Samanyolu’nun dizilerinin yavanlığı meselesini biraz açalım:
Bunun yani dizilerin seviyesindeki düşklüğün bir tercih olduğunu iki nedenle düşünmüyorum. Birincisi: televizyonları finanse eden şey, reklam. Hizmetin-Cemaatin televizyonu olduğu için tek amacı kar olmasa bile, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini göz ardı edemez.
Reklam verenler A ve B gurubu izleyicinin takip ettiği programlara reklam vermeyi tercih ediyor. Çünkü para onlarda. Diğerleri, yani eğitim ve gelir düzeyi düşük olanlar, ekmekten ve deterjandan başka bir şey almadığı için, bunları TV ekranına çekecek programlar çok da karlı değil, tvler açısından.
Ayrıca Hizmetin-Cemaatin diğer yayınları hep yüksek bir entelektüel seviyeye hitap ediyor: Zaman gazetesi kadar dolu bir gazete fazla yok, Sızıntı dergisini okumak için bile ciddi bir eğitim almak lazım, Gonca Ve Aksiyon da onlardan aşağı değil.
İkinci neden: Dindarlar sadece ekranda değil, bunların öncüsü olan sinema ve romanda da hala çok geri. Edebiyatın sadece şiir alanında yetkinler. Orda Necip fazıl ve Sezai Karakoç gibi şairlerle kendini gösteren kuvvetli bir gelenek var. Ama zaten şiirin İslam tarihindeki geleneği de çok kuvvetli.
Bunun yani dizilerin seviyesindeki düşklüğün bir tercih olduğunu iki nedenle düşünmüyorum. Birincisi: televizyonları finanse eden şey, reklam. Hizmetin-Cemaatin televizyonu olduğu için tek amacı kar olmasa bile, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini göz ardı edemez.
Reklam verenler A ve B gurubu izleyicinin takip ettiği programlara reklam vermeyi tercih ediyor. Çünkü para onlarda. Diğerleri, yani eğitim ve gelir düzeyi düşük olanlar, ekmekten ve deterjandan başka bir şey almadığı için, bunları TV ekranına çekecek programlar çok da karlı değil, tvler açısından.
Ayrıca Hizmetin-Cemaatin diğer yayınları hep yüksek bir entelektüel seviyeye hitap ediyor: Zaman gazetesi kadar dolu bir gazete fazla yok, Sızıntı dergisini okumak için bile ciddi bir eğitim almak lazım, Gonca Ve Aksiyon da onlardan aşağı değil.
İkinci neden: Dindarlar sadece ekranda değil, bunların öncüsü olan sinema ve romanda da hala çok geri. Edebiyatın sadece şiir alanında yetkinler. Orda Necip fazıl ve Sezai Karakoç gibi şairlerle kendini gösteren kuvvetli bir gelenek var. Ama zaten şiirin İslam tarihindeki geleneği de çok kuvvetli.