Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Emirgan Hamid-i Evvel Camii (İstanbul)

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
75
Mesajlar
1,752
Reaksiyonlar
175
Karaköy semtinde bir işimiz olduğu için hanımla önce Karaköy’e, akabinde de Eminönü’ne gittik evvelsi gün. Hem eve uzak olmalarından ötürü, hem de o taraflarda işim olmadığından bu iki muhite çok uzun zamandan bu yana gitmediğim için özellikle Eminönü’nün o tarihi kokusunu içime çekip durdum. Öğlen ancak vardık Karaköy’e ve oradaki işlerimizi kısmen bitirdikten sonra hemen Eminönü’ne geçip orada sallandık. Yeni Cami sevdiğim bir camidir, çiniler güzeldir. Öğleni orada eda edip Turhan Sultan haziresini gezdik. Gezdik diyorum ama gezemiyorsunuz çünkü içeride seksen küsur yatan olmasına rağmen sadece öndeki sandukaları görebiliyorsunuz, yan yolları her iki taraftan da kapatmışlar. Hafız Mustafa’da birer kahve içip bir tabak profiterolu hanımla paylaştık ve 400 liraya yakın hesap ödedi hanım zira “ısmarlayacağım” diye kendisi kaşındı. Mısır Çarşısı’ndan da alacaklarımızı aldıktan sonra tekrar arabayı park ettiğim Karaköy’e dönüp ikindiyi de Arap Camisinde eda ettik. Arap Camisi İstanbul’daki en eski camidir. İçinde bir adet de sahabe kabri vardır. Vakit biraz sıkışık olduğundan resim çekemeden hemen çıktık o nedenle arzu eden bu caminin resimlerine internetten bakabilir. Karaköy semtinde sahabe kabirlerinin bulunduğu bir diğer cami de Yeraltı Camisidir.

Kırk yılın başında evden hazır çıkmışken ver elini Boğaz dedik ve Karaköy-Kabataş-Bebek-Emirgan rotasını izleyerek doğruca karnımızın guruldamaya başladığı Emirgan’da mola verdik. Çok güzel bir çay bahçesi var idi ama orası da yıkılmış Sütiş mekânı olmuş ve fiyatlar el de yakıyor, cep de yakıyor, göz de yakıyor. Şekerden ötürü bir şeyler atıştırmam gerektiği için mecburen daldık içeriye kazık yemeye. Yarımşar döner dürüm ile yarımşar kaymaklı ekmek kadayıfı yedik ayıptır söylemesi, bir çay ve bir de su. Gelen hesabı söylemeyeyim zira dersiniz ki “Fatih Bey’e miras kalmış.” 690 lira hesap geldi. Arabada genelde böyle durumlar için hem tatlı hem de tuzlu bir şeyler bulundururum ama bitmiş, yerine de yenlerini koymamışım. 690 lira kazığı yiyince aklımız başımıza geldi. Hemen orada bulunan Emirgan Hamid-i Evvel Camisinde akşam namazımızı eda ettikten sonra yediğimiz kazığı biraz eritmek için sahilde kısa bir yürüyüş yaptık. Sultan Abdülhamid tarafından yaptırılan bu farklı cami benim çok hoşuma gitti ve iki tane resim çektim içeriden, onları ekliyorum. Geniş bir avlusu var, cami kapısının karşısında da yine Abdülhamid Han tarafından yaptırılan çeşme bulunuyor ama akan su Terkos Suyu. Oraya yakışan su Hamidiye suyu ama yine de suyun aktığına şükretmek gerek.

Yahu arkadaş biz kırk yılın başında çıktık dışarı ve kazığı yedik oturduk. Millet ise hep dışarda. Vallahi Billahi Karaköy’den itibaren Sarıyer’e kadar uzanan boğaz boyunca/sahil şeridinde bütün mekânlar hafta içi olmasına rağmen ağzına kadar insan dolu. Millet nereden buluyor bu kadar parayı anlamıyorum. Millet aç aç.

Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar için Yeni Cami’ye girmek çok zor, imkansız gibi bir şey zira çok sayıda basamak var.

Arap Camisinin avlusuna giriş çok güzel, dümdüz. Avludan camiye giriş için de bir iki basamaklı merdiven var.

Emirgan Hamid-i Evvel Camisinin avlusuna ve içine giriş için ikişer üçer basamaklı merdivenleri aşma gerek. Yardımla bu iş sıkıntı çıkartmayabilir.

Tuvalet işine gelirsek. Emirgan Hamid-i Evvel Camisindeki tuvaleti kullanmadım ama bizlere uygun olabileceğini sanmıyorum.

Arap Camisinin tuvalet kapısında idi sanırım bir rampa var ama göstermelik bir rampa dersem nasıl olduğunu anlarsınız. Ayrıca içeride bize uygun bir wc var mı bilmiyorum.

Yeni Cami ise bir facia. Tam karşısında çok güzel bir wc var idi. 20-25 metrelik yürüyen rampa ile insanlar inip çıkıyordu rahatlıkla. İçerisi tertemiz idi. Şimdi o rampa var ama artık çalışmadığı için insanlar yokuş inip çıkıyor. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaş çıkarken zorlanır. İçerisi leş gibi. Eskiden bal-dök-yala dedikleri gibi tertemiz idi. Sanırım bizlere ait bir wc vardır ancak açıkçası dikkat etmedim o pisliği görünce. Eskiden Büyükşehir Belediyesi işletiyordu şimdi Fatih Belediyesi. İçine etmişler yani o güzel ve temiz tuvaletin.

Emirgan’daki moladan sonra Sarıyer’e gidip oradan döndük ve Maslak, Kemerburgaz, Çatalca yolundan eve geldik.

Ama yorgunluktan pestilimiz çıktı diyebilirim.

hsxazwy.jpg



8ye8czj.jpg
 
Bende Muhammed Emin Tokadi Hz nin türbesini ziyaret etmeyi çok isterdim ama mesafe çok uzak 800 km ..
TGRT yapımı Mehmet Emin Tokadi H.z. (Beyaz Gece) adında bir film var..
Çocukluğumdan itibaren 10 larca kez izledim..
Bu film beni çok etkilemişti..Birde yine Mehmet Emin Tokadi H.z. konulu Zeyrek yokuşu isminde film var..

Abi sizin bu paylaşımınızda ki fotoğraflara bakınca çocukluğum geçtiği mahalledeki Cami'yi anımsadım.. Huzur bulduğum bir yerdi.Çocuğuzda zaten dert,tasa da yok..
Pencerelerdeki renga renk vitraylara bakar dalar giderdim.
Sizin bu paylaşımınızın etkisi ile inşallah 2-3 gün içersinde orayı ziyaret etmeye karar verdim..
Muhakkak cami aynı camidir ama bilmiyorum ben çocukluğumda hissettiğim şeyleri tekrar hissesebilecek miyim.
 
Son düzenleme:
İstanbulda yaşıyorum bizde camii ve türbeleri ziyaret etmeyi çok severiz yıllardır gideriz hala gidemediğimiz çok yerler var İstanbul bu açıdan tükenmez bir derya özellikle turisttik olmamış sessiz ve hafta içi gidilen yerler tam tevekküle dalıp huzur bulup Allahla başbaşa kalmalık.

Dışarıda yemek işi özellikle meşhur mekanlar için facia biz o işi bırakalı uzun zaman oldu @alifatih1958 siz eskiden beri kazık olan ne kadar mekan varsa gitmişsiniz 🙂 bir nunaralarıda yok ayrıca.
 
Hocam bu Sütis kazığı biraz zorunluluktan oldu. İnsanda diyabet olup da şeker düşünce arabada atıştırmalık birşey de bulamayınca mecburen daldık oraya.
Bu arada Allah cümlemizin ibadetlerini kabul buyursun inşallah. Hocam İstanbul.un yanı sıra Bursa ve Edirne de cami ve türbe açısından çok zengin ancak Edirne.dekiler maalesef bomboş. Millet kafayı çekmekten camilerin yolunu bulamıyor. Selametle

Tunga kardeşimize gelince. Evet Tokadı hazretlerinin İstanbul.daki en büyük yanılmıyorsam 3 veya 5 evliyalar biri olduğu rivayet edilir. Ben yıllar önce ziyaret ettim. Bu arada bilgi vereyim, orası dik bir yokuş ve kabristan sıkışık, tekerlekli iskemle kullananlar çok zorlanır. Umarım size de nasip olur ziyaret. Selametle
 
Oh oh ozledigim muhitleri anlattiginizla gezmis kadar oldum dostumuz alifatih bey tesekkurler😊 zaten istanbulun her yeri tarih harikasidirda eminonu sultanahmet asil kalbidir
Birkac yildir her yil istanbul derim ama su pahalilik olmasa
Eminonune gidince balik ekmek yiyiverseydiniz kiyida tekneden satilan ne kadar nefis oluyordu tursu suyuyla daha ucuza getirebilirdiniz kayintiyi
Madem arabaniz var termosu arabaya yukledinizmi caya kahveye para vermezdiniz
Marketten alacaginiz hamburger ekmeginin icine peynir tonbalik biber koyarak strecledinmi lokantayada para vermezdiniz
 
Karaköydeki Yerebatan Camiyi bizde ziyaret ettik, gönül sultanlarını ziyaret çok hoştur nede olsa hepsi varisül enbiyadır.
Ama vefat etmiş Allah dostlarından istifade etmek güçken yaşayan evliyalardan istifade etmek çok daha kolaydır.Halife bırakmış olan evliyaların izinden gitmek ise hem akla uygun hem de sünneti seniyyeyi yaşamak için en idealidir.
 

GRAHAM BELL

kuloglu 52

İstanbul’un, özellikle de Suriçi bölgesinin kalbinin, dediğin gibi Sultanhmet, Eminönü, Fatih, Edirnekapı olduğunu söylemek mümkün. “Tarihi yarımada” sözünü adını hatırlayamadığım bir tarihçi reddediyor ve “bu ifade Bizans ifadesi olduğu için bunu kullanmaktan vazgeçmeliyiz” diyor ama hepimiz “Tarihi Yarımada” diyoruz.

Yeni İstanbul’un merkezi ise Taksim ancak ne Taksim’de ne de İstanbul’un son 70-80 yılda kurulan ve gelişen muhitlerinde tarihi dokudan eser yok. Olan da tek tük işte.

Eskilerde İstanbul Suriçi’nden ibaret olduğu için Üsküdar tarafları ise "yabancı diyar" hükmünde imiş. Görmeyenler/bilmeyenler için belirteyim Üsküdar’dan yukarı çıkan Fahri Atabey (ki bu yol sizi Zeynep Kamil doğum hastanesine götürür) bulvarının bir tarafında İstanbul’un dört manevi bekçisinden biri kabul edilen Aziz Mahmut Hüdai hazretleri dergâhı ve türbesi ile diğer tarafında de Atik Valide Camisi bulunur. Her ikisi de ana cadde üzerinde değildir. Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerinin dergâhı yokuş bir yolun sonundadır. İçeride de basamaklar vardır. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar zorlanırlar. Atik Valide Camisinin güzelliğini ise bir arkadaşım pek methetmiş idi. Hakikaten güzel bir cami ve külliye. Avlusu Sultanahmet veya Süleymaniye camilerinin avluları gibi pek fazla geniş olmasa da çiçek bahçesi adeta. Lale zamanı adeta bir lalezar. Güller ve çeşit çeşit mis kokulu çiçekler avludan çıkmanızı engelliyor. Çay ocağı da var içeride. Al çayını avluda boş bulduğun bir bankta otur. Ohhh kebap.Tavsiye ederim özellikle de lale zamanı. Tek sakat yanı, bu külliye arada kalmış, dışarıdan pek fark edilmiyor, ana caddeden biraz yürümek gerek.

Balık meselesine gelince. Sanırım en her gelişinde Eminönü’nde balık ekmek yiyorsun. Kokusu dediğin gibi mis gibi ve taaa uzaklardan burunlara gelen o koku insanı cezbediyor. Yıllar önce bir gün bir arkadaşımla birlikte Eminönü’nde balıkçıların oradaki deniz kenarındaki parmaklıklara dayanmış Karaköy tarafındaki bir binayı bulmaya/görmeye çalışırken tesadüf bu ya o gün de deniz pis ve bulanık idi. Balık kızartanlar leş gibi bezlerin altından çıkardıkları balıkları orada kesip pişirmeye hazırlarken balıkları denizden aldıkları o pis su ile yıkıyorlardı. Yıkıyorlar mıydı yoksa daha da mı pis hale getiriyorlardı balıkları orasını siz düşünün. O günden sonra o mis kokuya rağmen, canım çekiyor olsa da, oralardan balık ekmek yemedim. Tercih sizin.

Benim arabanın arkasında ufak bir masa ile iki iskemle mevcut. Canımızın istediği yere arabayı çekip oturalım veya B.Çekmece sahiline inip evde hazırladığımız nevaleyi sahilde yiyelim diye bu sene aldım. Ama evvelsi gün planımızda sağa sola gitmek yoktu. İşlerimizi bitirip eve dönecektik.

Neyse canım kırk yılın başında biraz da mecburiyetten yedik kazığı oturduk aşağı, aklımız başımıza geldi, hemen arabaya stokları dolduracağım kısmetse.

Kıymetli kardeşim yanlış anlamadıysam hak yolundaki bir mürşide bağlanmayı önermekte. Mürşidi ve tarikatı asla ve kat’a reddetmiyorum, karşı da değilim. Hatta ben de bir zamanlar bir mürşide bağlanmayı düşündüm, Ahmet Özhan’ın mürşidi rahmetli Muzaffer Ozak hoca efendi idi bu kişi. Lâkin hoca efendi vefat edince bir yere bağlanmayı bir daha düşünmedim. Cübbeliyi severim, ancak “kıdem tazminatının hak edilen bir para olmadığı” şeklindeki işçi, aleyhine olan bazı görüşleri ile iktidara şirinlik olsun diye “çevir kazı yanmasın” biçimindeki kimi fikirlerinden sonra tarikat ve cemaatler, aman aman benden uzak olsun. Ama isteyen gitsin bağlansın, tekrar ediyorum kesinlikle tarikat, cemaat, mürşid düşmanı değilim.

Ama meleler için aynı şey söyleyemem. Neden dersen çoğu cahildir, “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” sözü cuk oturduğu için. Melenin kendisi İslam hakkında ne biliyor ki etrafına bir şeyler öğretsin. Neyse bu konuyu uzatmak gereksiz tartışma doğurur, din düşmanlarına fırsat vermiş oluruz, o nedenle kesiyorum.

Selametle.
 
Hay cok yasayasiniz alifatih bey uskudar tarafinda aziz mahmut hudai turbesi valide atikcamizi derken bunlari bilmiyorum
Sultanahmet civari karakoy gorunce baska seyde zaman kalmiyor
Istiklal caddesi taksim anca vaktimiz yetiyor
Pilot yegen halkalida otururken buyukcekmece filan gorduk ama daha fazla vakit daha cok gezmek gerek guzelim istanbulu
Bu dedikleriniz yerleride siraya koyayim insallah yakin zamanda gidebilirim

Balik ekmek birkac gere yedik istahla ama teknede pisiriyorlar kiyida iskemlede oturup yiyorduk valla o pislikler gozume carpmadi hic
Daha cok sultanahmet koftecizi gozumu kamastirmisti
Ama artik gidersem lavas arasi durum
Hamburger ekmevine sandvic secimim olur lokantaya para vermem
Zengin akrabalar karakoyde serpme kabvalti ismarlamadikca😃

Hak yolunda mursit derken sizin gibi bilgili bilhassa dini konulari bilen birinin mursid edinmesi bana sasirtici gelir
Dogruyu yanlisi ayirdedebilecek bilgi varken
Yoksa vallahi cubbeliye bayilirim😁 ama mursid degil hazircevap hos kelimeler kullanmasi hosuma gidiyor
 

GRAHAM BELL

Şimdiki balıkçılar ile eski balıkçılar çok farklı. Şimdikilerin tekneleri süslü püslü ve daha düzenli. Benim şahit olduğum hadise en azından 20-25 belki de 30 sene önce. O zaman kıytırıktan bir balıkçı sandalında (sandal diyorum dikkat et ltf, tekne de değil) bir kızartma tepsisi koyup orada keserler, biçerler, yıkarlar ve kızartıp verirlerdi. Ben o manzarayı görünce oralardan balık yemem. Ama şimdiki teknelere hijyen gelmiş ise adamların günahlarını almayalım, nasiplerine engel olmayalım.

Valla İstanbul’a gelip tarihi ve dini mekânları de dolaşmak isteyen için Suriçi kesimi zaten ziyadesiyle ona yeter. Üsküdar bölgesi de bu açıdan zengindir. Suriçi bölgesini gezmek için bir gün yetmez de Üsküdar kesimi için araba ve rehberin varsa bir gün zar zor belki yetebilir. Ama yine de her yeri hakkı ile gezemezsin o bir gün içerisinde. Suriçi ve Üsküdar kadar olmasa da Boğaz kesimi de (her iki yanı) bu açıdan zengin sayılır haberin olsun.

Ben kendimi dini konularda bilgi sahibi birisi olarak asla görmüyorum ve hakikaten de değilim. Elimdeki kitaplardan bir şeyler okuyarak kendime yetecek kadar bile olmayan bazı temel bilgileri öğrendim çok şükür ama o kadar çok eksiğim var ki hiç ama hiçbir şey bilmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu tevazu olsun diye demiyorum, gerçek böyle.

Evet Cübbeli çok hazırcevap bir insandır ama kardeşim ona da bir soru soruyorsun ama taaaa milattan önce sekiz bin yıldan başlıyor anlatmaya. Yahu boş ver milattan öncesini sen soruya “evet” veya “hayır” şeklinde cevap ver, öyle olunca da gereksiz uzatmalar bazen sıkıyor insanı.

Hadi Selametle.
 
Hocam pek iyi yapmışsınız.
Yalnız yemek için Karaköy-Kabataş-Bebek-Emirgan güzergahı , yani boğaz hattı resmen cüzdan battı.
Sağlık olsun diyerek gezinin keyfini çıkarmaya bakmak lazım.
Tam arada , Beşiktaş ta Yahya Efendi türbesi vardı.Belki uğramışsınızdır.

Cübbeliyi bende severek dinlerim.Kimileri pek beğenmez mizacını.Halbuki kendisini ara ara espirili de olsa dinletebiliyor.Maksat tebliğin yapılabilmesi. Bu bakımdan başarılı bulmaktayım.
 
Ozan kardeşim inanır mısın işte stadın oradan boğaz istikametine ilerlerken tam Yahya Efendi Hazretlerine sapan yokuşun başında eşime "yahu şu mübarek şahsa da gidebilmek bir türlü nasip olmadı" dedim.
İçimde gerçekten bir dert oldu bu husus. Gidemedim, ziyaret edemedim Yahya Efendi hazretlerini. Araba tam türbe önüne kadar çıkmıyor. Orası her zaman kalabalık oluyor, araba en uca kadar gidebilse bile yine de türbenin önüne kadar çıkamıyor, geride kalıyormuş. Yokuş çok dik. Ben o yokuşu çıkamam yürüyerek. Dolayısıyla benim oraya gidebilmem biraz imkansız gibi bir şey. Oysa çok ama çok arzu ediyorum. İstanbul'da ziyaret edemediğim nadir evliyalardan birisidir.
Selametle
 
Benim çocukluğum buralarda geçti. Gülhane parkı, Sultanahmet, Eminönü. Her gün buralarda dolaşırdım. Şimdi de yakınım ama gel gör ki gezecek mecalim yok. 2-3 saat tekerlekli sandalyede zor oturuyorum.
 
Evliyaullahı çocukluğumdan beri sevmiş köyümde yaşayan eski hocalara da hep saygılı olmuşumdur, İstanbula gelince ilk işim Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerini ziyaret olmuştu, keşke bu zamanlarda da böyle insanlar olsa da ziyaret etsem diyordum, Allah cc kulu ne isterse onu yaratmaya muktedirdir, elhamdülillah nasip oldu.
Cübbeliyi bizde sever ve dinleriz keza Kuran ve Sünnete aykırı bir durumu yok.
 

idosente

kuloglu 52

Dostum bir tarafa söylemesi kolay gelir ama diğer tarafa da uygulaması tam tersi zor gelir.
Şükürden bahsediyorum. Allah akıl sağlığına bir sıkıntı vermesin. El, kol, ayak, göz, kulak bir şekilde yardımla mardımla da olsa hallediliyor da akıl gitti mi telafisi olmuyor. Burada da görüyoruz bunu.
Hepimizde bir sıkıntı var, küçük büyük ama var. Şükredeceğiz halimize, tedavi için gereken gayreti göstereceğiz sorası tevekkül. Aklın yerinde çok şükür, bu çok büyük bir nimet, yazıyorsun çiziyorsun. eskilere kafan daldı mı işin içinden çıkamazsın.
Ben taşındım oralardan geldim uzaklara, Büyükçekmece'ye. O taraflarda olsaydım seni arabayla dolaştırırdım sağda solda.

Ahmet kardeşim sanırım güzel bir hoca bulmuşsun. Sakıncası yoksa kimdir söyler misin? Ben güzel akıllı, sünnet ehli bir insanın sohbetine doyamam da. Ondan soruyorum. Bilsem bizim buralarda böyle biri var arada sırada da olsa giderim dinlerim sohbetini ama bildiğim kimse yok. Bağlanır mısın dersen kesinlikle bağlanmam, o başka.
Selametle.
 
Ayy hayret ki hayret😊evvelden fatihte yasayip cemaat tarikat murid hallerini taniyan seven alifatih bey bu zamana kadar bunlardan dost edinmediyseniz arayis bosa bence
O muhitte bir muddet yasayan olarak surusune bereket boyle muhterem sahis turbelerini hatirliyorum
Bu sunnet ehli hoca takimida coktur oralarda
Ben tarihi guzellikler ve o mabetlere giristeki yuregimin ulvi titreyisini husu ile hayranlik duygularini seviyorum gezdigim yerleri tekrar gezersem ayni duygulari yasamayi seviyorum gezen olarak
Yoksa onlarin hikayelerini okuyunca bumu din bumu sunnet ehli dediklerim var
Mesela huseyin hilmi isik cemaati tarikati
Benim cevremde akrabalarimda cok ihlaszede var
Damadi enver oren icin mezarinda ters donsun diye dua edenleri biliyorum
 
Son düzenleme:
@alifatih1958,

Üstadım biz Seyyid Muhammed Saki El Hüseyni hazretlerine intisap ettik rüyamızda da gördük Elhamdülillah peygamber torunudur ehli beyttir en sağlam kapıdır bi iznillah...
 
@alifatih1958,

Sağolasın.gidemememin sebebi hastalığımın ağırlığı c5-c6 seviye %95 güç kaybı var, gezip dolaşmak işkence gibi geliyor. İmkanlar el vermiyor kaliteli ekipmanda alamıyoruz ülkenin hâli malum engelli için ne varsa uçuk fiyatlı hep .Çok şükür 22 yıl oldu. Hiç neden ben diye sormadım. İmtihan dedim rıza gösterdim, belki daha kötüsünden kurtuldum dedim.
 

GRAHAM BELL

İnsan ekseriyetle elinde tuttuğunun kıymetini bilmezmiş. Mesela ana ve babasıyla devamlı olarak didişir ama onların yokluğunun ne demek olduğunu öte âleme göç ettiklerinde anlar. Eski model olan arabasını beğenmez ama bir sebepten ötürü araba elinden çıkınca arabasızlığın ne demek olduğunu o zaman anlar ve “ahhh eski de olsa püskü de olsa, keşke arabam benimle olsaydı”der. Tarikat konusunda ise ben öyle demiyorum zira senin de ifade ettiğin gibi bu konuda çok arzulu olmuş olsa idim hazır mecrasında iken intisap ederdim. Bir kere niyetlendim ama merhumun ömrü yetmedi, kısmet olmadı. Her işte bir hikmet olduğuna tereddütsüz inanırım. Bizim kötü dediğimizde bile bizim bilmediğimiz nice hayırlar vardır. Bu da öyle, kısmet değilmiş, nasip değilmiş. Bir daha da niyetlenmedim ve niyetlenmeyi de düşünmüyorum, yani bir mürşid arayışı içerisinde değilim. Ama doğru yolda olduğunu düşündüğüm ilim ehli kişilerin sohbetlerini dinlemekten zevk alırım çünkü bir şeyler öğrenirim.

Şimdi ben hiç bir cemaatin içine girmediğim için dışarıdan baktığımda bazı cemaatler vardır ki ben de kendilerine mesafeliyimdir elbette. H.H.Işık Efendiyi yerin dibine sokmak benim haddim değil ancak damadı Enver Ören’i tenkit edebileceğim çok yönü var.
Bir tanesini söylesem sanırım anlaşılır. Sibel Can’a akıttığı paraları mudilere aktarabilirdi. Yalnız şunu asla unutmamak gerek; Enver Ören diğer banka batıran ve hortumluyanlar gibi olmadı benim bildiğim kadarı ile. Parasını ödeyemediklerine ev veya devre mülk teklif etti, hastane masraflarını veya doğum masraflarını karşılamayı teklif etti, borçlarını takside bağladı. Yani bir şeyler yapmaya çalıştı, yaptı mı yoksa yapamadı mı bilemiyorum. Ama ona ben de para kaptırsaydım, ev veya araba veya devre mülkü kabul etmez paramı ister ve açıkçası paramı alamayınca da Sibel Can aklıma gelir basardım bedduayı. O nedenle ona kızanları veya ah edenleri anlayışla karşılıyorum. Çok hatalı davrandı Enver Ören. Ayrıca o cemaat bildiğim kadarı ile seferi durumda namazı tam kılarlar, kısaltmazlar. Kitaplarında bizzat okudum namazın tam kılınması gerektiğini. Sonra U dönüşü yaptılar mı bilemem elbette.

Mesela Adnan Oktar. Hakkında çok rivayet vardır. Bir tanesi aslında onun yola ilk koyulduğunda sapık birisi olmadığı yönündedir. O, zengin gençleri İslam’a ısındırmayı kendine görev edinmiş idi. Ama zaman içerisinde rotayı şaşırdı. Zengin müritlerden gelen paralar ve etli butlu hatunlar karşısında adam feleğini şaşırdı/sapıttı diyenler olduğu kadar taaa işin başından onun siyonistlere hizmet eden bir ajan olduğunu savunanlar da vardır. Yani bu adam da işte sözde cemaatin yüz karası. Bunu gören, “cemaatler böyle” diyor çıkıyor işin içinden. Fetö iblisinden ise bahsetmeye gerek bile duymuyorum.

Neyse bu konular uzun konular. Sen gel Fatih’e. Gezilecek çok yer var.

kuloglu 52
Kuloğlu kardeşim, zat bir mübarek zattır. İsabetli intisabın hayırlı olsun. Ama çok düşmanı vardır, iftira atanı çoktur. Ben özellikle ayyaş iken, her daim leş gibi içki kokar iken onun yardımı ile içkiyi bir anda bırakanı çok gördüm.

idosente

Kardeş, biz sadece bu dünya için yaşayanlardan değiliz hamdolsun. Bu dünya âleminden sonra asıl bir başka âlemin başlayacağını düşünenlerdeniz. Senin de öyle olduğunu görünce inan çok sevindim. Zaten inançlı isek rızadan başka ne gelir ki elden. Tedavi için gereken gayreti göstereceğiz, düzelirsek düzeldik, düzelemezsek de tevekkül edeceğiz, şükredeceğiz. Tevekkül etmeyip, şükürden de uzak durup ölünceye kadar NEDEN BEN? dersek hayatımız zindan olur, deli oluruz deli, hatta zırdeli. En azından kafamız çalışıyor. Görüyoruz işte etraftakileri; el, kol, ayak, var ama kafa gidik.

Ebrar Ece

Ebrar kardeşim bu camiyi ben de çok beğendiğim için zaten resmini çektim. Bildiğimiz cami mimarilerinden biraz farklı gibi. Asma tavanlı çok cami var ama bunun süslemeleri çok hoş. İstanbul Boğazında Arnavutköy sahilinde Tevfikiye Camisi vardır. O da eski bir Osmanlı camisidir. Tevfikiye Camisinin en güzel yanı avlusundaki banklardan birine oturup (yer bulabilirsen tabii) boğazı doya doya beleş olarak seyretmektir. Olumsuz yanı ise avluya giriş için epey bir basamak tırmanmak gerek.

Selametle
 
Üst Alt