Bu gün “kök hücre tedavisinde gelinen nokta” artık sempozyum konusu. Birde gazetede okudum; “felçli genç düşünce gücüyle tv çalıştırıyor” ve haberin içeriği şöyle: ‘Boynundan aşağısı felç olan ve solunum aygıtıyla yaşayan Matthew Nagle (25) beynine yerleştirilen BrainGate isimli çip sayesinde, çevresindeki bazı aygıtları düşünce gücüyle hareket ettirebiliyor. (…) Çipin yakaladığı beyin dalgaları, bilgisayardaki özel bir yazılımla deşifre edildi. Odasındaki elektronik aygıtlara eklenen yazılımlar sayesinde genç, sadece düşünerek televizyonu açıp kapabiliyor, kanal değiştirip, ses ayarlayabiliyor’.
İnadına umutluyum, hem de tüm coşkumun, sağlık sorunlarımca çalınmasına karşın; hayata direnmeye kararlıyım. Benim umudum, bu beyne yeni bir beden yaratma düşü. Artık ruhum azap çekmesin. Çünkü bu beden, bu usun çektiği yönde, çok az bulundu ki o anlarda da eksiklerimi yüzüme vurdu. Yani demem o ki, bu ruh nadir zamanlarda, işte bu ‘ben’ imi duyumsayabildi.
Hayalleri olmayan bir insan düşünemesem de, kendimi, hep diğer bireylere kıyaslarak,
bir …. olduğumu düşünürdüm. Meğer kendimle baş başalığımda, yalnız değilmişim ve birileriyle örtüşüyormuş, olmadık düşlerim. Meğer hayaller zihni beslermiş. Meğer bireysel sandığımız düşlerde, gün gelip evrensel olabiliyormuş. Hey oradakiler, bana cevap verin ve inadına düşleyin: Hayal etmekte diretelim.
Şimdi çocukluğumdan bu tarafa kurduğum hayaller teker teker, birilerince gerçekleştiriyor. Şimdi görüyorum ki insan hayatı ulaşılmazı mesken edinmeyi daima başarmış: Hiçbir ütopya yoktur ki, bir gün mutlak gerçekleşmesin. Bir hayalim daha var; paranın yerine takasın dolayısıyla paylaşımın olduğu bir dünya. Çünkü bir de endişem var –konuya paralel olarak, o da eşitliğin, yani sağlıktaki ilahi adaletin, paradan yana iyice bozulması. Korkuyorum insanlık adına..
Yine de umudum var geleceğe; insan onurundan yana.
8/4/2005 Nurten Aktaş
İnadına umutluyum, hem de tüm coşkumun, sağlık sorunlarımca çalınmasına karşın; hayata direnmeye kararlıyım. Benim umudum, bu beyne yeni bir beden yaratma düşü. Artık ruhum azap çekmesin. Çünkü bu beden, bu usun çektiği yönde, çok az bulundu ki o anlarda da eksiklerimi yüzüme vurdu. Yani demem o ki, bu ruh nadir zamanlarda, işte bu ‘ben’ imi duyumsayabildi.
Hayalleri olmayan bir insan düşünemesem de, kendimi, hep diğer bireylere kıyaslarak,
bir …. olduğumu düşünürdüm. Meğer kendimle baş başalığımda, yalnız değilmişim ve birileriyle örtüşüyormuş, olmadık düşlerim. Meğer hayaller zihni beslermiş. Meğer bireysel sandığımız düşlerde, gün gelip evrensel olabiliyormuş. Hey oradakiler, bana cevap verin ve inadına düşleyin: Hayal etmekte diretelim.
Şimdi çocukluğumdan bu tarafa kurduğum hayaller teker teker, birilerince gerçekleştiriyor. Şimdi görüyorum ki insan hayatı ulaşılmazı mesken edinmeyi daima başarmış: Hiçbir ütopya yoktur ki, bir gün mutlak gerçekleşmesin. Bir hayalim daha var; paranın yerine takasın dolayısıyla paylaşımın olduğu bir dünya. Çünkü bir de endişem var –konuya paralel olarak, o da eşitliğin, yani sağlıktaki ilahi adaletin, paradan yana iyice bozulması. Korkuyorum insanlık adına..
Yine de umudum var geleceğe; insan onurundan yana.
8/4/2005 Nurten Aktaş