[SIZE=4]M[/SIZE]evsim :
[SIZE=4]İ[/SIZE]ki uçurum arasındaki derin çizgi üzerinde -sıcak olanı- seçecek kadar acımasızdı.Yapraklar yangın kahverengisine dönmeye çalışırken ; güneş tüm sıcaklığıyla buna izin vermemeye çalışıyor ve yetinmeyip alev kırmızısına boyuyordu alabildiğine.
[SIZE=4]Y[/SIZE]ürüdüğüm yollar susamış yorgun ve biçare bu öfkede.Beni yoruyor ; O'nu yaralıyordu.Gelse diyorduk hazan mevsimi, en sevdiği zaman dilimiydi çunki...
[SIZE=4]Ç[/SIZE]ocuklar şendi,eskiyen mavi önlüklerine sığamamanın mutluluğuyla büyümüş olmayı kutluyorlardı yüzlerindeki tebessüm buketleriyle.Anneler yanaklara konan öpüşlerle hediyelendiriyorlardı onları...
[SIZE=4]K[/SIZE]uşlar artık toplamışlardı azıklarını,yeni yavrularına uçabilmeyi öğretmiş olmanın haklı güruruyla çiziyorlardı rotalarını , yeniden sıcak diyarlara doğru...
[SIZE=4]V[/SIZE]e bu hazan mevsimi yakınlığı ürpertiyordu beni çunki kapımda bekleyen gerçeklerin acımasız yüzü...
[SIZE=4]A[/SIZE]kşamın son saatleri bitmiş , hatta geceyi de uğurlamak üzereydik.Sokaktan nöbetçi fırınların pişen maya kokuları geliyor , annesini uyandırmaya niyetli bebelerin sesleri duyuluyordu acı ama mutluluk dolu...
[SIZE=4]B[/SIZE]iz hala beraberdik...
[SIZE=4]H[/SIZE]ayır beraber değildik...
[SIZE=4]O[/SIZE] benimle değildi,biliyorum ; çunki sadece ben sordukça yanıtlıyordu.Ben biliyordum ; O bildiğimi bilmiordu...
[SIZE=4]C[/SIZE]uma nın ertesinin de ertesiydi artık. Bebekler bile pes demişti ya da anneleri göğüsleriyle teselli etmişlerdi onları..
Karanlık ve sessizlik hakimiyetinde saatin yelkovanı direnirken yer çekimine:
[SIZE=4]Y[/SIZE]anımda olmasa da diyorum ki; O'nun iyelik eki -benim-olmasından gelmiyor ; O'nda bulduğum değerleri-m den geliyor...