Bugün çok güzel bir pazar günü ve biraz buruk biraz moralsiz fakat bir o kadar da henüz bitmedi der gibi karmakarışık duygular içerisinde bir günü daha geride bıraktık.Ankara bugün bana hergünkünden daha farklı bakıyordu sanki sabah uykudan uyandım güzel kar manzarası ve lapa lapa yağan kar ve mutluluğun resmi olmaz diyenlere inat bir mutluluk resmi çizmiştim sanki çok böyle harkulade bir güzellik olmasada bu benim kendi içimde yaşadığım bir güzellikti.Diyeceksiniz ki ne yaptın bu mutluluk yada seni üzen şey nedir?
Mutluydum dışarıda oynayan çocukları gördüm karların arasında sanki onlar hiç olmaz sanki insan değil insan üstü varlıklar gibi davranışları hoşuma gitti ben ise evde masanın başında sandalyeme oturmuş onları izliyorum pencereden ve düşünüyorum.
Demek ki çocukların dünyası böyle birşey karların üzerinde yuvarlanan kendi boyuna bakmadan karlardan kocaman bir kaya parçası büyüklüğünde karları toplayan,kardanadamın burnuna takacağı havuç,kardanadamın gözleri ağzı hepsi fabrikasyon sanki büyük bir fabrika kurulmuş ve herşey bir uzman kontrolünde ilerliyor,fakat o arada dikkatimi birşey çekmişti biz yıllar önce kardanadam yaparken malzeme de kömürde vardı agız ve gözler için baktım yıllar geçmiş yeni nesil 2011 kardanadamlar piyasaya çoktan sürülmüş bile fakat yeni model kardanadamın gözleri zeytin zeytin parlıyordu biran baktım gözlerime inanamadım ama kardanadamın gözleri zeytindi.Çıktım balkona sordum çocuklar benim bildiğim kardanadamın gözleri kömür olur bu neden zeytin dedim.İçlerinden en afacanı sanırım o abi bu milenyum kardanadamı diye patlattı espriyi,bak ben işin bu kısmını hiç düşünmemiştim dedim.İçlerinden sessiz sakin olanlarından birisi yani adam olacak çocuk derler ya aynı bu tabire uyan bir uslübla abi kömür yok evler doğalgaz sizin zamanınız nerde dedi.O an derinden bir off çektim.Ne oldu abi dedi o çocuk,tabi ben hemen o an olayı fazla abartmışım hemen doksan yaş psikolojisine büründüm doğru evlat bizim zamanlarımız zor bizim zamanımızda teknoloji yoktu dumanla haberleşiyorduk diyeceğim zaman,Annemin sesiyle gençleştim o an oğlum kapıyı kapat ev buz oldu diye bir ses kapıyı açmışım ev doğal soğutma modunda yapay bir morg icat etmişim bile ama inanın haberim yok bundan.içimden nerde o eski anneler kapı açık annem bana kızmıyor hemen gidelim on beş yıl önceye hayal kuralım yine bir kişi kapıyı açık bırakıyor annenin cevabı ne olurdu?Oğlum kapıyı kapat belki oğlum sözüde yok biraz daha ağır tabirle şimdi bu kısmı iyi okuyalım.Oğlum kapıyı kapat dediği anda ses ve bir hareket aynı anda bu bazen sesin önüne geçebilir buna biz halk arasında anne terliği diyoruz.Tam kıyamaz annenin vurduğu yerde gül biter moduyla olur buda her iddiasına girerim anneden değilde o terlik darbesini babadan alsa bir çocuk on gün rapor gerekir.Birazda işin espri ve şaka boyutunuda yazıma katarak sizlerin yüzünüzü biraz olsun güldürdüysem ne mutlu bana.Neyse çocuklar dağıldı akşam üzeri ve ben biraz yorgunluk birazda kafayı taktığım noktaları düşünürken,tam moral olarak çökecekken tıpkı bir futbol maçında kaleye giden topun çizgiden çevrilmesi gibi golun kurtarılması gibi bir olay oldu.Ve benim çok değer verdiğim zatlardan bir tanesinin sözü geldi aklıma,Malik bin dinar hz ne diyordu biliyormusunuz?Sanki bu zat beynime söylüyordu bu sözü kulağıma değil inanın ve o zaman utandım kendimden bu zatın sözü şuydu ''Bugünü düşünürsün dün geçti yarın var mı?Gençliğine güvenme ölen hep ihtiyar mı? Ve bu sözün ardından ne varda ince hesaplar peşindesin lan dedim kendime.Ve çocukların sesleriyle başladığım pazar günümü o sesin ahengiyle güzel bir melodi gibi kulağımda tamamladım bugünümüde selametle... (yalnız kurt)
Mutluydum dışarıda oynayan çocukları gördüm karların arasında sanki onlar hiç olmaz sanki insan değil insan üstü varlıklar gibi davranışları hoşuma gitti ben ise evde masanın başında sandalyeme oturmuş onları izliyorum pencereden ve düşünüyorum.
Demek ki çocukların dünyası böyle birşey karların üzerinde yuvarlanan kendi boyuna bakmadan karlardan kocaman bir kaya parçası büyüklüğünde karları toplayan,kardanadamın burnuna takacağı havuç,kardanadamın gözleri ağzı hepsi fabrikasyon sanki büyük bir fabrika kurulmuş ve herşey bir uzman kontrolünde ilerliyor,fakat o arada dikkatimi birşey çekmişti biz yıllar önce kardanadam yaparken malzeme de kömürde vardı agız ve gözler için baktım yıllar geçmiş yeni nesil 2011 kardanadamlar piyasaya çoktan sürülmüş bile fakat yeni model kardanadamın gözleri zeytin zeytin parlıyordu biran baktım gözlerime inanamadım ama kardanadamın gözleri zeytindi.Çıktım balkona sordum çocuklar benim bildiğim kardanadamın gözleri kömür olur bu neden zeytin dedim.İçlerinden en afacanı sanırım o abi bu milenyum kardanadamı diye patlattı espriyi,bak ben işin bu kısmını hiç düşünmemiştim dedim.İçlerinden sessiz sakin olanlarından birisi yani adam olacak çocuk derler ya aynı bu tabire uyan bir uslübla abi kömür yok evler doğalgaz sizin zamanınız nerde dedi.O an derinden bir off çektim.Ne oldu abi dedi o çocuk,tabi ben hemen o an olayı fazla abartmışım hemen doksan yaş psikolojisine büründüm doğru evlat bizim zamanlarımız zor bizim zamanımızda teknoloji yoktu dumanla haberleşiyorduk diyeceğim zaman,Annemin sesiyle gençleştim o an oğlum kapıyı kapat ev buz oldu diye bir ses kapıyı açmışım ev doğal soğutma modunda yapay bir morg icat etmişim bile ama inanın haberim yok bundan.içimden nerde o eski anneler kapı açık annem bana kızmıyor hemen gidelim on beş yıl önceye hayal kuralım yine bir kişi kapıyı açık bırakıyor annenin cevabı ne olurdu?Oğlum kapıyı kapat belki oğlum sözüde yok biraz daha ağır tabirle şimdi bu kısmı iyi okuyalım.Oğlum kapıyı kapat dediği anda ses ve bir hareket aynı anda bu bazen sesin önüne geçebilir buna biz halk arasında anne terliği diyoruz.Tam kıyamaz annenin vurduğu yerde gül biter moduyla olur buda her iddiasına girerim anneden değilde o terlik darbesini babadan alsa bir çocuk on gün rapor gerekir.Birazda işin espri ve şaka boyutunuda yazıma katarak sizlerin yüzünüzü biraz olsun güldürdüysem ne mutlu bana.Neyse çocuklar dağıldı akşam üzeri ve ben biraz yorgunluk birazda kafayı taktığım noktaları düşünürken,tam moral olarak çökecekken tıpkı bir futbol maçında kaleye giden topun çizgiden çevrilmesi gibi golun kurtarılması gibi bir olay oldu.Ve benim çok değer verdiğim zatlardan bir tanesinin sözü geldi aklıma,Malik bin dinar hz ne diyordu biliyormusunuz?Sanki bu zat beynime söylüyordu bu sözü kulağıma değil inanın ve o zaman utandım kendimden bu zatın sözü şuydu ''Bugünü düşünürsün dün geçti yarın var mı?Gençliğine güvenme ölen hep ihtiyar mı? Ve bu sözün ardından ne varda ince hesaplar peşindesin lan dedim kendime.Ve çocukların sesleriyle başladığım pazar günümü o sesin ahengiyle güzel bir melodi gibi kulağımda tamamladım bugünümüde selametle... (yalnız kurt)