Eğer bir engelliyseniz herkesin günlük hayatında nefes alıp verir gibi düşünmeden ve kolaylıkla yaptığı işler için çok büyük enerji sarf etmek zorundasınız demektir. Bunun sebebi ise yaygın kanaatin aksine bedensel eksiklikler değildir. Mesele çevre şartlarının sağlam çoğunluğun ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir. Yani esas sıkıntı azınlık durumunda olmak ve genel normlara uymamaktır. Geçen yıl yaptığım bir gözlem bunu daha iyi anlamama neden oldu. Ben kuvvetli yağmurlarda sel altında kalması artık normal karşılanan başkent ankarada yaşıyorum. Bahsettiğim gözlemi böyle bir yağmurlu günde ankarada yaptım. Yağmur yollara o kadar fazla su biriktirmişti ki şehrin o meşhur alt geçitlerinde ne arabayla nede yaya olarak hareket edebilmek imkansızdı. Çevre şartları alışıldık ulaşım yöntemlerinin tümünü devre dışı bırakmıştı. Normal doğa durumunda engelsiz olan çoğunluk engelli hale gelmişti. Bense Yaklaşık 20 yıldır yüzme sporuyla uğraştığım için alt geçitin içinde su seviyesinin yükselmesine aldırmıyordum. Yürüyemiyor olmamın pratikte hiçbir önemi kalmamıştı. Zira Hareket etmeyi sağlayan çevre şartları değiştiğinden engelli olan ben değildim . Artık Yüzme bilmeyenler engelliydi. Benzer bir örnek dilini bilmediği bir yabancı ülkeye giden birinin konuşma engelli durumuna düşmesi gerçeğidir. Demem o ki çevre şartları değiştiğinde Engelliliğin anlamı da değişir ve kimin engelli olarak kabul edileceği belli olamaz. Bu yüzden bizi engelleyenin çevre şartları olduğunu unutmayalım ve bunların düzeltilmesini öncelikli olarak talep edelim.