç gönlünü.''. O'ne yalvar.. dua et.. ağla..O'nu an..belki bu an; hayatında kırılma anın..ceviz gibi..kırıl ki.. içindeki öz ortaya çıksın..

DİKKAT EDİN..KALPLER ANCAK ALLAH I ANMAKLA HUZUR BULUR..(Rad: 28)

hüseyin19
[/SIZE][/FONT]
 
hayatı anlamlı kılan, amaçlarımız, yarınlarımızdır.Yarınları iyi yaşamak için, zamanı ab-ı hayat bilmek gerekir.Boş yaşayan hayattan zevk alamaz..

ama%C3%A7s%C4%B1z+ya%C5%9Famak.jpg
 
yaratanla problemini çozen,yaratılanla problemini daha rahat çözer..

facemaskphotographyport.jpg
 
hayat kum saati gibidir ömrünüz hızla akarken, aşağıya döğru hızla kök salarsınız..

76163.jpg
 
tam isabet herseyden uzak durmak ve Rabbime yönelmek husu icinde dua edip sükretmek......Allah razi olsun
 
''Rabbe yönelmek.''.işte bütün mesele bu..senden de gurbetli..:eek:
 
yönel ve dua et..bak neler olur..

Asrı Saadette ticaretle uğraşan bir tacir mümin vardı. Bu tacir ticaretinde helal haramı gözetir. Allah ve Resulü için bu ticareti yapar, herkesin hakkına riayet ederdi. Ticaretini Şam ile Medine arasında gerçekleştirir çoğunlukla da ticaret kervanları ile hareket etmez, tek başına yolculuk yapmayı severdi.

Bir alacağını almış, satacağını da satmış ve Şamdan Medine ye doğru hareket etmişti. Epeyce yol almıştı ki, baştan aşağı silahlı bir eşkıya ile karşılaştı. Eşkıya bu mümin taciri tehdit etti;
`Mallarını şuraya indir, develerini de şu ağaca bağla.`
Mümin tacir:
`Mallarım senin olsun, beni bırak gideyim.
Eşkıya;
`Bugüne kadar soyup da öldürmediğim kimse yok Senin hem . mallarını alacağım, hem de canını.`
`Madem beni öldürmeye kararlısın, senden son bir talebim var`
`Söyle talebini`
`Ben Müslümanım abdest alıp, iki rekât namaz kılayım ondan sonra beni öldür.`
Eşkıya izin verir. Tacir önce abdestini alır, sonra da İki rekât namaz kılar ve ellerini Rabbine açar:
Ya Vedud! Ya Vedud! Ya . Zel-arşil-mecîd! Ya Mübdi, Ya Muid! Ya Feaalün lima yürid! Eselüke bi-nuri vechikel-lezi melee erkane arşike ve eselüke bi-kudretikel-leti kadderte biha halkake ve bi rahmetike-lleti vesiat külle şeyin. La ilahe illa ente. Ya Muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni! Ya muğis, eğisni!

Mümin tacirin duası bitmişti ki, çok garip bir hadise meydana gelir. Birden beyaz bir at üstünde yeşil elbiseli, elinde de harbe olan bir süvari peyda oldu. Eşkıya şaşırmış, ne yapacağını bilemez bir durumda idi. Eşkıya, taciri . ve malları unuttu, ortaya çıkan bu süvariye saldırdı. Süvari bir darbe ile eşkıyayı yere düşürdü.
Süvari tacire dönerek: `Öldür bu eşkıyayı` dedi.
`Ben hayatımda kimseyi öldürmedim, insan öldürmeyi hoş görmem. Beni bağışla.`dedi.
Sonra süvari eşkıyayı bir darbe ile öldürdü.
Tacir sordu: `Sen kimsin?`
`Ben üçüncü kat gökte duran bir meleğim. Bu adamı öldürmeyi Allah Teala bana nasip etti. Sen namazından sonra ellerini kaldırıp duaya başladığında, gök kapılarının çalındığını duyduk, öyle şiddetle çalınıyordu ki. Mühim bir hadisenin olduğunu anladık. İkinci defa dua ettiğinde gök kapıları açıldı. Üçüncü defa dua ettiğinde, Allah Teala, Cebrail Aleyhisselamı görevlendirdi.
Cebrail Aleyhisselam şöyle dedi:
Dua eden falan mümini kim kurtaracak` Ben talep ettim de görevlendirdiler. Ey Allah Teala ın mümin kulu! İyi bil ki! Senin yaptığın bu duayı kim yaparsa Allah Teala onun sıkıntısını giderir, ona yardım eder.`
Bu hadiseden sonra mümin tacir yola koyulur ve Medineye varır. Soluğu Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda alır ve başından geçen hadiseyi anlatır. Taciri dinleyen Kâinatın Efendisi Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
`Muhakkak ki, Allah Teala sana esma-i hüsnayı telkin etmiş. O isimlerle Allah Tealaya dua edilirse, istenen verilir.`
 
DUALAR NASIL KABUL OLUR?

Apartmandan çıkar çıkmaz soğuk hava yüzüne çarptı, ama onun zihni hala az önce okudukları bir cümleye takılı kalmıştı: ;

"Allah insanların duasını işitir ve onlara cevap verir, onlarla konuşur."

Dalgın bir halde arabasına bindi. Anahtarı kontağa sokmadan önce, soğuğa aldırmadan, birkaç dakika daha bu konuyu düşündü.

Nasıl? bu soru ruhunun derinliklerinden gelip zihnini bir bulut gibi kaplıyordu.

Nasıl?

Onun her şeyi duyabileceğinden zerre kadar şüphesi yoktu, ama yine de dualara nasıl karşılık verdiğini zihni kavrayamıyordu.

Sonunda, cevabi bulmayı zamana bırakmayı düşünüyordu ki, birden içinden bir ses

"Bunu neden bir dua vesilesi yapmıyorsun?" dedi.

Sahi ya, onun elinden gelen dua etmekten başka ne olabilirdi? Yüksek sesle Rabbine seslendi:

"Allahim! Senin her kulunun kalbinden gecen arzulardan bile haberdar olduğunu biliyorum. Benim bu dileğimi de elbette duyuyorsun. Lütfen, duaları nasıl duyduğunu ve onlara nasıl cevap verdiğini bana öğret! "

Arabayı çalıştırdı ve ruhen rahatlamış bir halde evine gitmek üzere yola koyuldu. Ana caddede ilerlerken, birden garip bir duygu doğdu kalbinde. Bu duygu arabayı durdurup bir kutu süt almasını söylüyordu.

Önce kulak asmadı ve arabasını sürmeye devam etti. Ama ayni duygu bu defa daha güçlü bir şekilde benliğini sardı.

Bunun Rabbinden kendisine gönderilmiş bir işaret, bir mesaj olabileceğini düşünerek;

"Pekala Rabbim, sütü alacağım" dedi.

Bu, çok da zor bir sınav gibi görünmüyordu zaten.Arabadan inip bir kutu süt alacaktı o kadar. Öyle de yaptı ve yeniden yola koyuldu. Ana caddeden arabasını sürmeye devam ederken, bir ara sokağın ağzından geçiyordu ki, içindeki ses bu defa ona "O sokağa sap" diye emretti.

Önce sokağı geçti, ama duygu kuvvetlenince Peki diyerek geri donup o sokağa girdi.

Sokaktan ilerledikçe binaların görünümü değişiyor ve iki katli binalar yerlerini tek katli derme-çatma barakalara bırakıyordu. Birkaç ev daha geçtikten sonra, ses durmasını söyledi.

Arabayı sağa çekti ve etrafına bakındı. Burası tam anlamıyla bir gecekondu mahallesiydi. Ve evlerin çoğunun ışığı sönmüştü. Belli ki, sabah erkenden işe gidecek insanlar yataklarına girmişti bile. O bunları düşünürken, yüreğinin sesi bu defa ona su emri verdi:

"Git ve sütü sokağın karsısındaki yeşil evde yasayan insanlara ver."

Genç adam eve baktığında onun pencerelerinden de diğerleri gibi ışık gelmediğini gördü.

Bu anlamsız bir şey diye düşündü bir an kendi kendisine. Bu evin insanları yataklarında uyuyorlar ve onları uyandırdığım takdirde *** durumuna düşeceğim.

Ama o ses "Git ve sütü ver!" dedi yine ona.

Tereddüt etti uzunca zaman. Sonra aynı aksam ettiği duayı hatırladı. Ve bunun Ondan bir işaret olabileceğine kanaat getirdi. Arabasından çıktı. İsterlerse bana *** gözüyle baksınlar.

"Bu Rabb’imden gelen bir emirse eğer ona uyacağım"dedi kararlılıkla.

Sokağın karşısındaki eve gitti ve zili çaldı. İçerden koşuşturmalar, gürültüler geldi.

"Kimsin? Ne istiyorsun?" dedi içerden bir erkek sesi.

Aksanı farklıydı, ama söyledikleri anlaşılabiliyordu.

Genç adam hemen oradan kaçıp uzaklaşmak istedi bir an.

Fakat o bunu gerçekleştiremeden kapı açıldı. Fakir görünümlü bir adam açtı. Yüzünden hüzün okunuyordu, ama kapısında bir yabancıyı görmekten de fazla hoşnut değil gibiydi.

" Buyrun?" diyen ev sahibine sütü uzattı.

" Bunu size getirdim."

Adam sütü aldığı gibi içeri koştu. Daha sonra koridorun öteki ucundaki odadan çıkan bir kadın mutfağa doğru seğirtti hızla. Onu izleyen adamın kucağında ise bir bebek vardı. Ağlayan bir bebek. Adamın gözlerinden sicim halinde gözyaşları dökülüyordu. Yarı ağla**** yarı konuşarak şunları söyledi:

"Şehre geleli iki ay oluyor. Hala iş bulamadım. Dostun ahbabın yardımlarıyla bugüne kadar geldik. Ama bugün bebeğimize süt alacak paramız yoktu.

Sürekli dua ediyordum Allah'a bize süt göndermesi için."

Mutfaktan kadının sesi geldi bu sırada. Onun söylediklerini anlayamadı, çünkü başka bir dil konuşuyordu. Kocası onun sözlerini genç adama tercüme etti:

"Ondan bize bir meleğiyle süt göndermesini istiyordum. Sen bir melek misin yoksa?"

Genç adam cüzdanındaki bütün parayı çıkarıp zorla adamın eline tutuşturdu.

Ve adama bundan sonra onun için hep dua edeceğini, ve bir iş bulabilmesi için elinden geldiğince yardımcı olacağını söyledi.

Kelimeler boğazında düğümlenince, döndü ve arabasına bindi. Bu defa onun gözlerinden yaşlar dökülüyordu...

Artık Allah’ın kullarının dualarını nasıl duyduğunu, onlara nasıl cevap verdiğini daha iyi anlamıştı!
 
derdi olan uyanmaya ihtiyacı olandır..

[FONT=Comic Sans MS]
dert7fdmy1xv31ij9.jpg
[/FONT]
 
bütün kapalı kapıları ''fettah ''ismiyle açana dön kalbini

geloldu.jpg
 
vakit geçiyor bir dakika ..bir dakika daha ömründen kayıp gitti..

y1pIEQMXRp6MBA0gsQyk1_vvO1VLkdYO5IFijY1lrOzYzisIbtHTqDHWbX26yFA34SyqYJOzgZP9SQ
 
Hüseyin kardeşim çok rica etsem benim içinde dua edermisin duanın en makbulu kişinin kendisinin etmesi ama şu sıralar ihtiyacım var iyi akşamlar
 
soner81


hayrola çoktandır kayıptın.inşallah yaramaz bir durum yoktur. biz sana özel dua edeceğiz sen de bize et
 
bu kadar bencil toplumun arasında,tanrıdan bir uyarı beklemeden hepimizin birer melek olması gerek. evet hepimiz melek olalım.Her ne kadar bizi aptal ve dangalak olarak görenler olsada melek olalım.olalım ki ülkemiz bu dünyada bile bir cennet olsun.
 
inan biz melek bile olsak bizi çekiştiren birileri olur neden yemek yemiyor.. neden uyumuyor.. ne gereği vardı meleğe...bin bir soru..neyi paylaşamaz bu dünyada insan,herşeyi bırakıp gideceğimiz bir dünya için boğaz boğaza insanlar..
 
soner81 kardeşim ben de dua ederim senin için.allah gönlüne göre versin kardeşim.inşallah sorun hallolur.
 
Allah’i taniyan ve itaat eden, zindanda da olsa bahtiyardir… O’nu unutan, sarayda da olsa, zindandadir, bedbahttir. (Said Nursi)
bu cümle anlatıyo herşeyi değilmi dostlar..
 
yaşa sen şems-i nur..hedef 12 ..:) çok güzel ifade etmişsin.
 
images



Küçük çapta yaşanan günlük stresler insanı karamsarlığa, sinirliliğe ve yorgunluğa itmektedir. Stresin çapı genişledikçe, ruh sağlığımıza olumsuz etkileri de aynı şekilde genişlemeye başlamaktadırArtık.

Yani stres kronikleşmeye başladığında, stres hormonları depresyon, panik atak gibi birçok davranış bozukluğuna, hatta hafıza kayıplarına bile sebep olmaktadır. Bu nedenle yapmamız gereken şey stresimizi, sinirimizi kontrol altında tutmaya çalışmamızdır.
Kendimizi kötü hissettiğimizi anladığımız anda suya dokunun vücudunuzdaki negatif enerji suya karışıp gitsin..sakin bir odaya çekilip ruhnuzu O'na yöneltin ve sessizce O'nu hissederek içinizi dökün..
 
stres.jpg



Vücudumuzun düzenini sağlayan ve her zaman dengede olması gereken iki hormon vardır; seratonin ve melatonin. Bu iki hormonda yaşanan dengesizlikler uyku düzenimizi olumsuz yönde etkiler. Uykuya geçişte güçlük çekilir, uyku esnasında bölünmeler yaşanır ve rahatsız bir uyku uyumamıza neden olur. Stres de bu uykuyla yakından alakalıdır. Can sıkıcı bir gün geçirdiysek sağlıklı bir uyku uyumamız da olanaksız hale gelir aslnda geceyarısı huzursuzluğu da dua için en uygun zamandır..herkes uyhuda..bir siz bir de hiç uyumayan O..işte sitresin skıntının çaresi dua vakti..
 
Üst Alt