Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Arabesk Diziler 2

hodbin

Üye
Üyelik
10 Mar 2006
Konular
75
Mesajlar
146
Reaksiyonlar
0
Samanyolu’nun dizilerinin yavanlığı meselesini biraz açalım:


Bunun yani dizilerin seviyesindeki düşklüğün bir tercih olduğunu iki nedenle düşünmüyorum. Birincisi: televizyonları finanse eden şey, reklam. Hizmetin-Cemaatin televizyonu olduğu için tek amacı kar olmasa bile, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini göz ardı edemez.


Reklam verenler A ve B gurubu izleyicinin takip ettiği programlara reklam vermeyi tercih ediyor. Çünkü para onlarda. Diğerleri, yani eğitim ve gelir düzeyi düşük olanlar, ekmekten ve deterjandan başka bir şey almadığı için, bunları TV ekranına çekecek programlar çok da karlı değil, tvler açısından.


Ayrıca Hizmetin-Cemaatin diğer yayınları hep yüksek bir entelektüel seviyeye hitap ediyor: Zaman gazetesi kadar dolu bir gazete fazla yok, Sızıntı dergisini okumak için bile ciddi bir eğitim almak lazım, Gonca Ve Aksiyon da onlardan aşağı değil.


İkinci neden: Dindarlar sadece ekranda değil, bunların öncüsü olan sinema ve romanda da hala çok geri. Edebiyatın sadece şiir alanında yetkinler. Orda Necip fazıl ve Sezai Karakoç gibi şairlerle kendini gösteren kuvvetli bir gelenek var. Ama zaten şiirin İslam tarihindeki geleneği de çok kuvvetli.
 
yavanlıktan kastın ne biraz daha açar mısın? bence de yavan olan taraflar var ama senin olayı ele alışından sanki yavanlık anlayışımız farklı gibi geldi. sana göre yavan olan ne??
 
Love;bt5097' Alıntı:
yavanlıktan kastın ne biraz daha açar mısın? bence de yavan olan taraflar var ama senin olayı ele alışından sanki yavanlık anlayışımız farklı gibi geldi. sana göre yavan olan ne??
kastımıburada ifade etmişim, sanırım
 
O dizileri izleyen kaldımi ki annemin ve babaannemin nesli dışında. Ve inanın hala aynı konu aynı oyuncularla yıllarca yayınlanıyor ve aynı bayanlar aynı merak ve aynı ah vah larla o dizileri izliyorlar.işin kolayı bulundu izleyicide sağolsun çok sadık:)haber programlarındada tarafsızlık biraz aşıldı gibi.baban bıktı ergenekon haberleri izlemekten:) diğer entellektüel programlarıni da zaten izleyen y(ç)ok:)
 
Yine söylüyorum. Bilinçli bir yayın politikası. Reklam kaygısı gütmez o kadar; çünkü cemaatin çok yönlü geliri var. Kaldı ki reklamsiz kalmadığına göre total izleyici de cep telefonu, beyaz eşya, halı ve benzeri materyaller kullanıyor. Hatta kumandayi elinde bulunduran total izleyici senin gibi ab'lilere okul harçlığı verdiği gibi, istediği kanalı izletmeyi de bilir. Total izleyiciyi salak sanma.

Samanyolu istese Zaman ve Hür Adam(fragmandan anladığım kaliteli) gibi kaliteli yayınlar da yapar.
 
donence;bt5118' Alıntı:
O dizileri izleyen kaldımi ki annemin ve babaannemin nesli dışında. Ve inanın hala aynı konu aynı oyuncularla yıllarca yayınlanıyor ve aynı bayanlar aynı merak ve aynı ah vah larla o dizileri izliyorlar.işin kolayı bulundu izleyicide sağolsun çok sadık:)haber programlarındada tarafsızlık biraz aşıldı gibi.baban bıktı ergenekon haberleri izlemekten:) diğer entellektüel programlarıni da zaten izleyen y(ç)ok:)
Haberlerdeki durumu bildiğinize göre siz duruma oldukça vakıfsınız :)
 
Eee bi evde hangi tv kanalları izleniyorsa insan haliyle kanalın durumundan fazlası ile haberdar oluyor.bide şu evlilik programları ile ilgili yazı yazsanız varya ne yorumlar yaparım:)
 
Son düzenleme:
donence;bt5156' Alıntı:
Eee bi evde hangi tv kanalları izleniyorsa insan haliyle kanalın durumundan fazlası ile haberdar oluyor.bide şu evlilik programları ile ilgili yazı yazsanız varya ne yorumlar yaparım:)
O yapacağınız yorumları yazı haline getirip bloga ekleseniz, biz de hazır yazıya yorum yaparız:)
 
Yok ben almayım :) hazır yazılmışa yorum yazmak eleştirmek yermek-övmek yerden yere vurmak-göklere çıkarmak daha keyifli :) şaka bi yana belki bi gün denerim de yayımlama cesareti gösterebilirmiyim bilemiyorum...
 
Son düzenleme:
hodbin' Alıntı:

Benim yayınlarını severek takip ettiğim ve büyük çoğunluğun da kalitesinden şüphe etmediği kanallara örnekti bu ikisi de o yüzden...:)
Stv'yi eleştirmişsiniz,peki TRT ve ATV hakkında ne düşüyorsunuz?Değerli yorumlarınızı alalım lütfen:)
 
hodbin kanalların çoğunu uydudan sildi, ATV de onların arasında. TRT'nin dizileri fena değil, çerez tadında ama geçen "Mazi kalbimde yaradır" ın ilk bölümüne tesadüf ettim, bir erkek arkadaşının aşık olduğu kıza abayı yakmak üzereydi... hemen Nurbanu'ya(hodbin'in kız kardeşi) kanalı değiştirmesini söyledim... böyle aşk üçgeni tarzı şeyler beni çok fazla geriyor:)
 
Hımmm,madem Stv başınıza bu kadar dert olmuş onu da silip kurtusaydınız yahu:p Bu gidişle yakında izleyebileceğiniz bir kanal kalmayacak sanırım:)Genel itibarıyle bakıldığında kapsamlı bir şekilde dörtdörtlük yayın akışına sahip bir kanal henüz mevcut değil ne yazık!Kiminin haber programları,kiminin tartışma programları,kiminin dizileri ,kiminin yarışmaları güzel oluyor..Biz de böylelikle bir kanala saplanıp kalmıyoruz,sürekli zaping çabasında bi o kanala bi kanala ,hele bir de sırf reyting uğruna başka kanalada gördüklerini kopyalama çabasına girmiyorlar mı ,ozaman o kanal gözümden düşüyor..Ancak şunu söylemeden bitirmek istemiyorum;ekranı istila eden aldatmalı,kandırmalı,entrikalı,müstehçen,ahlaksız programlardan ziyade eski moda fakat seviyeli, çocuksu film/dizi izlemeyi tercih edenlerdenim.. Çünkü sadece bu tür programları oturup ailenizle yüzünüz kızarmadan,gözünüzü ekrandan kaçırmadan izleyebiliyorsunuz...
 
Sayın Sükut-u Vaveyla

Ben bu kanalların ve dizilerin hiç birini izlemiyorum.. ama dediğinize bir bakalım:

Aldatmalı, kandırmalı, entrikalı, müstehçen, ahlaksız programlar demişsiniz... Aşk-ı Memnu 100 yıl önce yazılmıştır. Aşk ve Gurur daha eskidir. 500 yıllık William Shakespeare'in eserlerinin tamamı bu içerikleri işlemiştir.

Şimdi biraz da geriye gidelim... Arap ve doğu dünyasının ünlü öyküler derlemesi 1001 Gece Masallarının tamamı bu konular üstünedir. Ne kadar eski oldukları bilinmemektedir. Hatta bunlar ciddi boyutta müstehcenlik bile içermektedir.

Uzun lafın kısası bu konular edebiyat tarihinin vazgeçilmez konularıdır. Önemli olan konudan ziyade konunun nasıl ele alındığı ve işlendiğidir. Örneğin Arslan Kral isimli "afrika efsanesi" de böyledir. Ama işlenişi itibariyle çocuk filmi haline gelmiştir.

Bu tür şeyler hayatın gerçekleri olduğu için görsel veya yazılı edebiyatta sürekli ele alınması hem doğal hem de kaçınılmaz. Gözümüzü kapatarak bunları yok varsayamayız.
Buradan konu bu dizilerin toplumun etik yapısını etkileyip etkilemeyeceğine gider ki (bence zerre kadar etkilemez) o konuya hiç girmeyelim.
 
Sayın Metepe,
söylediklerinizin çoğunu biz de biliyoruz,dediğiniz gibi şimdiki görsellerin esin kaynağı tarihteki yazılı eserlerdi,doğal olarak o eserler de insanoğlu eliyle yine onun doğasını yansıtarak yazılmıştı...Sadece onlara ulaşabilen,anlayabilen bilirken şimdi ise görsel yayın nimetlerinden faydalanıp her kitleye ulaşlıyor,bu bir açıdan iyi diğer çaıdan kötü birşey;örneğin,edebiyat öğretmeni olan kızkardeşim bu durumdan çok memnun:)O devirlere ait olan ve günümüzde dizi/film olarak gösterilen ,Aşk-ı Memnu gibi eserleri öğrenciler daha kolay anlıyor diyor..Oysa koskoca kitabı oku diye hiçbir fikri olmayan öğrenciye vermiş olsa sonuç bu olmazdı...Lakin bazen ipin ucu Rtük nerdesin diyecek kadar kaçırılıyor,ben bu açıdan bakıldığında etik yapının etkilendiği kanaatindeyim..Tamam hak veriyorum edebi eserler konusunda işin aslı böyle ya kadın programları,evlilik programları,çok da edebi olmayan diziler,filmler..vs..için ne demeli?Benim yukardaki sıfatları tüm programların geneli için kullandığımı farketmiş olmalısınız...
 
Bu söyledikleriniz RTUK'den ziyade reyting dediğimiz ucubeden kaynaklanıyor. Kadın programlarını izleyen kadınlar olmasa o programlar yayında kalmaz.. Kime sorsanız National Graphics ve Discovery izliyor.. :) Ama nedense reytinglere yansımıyor.

TV görsel medyanın tamamen talebe odaklı eğlence türüdür ve müşteri neyi isterse onu sunar. Müşterinin bilinçli tercihler yapabilmesi için eğitilmiş bir zihine sahip olması gerekir. Ülkemizde kadınları okuma yazma seviyesi bile %70 civarındayken oturupda belgesel izlemesini de bekleyemeyiz.

Diğer taraftan, RTUK gibi özgürlükçü demokrasiye tamamen aykırı bir kurumu ise kesinlikle benimsemiyorum. TV'de programı izleyip izlememek bireysel bir eylemdir ve tercihimiz kumandanın tuşu kadar uzaktadır.
Bu uyduruk programların hiçbirini izlemediğimi daha önce belirtmiştim.. ama yayınlanmasına karşı da değilim.. isteyen izler, istemeyen izlemez.

Bu tür yayınların toplumun etik yapısına etkisine gelecek olursak... bu konuda yapılmış çok çalışma var.. ve kayda değer hiç bir etkisi olmadığını ortaya koyuyor. Yani siz ahlaksızsanız zaten öylesiniz.. ahlaklıysanız da bunları izlediğiniz için ahlakınız bozulmuyor.
Neyse, bu fazlasıyla akademik ve derin bir konu.. burada girmeyelim..
 
Sükut-u Vaveyla

STV dizilerinin kalitesini düşük buluyorum ama toptan kurtulmak isteyecek kadar değil :)
Ayrıca kanalların çoğundan kurtulmamın da iki temel nedeni var.

1. Özelde Nurbanu'yu(orta ikiye gidiyor) genelde de ailemi ahlaki erozyondan biraz olsun korumak.
2. Aile içi iletişimin ortadan kalkmasını engellemek.

Daha önce TV hiç kapanmıyordu, Nurbanu ders çalışmıyordu, aşık olmaya 8 yaşından itibaren başlamak gerektiğine, bu büyülü diziler yüzünden neredeyse ikna olmuştuki olaya el koydum :)
 
Sayın Metepe,
bakın yukarda hodbin,etik yapının etkilenip etkilenmeyeceğine güzel bir örnek vermiş:)

Rtük konusu hariç diğer söylediklerinizin tamamına harfiyen katılıyorum.

Diğer taraftan derin ve akademik dediğiniz konu hakkında ben de burada uzun uzadıya yorum yapmak istemem,ancak etik yapının gelişigüzel programlar yüzünden olumsuz etkileneceği kanaatindeyim ki özellikle ahlak yapısı henüz tam oluşmamış çocuklar üzerinde oldukça etkili oluyorlar ya da ahlakın dejenere olmasına katkıda bulunuyorlar diyebiliriz..

Hodbin,çok haklısınız,aslında bu iki sebep tüm tv'yi kapatmak,kumadayı camdan aşağı fırlatıp atmak için yeter de artar bile:)
Bu arada Nurbanu ismi çok güzel bir isim,kesin biliyorsunuzdur Kollama dizisinde bir karakterin de adı bu:pKardeşinize okul hayatında başarılar dilerim..
 
Küçük bir itirazım var; Sizin bahsettiğiniz şey toplumun etik yapısı değil.

Çocuklar her türlü şeye inanma ve örnek alma eğilimindedir. Ama bu toplumun yapısına etki etmez. Çünkü çocuklardan etik ve ahlaklı davranması zaten beklenemez. Onlar çocuktur... ufak tefek hırsızlık yaparlar, yalan söylerler, kavga ederler vs. vs. Çocuk oldukları için onları sadece azarlarız. Aynı şeyleri erişkinler yaptığında ağır tepki gösteririz.

Çocuklara gelince; bununla ilgili 2 ana ekol var. Birisi tabula rasa, yani beyaz kağıt ekolü. Bu ekole göre çevrelerindeki her deneyim çocuğun kişiliğini değiştiriyor. Ne yazık ki bu ekol büyük ölçüde çökmüş durumda. Bebeklikten itibaren birbirinden ayrılmış ve tamamen ayrı ortamlarda büyümüş tek yumurta ikizlerinde yapılan çalışmalar bunu yalanlar nitelikte.
Çevresel etkileri tamamen gözardı edemeyiz ancak bunların kişiliğin ve ahlaki yapının gelişimine çok fazla etkisi olduğu da gözükmüyor. Çocukluk dönemindeki etkilenmeler ergenlik dönemiyle birlikte duman olup uçup gidiyor.

TV'deki çocuk programlarını eleştirmek gerekirse, bana göre "kötü örnek olmaları" yönüyle değil, ıvır zırvır şeyler olmaları yönünün eleştirilmesi lazım. Her ne kadar kişilik üstünde etkileri olmadığı gösterilse de televizyon iyi bir eğitim aracıdır ve bu yönünün iyi değerlendirilmesi gerekir. Eğitimle kişilik değişmez ama zihin gelişir.

TV'nin toplumsal kümülatif etkisi dediğimizde her zaman istisnai örnekler verilebilir... Örneğin kurtlar vadisini izleyip arkadaşını öldüren, öldüren cazibe filmini izleyip kocasını öldürenler gibi.. Ama bunlar TV'nin etkisi değildir... sadece bahanesidir. Toplumun geneli bunları seyrettiği için eline silahı alıp sokaklara dökülmez. Veya aşkı memnu izlediği için insanlar eşlerini aldatmaya çalışmaz.

Olayı bireysel boyuta indirirsek... günlerce dil dökseniz de A partisine oy veren birinin fikrini kolay kolay değiştiremezsiniz. O da sizinkini değiştiremez. TV'de Apartisini yerden yere vuran yayınlar yapsanız da A partisini benimseyenler için çok cüzi bir etki yaratır. Bu etki ancak A partisinin kendi eylemleri ile değişir.. 3. şahısların söylemleri ile değil.

Neyse, laf fazla uzadı... 1940'larda bir ABD filminde doğum yapan eşinin yatağına oturup elini tutan kocanın sahnesi o zaman ki ABD RTÜK'ünden "müstehcen" diye onay alamamış. Adamı yatağın yanında bir sandalyeye oturtup 1 metre uzaktan konuşturmuşlar. O zaman da ahlaksızlık vardı.. şimdi de.. Yapılan araştırmalar da oranlarında hiç değişiklik olmadığını gösteriyor.
 
Rtük gibi bir kurumun olmazsa olmaz olduğunu düşünenlerdenım ve işin açıkçası yetersiz ve etkisiz olduğuna inanıyorum. size göre çok düşük olan tv etkisinin, değil çocuklar üzerinde büyükler üzerinde bile öyle büyük etkisi var ki bunu hiç bir araştırma şirketi kayıtlarında bulamazsınız. Dizileri izleyip eşlerini yetersiz görgüsüz kaba bulan o kadar çok insan varki aklınız almaz. Sürekli süprizler bekleyen kibar davranışlar içerisinde kendisini şımartmasini arzulayan sık sık bunu dile getirip dir dir eden hanımlarin bilmiyorum hangi anket hangi nedenle farkına nasıl nerede varacak. Zaten kimse o kaka programları izlemiyor değil mi :)
mehmet ali nin programını kaç kez şikayet ettim rtük e bilmiyorum. (benim nurbanum da beyzanur :) ) düşünemibiyormusunuz 9 yaşındaki çocuğa homo nun eski kaşarin ne demek olduğunu anlatmak zorunda kalıyorum.kimden duyduğunu sorduğumda aldığım yanıt aynı. Mehmet ali bi kıza söyledi. Mehmet ali kivanc tatlıtuga diyomuş tamuş. duysaniz neler öğrendik biz mehmet ali sayesinde. Yasak koymakta çözüm olmuyor.evde izlemese başka yerde yine denk geliniyor. Valla çocuk yetiştirmek tv olan bir evde çok daha zor.tv nin mutlaka iyi yönleri de var eğitim üzerinde. yanlız eğitim ahlak üzerindeki olumsuz etkisini görememekte bence olması gerekene kendini öylesine kaptırmış olmayı gerektirir ki insan olanı göremez hale gelir.
 
Donence hanım,

Ben anketlerden bahsetmedim... anketler bilimsel araştırma değildir. Pek fazla değerleri de yoktur.
Çevresel etkinin insanın kişiliğini değiştirip değiştirmeyeceğine dair yapılan araştırmalardan bahsettim. Araştırmalar bilimsel çalışmalardır. Bu konuda neredeyse 100 yıldır yapılan ve tekrar eden çalışmalar var.

TV'de çevresel etkenlerden biridir.

Çocuğunuzun TV'de geçen 3-5 kelimeyle ahlakı bozulmaz. Pek çok çocuk ailesinin haberi olmadan arkadaşları arasında akla hayale gelmeyecek küfürleri eder.

Günümüzde RTUK gibi kuruluşlar hiç bir şeye engel olamazlar. TV'de sigaraların üstüne çiçek yapıştırmakla veya müstehcen sahneleri sansürlemekle bunlardan kurtulamazsınız. İnterneti var, korsanı var, cd'si var. Başka yolları var. RTUK anca gördüklerimizi engellemeye çalışır.. ama zihnimize, düşüncelerimize, arzularımıza engel olamaz.
 
Bilimsel araştırmalarında her konu üzerinde kesin doğru olamayacağı kendi kendini yalanlayan yeni bilimsel araştırmalarla doludur sizin kutsal bilim camiasi:) çevresel faktör içerisinde tv tahminlerin üzerinde bir etkiye sahip.bence bunu kabul edin olay tatlıya bağlansın:) yoksa sizide rtük e şikayet ederim:) nasılsa hiç bir şey yapmıyorlar. Kaç yıl yayında kaldı o salak- saçma program.
 
Bilimsel araştırmaların kesin doğru olmayacağı zaten bilimsel bir kabuldür. :) Aksi halde bilim olmaz. Bilimsel araştırmalar sadece doğruya olabildiğince yaklaşmayı hedefler.. yoksa doğruyu bulduğunu iddia edemez. Ama bu, bilimsel sonuçların boş laflardan ibaret olduğu anlamına gelmez.

Güneşin bir hidrojen helyum topu olduğunu da araştırmalar söyler.. hiç birimiz gidip güneşten numune alıp incelemedik. Elbette yanlış olabilir. Ama elimizdeki modeli açıkladığı sürece bunu doğru kabul ederiz.

TV'nin etkileri olduğu elbette doğrudur. Ben sadece bunu abartmamak gerektiğini, sanıldığı kadar fazla olmadığını dile getiriyorum. Daha detaylı bilgiyi "nature-nurture" çalışmalarını inceleyerek öğrenebilirsiniz.

RTÜK kısmında fikrimi değiştirmiş değilim. Herhangi bir şeyin yasaklanması benim zihniyetime ters duruyor. Biraz RTUK, biraz da reklamlar yüzünden uzun süredir haber dışında TV izlemiyorum. İşleri RTÜK'e bırakırsanız tek bir kalıptan çıkma, sadece belli bir zihniyeti savunan yayınlardan öte gidemezsiniz. Hiç bir özgünlük veya yenilik kendine kolay kolay yer bulamaz. Ayrıca, RTÜK siyasi bir kurumdur ve devletin siyasi yapısının doğrudan güdümü altındadır. Bağımsız hareket edemez!
 
Yani insanın doğasında ne varsa ,7'sinde neyse 70'inde de odur mu demek istiyorsunuz?Peki kişiliğin oluşumunda rol oynayan çevresel faktörlere ne oldu?Müstehçenliği normalmiş gibi izleyen çocuk,bunun ahlaksızlık olduğunu nerden öğrenecek?Yahu ne de olsa normal bişey,yemek yemek,su içemek gibi normal küfür etmek de,öpüşmek de..vs..rahat çevrede büyüyen çocukları düşünelim mesela,büyüdüklerinde kızlara çerez muamelesi yapan gençler olmuyorlar mı,ya kızlar utanma duygusundan yoksun,sınırsız özgürlüğün(metalığın)tadını çıkartmıyorlar mı(!)Hem ahlak konusu sadece müstehçenlik ayıp konusundan ibaret değil ki,beyinlere daha çocukken kazınan vahşet,gasp ..vs...konuları ne peki?Özenti ve kendini topluma bi şekilde kabullendirme çabaları..Çocukları bırakın gençler arasında bile bu etik çöküşün habercilerini ekrandan hergün izliyoruz...Uzun lafın kısası ben bu etik sapmaların failleri arasında abuk sabuk programların da olduğu kannatindeyim.
Sizin bilimsel araştırmalarınız da doğrudur elbet,ama toplumsal bakış da budur ne yazıkki...Tek gerçek var,insanın tüm varlığı ahlaktır ve bunu elinden aldığınızda hayvandan daha farklı olamaz,belki ondan bile aşağılara düşebilir, Allah korusun!
 
Sayın Sükt-u Vaveyla,

Sizin toplumsal ahlak olarak bahsettiğiniz olgunun büyük kısmı genlerimizden, bir kısmı ise çevremizden gelen öğelerle oluşur. Genel olrak dünyanın bütün toplumlarında ortak kabul edilmiş ahlaki bazı değerler vardır. Bunların birbirlerinden öğrenerek veya etkilenerek ortaya çıktığı söylenemez.

Örneğin, bir neden olmadan adam öldürmek veya ensest ilişkiler neredeyse tüm toplumlarda yasaktır. Şu anda pek kalmasa dahi dünyanın geri kalanından tamamen izole yaşayan küçük ilkel kabilelerde bile bugün kabul ettiğimize benzer bazı ahlaki değerler vardır.
Aynı şekilde, tüm insanların benzer hissettiği durumlar vardır. Örneğin, kanalizasyona düşen bir kazağınızı alıp temizleyip steril hale getirsek dahi giymek istemezsiniz? İyi ama neden? Bunu çevresel etki ile açıklayabilir misiniz? Neredeyse tüm toplumlarda insanlar benzer şekilde davranır.

Elbette çevresel bazı etkenler ilerideki yaşantımızda vereceğimiz bazı ahlaki kararlar ve kişilik yapımız üstünde etkilidir. Bunun hiç etkisi olmadığı söylenemez. Ancak, kişiliğimizi etkileyen yegane çevresel etken TV değildir. TV; aile, arkadaşlar, komşular, okul, öğretmen, kitaplar, dergiler, deneyimler vs. gibi yüzlerce çevresel etkenden sadece 1 tanesidir. Ve diğer koşullarda düşünülecek olursa etkisi yok denecek kadar azdır.

Sizin müstehcenlik veya vahşet, gasp olarak adlandırdığınız şeyleri her çocuk büyüdüğünde görecek ve öğrenecektir. Çocuklarımızı şu anda bunlardan sakınmamızın nedeni iyi ahlaklı olmalarını sağlamak değil, psikolojik etkilerinden uzak tutmak içindir. Anlayamadıkları olgular çocuklarda psikolojik bazı izler bırakabilirler ve erişkinliğe kadar olan dönemde olumsuz bir sürece kaynak oluşturabilirler. O yüzden bazı şeylerin çocuklar için sakıncalı olduğunu kabul eder ve çocuklarımızı bunlardan koruruz. Çocuğumuzu zehirli bir gıdadan veya düşüp bacağını yaralamasından korumamız gibi... Anlatmaya çalıştığım şey bu değil... Siz çocuğu güllük gülistanlık ortamda da büyütseniz bile, iffetsiz olmaya eğilimi varsa bunu engellemeniz zordur. Veya genelevde doğup büyüyen bir çocuk psikolojik olarak çok zor bir süreçte büyüse de ileride hayat kadını olması gerekmez.

Zaten aksi şekilde düşünmemiz insanları daha çocukken damgalamamızı ve yargılamamızı gerektirir... "Bu çocuk çok fuhuş gördü.. ya kadın pazarlayıcı olur, ya sokak kadını olur.. şu diğeri katilin çocuğu... o da katil olur.." gibi.. Bu da çok ciddi bir insan hakkı ihlali olur.
 
Üst Alt