Yıl 1968.Yaşım on.İlkokul 3. sınıftayım.Elime nereden geçti ise bilmiyorum,bir 60 sayfalık küçük bir kitap cık .Okumaya başladım.Şöyle yazıyordu.HZ.Hatice validemiz ağır hasta olduğu ,yani ölüm döşeğinde Yarabbi bu müslümanlığın hali ne olacak,nasıl olacak,iyimi olacak,kötümü olacak,başarılı mı olacak diye o Annelerin Annesi gönül sultanı Yüce Allah tan niyaz da bulunmuş.Cenabı Allah ta o ölüm yatağındaki validemize olacakları bildirmiş.Dünyanın sonu yüzyıllar sonra ,dünya ısınacak ,sıcaklar artacak;bu sıcakların artmasından kuzey buz denizindeki buz dağları eriyecek.Dünya sular altında kalacak.Sadece Anadolu diye bir yer kalacak.Orada yaşayan Kavim beni sever ,Ben de o Kavmi mi severim.İşte dünya, müslüman olarak burada son bulacaktır.Ben önceleri bu anlatılanları pek kafama yer etmedim .Ama sonraları 2003 temi 2005 temi pek hatırlayamayacağım Sadettin Teksoy, televizyoncu, Kuzey Kutbuna gidip program yaptığı zaman,aşırı sıcaklardan buradaki buzulların aşırı şekilde eridiğini,ve dahada eriyip dünyanın sular altın da kalacağını söyleyince ,işte o an da , okuduğum o kitap cık ve HZ. Hatice Validemiz in ölüm döşeğindeki gördükleri aklıma geldi.Hala küçüklüğümden beri, o okuduğum kitabın ve içindekilerinin sıcaklığı içerimde tatlı bir anı olarak kalmakta.Yazılanların da ağır ağır çıktığını gördüğüm için anılarımı paylaşmak istedim.