Sevgili Engelliler.biz üyeleri;
Bu yazıyı kaleme alırken kendimi son derece aldatılmış, unutulmuş, bir kağıt gibi buruşturulup bir kenara atılmış gibi hissettiğimi belirtmek istiyorum..
Herşey Anadolu Ajansı'nın benimle hayattaki pozitif duruşum ve gazeteci kimliğimle ilgili bir röportaj yapmak istemesiyle başladı.. Anadolu Ajansı'nın Adana'daki ekibinden Dilek hanım ile annemin işyerinde buluştuk ve çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bu sohbetten iki gün sonra, bu röportajın internetteki birçok haber sitesinde yayınlandı. Bundan bir hafta sonra, hayatım normal akışında devam ederken Kanal D'deki "Esra Ceyhan'la" programından Gül hanım aradı. Anadolu Ajansı'nın yaptığı haberi okuduklarını, çok etkilendiklerini, beni uçakla İstanbul'a getirerek canlı yayına çıkarmak istediklerini söyledi. Hatta Esra Ceyhan hanımın benimle bizzat ilgilendiğini de belirtmeden edemedi. Bu konuyu düşünmek için kendisinden süre istememe rağmen, bu görüşmeyi takip eden günlerde defalarca aradı ve beni programa katılmaya ikna etmeye çalıştı. Sonunda teklifini kabul ettim. Anlaşmamıza göre ben annemle beraber 18 Nisan 2009 tarihinde uçakla İstanbul'a gelecek, 20 Nisan Pazartesi günü "Esra Ceyhan'la" programına canlı yayına çıkacaktım..
Böylece büyük bir heyecanla hazırlıklara başladım. Ne de olsa, ilk defa ulusal bir televizyon kanalına canlı yayına davet ediliyordum. Neyse, lafı fazla uzatmayayım. 18 Nisan Cumartesi günü saat 08:00'de büyük bir heyecan ve mutlulukla havaalanına gitmek üzere yola çıktım. Uçağım 08:55'te uçacaktı. Henüz mahallemizden çıkmamışken annemin cep telefonu çaldı. Arayan Gül hanımdı. Canlı yayında benimle ilgili bir aksaklık çıktığını, o yüzden uçağa binmememizi söyledi. Büyük bir hayalkırıklığıyla, hüsrana uğramış bir vaziyette gerisingeri evime döndüm..
Gül hanımın ifadesine göre, programın reyting kaygısı, kart borcu yüzünden çocuğunu kesmek isteyen adam haberini, engelli ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir gazeteci gencin haberine tercih etmişti..
Sonuca gelecek olursak, hiçbir ulusal kanal, hiçbir televizyon programı, hiçbir televizyoncu beni bir kağıt parçası gibi buruşturup bir kenara atamaz. Yaşasın ayrımcılıkla mücadele..
Zekeriya Ünal
Bu yazıyı kaleme alırken kendimi son derece aldatılmış, unutulmuş, bir kağıt gibi buruşturulup bir kenara atılmış gibi hissettiğimi belirtmek istiyorum..
Herşey Anadolu Ajansı'nın benimle hayattaki pozitif duruşum ve gazeteci kimliğimle ilgili bir röportaj yapmak istemesiyle başladı.. Anadolu Ajansı'nın Adana'daki ekibinden Dilek hanım ile annemin işyerinde buluştuk ve çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bu sohbetten iki gün sonra, bu röportajın internetteki birçok haber sitesinde yayınlandı. Bundan bir hafta sonra, hayatım normal akışında devam ederken Kanal D'deki "Esra Ceyhan'la" programından Gül hanım aradı. Anadolu Ajansı'nın yaptığı haberi okuduklarını, çok etkilendiklerini, beni uçakla İstanbul'a getirerek canlı yayına çıkarmak istediklerini söyledi. Hatta Esra Ceyhan hanımın benimle bizzat ilgilendiğini de belirtmeden edemedi. Bu konuyu düşünmek için kendisinden süre istememe rağmen, bu görüşmeyi takip eden günlerde defalarca aradı ve beni programa katılmaya ikna etmeye çalıştı. Sonunda teklifini kabul ettim. Anlaşmamıza göre ben annemle beraber 18 Nisan 2009 tarihinde uçakla İstanbul'a gelecek, 20 Nisan Pazartesi günü "Esra Ceyhan'la" programına canlı yayına çıkacaktım..
Böylece büyük bir heyecanla hazırlıklara başladım. Ne de olsa, ilk defa ulusal bir televizyon kanalına canlı yayına davet ediliyordum. Neyse, lafı fazla uzatmayayım. 18 Nisan Cumartesi günü saat 08:00'de büyük bir heyecan ve mutlulukla havaalanına gitmek üzere yola çıktım. Uçağım 08:55'te uçacaktı. Henüz mahallemizden çıkmamışken annemin cep telefonu çaldı. Arayan Gül hanımdı. Canlı yayında benimle ilgili bir aksaklık çıktığını, o yüzden uçağa binmememizi söyledi. Büyük bir hayalkırıklığıyla, hüsrana uğramış bir vaziyette gerisingeri evime döndüm..
Gül hanımın ifadesine göre, programın reyting kaygısı, kart borcu yüzünden çocuğunu kesmek isteyen adam haberini, engelli ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir gazeteci gencin haberine tercih etmişti..
Sonuca gelecek olursak, hiçbir ulusal kanal, hiçbir televizyon programı, hiçbir televizyoncu beni bir kağıt parçası gibi buruşturup bir kenara atamaz. Yaşasın ayrımcılıkla mücadele..
Zekeriya Ünal