Bir bilim kurgu romanı okur ya da filmi izlerken hep o duyguyu hissederim: Parçalar birbirine uymuyor… Yazar gerçeği bir parça değiştirdiğinde, nelerin de onunla beraber değişeceğini öngörüp, ilişkiler ağını yeniden mantığa yatar şekilde kurmaya çalışıyor ama yazar Allah olmadığı için, satranç oyunundaki gibi ancak birkaç hamle sonrasını görebiliyor. Elimde “Empati” adında bir roman var… Yazar her şeyi mantıklı ilişkilerle birbirine bağlama konusunda fena bir performans sergilememiş. Farklı noktalarda başlattığı birçok şeyi, tutarlı bir şekilde bir araya getirmeyi başarmış… Gerçi bir dolu soyut meseleye girdiğinden, roman okuma çabukluğunda o konuları tam olarak anlayıp, yazarın açıklarını yakalamak bu meseleleri yakinen bilmeyenler için çok da olası değil. Kitap altı yüz sayfa ve oldukça karmaşık, pek çok geri dönüş var ki artık bu, romanda da ekranda da çokça kullanılır oldu. Bilim ve felsefeden bolca yararlanılmış… ikibinlerin popüler kültürü… Amerikan dizileri… Hackerler… blogerlar… Yani romana ilgisini kaybetmiş biri olarak okuduğuma memnunum.
Bilim kurgu zor bir tür… Aslında kurgu zor… Yaşamda her şey birbirini etkilerken, Evren tutarlılık üzerine kurulmuşken… Gerçeğin bir parçasını değiştirdiğinizde diğer her şey bundan etkileniyorken, nasıl cesaret edebilmeli buna... Kelebek etkisi diyorlardı sanırım: Burada bir kelebek kanat çırpıyor… O sırada meydana gelen rüzgâr dünyanın diğer ucuna kadar bir sürü şeyi değiştiriyor. Hayatı var eden de bu kanunlar, bu tutarlılık... Hayatı, deneyimi, zihni… Eğer su, hep su gibi davranmasaydı; bugün suya batan, yarın batmasaydı, bugün aksa yarın akmasaydı nasıl, bir kavram olarak, oluşturabilirdik ki onu zihnimizde.
Bilim kurgu zor bir tür… Aslında kurgu zor… Yaşamda her şey birbirini etkilerken, Evren tutarlılık üzerine kurulmuşken… Gerçeğin bir parçasını değiştirdiğinizde diğer her şey bundan etkileniyorken, nasıl cesaret edebilmeli buna... Kelebek etkisi diyorlardı sanırım: Burada bir kelebek kanat çırpıyor… O sırada meydana gelen rüzgâr dünyanın diğer ucuna kadar bir sürü şeyi değiştiriyor. Hayatı var eden de bu kanunlar, bu tutarlılık... Hayatı, deneyimi, zihni… Eğer su, hep su gibi davranmasaydı; bugün suya batan, yarın batmasaydı, bugün aksa yarın akmasaydı nasıl, bir kavram olarak, oluşturabilirdik ki onu zihnimizde.