Allah c.c. kullarını hep bir arada yaşamaları şeklinde birbirine şu veya bu şekilde muhtaç yaratmıştır. Bunun sebebi insanların bir arada kalarak hem kaynaşmaları hem de birbirleiyle birliktelik sağlamalarıdır. Sohbetin hemen başında bir kıssa paylaşalım ve sohbetimize devam edelim inşaallah.
Anadolu'nun orta halli bir kasabasından 40-50 kadar kişi, yakındaki büyük kente alışverişe gitmiş. Hayvanlara yüklemişler nohutu, buğdayı; onları satıp kumaşlar, tencereler almışlar. Dönüşte 3 kişi,kervanın yolunu kesmiş, çekmiş silahı, ''Yatın, kıpırdamayın'' derken hepsini soymuş, yarı çıplak yollamış. Kasabanın girişinde durumu görenler şaşırmışlar, sormuşlar:
- Ne oldu size, ne bu haliniz?
Soyulduk, yanıtı alanlar yüklenmişler: ''Kim soydu, nerede soydu, kaç kişiydi?''
İçlerinden biri durumu özetlemiş:
''Onlar 3 kişi beraberdi, biz 40 kişi yalnızdık!''
Bugün her konuda birliktelik güçlülük iken dağılmışlık düşmana yem olmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Düşünün ki ibadetler bile yalnız başına imanı ve dini korumaya yetmiyor. Öncelikle kelime-i şehadet getiriyoruz, ardından namaz, onun ardından oruç,onun ardından zekat ve hac geliyor. Bunların yanıs ıra Kuran-ı kerim okumaları ve tesbihatları duaları da sayarsak sanki hepsi bir kalenin farklı farklı duvarları ve kapıları misali insanı korumak üzere üzerine örtülüyor. Bunlarda yetmiyor ve bizlere cemaat olma, müslümanlarla bir arada olma ve onlarla beraber hareket etme emri veriliyor. Yani insanoğlu yaratılışından yaşamına, yaşamından ölümüne kadar birliktelik emri dairesinde yaşıyor.
Peki Allah c.c. bu kadar üstüne düşerken birlikteliği terk etmenin cezası nedir?
İşte birlikteliği terketmenin cezası da kendimizi bulabilecek her tür musibet ve beladır. Bugün etrafımıza bakmamız her tür örneği bir arada görebilmemiz için yeterlidir. Dünyanın en kalabalık nüfusu İslam aleminde ama aralarında birliktelik olmadığı için en çok ezilen ve en çok sömürülen ülkeler İslam ülkeleridir. İŞte birlikte olmamanın cezası düşmana yem olmaktır. Hayvanlar bile avlanacakları zaman hep yalnız başına kalan avları tercih ederler. Bunun sebebi Allahın emrettiği nizamı terkedenlere verilen cezanın herkesçe tefekkür edilebilmesi ve görülebilmesidir. İnsanoğlu bir şeyi koparacağı yahut kıracağı zaman gruplara ayırır çünkü yaratılışından mayasında birlik olan şeyden korkma ve birlik olan şeyde güç var zannı hakimdir.
Müslümana düşen aileden başlayarak birliktelik ipini sağlam tutmak ve bu şekilde kendisini ve çevresini maddi manevi her tür düşmandan korumasıdır. tarikatler, cemaatler ve Allah için oluşturulan dostluklar bu yüzden İslam dininde çok öenmli yerler tutar. Müslüman müslümanın kardeşidir ve kimse kardeşinin ateşlerde yanmasına razı olamaz. Bizler nasıl ki kardeşlerimizi uyarıyorsak onlarda bizi uyaracak ve böylelikle el ele cennete gideceğiz. Bizleri şeytandan ve onun askerlerinden koruyacak olan şey birlik içinde yapılan ibadetler ve birlik içinde Allah rızası için yaşama azmidir.
Allahım sen bizleri senin rızan dairesinde bir araya toplanan kullarından eyle ve bizleri sevdiklerinle beraber kıl amin...
ahmet hoca 22.3.2011
Anadolu'nun orta halli bir kasabasından 40-50 kadar kişi, yakındaki büyük kente alışverişe gitmiş. Hayvanlara yüklemişler nohutu, buğdayı; onları satıp kumaşlar, tencereler almışlar. Dönüşte 3 kişi,kervanın yolunu kesmiş, çekmiş silahı, ''Yatın, kıpırdamayın'' derken hepsini soymuş, yarı çıplak yollamış. Kasabanın girişinde durumu görenler şaşırmışlar, sormuşlar:
- Ne oldu size, ne bu haliniz?
Soyulduk, yanıtı alanlar yüklenmişler: ''Kim soydu, nerede soydu, kaç kişiydi?''
İçlerinden biri durumu özetlemiş:
''Onlar 3 kişi beraberdi, biz 40 kişi yalnızdık!''
Bugün her konuda birliktelik güçlülük iken dağılmışlık düşmana yem olmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Düşünün ki ibadetler bile yalnız başına imanı ve dini korumaya yetmiyor. Öncelikle kelime-i şehadet getiriyoruz, ardından namaz, onun ardından oruç,onun ardından zekat ve hac geliyor. Bunların yanıs ıra Kuran-ı kerim okumaları ve tesbihatları duaları da sayarsak sanki hepsi bir kalenin farklı farklı duvarları ve kapıları misali insanı korumak üzere üzerine örtülüyor. Bunlarda yetmiyor ve bizlere cemaat olma, müslümanlarla bir arada olma ve onlarla beraber hareket etme emri veriliyor. Yani insanoğlu yaratılışından yaşamına, yaşamından ölümüne kadar birliktelik emri dairesinde yaşıyor.
Peki Allah c.c. bu kadar üstüne düşerken birlikteliği terk etmenin cezası nedir?
İşte birlikteliği terketmenin cezası da kendimizi bulabilecek her tür musibet ve beladır. Bugün etrafımıza bakmamız her tür örneği bir arada görebilmemiz için yeterlidir. Dünyanın en kalabalık nüfusu İslam aleminde ama aralarında birliktelik olmadığı için en çok ezilen ve en çok sömürülen ülkeler İslam ülkeleridir. İŞte birlikte olmamanın cezası düşmana yem olmaktır. Hayvanlar bile avlanacakları zaman hep yalnız başına kalan avları tercih ederler. Bunun sebebi Allahın emrettiği nizamı terkedenlere verilen cezanın herkesçe tefekkür edilebilmesi ve görülebilmesidir. İnsanoğlu bir şeyi koparacağı yahut kıracağı zaman gruplara ayırır çünkü yaratılışından mayasında birlik olan şeyden korkma ve birlik olan şeyde güç var zannı hakimdir.
Müslümana düşen aileden başlayarak birliktelik ipini sağlam tutmak ve bu şekilde kendisini ve çevresini maddi manevi her tür düşmandan korumasıdır. tarikatler, cemaatler ve Allah için oluşturulan dostluklar bu yüzden İslam dininde çok öenmli yerler tutar. Müslüman müslümanın kardeşidir ve kimse kardeşinin ateşlerde yanmasına razı olamaz. Bizler nasıl ki kardeşlerimizi uyarıyorsak onlarda bizi uyaracak ve böylelikle el ele cennete gideceğiz. Bizleri şeytandan ve onun askerlerinden koruyacak olan şey birlik içinde yapılan ibadetler ve birlik içinde Allah rızası için yaşama azmidir.
Allahım sen bizleri senin rızan dairesinde bir araya toplanan kullarından eyle ve bizleri sevdiklerinle beraber kıl amin...
ahmet hoca 22.3.2011