Sıkıyorum avcumu... Avcum mu beni sıkıyor ben mi avcumu belli değil. Bir yumruk olup birinin yüzünde patlasam, ya da açılsam, verilsem başka bir insana.
Sıkıyorum dişimi, bu da geçecek. Bu gece de boyanacak rengarenk. Geçmişi yakacağız yine. Yaksak ne ki isi bulaşıyor üzerimize. Nereye gitsek o. Evet o hüzün.
Hayır, daha fazla adım atmayacağım... Burası Dostoyevski'nin romanında geçen uçurum. Hangi romanı bilmyorum. ''Adım at'' diyorsunuz. Atamam, atarsam atlamış olurum. Atlamazsam da bu korku zaten bana bir ömür yetecek.
''Sıkma başını geçer'' diyorsunuz. Ölüm geçmez, gelir. Anlayamazsınız Dostoyevski'yi ve beni. O Epilepsi hastası, ben... Ben mi? Koy ver gitsin.
Kanayan düşlerimi durduramıyorum. ''Sık düşünü'' demeyin bana. Üşütürüm yoksa. Daha da beteri aklım düşerse kırılır. Paramparça olur pencere gibi. O pencere gibi paramparça olursa ben dışarıya nasıl bakarım.
Düşmüş bile. Anladınız mı düştüğünü. Neyse anlayan anladı...
Sıkıyorum dişimi, bu da geçecek. Bu gece de boyanacak rengarenk. Geçmişi yakacağız yine. Yaksak ne ki isi bulaşıyor üzerimize. Nereye gitsek o. Evet o hüzün.
Hayır, daha fazla adım atmayacağım... Burası Dostoyevski'nin romanında geçen uçurum. Hangi romanı bilmyorum. ''Adım at'' diyorsunuz. Atamam, atarsam atlamış olurum. Atlamazsam da bu korku zaten bana bir ömür yetecek.
''Sıkma başını geçer'' diyorsunuz. Ölüm geçmez, gelir. Anlayamazsınız Dostoyevski'yi ve beni. O Epilepsi hastası, ben... Ben mi? Koy ver gitsin.
Kanayan düşlerimi durduramıyorum. ''Sık düşünü'' demeyin bana. Üşütürüm yoksa. Daha da beteri aklım düşerse kırılır. Paramparça olur pencere gibi. O pencere gibi paramparça olursa ben dışarıya nasıl bakarım.
Düşmüş bile. Anladınız mı düştüğünü. Neyse anlayan anladı...