Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Candan Ünal

Fırtına

Aktif Üye
Üyelik
12 Haz 2007
Konular
52
Mesajlar
1,117
Reaksiyonlar
0

GELDİĞİM GİBİ GİDERİM


O kadar zor değil bırakmak her şeyi, bazen bir sözcük yeter! geldiğim gibi giderim!

Aşka giden yollardan daha önce de geçtim, bakarım önüme, kafama uymazsa vazgeçerim! her emeğin bir anlamı olmalı, benim için artık geçerli kural budur.. ruhumu ortaya koyduğum ilişkilerden, kalbim de biraz yorgundur.

Hep seven ve veren, hep anlayan ve bilen olmayacağım bu sefer! üzgünüm sana denk geldi ama bu kez sen bir adım gel! senden önce geçen aşkların yükünü, henüz ömrümden silmedim.. kim haklıydı tartışmıyorum ama bunca yolu da boşuna yürümedim..

Herkes kadar acılarım var cebimde, hayat yolunda seferiyim.. bir kurban daha isterse aşk, kararlıyım, seni veririm.. oysa ne büyüktü yüreğim bilsen, sen o günleri göremedin.. ne yapalım, aşkla yıkadılar beni, gönülden bir beden çekiverdim..

Taviz vermeye halim yok.. empati de kuramam.. benden çok şey bekleme, artık öyle savrulamam.. dilime düşmez yaptıkların, kalbim çok kırılmışsa.. kendim sorup cevaplamam ama bazı şeyleri sormaya da gerek duymam asla!

Akıllı kadının kaderidir yalnızlık, bilirim.. bir maden kadar sert dururum ama doğru sıcaklıkta eririm.. benden daha kadınsa aklın, sana saygı duyamam.. mert ve güçlü ol karşımda, bak o zaman, gıkımı çıkaramam..

Devranı ben döndürmedim.. ben bozmadım kadını ve erkeği! madem böyle işliyor artık düzen, ben de çarkın içindeyim, gerek görmüyorum kendimi feda etmeyi! ilk hatan için tavrım çok mu sert? beni anlamanı dilerim! neyim varsa ruhumda fazla duran, geçmişten üstümde kalan, hepsinden soyunup tüm çıplaklığımla gelmiştim sana.. bir yanlış daha yaparsan, hiç halim yok uğraşmaya, giyindiğim gibi giderim!


Candan Ünal
 
DÜŞSEK BİR HAYALİN İÇİNE OLMAZ MI

Bir düşün orta yerindeydim, doğdum, dünyaya geldim.. huzurluydum üstelik, keşke kimse ellemeseydi!

Benim tercihim mi gelmek, buradaki aklımla anlamam mümkün değil ama madem geldik şu gezegene, tadını çıkarmak derdindeyim..

Sana kör kütük aşık olmak istiyorum mesela.. bir rüyanın en huzurlu yerinden gülümser gibi, yaşama gülümsemek istiyorum..

Senin üstüne kurulan düşlere ihtiyacım var.. sana tutunmak, sana sarılmak, sana yaslanmak istiyorum..

Gözlerinde kaybolsam, birlikte gezsek nereye gidiyorsan! bütün sokakları, mekanları görsek birlikte.. insanları seyretsek ortaköy’de, deniz kenarında oturmuş gitar çalan güzel sesli çocuğa para versek, bir de bizim için söylese, olmaz mı?

Bir Pazar sabahı kahvaltı etmeye gitsek, yeşili bol, ağaç altında hamaklar kurulu, yerde minderleri olan bir kafede otursak.. kahvemizi içsek baş başa, gazeteleri didik didik okusak.. ülkenin durumunu konuşsak arada, sevdiğimiz köşe yazarlarının birkaç paragrafını sesli okusak, olmaz mı?

Yağmurlu bir günde sinemaya geç kalsak.. ıslanarak koşsak caddeler boyu, biletçi yüzümüze tuhaf tuhaf baksa “dışarıda çok yağmur var” desek, bize hiçbir şey sormamış olan asık suratlı biletçiye.. sonra gülüşerek girsek içeri.. insanları ıslatarak geçip otursak koltuğumuza, birbirimize sarılarak ısınsak, olmaz mı?

Senin evde oturup maç izlemek istediğin, benim caz konserine gitmek istediğim bir akşam saati kavga etsek, sen tabağını tepsiye koyup televizyon karşısına geçsen, ben söylenerek bulaşık yıkasam mutfakta.. senin takım maçı kazanınca keyfin yerine gelse, gelip sarılsan arkamdan sessizce, boynuma bir öpücük koysan.. biraz nazlansam bende, sonra yumuşasam, gülüşsek karşılıklı, sonra oturup film seyretsek meyve yiyerek, olmaz mı?

İşten yorgun geldiğin bir akşam, sana içinde gül yaprakları olan bir küvet dolusu sıcak su hazırlasam.. banyoda bir iki mum yanıyor olsa, biraz da fonda müzik.. girip uzansan küvete, bütün gerginliğin geçerken, beni düşünüp gülümsesen.. kapıyı çalsam, bir şey ister misin diye sorsam, yanına gelmemi söylesen.. aniden beni de küvete çeksen, ıslansa elbiselerim, sevişsek sabaha kadar, olmaz mı?

Aşık olsak birbirimize, bir şarkının sözü ve bestesi gibi uyumlu olsak, acı tatlı günler yaşasak, bir ömrü paylaşsak birlikte, inansan sen bu hayale, ben sana kansam, olmaz mı?


Candan Ünal
 
ŞÖYLE DOLU DİZGİN BİR AŞIK OLASIM VAR

Şöyle dolu dizgin bir aşık olasım var! kana kana, tüm özgür irademi kullanıp, saçmalayarak aşık olmak isteğim var..

Aşık olduğun zaman ile olmadığın zaman arasındaki fark, mantıklı davranmak ise; benim gönlüm mantıksızlıktan yana.. aşık olup kendi içimde kaybolmak istiyorum.. o şanslı her kim olacaksa, onu düşünüp, yemeden içmeden kesileyim.. saatler o kadar çabuk geçsin ki, gün nasıl ölmüş anlamayayım..

Gözümün biri hep telefonda olsun, bir mesaj sesine heyecan duyayım.. otobüse binip, ineceğim durağı kaçırayım..

Sokağa çıkıp amaçsızca, caddeler boyu dolaşayım.. yağmur bastırsın aniden, insanlar etrafa koşuşurken, ben yüzümde salak bir gülümsemeyle yürümeye devam edeyim.. tam bunları yaşamaya kuruyorum yüreğimi, ruhum aşka doğru dönüyor; aklım giriyor devreye.. sonra diyor, ya sonra?

Önüme geliyor resimler, tadım kaçıyor.. vazgeçmeye başlıyorum aşktan da, ilişkilerden de! bir garip hüzün gelip çöküyor göğsüme, geçmişin sisleri arasında dolanıyorum.. hevesim kaçıyor..

Hep aynı film dönecek bu sinemada, başrol oyuncuları değişecek ama kurgu aynı olacak diyorum.. senaryoyu yazana küfür ediyorum sessizce, içimi umutsuzluk kaplıyor..

Sonra, aşık olunca devre dışı kalmasını istediğim mantığımın sesini duyuyorum “savrulma kendi içinde” aşk, sadece senin için var! sen güzel hisset, iyi yaşa diye var..

Önüne ardına bakmadan, yaşa gitsin.. hesap sorma, hesap alma, kırılma ve kırma, sadece tadına var.. en sevdiğin yemeyi yer gibi, Tanrı’ya dua eder gibi, sevdiğin bir kitabı okumak gibi, sevişmek gibi; aşkın tadını çıkar..

Aşık olasım var benim! güneşe, çiçeğe, denize, toprağa, bir şiire, bir adama..


Candan Ünal
 
ÇOK KIZGINIM SEVİŞELİM Mİ

İletişimin bir şekli de kavga etmek.. içinde şiddet olmadığı ve çok sık oluşmadığı takdirde hayata farklı bir tat kattığı da doğrudur..

Peki, bu kavgalar esnasında alttan alıp, konuyu kapatmanıza rağmen; şöyle okkalı bir tokat atasınız gelmedi mi hiç? hatta onu bir kaşık suda boğabilirdiniz değil mi? ama ne yaptınız?

Hırsınızı, öfkenizi içinize saklayıp, ya konuyu tamamen kapattınız; ya da daha sakin bir zamanda konuşmak üzere ileri bir tarihe attınız.. aslında bunlar sadece buzdağının görünen yüzü.. tüm hislerinizi bilinçaltına itelediniz.. bu olay da diğerlerinin yanında ve vakti gelince çıkarıp kullanılmak üzere raftaki yerini aldı..

Durumun geçiştirilmesinden mutlu olan partneriniz ise, saf saf ikinci aşamaya geçmek istedi..

Orası neresi mi?

Seks elbette!

Hani şu kavgaların ardından muhteşem yaşandığı iddia edilen, erkeklerin içindeki şehveti bir türlü çözemedikleri ancak sizin çok zevk aldığınızdan emin oldukları sekse! aslında bu yazıyı yazarak, beyleri konudan haberdar etmek hatta uyandırmamak lazım ama belki yöntemi bilmeyen kadınlar da vardır diye; bu sitede yazıyı okuyacak kadar da duyarlı erkeklerin birlikte oldukları kadınlara daha farklı davrandıklarını düşünerek, bu sırrı açıklayabilirim dedim..

Gelelim bir kadının en önemli kozuna.. tartıştınız, biraz da bağırıştınız, kavga bitti ama içinizde kaldı, hırsınızı alamadınız.. hani vursam diyorsunuz, o size bir vursa ağız burun kalmaz, eh biz zaten aile içi şiddete karşıyız..

Peki, bunun intikamı nasıl alınacak?

Sevişerek!

“Aman candan, adamla birbirimize girmişiz, ben salon koltuğuna yorgan bırakmayı ve burnu sürtülene kadar konuşmamayı, daha da önemlisi ceza olarak sevişmemeyi düşünüyorum..

Sen kalkmış ne diyorsun?”

Diyorsanız, dııııt!

Yanlış cevap!

Tam da tersi..

Öncelikle biraz nazlanarak yani sözüm ona istemeyerek yatağa yatılacak.. Direkt adamın üstüne atlanmadan, tesadüfen ayaklar ya da popo kısmı değecek “acaba bir sarılsam mı?” sorusu şeytani bir şekilde adamın aklında yanıp sönecek..

Ve bir müddet sonra, beklenen hamle gelecek..

İşte o andan itibaren tüm ipler elinizde..

İlk olarak tadını çıkarın, boşuna kaprise gerek yok..

Sevdiğin bir yemeği, sevmiyormuş gibi yemeye çalışmak çok saçma bir durum..

Ayrıca o da biraz üzgün az önce yapılan kavgadan, üzgünden de öte, konu bu sevişmeyle kapanacak ve siz gelecek hafta boyunca dırdır yapmayacaksınız diye daha azimle teşrikimesai içerisinde..

Yan gel yat!

İşin keyfi ise şurada başlıyor..

Kavga, öfke, şehvet, istek, bu duyguların hepsi sevişmenin içinde yerini aldı..

Şimdi bacım, sen bu adama bir saat önce okkalı bir tokat atmak istiyordun ya, ya bunu orgazm anına sakla yani elin yanlışlıkla gelsin; ya da daha küçük darbelerle öldürmeden süründür.. bunların arasında en çok kullanılan sırtta bırakılan tırnak izleridir.. saç çekme, ısırma, morartacak kadar emme ise diğer kullanılan teknikler olur..

Şu çok önemli ayrıntıyı belirtmeden geçemem, yoksa sevişme yerine tekrar kavga çıkabilir.. bunların dozunu iyi ayarlamalısınız..

Adamın o anın büyüsünü bırakıp da canının derdine düşmesini istemiyorsanız, tadında bırakınız..

Erkeklerin acıya dayanıklılığı bildiğimizin tam da tersine bizden daha azmış..

Aslında hiç mantıksız değil..

Sünnet olduktan sonra 1 hafta boyunca elbiselerinin önünü tutarak gezdiklerini düşünürsek, doğum acısına katlanmalarının mümkün olmayacağı ortaya çıkacaktır..

Bu yüzden hepsini bir kerede harcamayın..

Azar azar..

Yani adam bu tatlı sertliği ancak sabah tıraş olmak için aynaya gittiğinde fark etsin ve gecenin muhteşem performansı için övünsün..

Sabah işe uğurlarken yanağına öpücük kondurmayı da unutmayın, bu size akşam bir demet çiçek olarak dönebilir..

Gözümün önüne şöyle bir sahne geldi..

Bu anlatılanların hepsi yaşanmış..

Kadın içi huzurlu bir şekilde, üstünde sabahlığı erkeğini yolcu etmektedir..

Tam kapıyı kapatırken, kamera kadının yüzünde kalır..

O da ne?

Kadının dudağında hain bir gülücük, gözünün kenarında bir yıldız parlamaktadır..

Eh!

Boşuna dememişler, kadın şeytana pabucunu ters giydirir diye..


Candan Ünal
 
BİLDİĞİN KADINLARDAN DEĞİLİM !

Boşuna bahis oynama üstüme, ben bildiğin kadınlardan değilim.. onlardan biri olmak isterdim ama beceremedim..

Naz yapmayı ömrüm boyunca öğrenemedim.. kadının hası naz yapar.. bana zaman zaman komik gelir ama kadında iyi durur laf aramızda.. bir türlü üstüme giyemediğim bir elbise gibidir naz benim.. sahte bir edayla yapıldığında, dışarıdan ne kadar avam durduğunu bildiğimden, hiç denemedim..

Kendi işimi kendim hallederim.. tırnağım varsa başımı kaşırım.. ampul de takarım, eve telefon hattı da çekerim.. kavanoz kapağı açmanın bin bir yolunu bilirim.. matkapla duvar delebilir, modüler mobilyaları kendim birleştirebilirim..

Çalışır kazanırım, kimseden medet ummam.. kiramı da öderim, faturamı da, haftada bir gidip sevgiliye sulanmam.. tek taşı da severim, tek bir dal çiçeği de; etiketine bakmam hediyenin.. altın alsan, ertesi gün gidip kuyumcudan fiyatını sormam.. gönlünün gramına bakarım kaç külçe eder diye; gerisi bana nafile!

Elbise değiştirir gibi sevgili değiştiremem.. her gidenin ve her gelenin ruhumdan çalacaklarını bilirim.. biten aşklarımı değerli kılarım, yaşadıklarımdan gurur duyarım.. aşkı yaşadığım gibi yaşarım ayrılığın acısını.. çivi çiviyi sökmez bende, çekici olmayan çivinin işe yaramayacağını bilirim..

Gün içinde yüz kere aramam.. sürekli mesaj atıp, cevap verecek misin diye bakamam.. yaşım 40’a yaklaşırken, çocuklar gibi detektifçilik oynayamam.. ihanete dayanamam ama cebini de karıştırmam.. o kadar güvenmiyorsam, ayrılırım.. bir daha da dönüp bakmam..

Bildiğin kadınlardan değilim, yüreğim yorgun benim.. barını da, cazını da, çok önceleri yeterince gezdim.. her gece sokaklarda dolaşamam.. huzur ararım aşkın içinde, şehvetini de, tutkusunu da başka türlü tadarım..

Saçma kıskançlıklar yapamam.. zor kadını oynayıp, dürüstlükten şaşamam.. aklımdaki dilimdedir; derdim varsa konuşarak çözerim.. kelimelerim değerlidir, boş yere çene çalamam..

Adam olana adam gibi davranırım.. namertle vakit harcayamam.. sen düşersen tekme atmam; ya senle düşerim, ya kaldırırım, arkamı dönüp kaçamam..

Ben senin bildiğin kadınlardan değilim.. istediğin oyunsa, ben onları çoktan unuttum, oynayamam.. bir aşkı tanırım ve yaşarım doludizgin, bir de sevene sahip çıkarım.. saygı duyarım her yaşama ama taşıyamayacaksan seni de adam diye koluma takamam..

Yaşam yolunda seferiyim.. haritamı kendim çizerim.. katılacaksan yolculuğuma ne ala, seni her şeyimle severim.. aklım erkek gibi çalışır, kalbim kadın benim.. başaramayacaksan hiç yolumda durma; ben senin bildiğin kadınlardan değilim!


Candan Ünal
 
SESİNİ UNUTMUŞUM SEVGİLİ

Seni düşlüyordum bir akşam vakti, karşımda duruyordu yüzün.. birden fark ettim ki, sesini unutmuşum sevgili!

Ne kadar uzun zaman olmuş demek ki! yüzün duruyor aklımda, gelmezsen o da silinecektir korkarım ki! seni çok özlemişim sevgili.. içimde bir yerlerde kanadıkça yaram, daha çok anlıyorum.. bu hasret, bahar akşamlarında esen meltem gibi, ürpertiyor tüylerimi..

Çoktan burada olmalıydın oysa, dün gelmiş olmalıydın, hatta evvelki gün! çoktan bitmeliydi bu bekleyiş, bu zulüm!

Kafam karışıyor yokluğunda.. şeytan giriyor bazen aklıma.. şeytan bu girer mi, girer! uzaklaştırıyorum tüm kötü düşünceleri.. yol vermiyorum bedenimi dolduracak endişelere..

Sen yoksan, ben de yoksulum.. tuzum, ekmeğim, ocağım yok gibi.. daha kötüsü, özüm, gözüm, sözüm, dostum yok gibi.. biraz yetim, biraz öksüz gibi.. sensizlik, karanlık bir odada nefessiz kalmak gibi.. sensizlik, bensizlik gibi..

Kitapların satır aralarında yaşıyorum seni.. bir şarkının sözünde, bir duanın orta yerinde, ıssız bir sokağın köşesinde görüyorum izlerini.. tanımadığım insanlarla, gereksiz bir sohbetin ortasında, boğazıma düğümleniyor kelimeler.. gözyaşlarımı görsen, ha döküldüler, ha dökülecekler..

Bir defa daha kanıyor kalbim, adını her söylediğimde.. susmak galiba en iyisi! dudaklarımı mühürlesem? aklımı kim susturacak peki?

Apansız odama doluyor bir kehribar kokusu, heyecanla bakıyorum kapıya, ne gelen var ne giden.. hepsi aklımın bana oyunu; anlamalıyım artık, yoksun! kabullenmek zor geliyor ama budur işin doğrusu!

Sesini unutmuşum sevgili! heyecanla kontrol ediyorum, Allahtan hala hatırlıyorum gözlerini ve sözlerini.. biraz daha uzarsa yokluğun, kendimi unutacağım.. iyisi mi, sen çabuk dön sevgili..


Candan Ünal
 
İÇİMDEKİ KÖTÜYÜ ÇIKARMA !

Her kadın kadar iyiyim, her kadın kadar kötü!

Kendime saygımdandır edebimle duruşum, içimdeki kötüyü çıkarma!

Bütün oyunları bilirim diye bağırıyorum; bunun kitabını ben yazdım yahu, biliyorum!

Kendime yakıştıramadıklarımı bana yaptırtma!

Efendi gibi yaşayıp gidelim işte!

Sen bana, ben sana yürek olalım..

Hayat zaten zor yeterince, neden üstüne tuz döküp ellerimizle, daha çok acıtalım?

Her şeyin ardını sorgulamaya kurulmuş akıllar..

Hep altında fesatlık mı arayalım?

İçten, sevecen, sımsıcak sarılıyoruz boynuna, zorla kötü mü olalım?

Ben bu yollardan çok önce geçtim be adam; senin yeni gördüklerini, unuttum bile!

Pandora’nın kutusunu gömmüşüm içime, açmasana işte!

Yumuşacık bir yürekle gelmişim önüne, ruhum acıkmış sevgiye, seni kendimden saymışım, sevmeye niyetliyim, bırak beni kendi halime!

Egon öyle büyümüş ki, üstünde plan yapılmaya değeceklerden sayıyorsun kendini.. oyunlar, kumpaslar, tuzaklar görmüşsün veya gördüğünü sanmışsın; sonra oturup kendini adamdan saymışsın..

Beylik lafların var, ağzından çıkana güvenilir mi, biliyor muyum?

İş karşılaştırmaya gelirse, çok mangalda kül bırakmayan gördüm ama seni kıyaslıyor muyum?

Derdim başka benim, bütün yalınlığıyla sevmeye hazırım..

İçimde fesatlık yok, plan yok; oyun oynamaktan yorgunum diye haykırıyorum..

Ya sen duymuyorsun, ya ben anlatamıyorum!

Hepinizin lisanı aynı, sözüm ona dürüstlük arıyorsunuz “al işte sana dürüstlük” dediğimizde, niye köşe bucak kaçıyorsunuz?

Bak efendi!

Biliyorum ki, üç beşinizi cebimden çıkarırım ama hanımlığımı bozmuyorum, üstüne alınma!

Kendini hint kumaşı sayıp, kafamın tasını attırma!

Değecek ilişkiler için sakladığım fedakarlıklarım var; saçmalayıp hepsini harcama!

Bunu bir daha söylemem, içimdeki şeytanı azdırma!...




Candan Ünal
 
YAPMA BE ADAM !

Yapma be adam, yapma! şimdi gidilir mi? tam demlenirken kalbimizin üstünde aşk, bırakılıp gidilir mi?

Mecburiyet, sorumluluk, hayat gailesi, neler sayabilir insan gitmek için ve hiçbiri nasıl da yakışmaz aşkın yanına! aşk; tek başına bir sözcük gibi dursa da, yanımızdayken anlam kazanır..

Sen gidiyorsun ya, ayağımın altındaki toprak kayıyor. üstüme çöküyor şu koca dünyanın bütün gailesi, kaldıramıyorum sensizliği..

Yapma be adam, yapma! şimdi gidilir mi? daha sevişecektik! tenlerimizin kokusu karışacaktı birbirine, sıcağa falan aldırmadan, bir geceliğine de olsa sarılıp uykuya dalacaktık..

Sofrayı yeni toplamıştım daha, kahvemizi pişirmiştim.. heidegger’i konuşacaktık hani, foucault’u anlatacaktın., doğruyu söylemeyi tartışacaktık.. kaç yazar geçecekti soframızın yanından, nelere gülecektik, şimdi gidilir mi?

En sevdiğin yemeği sofrada bırakır gibi, en sevdiğin yüzüğün parmağından çıkıp denize düşmesi gibi, kendi doğurduğun çocuğu kucağına alamamak gibi, dilinin ucunda duran ama hatırlayamadığın bir kelime gibi, şimdi çıkıp gidilir mi?

Yapma be adam, yapma! tanrı bile razı gelmedi gitmene.. temmuz sıcağında alev alev kavrulurken ortalık, sen kapıdan çıkar çıkmaz parçalandı gökyüzü.. şimşekler çaktı, fırtına koptu.. gökyüzü başımıza yıkıldı.. yağmur gibi değildi üstelik, sel oldu aktı.. sen yukarıdan gelen mesajı anlayabildin mi?

Gitmeye hiç yakışmayan bir vakitte ayrıldın buradan.. daha neler paylaşacaktık oysa, daha neler anlatacaktım.. doyamamıştım, daha soracaklarım vardı!

Sen gidince bu şehir değişiyor gözümde.. boğaz kayboluyor, deniz kuruyor.. çorak, kurak bir toprak parçasına dönüşüyor koca istanbul! tadı kalmıyor istiklal’in, bağdat caddesi’nin, nişantaşı’nın, anadolu feneri’nin..

Yapma be adam, yapma! şimdi gidilir mi? koynuna saklanacaktım senin, yaşamın bütün dertlerinden uzaklaşıp kaybolacaktım.. aşkın kıyısında, bir duble rakı yanında, efkarlı bir türkü tutuşturup dudağıma, sana her gün olduğu gibi yeniden aşık olacaktım..

Şimdi gidilir mi? yapma yahu!



Candan Ünal
 
GELDİM DEDİN YA !

Sen bana “geldim” dedin ya, biter artık dünyanın çilesi! kapının sesine kurulur aklım, her ayak sesine heyecanlanırım..

Hiç beklemiyordum oysa, daha nice zamana yaymıştım yokluğu.. bir aradın “geldim” dedin ya, ben artık güneşten bile mutluyum..

Sevdanın yükü beklemek ve beklemek ne ağır bir cezadır bilemezsin.. seven için saatten zoru olmaz, zaman dediğin ne yavaş ilerler, hayal bile edemezsin..

Sürpriz oldu gelişin, neyse geldin ya, ben şimdi ayçiçekleri gibi yüzümü güneşe dönerim.. ruhum dinginleşir, huzur bulur bedenim, artık hangi şarkı takılırsa dilime, bütün gün onu söylerim..

Sen geldin ya; artık ne kira bana derttir, ne elektrik faturası, bereketi gelir evimin, nasılsa hepsini öderim.. yokluğunda göğsüme oturan sorunlar, sevince döner bir anda.. sanki bütün gücü içime toplanır dünyanın, artık hepsiyle baş ederim..

Seni sevmeye kurulu kalbim benim.. bir sesini duydum, bak nasıl neşelendim! yokluğunda kurumuş bir toprak gibiydim, geldin ya, hemen filiz verdim..

İnsan nerede saklar aşkını? kalbe sığmıyor bu delilik! bir aşkı anlatmaya kaç satır lazım, benim kelimelerim bile yetmiyor üstelik!

Nasıl omuzlarım çökmüştü sensizlikten, anlatamam.. kokunu duyuyordum apansız bir yerlerde, hasretinden sızlıyordu burnumun direği..

Gözlerim acıyordu bazı geceler ağlamaktan, başımı okşamanın hayaliyle kaç akşamı sabah ettim! tek başıma otururken, birden ürperirdi içim, sanki bir el dokunurdu omzuma; melekler haber veriyordu, sen de tam o an beni düşünüyordun, onu hissederdim..

Yokluğunun en zor tarafı paylaşamamaktı.. bir filmin konusunu, bir yazarın fikrini sana soramamaktı.. çay demlemeyi özledim yahu, yokluğunda da şu çayın demini tavşankanı yapmayı beceremedim..

“Geldim” dedin ya telefonda, sanki bugüne kadar duyduğum en güzel besteydi.. yüreğim fırladı yerinden, sonra dinginleşti.. sen geldin ya, gerisi hikaye! bahar da gelir şimdi, kar da yağar benim gönül köşküme.. sen yeter ki üşenme, ellerinde kehribar kokusunu getirmeye..


Candan Ünal
 
BU GECE BİRAZ

Bu gece gönlüme yağmur yağıyor
Korkularımla yüzleştim bu gece
Hayallerimle kavga ettim
Umutlarıma kızdım biraz
Ve nefret ettim kalbimden
Böyle deli sevdiği için seni
Yokluğundan mıdır nedir bilmem
Biraz yalnızım bu gece
Saatler mi zor geçiyor
Ben mi çok kaldım dünya da
Ya da çok şey mi bekledim hayattan bilinmez ama
Biraz üzgünüm bu gece
Ağlayasım yok, gözlerim dolu
İçim suskun, dudağımda adın
Kırgın mıyım sana nedir bilmem
Biraz canım sıkkın bu gece
Kapıyı çalsan koşup açarım da
Gelmesen daha mı iyi olur ne
Ben mi bıktım yanlış aşklardan
Aşkın kendi mi yanlıştır bilinmez ama
Biraz yorgunum bu gece
Kadere küfrü boş verdim
Yukarıyla zaten aramız açık
O, verdiklerini çok buluyor, ben az
Anlaşamadık gitti bu gece
Ben bu gece biraz üzgün
Biraz mahzun, biraz ağlıyasayım
Başım mı okşanmak ister
Gönlüm mü şımarmak ister
Tenim mi seni ister bilmem ama
Çok kalmaz
Buralardan giderim bu gece

Candan Ünal
 
BEN EN ÇOK YÜREKSİZLERİ TANIRIM

Ben en iyi yüreksizleri tanırım çünkü en çok onlarla karşılaştım.. kaybetmiş insanları uzaktan görsem tanırım çünkü onların kokusuna aşinayım..


Kalleşliği hovardalık, insan kullanmayı iş bitiricilik, terbiyesizliği özgüven sananları tanırım..

Tüm kötülüklerin başladığı yerde, yani kalpte, yeni tohum ekecek yeri yoksa insanın; ondan köy kasaba olmayacağına inanırım..

Benim de yüreksizliklerim olmuştur elbette!

Şimdi kendimi kayırmayayım.. yürüdüğüm hayat yolu, beni bu kaybedenlerle karşılaştırdığında, yaşamın gerçeklerini öğrendim.. ilk başlarda ben de belki kendimi kaybetmişimdir ama çabuk toparladım..

Vicdanımın, aklımın ve yüreğimin sesi aynı şeyi söylemiyorsa, yapmamayı öğrendim..

Ağzımdan çıkan lafın ardında olmayı, onurumu satmadan gurur yapmamayı becerdim..

Erdemden saydım dik durmayı ama gerekirse gül ağacı gibi eğilmeyi de kendime öğrettim..

Kadınlığımı koruyarak adam gibi mücadele etmektir düsturum.. egomu törpüleyebildiğim kadar büyüyeceğimi gördüm..

Ne kadar darbe alsam da, aşktan vazgeçmedim..

Korkakların, kaybedenlerin, acıya dayanamayanların işidir kaçmak; her vurgunda yere yıkılıp orada kalmak! düştükçe kalktım inadına, inadına yeniden sevdim..

Ben en iyi yüreksizleri tanırım çünkü onlarla sınadı Yaradan beni..

Hep onları çıkardı karşıma, yolumu değiştirecek miyim diye! özümden de, sözümden de dönmedim!

Kadınlığımı masalara meze etmeden, üç kuruşa tenezzül etmeden, yalnızlığıma sarınarak bilendim.. bir kılıç kadar keskin olabilirdim çünkü çok dost kurşunu yedim ama kalbimi kirletmedim..

Aşık da oldum, acı da çektim, ayrıldım da, ihaneti de yaşadım, küfür de ettim, kavgaya da girdim, gözyaşı da döktüm, bekleyip sabır da ettim..

Bir kadının zarafetine sahiptim, onu içime gömdüm..

Erkek gibi durdum yaşamın hamleleri karşısında, sonra bir baktım, bütün yüreksizlerden daha adamdım!

Yolun yarısına geldiğimde biraz durup sakinledim.. neden bu kadar koşturduğumu düşündüm..

Temizledim ne varsa etrafımda, kirlileri ve geçmişin ağır yüklerini dışarı attım.. kendime sığındım yalnızlığımda, inançlarıma tutundum.. birileri gitmiş, birileri gelmiş, o adam kötüymüş, bu kadın iyiymiş, ilgilenmedim.. önce insan olmayı kavramak istedim ve ne kadar değiştiğimizi..

Dışarıda adam kalmadı diyen kadınlar ve dışarıda kadın kalmadı diyen adamlar gibi, kendime hiç bakmadan konuşmamak için, yeniden aşka yürüdüm.. orda ezdim kalbimi, orada yeniden ve yeniden acı çektim.. bir daha inandım sevginin gücüne ve artık kaybetmeyeceğime eminim..

Ben en iyi yüreksizleri tanırım çünkü en çok onlarla karşılaştım..

Veya onların sayısı o kadar fazlaydı ki, mutlaka birazına çarpmak zorunda kaldım..



Candan Ünal
 
BEN AŞKIN KADINIYIM

Ben aşkın kadınıyım!

İçinizden birileri gibi, aşka ait, aşka aşık, aşkla yoğrulmuş..

Aşkın acısıyla büyüttüğüm yüreğimi, özenle saklıyorum, en çok aşkın hakkıdır diyorum, bir kalbe sahip olmak..

Ben aşkın kadınıyım!

Düştüğüm her darbede kalkmayı bilirim..

Sızılarımı duydukça, hatalarımı hatırlar, cebime koyup derslerimi, yeniden yola düşerim..

Usanmam, bıkmam, kabul etmem yenilgiyi, sevmeyi kendimden öğrenirim..

Ben aşkın kadınıyım!

Düşlerimi sırtımda taşırım..

Yük olsun diye değil, unutmayayım diye..

Ne zaman umudumu yitirsem, ne zaman hayat ağır gelse, düşlerimi hatırlarım..

Umudu ellerime bulaştırırım serin yaz gecelerinde, dövmelerim hatta, baktıkça gözlerim ışıldar.

Ben aşkın kadınıyım!

Aşktan başkası değmez bedenime..

Aşka ait yaşarım, kırılmadan, üzülmeden, yoksunluklarımla var olurum..

Kimsenin ayıramayacağı birlikteliğimizde, aşkın kutsallığına sığınırım..

Onun olmak, onunla var olmak için nefes alırım..

Ben aşkın kadınıyım!

En büyük zenginliğim, kalbimdir..

İçimi aşkla doldururum, havadaki yosun kokusuna karışır aşkın kokusu, her çekişimde ciğerlerim yanar sıcaklığından..

Tatlı bir rüzgar olurum bahar günlerinde, aşkla birlikte uçuşurum..

Gölgesinde dururum, ayrılmam yanından..

Kim ne derse boş gelir, aşk en büyük servetimdir..

Ben aşkın kadınıyım!

Ne zaman gelse kapıda karşılarım..

Bir şölendir onunla yaşamak..

Adımın yanına karalarım beyaz kağıt üstüne ve biz yan yana çok güzel dururuz..

Aşka aşık olmak, damgalamaktır kendini kalabalık sokaklarda..

Nereye baksan renkler uçuşur kelebek misali gözlerinde..

Büyü yapmaktır aşk, en çıkmaz yolların karanlık bitimlerinde..

Ben aşkın kadınıyım!

Kimsenin inanmadığı zamanlarda arkasında dururum..

İnatla, dimdik savunurum, yalnızlığa mahkum bir teröristtir kalbim, inançsızlara örnek olurum..

Aşkın varlığına ispat benim.

Yüreğim kavruldu, büyüdü, yaralandı, acıdı uğrunda..

Ondan gelecek belaya bile eyvallah derim..

Ben aşkın kadınıyım!

Ödülüm sevmek, zaferim yenilmektir..

İnsan olmayı beceririm aşkla, kolay iş sanmayın, aşk adam eder adam olmayanı ve bir kadına dönüştürür en zarafetsiz Havvaları..

Aşkın içinden geçmemişse bir yürek, büyümez..

Yangınlar kalmamışsa içinde, kabuk bağlamamışsa yaraların hiç, fazla gelir yaşamak..

Aşk sihirdir, bedeni sarsan sevişmelerde gizlidir..

Bir bakışın, bir tebessümün içinde saklanır..

Bulup getirmek senin işin..

Aşk dediğin az biraz avaredir..

Ben aşkın kadınıyım!

Aşk için yaşarım, onunla kavrulup yürürüm, kendimle yüzleşirim, kendimi büyütürüm..

Ben aşka ait, aşkla damgalı, aşka aşık bir kadınım..


Ben aşkın kadınıyım, ya sen?


Candan Ünal
 
BÖYLE BİTMEZ AMA, GİT .!

“Gitmem gerekiyor” dedin ve gittin.. gitme diyemezdim.. dudaklarım tebessüm etti, yüreğim ağladı için için.. gitmen gerekiyordu demek, gittin..

Gideceğini söyleyecek kadar yürekli olduğun için, bir kez daha sevilmeye değerdin aslında.. sustu dilim, ses etmedim..

Oysa daha geniş zamanlar hayal etmiştim.. bir düşün ortasında uyanmaya meyilliydim.. madem gitmen lazım, ne diyebilirim?

Sensizliğe alışmak sorun değil, zaten hep sensizdim.. sen gelince eksik olanın ne olduğunu anlamıştım.. kalbimin ortasında duran o koca boşluğu kaplamıştı varlığın.. biraz daha kalsan, deli gibi sevecektim..

“Biraz zaman ver bana” dedin.. al bütün zamanlar senin olsun.. benim takvimle kavgam ömrüm boyunca sürecek zaten, yarısını da sana veririm, çok mu?

İlk gün anlamıştım aslında, sen çıkmaz bir sokaktın.. labirentin bile ışığı vardır ucunda, senin köşelerin kendine dönüyordu.. inat ettim!

Hiç önemli değil bu gidişin, biliyorum geleceksin.. bir kış gecesi, yani dönünce şu yazın güneşi, kar yağarken usul usul, kendini yalnız hissedeceksin.. eve sığmayacak yüreğin, sokaklarda kedi gibi dolaşırken, üstün başın ıslanmış, üşüyeceksin.. bir aşkı olmasa bile, dost elini arayacaksın ve nerde olduğumu bileceksin..

O vakte kadar delirecek yüreğim.. kendimi tanıyorum.. tırnaklarımı geçirip avucuma kanatırcasına, bekleyeceğim.. tam unutup alışıyorken, telefonum çalacak.. uykumu böleceksin “sana ihtiyacım var” diyen sesine dökülecek gözyaşlarım..

Ne kadar uzakta olursan ol, koşup geleceğim.. hangi duamın kabul olduğunu bilemesem de, gökyüzüne bir teşekkür göndereceğim..

Şimdi gitmek istiyorsun ya, git! bütün zamanları sende yitiririm.. bir müddet belki ararsın diye beklerim.. ümidimi kaybettiğimde dönersin.. gitmen gerekiyorsa git! sen bana, ben sana yazılmışsak eğer, biliyorum ki bu hikayeyi böyle bitiremezsin!



Candan Ünal
 
Bir Adam Sevdim.!

Sevdik, kıymet bildik, terkettik, yara aldık, yaraladık, mutlu olduk, uykusuz kaldık, uykusuz bıraktık, özledik, sarıldık, gittik, pişman olduk, üzüldük..

Kadın'dı bu duyguları taşıyan..
Erkek'ti bu duyguları yaşatan.. insan'dık, hepsi bize aitti..

Bir adam sevdim
Canımı yaktı sevdası

Hiç benim olmadı
Benimmiş gibi sevdim

Biraz umursamazdı
Biraz serseri

Söylemezdi isteklerini

Kahrolsa aşkından
Uykuları kaçsa geceleri
Ben bilmezdim

Utanırdı bazen hatalarından
Utancından gelmezdi

Sıcak yaz günlerinde
Bir bardak su gibiydi

Hiç ikincisini içemedim

Ne yetti varlığı
Ne çekip gidebildim

Umutlarım gibi temizdi düşleri

Elbet istekleri
Elbette o da hayal kurardı
Sadece, hiçbirini yapamadı

Biraz vurdumduymazdı
Biraz maymun iştahlı

Ne yardan
Ne serden vazgeçti

Adı gibi büyük bir denizdi

Çok yüksek bir tepeden
Bıraktım kendimi sularına

Bir batıp
Bir çıktım maviliğinde

Bazen sakin bir limanda
Bazen fırtınada

Üstümden geçen
Dalgalar gibiydi

Bir adam sevdim

Bir yaz günüydü
Sessizce sarıldım sohbetine

Kendinden emin
Güvenliydi

Kalbini gördüm
Birgün, şaşırdım

O
Bu adam değildi

Birçoklarına kırgındı
Duvarlar koymuştu önüne

Kimse yürüyüp geçmesin
Görmesin onu diye

Bir adam sevdim
Kızınca çıkıp giderdi birden

Arkasından ağlardım
O hiç bilmezdi

Birkaç duble rakısı vardı
Hayır o da Allahtan vardı

Yoksa hiç öğrenemezdim
beni sevdiğini

Ayıkken olmazdı
yüreğini açacak cesareti

Anlayacağınız dostlar

Ben hiç benim olmayan
bir adam sevdim

Sanki benimmiş gibi



Candan Ünal
 
Küçük Mutluluklarla Yetindim!

Hep küçük şeyleri sevdim.. Bir çocuğun gülüşünü, kaçamak bir öpücüğü, sabah ben uyurken fırına gidip simit alan sevgilinin düşüncesini.. Hep ufak şeylerle mutlu oldum..

Büyük dostlukların küçük jestleriyle gülümsedim.. Kocaman, gösterişli evlerde değil; yuva sıcaklığıyla bezenmiş dairelerde mutluluk buldum..

Kitap yanında içilen bir bardak kahveyi, deniz kenarında dalgaları dinlemeyi, evde mısır patlatıp film izlemeyi, doğum günümde ansızın gelen bir arkadaşı, hayatın büyük hediyesi saydım..

Evimdeki, hayatımdaki fazlalıkları attıkça, sadeleştikçe huzur buldum.. Az ve öz olana yöneldim.. Markalardan, üstüne iki düğme fazla kondu diye yüksek fiyatlara satılan ürünlerden kaçtım.

Gönül birliklerine sığındım.. Bir adım gelene, yüz adım gittim.. Az parayla alınmış büyük takılar taktım.. Konforu istedim ama lükse kaçmadım..

Yokluğu da gördüm dibine kadar, varlığı da.. Çok parasız günlerim oldu, parayı harcayacak yer bulamadığım günlerim de.. Hepsini paylaştım.!

Çok küçük sevdalara kandım, bedellerini büyük ödedim.. Fedakarlık ettim, bölüştüm, neyim varsa seve seve verdim dostluklara; bazen büyük hayal kırıklığı yaşadım..

Yine de vazgeçmedim sevgiden.. Umut biriktirmekten, hayal kurmaktan kaçmadım.. Köşeme çekilip, inançlarımı köreltmedim..

Hep küçük şeylerle mutlu oldum.. Bir kitaplarım ne kadar çoğalsa yetmedi; bir de aşkın şiddeti.. Ne kadar sevsem az geldi; gönlümü, ruhumu, aklımı önlerine serdim..

Şimdi dönüp bakıyorum.. Hep gerekenden fazla verdim.. Hep gerekenden az aldım.. Pişman mıyım.? Hayır.! Ancak törpüledi hayat yeterince.. Öğrenene kadar düşürüp, acı çektirdi..

Hala küçük şeylerden mutlu oluyorum.. Hala neyim varsa paylaşıyorum.. Hala aşka aşığım ve onunla yoğruluyorum ancak hak etmeyene fazlasını vermemeyi; iyi niyetle aptallığı karıştırmamayı öğrendim.. Bir tek sevdadan yana sınıfı geçemedim.. Kaderle didişmekten vazgeçtim.. Anladım ki ben; ömrümün sonuna kadar aşktan ikmaldeyim..



Candan Ünal
 
Üst Alt