1Dünya Hayatı Futbola Benziyor
Merhaba sevgili gönül dostlarımız, Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Dünya bizim gördüğümüz gibi büyük değildir. Sevgili Efkan Vural hocamın dediği gibi bir ilim aktarıcısı olarak, sizi kısa bir tefekkür yolculuğuna çıkarmak istiyorum:
Astronomi ilmine göre kainatta tespit edilebilen 100 milyar galaksi varmış. Herbir galaksi içinde yaklaşık 250 milyardan fazla yıldız bulunmaktaymış.
Dünyamız, bu 100 milyar galaksilerden birisi olan Samanyolu Galaksisi içerisinde Güneş sisteminde bulunmaktadır. Güneşin çapı dünyadan 1milyon 300bin katı büyük ve Samanyolu içinde milyarlarca güneş sistemi varmış.
Sanırım bu büyüklüğü Allah’ın verdiği bu sınırla akılla idrak etmemiz mümkün değil.
Kainata göre dünyayı kıyaslamak imkansız, atom kadar bile değil, ama şöyle bir kıyas belki olur. Güneşin yanında koca dünyamız, bir futbol sahası büyüklüğünden küçük kalır. Dünyayı düz kabul edin, kaç milyon futbol sahası sığar?
Efendim bu yazı, Celalin Penceresinden hayata bakıştır. Naçizane herşeye ibret nazarıyla bakmaya çalıyorum çok şükür. Her olaydan bir ders çıkarıyorum.
Rahmetli büyük alim Prof Dr Mahmud Esad Coşan Hocaefendiden (1938-2001) Akra FM radsosunda dinlemiştim:
Ârif, kâmil bir müslüman için belki gözün gayesi etrafa bakıp Allah'ın hikmetlerini görmek, ibret almaktır, asıl göz öyledir. Onun için Niyâzî-i Mısrî'nin bir güzel şiiri vardır:
Bir göz ki anın olmaya ibret nazarında
Ol sahibinin düşmanıdır baş üzerinde
Bir göz ibret nazarında bakmıyorsa sahibinin dostu değil düşmanı! Tam da başının üstüne gelmiş, en kıymetli yerinde, başının üzerinde!
HAYAT BİR FUTBOL OYUNUDUR
Bu kadar uzun bir giriş planlamamıştım ama aktı gitti. Efendim belki çoğunuzun da aklına gelmiş, benzerlik kurmuştur. Acizane dünya hayatını futbola benzetiyorum.
Yeryüzü bir futbol sahasıdır. Oyuncular biz insanlarız. Rakibimiz nefsimiz ve şeytanlardır. Seyirciler meleklerdir. Ve tabi teknik direktör ve Hakem yüce Allah’tır.
Şimdi bunları açmak istiyorum izninizle. Dünya futbol sahasıdır. Hayat futbol gibi mücadele oyunudur. Ve kollektif yardımlaşma ile oynanırsa galip gelinir.
Hayatta herkes birbirine muhtaçtır. Allah’ın emri olan zekat, sadaka, akrabaya yardım yerine getirilirse yardımlaşmış oluruz ve şeytanın kalesine gol atmış oluruz.
Oyuncu değiştirmek demek, yaşlı veya genç olsun teknik direktör istediği oyuncuyu oyundan alır veya sahaya sürer. Yani Allah istediği kulunu öldürür veya doğdurur.
Peygamber Efendimiz SAV, “Senin en büyük düşmanın içindeki nefsindir.” Ve bir savaştan Medine’ye girerken nefisle mücadeleyi kastederek “Küçük cihattan büyük cihada geldik.” Buyurmuştur.
GOL ATMAK VE SEYİRCİLER
Evet iyilik ve ibadet yapmamızı istemeyen nefis ve şeytanın vesveselerini dinlemeyip yaptığımız her bir iyilik ve ibadet onların kalesine attığımız gollerdir.
Evet seyirciler meleklerdir. Risalei Nur’da okumuştum. Bediüzzaman Hazretleri, meleklerin mühim bir vazifesinin, bu alemi seyir ve temaşa ederek Allah’I takdis etmek olduğunu belirtmektir.
Zaten Rabbimiz Kuran’da, insanın iki omuzunda amellerini ve sözlerini yazan kiramen katibin diye adlandırılan yazıcı meleklerin herşeyi kaydettiğini belirtir.
Aslında “Yerin kulağı var” yerine “Allah’ın yazıcı melekleri yazıyor” deseydik dedikodudan uzak ahlaklı nesil yetişirdi, herneyse…
Bazı iyi kullar öldükten sonra meleklerle beraber öbür alemden bu dünyayı seyrederler.
Kabir ehli, geride bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler.(21) Mücâhid'in bu hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir:
"Kişi kabrinde kendinden sonra çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(22)
Sa'id b. Cübeyr'in (v. 95/714) de şöyle dediği rivayet edilir:
"Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri gelir. Daha önce bir yakını ölmüş, olan hiç bir kimse yoktur ki ona geride kalan akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar; kötü ise o zaman da üzülür."(23)
Ashaptan Ebu'd-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua ederdi:
"Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yapmaktan sana sığınırım.''(24)
Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin şöyle dediğini rivayet eder:
"Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de, Allah’ım onu ondan geri çevir, derler."(25)
Dünyadaki olan bitenden haberdar olmalarından anlaşılıyor ki, Allah ölen iyi kullarına dünyayı seyrettiriyor.
Bu aynen teknik direktörün oyuncu değiştirmesi ve o oyuncunun sahadan çıkınca duşunu alıp tribüne oturup seyircilerle beraber maçı izlemesine benziyor.
NE GEÇMİŞTE NE DE GELECEKTE YAŞA, AN’I DEĞERLENDİR
Futboldan öğrendiğim en önemli şey, geçmişten ibret almak ve geleceğe umutla bakmaktır. Röportajda, önümüzdeki maçta bu hataları yapmazsak inşallah yeneriz, derler.
Bu durum, Bediüzzaman Hazretlerinin düşünülmesi gereken şu sözünü hatırlattı:
DÜN GİTTİ YOK, YARIN DAHA GELMEDİ O DA YOK, ELİMİZDE BİR BUGÜN VAR, AN BU AN.
Ne dünde ne de gelecekte yaşamalıyız. An’ın kıymetini bilmeli, doğru şekilde değerlendirmeliyiz. Hayat çok kısa…
KIRMIZI KART NE DEMEK?
Hakemin kararını beğenmeyip hakaretinde ısrar eden oyuncu kırmızı kart görür, oyundan atılır. Bunla kalmaz. Sonrasında ise bu oyuncu kulübünden para cezası alır.
Allah’ı tanımayıp inkar edenler, O’na hakaret etmiş sayılırlar, hem kısacık dünyada huzuru bulamazlar, hemde ahirette ise küfürlerinden (imansızlıklarından) dolayı sonsuza kadar azap görürler.
Evet, Kuran ebedi, diyor. Allah hepimizi kırmızı kart görmek demek olan imansızlıktan korusun inşallah.
Futbol maçında hangi oyuncunun hangi dk oyuna girip çıkacağına oyuncu bilemiyor. Bazen görüyoruz, oyuncu çıkarken teknik direktöre kızıyor. Oyuncuyu zamansız oyundan alıyor, oyuncu çıkarken teknik direktöre çak yapıyor, ikisi de memnun oluyor.
Bazen ölümcül hastalık veriyor, mühim olan isyan etmeyip mutlaka hakkımda hayırlıdır diyerek rıza göstermek. Haline razı olan kulunu Allah çok sever.
Birde futboldan öğrendiğim maç bitene kadar mücadele etmek. Çünkü bazen uzatmada gol yiyebiliriz. Görüyoruz bazı dindar yaşayanlar kafir olarak ölüyorlar, ya da 70 sene ateist olarak yaşayan inaçsızlar, hacı olarak vefat ediyorlar, uzatmada galip geliyorlar.
Kalpler Allah’ın elindedir. Kuru yaprak gibi uçuşur.
Yazımızı Peygamber Efendimizin SAV çok sık ettiği duayla bitiriyoruz:
“Ya mukallibel kulûb, sebbit kalbî ala dînike.” (Hergün en az üç kez söylerim.)
“Ey kalbleri evirip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” (Tirmizî, Deavât, 85)
Celalin Penceresinden
Merhaba sevgili gönül dostlarımız, Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Dünya bizim gördüğümüz gibi büyük değildir. Sevgili Efkan Vural hocamın dediği gibi bir ilim aktarıcısı olarak, sizi kısa bir tefekkür yolculuğuna çıkarmak istiyorum:
Astronomi ilmine göre kainatta tespit edilebilen 100 milyar galaksi varmış. Herbir galaksi içinde yaklaşık 250 milyardan fazla yıldız bulunmaktaymış.
Dünyamız, bu 100 milyar galaksilerden birisi olan Samanyolu Galaksisi içerisinde Güneş sisteminde bulunmaktadır. Güneşin çapı dünyadan 1milyon 300bin katı büyük ve Samanyolu içinde milyarlarca güneş sistemi varmış.
Sanırım bu büyüklüğü Allah’ın verdiği bu sınırla akılla idrak etmemiz mümkün değil.
Kainata göre dünyayı kıyaslamak imkansız, atom kadar bile değil, ama şöyle bir kıyas belki olur. Güneşin yanında koca dünyamız, bir futbol sahası büyüklüğünden küçük kalır. Dünyayı düz kabul edin, kaç milyon futbol sahası sığar?
Efendim bu yazı, Celalin Penceresinden hayata bakıştır. Naçizane herşeye ibret nazarıyla bakmaya çalıyorum çok şükür. Her olaydan bir ders çıkarıyorum.
Rahmetli büyük alim Prof Dr Mahmud Esad Coşan Hocaefendiden (1938-2001) Akra FM radsosunda dinlemiştim:
Ârif, kâmil bir müslüman için belki gözün gayesi etrafa bakıp Allah'ın hikmetlerini görmek, ibret almaktır, asıl göz öyledir. Onun için Niyâzî-i Mısrî'nin bir güzel şiiri vardır:
Bir göz ki anın olmaya ibret nazarında
Ol sahibinin düşmanıdır baş üzerinde
Bir göz ibret nazarında bakmıyorsa sahibinin dostu değil düşmanı! Tam da başının üstüne gelmiş, en kıymetli yerinde, başının üzerinde!
HAYAT BİR FUTBOL OYUNUDUR
Bu kadar uzun bir giriş planlamamıştım ama aktı gitti. Efendim belki çoğunuzun da aklına gelmiş, benzerlik kurmuştur. Acizane dünya hayatını futbola benzetiyorum.
Yeryüzü bir futbol sahasıdır. Oyuncular biz insanlarız. Rakibimiz nefsimiz ve şeytanlardır. Seyirciler meleklerdir. Ve tabi teknik direktör ve Hakem yüce Allah’tır.
Şimdi bunları açmak istiyorum izninizle. Dünya futbol sahasıdır. Hayat futbol gibi mücadele oyunudur. Ve kollektif yardımlaşma ile oynanırsa galip gelinir.
Hayatta herkes birbirine muhtaçtır. Allah’ın emri olan zekat, sadaka, akrabaya yardım yerine getirilirse yardımlaşmış oluruz ve şeytanın kalesine gol atmış oluruz.
Oyuncu değiştirmek demek, yaşlı veya genç olsun teknik direktör istediği oyuncuyu oyundan alır veya sahaya sürer. Yani Allah istediği kulunu öldürür veya doğdurur.
Peygamber Efendimiz SAV, “Senin en büyük düşmanın içindeki nefsindir.” Ve bir savaştan Medine’ye girerken nefisle mücadeleyi kastederek “Küçük cihattan büyük cihada geldik.” Buyurmuştur.
GOL ATMAK VE SEYİRCİLER
Evet iyilik ve ibadet yapmamızı istemeyen nefis ve şeytanın vesveselerini dinlemeyip yaptığımız her bir iyilik ve ibadet onların kalesine attığımız gollerdir.
Evet seyirciler meleklerdir. Risalei Nur’da okumuştum. Bediüzzaman Hazretleri, meleklerin mühim bir vazifesinin, bu alemi seyir ve temaşa ederek Allah’I takdis etmek olduğunu belirtmektir.
Zaten Rabbimiz Kuran’da, insanın iki omuzunda amellerini ve sözlerini yazan kiramen katibin diye adlandırılan yazıcı meleklerin herşeyi kaydettiğini belirtir.
Aslında “Yerin kulağı var” yerine “Allah’ın yazıcı melekleri yazıyor” deseydik dedikodudan uzak ahlaklı nesil yetişirdi, herneyse…
Bazı iyi kullar öldükten sonra meleklerle beraber öbür alemden bu dünyayı seyrederler.
Kabir ehli, geride bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler.(21) Mücâhid'in bu hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir:
"Kişi kabrinde kendinden sonra çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(22)
Sa'id b. Cübeyr'in (v. 95/714) de şöyle dediği rivayet edilir:
"Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri gelir. Daha önce bir yakını ölmüş, olan hiç bir kimse yoktur ki ona geride kalan akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar; kötü ise o zaman da üzülür."(23)
Ashaptan Ebu'd-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua ederdi:
"Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yapmaktan sana sığınırım.''(24)
Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin şöyle dediğini rivayet eder:
"Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de, Allah’ım onu ondan geri çevir, derler."(25)
Dünyadaki olan bitenden haberdar olmalarından anlaşılıyor ki, Allah ölen iyi kullarına dünyayı seyrettiriyor.
Bu aynen teknik direktörün oyuncu değiştirmesi ve o oyuncunun sahadan çıkınca duşunu alıp tribüne oturup seyircilerle beraber maçı izlemesine benziyor.
NE GEÇMİŞTE NE DE GELECEKTE YAŞA, AN’I DEĞERLENDİR
Futboldan öğrendiğim en önemli şey, geçmişten ibret almak ve geleceğe umutla bakmaktır. Röportajda, önümüzdeki maçta bu hataları yapmazsak inşallah yeneriz, derler.
Bu durum, Bediüzzaman Hazretlerinin düşünülmesi gereken şu sözünü hatırlattı:
DÜN GİTTİ YOK, YARIN DAHA GELMEDİ O DA YOK, ELİMİZDE BİR BUGÜN VAR, AN BU AN.
Ne dünde ne de gelecekte yaşamalıyız. An’ın kıymetini bilmeli, doğru şekilde değerlendirmeliyiz. Hayat çok kısa…
KIRMIZI KART NE DEMEK?
Hakemin kararını beğenmeyip hakaretinde ısrar eden oyuncu kırmızı kart görür, oyundan atılır. Bunla kalmaz. Sonrasında ise bu oyuncu kulübünden para cezası alır.
Allah’ı tanımayıp inkar edenler, O’na hakaret etmiş sayılırlar, hem kısacık dünyada huzuru bulamazlar, hemde ahirette ise küfürlerinden (imansızlıklarından) dolayı sonsuza kadar azap görürler.
Evet, Kuran ebedi, diyor. Allah hepimizi kırmızı kart görmek demek olan imansızlıktan korusun inşallah.
Futbol maçında hangi oyuncunun hangi dk oyuna girip çıkacağına oyuncu bilemiyor. Bazen görüyoruz, oyuncu çıkarken teknik direktöre kızıyor. Oyuncuyu zamansız oyundan alıyor, oyuncu çıkarken teknik direktöre çak yapıyor, ikisi de memnun oluyor.
Bazen ölümcül hastalık veriyor, mühim olan isyan etmeyip mutlaka hakkımda hayırlıdır diyerek rıza göstermek. Haline razı olan kulunu Allah çok sever.
Birde futboldan öğrendiğim maç bitene kadar mücadele etmek. Çünkü bazen uzatmada gol yiyebiliriz. Görüyoruz bazı dindar yaşayanlar kafir olarak ölüyorlar, ya da 70 sene ateist olarak yaşayan inaçsızlar, hacı olarak vefat ediyorlar, uzatmada galip geliyorlar.
Kalpler Allah’ın elindedir. Kuru yaprak gibi uçuşur.
Yazımızı Peygamber Efendimizin SAV çok sık ettiği duayla bitiriyoruz:
“Ya mukallibel kulûb, sebbit kalbî ala dînike.” (Hergün en az üç kez söylerim.)
“Ey kalbleri evirip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” (Tirmizî, Deavât, 85)
Celalin Penceresinden