1) "Biz başkasını değiştirmeye değil, kendimizi değiştirmeye çalışmalıyız. Bize gelen kötülükleri iyilikle savarsak,
iyiliğe ulaşacağımızın müjdesini alırız.
2) "Evlenirken bir gözünü kapa, evlendikten sonra gözünü dört aç!" yani evlenirken küçük farklılıkları
görmemeye çalış, evlendikten sonra beraberliği yürütmek için çok çabala.
3) "Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir" diye de kendinizi kandırmayın. Âyetin verdiği dersi
hatırlayın: "Sen Sevdiğine hidayet edemezsin, ancak Allah dilediğine hidayet eder." Değişeceğine dair garantiniz var mı? Ya da o, garanti verebiliyor mu? Yoksa siz kumar meraklısı mısınız? Veya tehlikeyi çok mu seviyorsunuz?
4) %100 dürüst olun ve bu da günde 24 saat sürsün. Veya %99.99 dürüst olun. "Bugün suratın hasta gibi
görünüyor" demenin âlemi yok! Ama eşiniz ona karşı hep açık olmadığınızı bilirse ve ilişki dürüstse arada
sağlam bir güven ilişkisi oluşuyor. Bilmek istediğinizi sorun! Dürüst olun ki güven olsun. Güven olsun ki arkadaşlık doğsun ki Arkadaşlık olsun ki uzun bir ilişkinin tadı olsun!
5) Açıklamalar, mazeretlerden daha iyi sonuç verir.
6) Affederseniz, affedilirsiniz Affetmek, hoş görmek, insanı rahatlatır. Hataları affedip hoş görmezseniz, aile hayatını sürdürmekte zorlanırsınız Affedici ve hoşgörü sahibi eşler; hayatı daha çekilir ve anlamlı kılmaz mı? Allah'ın sevgisini kazanmanız da buna bağlı ilâhî ferman ile müjdeye kulak verelim: "O takva sahipleri, bollukta
ve darlıkta, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir Allah da iyilik yapanları sever"
7) Affedici olun: İnsan olmak hasebiyle eşiniz hata yapabilir. Sonra bunun farkına varıp özür dileyebilir. Affedici
olun “Neden öyle yaptın?” vb. sözlerle hesaba çekmeyin. Kim affedici olursa o daima kazanır. Nitekim ayette
de: “Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her
şeye hakkıyla gücü yetendir.” (4.149) buyruluyor.
8) Affedici ve bağışlayıcı olmak: Karı kocanın birbirinin hataları ve yanlışlarını affedip görmezlikten gelmesi, aile
ortamında büyük öneme sahiptir. Bu hususa dikkat etmemek, aileye hâkim olan samimiyet ve huzur ortamını
huzursuzluk, kötümserlik, asabîlik ve memnuniyetsizlik ortamına dönüştürür. Ruhun sakinliği, kinin bertaraf
olması, izzetin artması, ömrün uzaması vs. hadislerde affedici ve bağışlayıcı olmanın etkilerinden sayılmıştır.
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Üç şey dünya ve ahiretin yüceliklerindendir: Sana zulmedeni bağışlaman,
seninle ilişkisini kesenle ilişki kurman ve sana karşı cahilce davranana karşı sabırlı ve halim olman."
9) Aile bütçesinin düzenlenmesini, ihtiyaç önceliklerini birlikte kararlaştırır.
10) Aile, daha çok almayı düşünenlerin değil; paylaşmayı, bölüşmeyi, fedakârlığı bilenlerin kurabileceği kutsal bir
müessesedir. Ailede mutluluk, almayı hayaline bile getirmeden verebilenlerle sağlanır. Aile mutluluğunun
kahramanları, almayı hiç düşünmezler... Ancak verdikleri döner onlara, katlana, çoğala... Bir verip bin alırlar.
Böyle bir mutluluk, ancak iki gönlün bir olmasından doğar.
11) Ailelerini problemlerinden uzak tutarlar
12) Ailelerinizin veya başkalarının yanında asla birbirinizi eleştirmeyin. İyi bir çift olmanın temel şartı, diğer
kişileri birlikteliğinizin sınırları dışında tutmaktır.
13) Ailenin geleceğiyle ilgili beklentiler baştan konuşulup bir karara varılmazsa bir müddet sonra beklentiler yerine getirilemez ve huzursuzluklar baş gösterir. Hatta belirli bir zamandan sonra farklı istek ve arzular
gündeme geldiğinde, sanki eşlerin kendi düşünceleri değil de başkaları yönlendiriyor hissine kapılarak,
zıtlaşmalar ortaya çıkabilir. Bu nedenle böyle bir hâle maruz kalmamak için her şey baştan konuşulmalıdır.
14) Akıl defterine şu notu düşmeli: Hayatta hiçbir şey kolay elde edilmiyor. Mutluluk kaleminin mürekkebi çoğu
kez alın teri ve gözyaşı oluyor.
15) Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden faydalanandır. Sizde başkalarının güzel veya kötü tecrübelerinden
yararlanın, onların düşmüş olduğu hataları tekrarlamayın ve başarılı, mutlu ailelerden elinizden geldiği kadar
yararlanın.
16) Ana yoldan sapmayın! Bazen birisine kırılıp, üzülecek diye söylememiz gereken bir şeyi söylemeyiz. Ama
söylememiz gerekebilir. Burada izlenmesi gereken yol; ilk önceliğimizi ortaya koymak. Söylemesi zor bir şeyi
anlatmadan önce bir açılım yapabiliriz. Seni çok seviyorum, senin için en iyisini istiyorum, bu konu aramızı
bozsun istemiyorum. Zor şeyi söylemeden önce karşınızdakine olan zaafınızı ortaya koyarsanız iki tarafın da
2
işi kolaylaşır. Sevdiklerinizle zor konuları konuşurken duygularınızı dile getirin. Getirin ki, tartışmalar sizi beraber kılan sevgiden ayırmasın.
17) Anlaşmazlıklarınız olabilir. Önemli olan anlaşmazlıkların varlığı değil, onları çözerken ilişkinizi en az yıpratacak
yöntemi uygulamanızdır.
18) Anlaşmazlıklarınızı o anda değil, sakinleşince tartışın
19) Anlayış, fedakârlık ve hoşgörü karşılıklı olmalıdır.
20) Anlayışlı olun! İnsanlar bir fikri defalarca dile getiriyorlarsa "anlayış" arıyorlar demektir. Yani mutlaka sizinde
onlarla aynı fikirde olmanız gerekmiyor. Karşı tarafı anlıyor olmanız yetecektir. Bir çocuk düşünün, "Senden
nefret ediyorum" diye ağlıyor. Siz ona kırılacağınıza çocuğun nasıl mutlu olacağını düşünürsünüz, öyle değil
mi? Işte anlayışlı olmak bu. Her zaman aynı düşüncede olmak gerekmez, Ara sıra anlayış göstermek çok işe
yarar.
21) Annesine, babasına ve yakınlarına göstermemi beklediği saygıyı o da benim yakınlarıma göstersin
22) Ara sıra işi şakaya vurun. Aranızda yaptığınız konuşmalar mahkeme tutanağı değil! Bazen yerinde bir espri
her şeyi yumuşatır. Kadın; bu huyun böyle devam ederse bende çeker giderim! Adam; Nereye gidiyor sun,
bende geleyim... Gülümseten cevaplar işi kavgadan çıkarır, meseleye yapıcı yaklaşım sağlar.
23) Aşık olmak hayattaki en güzel ödüldür. Bundan daha iyi olansa artık hayatın zorluklarına karşı tek başınıza
değil, çift olarak durabilme hissidir. Bu sözü unutmayın ve her ne olursa olsun daima onun yanında
olduğunuzu bilmesini sağlayın.
24) Aşırı derece maddiyata önem veren adaylardan uzak durun. Çünkü madde mutluluk değil, mutluluğa basamaktır.
25) Asla inatçı olmayın, eşinizle yarışmak yerine; aynı düşünmeye, samimiyetle, arkadaş gibi davranmaya çalışın,
inanın çoğu zaman ailevi sorunların en büyük nedeni eşinize karşı inat yapmanızdır, eşlerin birbirine karşı
inatla hareket etmesi birçok sorunu da peşi sıra getirecektir. Onu olduğu gibi Kabul edin.
26) Asla kin tutmayın. Geceleri yatak odasında birlikte uyuyacağınızı veya evin içinde yine baş başa olacağınızı
aklınızdan çıkarmayın.
27) Bağlılık hissiyle aşk arasında nasıl bir fark olduğunu bilmelisiniz. Aşk nasıl hissettiğinizle ilgilidir. Bağlılık ise
sevdikleriniz için neler yapabileceğinizle ilgilidir.
28) Bardağın boş tarafını değil dolu tarafını görürler
29) Başınızdan geçen her şeyi birbirinize anlatın
30) Bayanların doğum gününü, evlilik yıldönümünü unutmayın: Hanımlar, evlilik yıldönümü, doğum günü gibi
özel günlerde çok hassastır Hatta ilk tanıştığınız günü, nişan gününü, evlilik kararını aldığınız günü bile sorabilir Erkekler genelde özel günleri unutmaya meyillidir Siz en azından doğum ve evlilik yıldönümünü unutmayın
31) Bazen eşinizin kendisiyle baş başa kalmasına müsaade edin.
32) Bazı erkek de kadının maddî ihtiyacını karşılamakla onunla ilgilendiğini zanneder. Elbette her dakika aşk destanı yazılmaz; ama sevgi dolu bir bakış, bazen hoş bir gülüş, bir çiçeği sunuş ya da şefkatle yaklaşıp sıkıntısını
paylaşmak, gün ortasında sadece "seni seviyorum" mesajını atmak veya tek kelimeyle "sesini duymak
istedim" mesajını iletmek... İlgiyi canlı tutan küçük davranışlardır. İlgi, evliliğin bakımını yapan, onu onaran ve
eşleri birbirine bağlayan gönül bağıdır.
33) Bazı kişilerin ise küskünlüğe hiç tahammülü yoktur. Eşin az konuşması ve küsmesi halinde durumu düzeltmek
için aşırı özveride bulunur. Bu şekilde davranışı küsme davranışını besleyip iletişimde kısır döngülerin başlamasına neden olur. Sorun büyümesin diye sürekli eşinin gönlünü almaya çalışan kişi zamanla kendisine değer
verilmediği, konuşulmayarak yok sayıldığı ve haksızlığa uğradığı duygusuna kapılmaya başlar. Tekrarlayan
küsme ve gönül alma davranışları tek taraflı olduğu takdirde birikimlere ve bardağı taşıran son damlalarla
birlikte büyük tartışmalara yol açar.
34) Beklentilerin yerine getirilip getirilmemesinde isteyiş biçiminin önemi büyüktür Biz bir konuyu çeşitli ibareler
ve cümlelerle dile getirebiliriz En iyi ve etkili yöntem, ifademizin emir kipi ve tonunda olmaması; cüm-
3
lelerimizin sıcak ve samimî bir beyanı olmasıdır Bu durumda genellikle bir engel olmaması hâlinde karşı taraf
isteklerimizi yerine getirmeye ikna olur Şunu bilmeliyiz ki kadınlar ve erkekler, aynı şekilde düşünmezler, aynı
şekilde davranmazlar ve aynı reaksiyonu göstermezler Bu nedenle de beklentilerimizle ilgili olarak cinsiyet
özelliğini dikkate almanız ve eşimizden gerçek dışı veya cinsiyetine aykırı bir şey beklememeliyiz
35) Benden beklediği tatlı dil, güler yüz ve güzel davranışları o da bana göstersin.
36) Beyler, hanımların erkeklere göre daha duygusal bir yapıya sahip olduklarını unutmamalı
37) Bir birbirinize karşı hep güvene bilmek için, evinizin sırlarını dışarı taşımayın. Evde olup bitenleri başkasına açmak eşinizin size karşı olan güvenini sarsacaktır.
38) Bir birinize ilgi gösterin, sevdiğinizi belli ettirin ve evliliğinize sevginin en yüksek şekilde hâkim olmasını
sağlayın.
39) Bir birinize karşı saygı ve ihtiram sınırlarını koruyun, yersiz tartışmalarla aranızdaki perdeyi yırtmayın. Bir sorun olduğu zaman konuşarak halletmeye çalışın, önerinizi ona söyleyin, yine tartışmaya devam ettiği zaman
susmayı tercih edin.
40) Bir erkeğin evliliğine yapacağı en iyi yatırımlardan birinin, eşini dinleme konusunda ustalaşması olduğunu
vurgulayan Oluç, "Erkekler, eleştiri ya da eleştiri gibi algıladıkları sözlere aşırı hassastır. Kadın, erkek
istemeden öneride bulunursa bu, güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu uyandırır. Bir erkekte ne yapacağını
bilmediği duygusunu uyandıran kadın, onu anlamıyor demektir. Bir kadın, eşine kendisini iyi ve yeterli hissettirirse, 'kontrol bende' duygusunu yaşatırsa mutlu ve huzurlu yuvalar kurmuş olmanın en önemli tuğlasını
koymuş olur." ifadelerini kullanıyor
41) Bir hata yaptığı zaman hemen “sana söylemiştim” demeyin, fikir vermek yerine Onu anlamaya çalışın.
42) Bir isteğinizi almamış veya yerine getirmemişse “fark etmez bir dahaki sefere”, yine yapmazsa sabırla
,“tamam bir daha çıktığında alır mısın?” deyin.
43) Bir konuda uyumsuzluğa düştüğünüzde bunu kişisel bir saldırı olarak görmeyin. Bir konuyu tartışırken, geçmiş
hataları tekrar tekrar gündeme getirmek yanlıştır.
44) Bir konuyu tartışırken, eşinizin size karşı tavrından rahatsız olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda sorun yaratmaktansa konuyu mümkün olduğu kadar kısa kesmeye çalışın. Ona dönüp "Bu konuyu burada kapatalım. Şimdi
söyler misin, akşam yemeğinde kırmızı mı yoksa beyaz şarap mı tercih edersin?" tarzı bir cümle yeterince
etkileyici olacaktır.
45) Bir seferinde bir konuyu tartışın. Bunu "bir sefer bir konuyu tartışın" şeklinde de yazabiliriz. Çünkü genelde
bir tartışma sırasında ondan evvelki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar. Bu durumun işleri kolaylaştırmadığını hepimiz biliyoruz. Doğru söz ayrıca savunma istemez.
46) Bir yuvayı huzur ve saadet içerisinde devam ettiren nedir? Yuvayı, ancak karşılıklı sevgi ve saygı ayakta tutabilir. Taraflar birbirlerine sevgi ve saygı besledikleri müddetçe, yuva yaşamakta devam eder. Karşılıklı sevgi ve
saygı kalmadığı zaman, yuva da artık yıkılmış dernektir
47) Birbirimizin her şeyini hoş gördük. O benimkini, ben onunkini. Anlayışlı davrandık, her durumda destek
olduk. Yanlışlarımızı görmedik. Her insanın iyi yanları, kötü yanları vardır, onları görmedik. Gençler birbirini
yanlış anlıyor, hatta anlamıyorlar. Yapılan küçük hatalar büyütülmese, farklı gelen yönleri hoşgörüyle
karşılansa hiçbir sorun çıkmaz.
48) Birbirini anlamak: Ailevî sorunların birçoğunun temelinde eşlerin birbirini anlamaması yatmaktadır. Eşinin
içinde bulunduğu şartları ve yaşadığı sıkıntıları anlayan bir kimse, onun iyiliklerini daha iyi idrak eder ve
zahmetlerinin kadrini bilir. Eşini anlamayan bir kimse, onun bütün çabalarını görmezlikten gelir, kusurları ve
eksiklerini gözünde büyütür; zahmetlerinin kadrini bilmediği ve onu teşvik etmediği gibi, iğneli ve kinayeli
sözleriyle de onu incitir ve yaşama sevincini ondan alır. Gurur ve kibirden kurtulmak, birbirinin ruh hâllerini
ve sıkıntılarını bilmek, eşlerin birbirini anlaması yolunda atılacak ilk adımlardır.
49) Birbirinizden korkmayın, çekinmeyin, utanmayın. Düşüncelerinizi, duygu ve kızgınlıklarınızı uygun sözcüklerle
birbirinize aktarın. Birbirinizin sözünü kesmeden dinleyin ve dinlediğinizi belli edin. Duygularınız konusunda
birbirinizi yargılamayın; duyguların tartışmasını yapmayın. Yalan söylemeyin; açık ve dürüst olun. Birbirinize
"yalnız kalma" hakkı tanıyın. Eşinizin özel zevklerini paylaşmasanız da ilginizi belli edin. Cinsel yaşamınıza
4
yenilik getirin. Eleştirilerinizin yıkıcı olmamasına özen gösterin; eşinizin olumlu davranışlarını ödüllendirin;
dikkat çekin. Akşam yemeklerinde bir arada olmaya, içten ve sıcak sohbetlerde bulunmaya gayret
edin. Birbirinize sürpriz yapın; özel günlerinizi unutmayın. Unutmayın; evliliğinize ne verirseniz onu alırsınız!
Konuşmalarınıza bir sevgi ve saygı sözcüğüyle başlayın. Eşinizi sorgular ve suçlar tarzda soru sormayın.
50) Birbirinize güvenin, gerçekçi olun
51) Birbirinize olan saygıyı hiçbir zaman yitirmeyin.
52) Birbirinize saygınızı kaybedecek olumsuz davranışlardan kaçının.
53) Birbirinize ve sizin eşinize karşı yapmanız gereken vazifelerinizi iyice öğrenin ve bunları en güzel şekilde uygulamaya çalışın.
54) Birbirinizi hep ön planda tutun ve bunu eşinize daima hissettirin.
55) Birbirinizi küçük düşürecek söz ve davranışlardan uzak durun.
56) Birbirinizin ailesi hakkında kötü konuşmayın.
57) Birbirinizin anne ve babasına karşı saygılı davranın. Anne ve babanızın da eşinize karşı saygılı davranmasını
sağlayın.
58) Birbirinizin en yakın arkadaşı olun. Ona karşı dürüst olun. İhtiyacı olduğunda yanında olun. Unutmayın aslında her biriniz, bir diğeri için oradasınız. Hiçbir şey bundan daha değerli olamaz.
59) Birbirinizle konuşurken "Lütfen" ve "Teşekkür Ederim" sözcüklerini sık kullanın. Bu ikisi basit ama pozitif
sözcüklerdir.
60) Birçok mutlu evliliğin sırrı sorunların algılanmasında ve çözüm şeklinde gizli. Bu sebeple en güzeli, evlenmeden önce veya hiç olmazsa sorun yaşandığı anda doğru dili bulmak çabasıyla etkili iletişime kafa yormaktır. Bu tutum birçok sorunun çözümünde kilit vazifesi görür
61) Kadın ve erkeğin mutlu olması için benim gördüğüm üç yol var:
62) Birinci yol: Kadının erkeğe teslimiyeti: Allahın kurduğu doğal sistem işleyişe geçer. Kadın ve erkek dağda da
doğup büyüseler “evlilik okulu bilgilerine” ihtiyaçları olmaz. Kadın erkeğin gücüne cesaretine hayrandır, saygı
duyar. Erkek de ondan farklı yaratılmış bu çekici varlığı sever, korur. Bu kadar basit. Fakat günümüzde bu
teslimiyet işi kadınlara ağır geldiği için aksaklıklar orda başlıyor. Bir önceki derste Rabbimizin âyetle bize
gösterdiği yol da bu ilk yoldur.
63) İkinci yol: Kadınların sorularına doğru cevapları bulmaları. Sorular, sorular, sorular…Kadınların bitmeyen
soruları.Neden itaat? Niçin ben? Beni ezer mi? O ne yapacak?…Sorularına doğru cevap bulduklarında itaat
edebilirler. Bu adım da karı koca arasındaki sorunları azaltır.
64) Üçüncü Yol:Kadın ve erkeğin birbirini tanıması, yaratılış özelliklerini bilmeleri. Birbirlerini tanıdıkça birbirlerine karşı anlayışları artacak, sevgileri beslenecek. Üçüncü adım için iki tarafın birlikte emek göstermesi
lâzım. İki tarafın gayreti elbette daha iyi bir sonuç verecektir.
65) Birlikte dua edin: Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin İçinizden geldiği gibi sözcükleri
sıralayın Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri
saymayı deneyin Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve "Bu iyi şey neden
gerçekleşti?" diye sorun Araştırmalar bunu yapanların üç ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harvard'lı bilim adamı Dr Herbert Benson, bütün dua
etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını
söylüyor (Ömrünüzü Uzatın, Sally Brown Optimist)
66) Birlikte veya ayrı ayrı geçireceğiniz zamanlar konusunda aranızda bir anlaşmaya varmayı unutmayın.
67) Bizim başkaları hakkında dile getirdiğimiz sözler, tasavvur ettiğimizden daha çok mesaj ve anlam taşır Ses
tonumuz, bakışlarımız, duruşumuz ve hatta nefes alışlarımız bile, dinleyicimizin sözlerimizi yorumlamasına
yardımcı olur Bu yüzden mesajımızı iletirken bu hususlara dikkat etmeliyiz Çünkü sözün algılanış biçimi, dakik
olarak eda biçimine bağlıdır Bu nedenledir ki zaman zaman sözlerimizin yanlış anlaşılmasıyla karşılaşıyoruz
Yapılan araştırmalar, söylediğimiz sözlerin, mesajımızın sadece %7-24'ünü oluşturduğunu göstermiştir
68) Bu yüzden ismi ya da hitabı söylerken içine duygu katılmalı, hissederek söylenmeli. Hitap ederken ses tonunu
iyi ayarlamak, kelimeleri gönülden çıkarmak gerekir. “Hayattan bıktırdın” der gibi “hayatım” demek, “canın
çıksın” der gibi “canım” demek kalpte pek iyi bir etki bırakmaz. Sözün etkisini ses belirler. Sesin ayarını da
gönül yapar.
69) Çiftler birbirleri ile ilgili bir olumsuzluk yaşadıklarında bunu sonraya saklamaya veya birkaç olay üst üste geldiğinde eşi ile paylaşmaya çalışabiliyor. Böyle olduğunda bekleyen konular başta küçük olsalar bile sonradan
büyük meselelere ve kavgalara dönüşebiliyorlar. Bu durumun sık olması ise boşanmaya neden olabiliyor.
70) Çiftlerin birbirleri ile konuşabilmeleri en önemi olgu. Evliliğin ilerleyen sürecinde, eşler birlikteliklerinden neler beklediklerini, taleplerini, eleştirilerini ve sorunlarını konuşabilmeli. Çözüme ancak konuşarak ulaşabilirsiniz.
71) Cinsel yaşam, evlilikte uyumu, mutluluğu etkileyen temel etkenlerden biridir. Cinsel istek ve beklentinizi açık
ve net olarak paylaşın. Birbirinizin isteklerine duyarlı olun. Cinsellikle ilgili kaygılarınızı birbirinizi suçlamadan
dile getirin.
72) Cinsel yaşamın oturması, ihtiyaç duyulan doyumun alınması zaman alabilir. Yine de cinsel alanda sorun
yaşıyorsanız bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin. Sorun ne kadar zor olursa olsun çözüm her zaman
çok basittir, unutmayın.
73) Cinsel yaşamınızı renkli tutun. Cinsellik sadece yatak odasında yaşanan bir durum değildir. Hayatın bütününe
yayın. Birbirinize dokunun. Öpüşün. El ele dolaşın. Romantik anlar yaşayın. Ve her zaman vücut temizliğine
ve bakımına dikkat edin.
74) Çocuklar olduktan sonra hayatınızı çocuklara göre değiştirip kısıtlamayın. Eşlerden biri çocuklara çok düşkün
olursa evliliğin dengesi bozulur.
75) Çocukların karakterleri ailede şekillenmektedir ve kazandıkları karakter sayesinde gelecek yaşamlarının
mutlulukları oluşmaktadır. Bu yüzden onları doğru eğitin, çocuklarınızla olan ilişkilerinizi samimiyetle
güçlendirin.
76) Çocuklarınızın Önünde Tartışmayın.
77) Değişik kitaplar okuyarak, ilmi toplantılara katılarak, başarılı insanların bilgilerinden yararlanarak kendinizin
eşinizin ve çocuklarınızın kültürünü geliştirmeye çalışın. Hayatın tüm zorluklarıyla başa çıkabilmek için ailenin
tüm fertlerine öz güveni aşılamaya çalışın.
78) Değişime Açık Olmak: Kültürlerin birbirinden farklı olduğu değil, tarafların değişime açık olup olmadığı önemlidir. Bir taraf “Ben böyleyim değişmem” diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır. Evlilikte “Altın Orta Nokta”
dediğimiz bir kural vardır. Her iki tarafta alışkanlıklarından taviz vererek birere adım atıp orta noktada
buluşursa, kültürel farklılıklar evliliği pek fazla etkilemez.
79) Değiştiririm" diye düşünmeyin: Bazı şeyleri için katlanırım, beğenmediğim huylarını değiştiririm " diye
düşünmeyin. O zaman evliliğiniz bir şeyleri değiştirme savaşına dönüşür. Sürekli "Neden öyle yaptın? Niye
böyle yapmıyorsun? Ben şundan hoşlanmıyorum; ama sen yapmaya devam ediyorsun. Şu huyundan vazgeç"
demekle o huylar değişmez.
80) Deli gibi seviyorum: "Deli gibi sevmek" mutlu olmaya yetmez. Denklik de önemlidir. Sadece siz değil, aileniz
de denk olmalı. Kültür seviyenizden dinî inançlarınıza kadar her şey... Birbirini "deli gibi severek" nikâh
memurunun önüne koşan nice gençler, denk olmadıkları için üç gün sonra soluğu hakim karşısında
almışlardır. Arabanızı da çok seversiniz ama benzin olmadan onu iterek ne kadar götürebilirsiniz? Tabii
sevginin sıfır olduğu bir evliliği de mantık evliliği yapıyorum, diye yapmak yanlıştır. Sevmedğiniz, komşunuzla
bile yapamazken hayat arkadaşınızla hiç yapamazsınız.
81) Dinlemekten çok konuşmayı tercih ediyoruz: Eşler arasında herhangi bir sorun çıktığında iki taraf da birbirini
dinlemekten çok, konuşarak karşı atağa geçmeye odaklanırsa iletişimi tamamen tıkamış olur. Oysa sadece
konuşarak iletişim kurulmadığının altını çizmek gerekir. Dinlemek iletişimin en etkili yöntemidir. Bu sebeple
eşlerin birbirlerini kaliteli bir şekilde dinlemeleri ve anlamaya çalışmaları tartışmaların hararetini dindirecek
ve sonradan çıkması muhtemel problemler için bir can simidi işlevi görecektir.
82) Dışarıda baş başa yemek yiyin, "aynısı evde daha az maliyetli olur" diye düşünmeyin Özellikle çocuk sahibi
olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır Bütün gün çocukla işle
6
uğraşmak anne ve babayı yorar Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek
yemek size güç katacaktır Aslında ihtiyacınız olan, dışarıda yemek yemek değildir Ama bu size farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.
83) Dışarıda ve işteki sorunlarınızı eve taşıyarak, evin huzur ve mutluluğunu yok etmeyin. Eve girerken tüm
sıkıntılarınızı kapının dışında bırakın ve güler yüzle ailenizle buluşun.
84) Diyelim ki, tartışmanız şu veya bu nedenle bir dargınlık doğurdu. Dargınlığınızı kan dâvâsına dönüştürmeyin.
Barışmanın yollarını arayın. Böyle durumlarda erkekler ilk adımı kadınlardan bekler. Oysa kadınlar daha duygusal olduklarından kavgalarda daha çok incinen taraf durumundadırlar. Bu yüzden karı koca arasındaki
dargınlık sürecini bitirecek ilk adımı erkeğin atması bana daha makul ve mantıklı geliyor
85) Dünya da hiçbir iki insanın aynı olmadığını kabul edin, her insan diğerinden farklıdır. Eşinizle her hususta
uyuşacağınız fikrini aklınızdan çıkarın, onun düşüncesi, anlama kabiliyeti ve beğendiği şeyler sizinkinden çok
farklıdır. Aynı olmayı yavaş yavaş oluşturmaya çalışın, aranızdaki farklılıklar bir birinizi tamamlayıcı olabilir.
86) Dürüst olun: Kafanızı karıştıran, sizi üzen konuları, ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi, duygularınızı ve sınırlarınızı
dürüstçe ve açık olarak ifade edin Doğruları söyleyip söylememe çelişkisine düşmeyin Doğruları, ilişkinizi
zedelemeyecek biçimde söylemeye dikkat ederseniz, mutlu olursunuz
87) Duvar örme: Eşlerden biri, diğeri tarafından suçlama ve eleştirilerle bitirildiği ve ezildiği zaman, savunma için
bile olsa cevap vermemeyi tercih edebilir. Bu evlilikler, iletişimin son derece azalması sonucu çökme sürecine
girer. Duvar örme, çiftin birbirini anlamaya çalışmak yerine, suçladıkları iletişim türlerinde oluşur. Duvar ören
eş, kendisini bir taş gibi hareketsiz hâle getirerek sanki orada değilmiş gibi davranır. Normal şartlarda
dinleyen biri konuşmacıya bakar ve konuşmalara cevap verir. Ama duvar ören eş, bunları yapmaz ve bir taş
sessizliğine bürünür. Duvar ören eş, yaptığı eylemin ne kadar güçlü bir eylem olduğunun farkında değilmiş
gibi görünür. Ama aslında, bu eylem çok güçlüdür. Bu durumda, evliliğin boşanmayla sonuçlanmaması için
eşlerin evliliklerini yeniden tanımlamaları şarttır.
88) Duygularınız sizi yanıltmaz. Çatışmanın nedeni duygu değil sizin o duygu karşısında verdiğiniz tepkidir. Duygu
ile düşünceyi ayırabilmek gerekiyor. Hem kendimiz hem de karşımızdaki için. Sevdiği insan eve çok geç gelir se herkes sinirlenebilir, kırılır, üzülür. Ama bu hissi doğal karşılayıp konuşmak gerek. (O içeri girer girmez
üzerine saldırmak yerine). Hissetmek, insan olmanın bir parçası. Hislerinizi değil, tepkilerinizi tartın.
89) Düzenli olarak ona "Nasılsın? Gerçekten nasıl hissediyorsun?" sorularını sormayı ihmal etmeyin.
90) Efendimiz (s.a.v), Hz. Aişe (r.anha) validemizi oyuncak bebeklerle oynarken azarlamadığı gibi tatlı latifeleri ile
onu güldürürdü. Genç yaşta bulunan bir hanım olarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışır, uygun şartlarda ise onu
memnun etmek için bu ihtiyaçları giderirdi. Ondan kendisi gibi olmasını beklemezdi. Kadınların değiştirilme
niyetiyle zorlanmamaları gerektiğini erkeklere nasihat ederdi. Kadını kadın olarak kabul etmeyi ve onun da
ihtiyaçlarının (özellikle de duygusal) anlaşılıp giderilmesi gerektiğini dile getirirdi.
91) Eğer eşinizin bir yanlışını onu düzeltmek için söylemeniz gerekiyorsa, öncelikle onun iyi yönlerini anlatmakla
başlayın, daha sonra eleştirmeye başlayın.
92) Eğer ilişkinizin olumlu biçimde etkileneceğinden eminseniz, ne değişimden ne değiştirmekten korkmalısınız.
93) Eğer kırıcı olmuş isek, birbirimizi incitmiş isek, hemen ardından barışmayı ve gönül almayı da lütfen geciktirmeyelim.
94) Eğer yakınlarınız tarafından Ona bir fayda sağlanmışsa bunu minnet koyarak Onun yüzüne vurmayın.
95) Eleştiri: Genelde kötüye giden evliliklerde, eşler önce birbirlerinin davranışlarından şikâyet eder, sonra da
eleştirmeye başlarlar. Ancak şikâyet ile eleştiri birbirinden farklıdır. Eleştiri, belirli bir davranıştan ziyade, belli
bir suçlamayla karşımızdaki insanın kişiliğine yapılan bir saldırıdır. Meselâ "Sürekli kendini düşünüyorsun"
cümlesi, belli bir davranışı değil, bütün bir kişiliği yargılamak ve suçlamak anlamına gelir.
96) Emir kipiyle değil rica kipiyle konuşun: Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmak hitap
ettiğimiz kişiyi rencide eder Bu, eşimizse daha da üzücü olur Emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi
denemek size ağır gelmemeli Bu bizden bir şeyleri alıp götürmez Bilakis bize daha da saygınlık kazandırır Üstelik eşimizin bizim gerçekten hayat ortağımız olduğunu göstermiş oluruz
97) En büyük hayat felsefeniz olumlu düşünmek olmalıdır. Olumlu düşünün ve en zor şartlarda bile yaşamın
güzel yönlerini görün.
98) En önemlisi. Sevginizi sıklıkla söze ve davranışa dökün.
99) Erkeğin ya da kadının eşi ve ailesi arasında kalması durumunda yapması gereken iki taraftan birinin yanında
olmak değildir. Kişi kendi tarafında durmalı ve her iki tarafa da eşit şekilde sorumluluk yüklemelidir.
100) Erkek değiştirilmeye çalışıldıkça kontrol edildiğini, yönlendirildiğini, reddedildiğini ve sevilmediğini hisseder.
Kadın bir erkeği ne kadar değiştirmeye çalışırsa, erkek o kadar direnir.
iyiliğe ulaşacağımızın müjdesini alırız.
2) "Evlenirken bir gözünü kapa, evlendikten sonra gözünü dört aç!" yani evlenirken küçük farklılıkları
görmemeye çalış, evlendikten sonra beraberliği yürütmek için çok çabala.
3) "Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir" diye de kendinizi kandırmayın. Âyetin verdiği dersi
hatırlayın: "Sen Sevdiğine hidayet edemezsin, ancak Allah dilediğine hidayet eder." Değişeceğine dair garantiniz var mı? Ya da o, garanti verebiliyor mu? Yoksa siz kumar meraklısı mısınız? Veya tehlikeyi çok mu seviyorsunuz?
4) %100 dürüst olun ve bu da günde 24 saat sürsün. Veya %99.99 dürüst olun. "Bugün suratın hasta gibi
görünüyor" demenin âlemi yok! Ama eşiniz ona karşı hep açık olmadığınızı bilirse ve ilişki dürüstse arada
sağlam bir güven ilişkisi oluşuyor. Bilmek istediğinizi sorun! Dürüst olun ki güven olsun. Güven olsun ki arkadaşlık doğsun ki Arkadaşlık olsun ki uzun bir ilişkinin tadı olsun!
5) Açıklamalar, mazeretlerden daha iyi sonuç verir.
6) Affederseniz, affedilirsiniz Affetmek, hoş görmek, insanı rahatlatır. Hataları affedip hoş görmezseniz, aile hayatını sürdürmekte zorlanırsınız Affedici ve hoşgörü sahibi eşler; hayatı daha çekilir ve anlamlı kılmaz mı? Allah'ın sevgisini kazanmanız da buna bağlı ilâhî ferman ile müjdeye kulak verelim: "O takva sahipleri, bollukta
ve darlıkta, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir Allah da iyilik yapanları sever"
7) Affedici olun: İnsan olmak hasebiyle eşiniz hata yapabilir. Sonra bunun farkına varıp özür dileyebilir. Affedici
olun “Neden öyle yaptın?” vb. sözlerle hesaba çekmeyin. Kim affedici olursa o daima kazanır. Nitekim ayette
de: “Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her
şeye hakkıyla gücü yetendir.” (4.149) buyruluyor.
8) Affedici ve bağışlayıcı olmak: Karı kocanın birbirinin hataları ve yanlışlarını affedip görmezlikten gelmesi, aile
ortamında büyük öneme sahiptir. Bu hususa dikkat etmemek, aileye hâkim olan samimiyet ve huzur ortamını
huzursuzluk, kötümserlik, asabîlik ve memnuniyetsizlik ortamına dönüştürür. Ruhun sakinliği, kinin bertaraf
olması, izzetin artması, ömrün uzaması vs. hadislerde affedici ve bağışlayıcı olmanın etkilerinden sayılmıştır.
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Üç şey dünya ve ahiretin yüceliklerindendir: Sana zulmedeni bağışlaman,
seninle ilişkisini kesenle ilişki kurman ve sana karşı cahilce davranana karşı sabırlı ve halim olman."
9) Aile bütçesinin düzenlenmesini, ihtiyaç önceliklerini birlikte kararlaştırır.
10) Aile, daha çok almayı düşünenlerin değil; paylaşmayı, bölüşmeyi, fedakârlığı bilenlerin kurabileceği kutsal bir
müessesedir. Ailede mutluluk, almayı hayaline bile getirmeden verebilenlerle sağlanır. Aile mutluluğunun
kahramanları, almayı hiç düşünmezler... Ancak verdikleri döner onlara, katlana, çoğala... Bir verip bin alırlar.
Böyle bir mutluluk, ancak iki gönlün bir olmasından doğar.
11) Ailelerini problemlerinden uzak tutarlar
12) Ailelerinizin veya başkalarının yanında asla birbirinizi eleştirmeyin. İyi bir çift olmanın temel şartı, diğer
kişileri birlikteliğinizin sınırları dışında tutmaktır.
13) Ailenin geleceğiyle ilgili beklentiler baştan konuşulup bir karara varılmazsa bir müddet sonra beklentiler yerine getirilemez ve huzursuzluklar baş gösterir. Hatta belirli bir zamandan sonra farklı istek ve arzular
gündeme geldiğinde, sanki eşlerin kendi düşünceleri değil de başkaları yönlendiriyor hissine kapılarak,
zıtlaşmalar ortaya çıkabilir. Bu nedenle böyle bir hâle maruz kalmamak için her şey baştan konuşulmalıdır.
14) Akıl defterine şu notu düşmeli: Hayatta hiçbir şey kolay elde edilmiyor. Mutluluk kaleminin mürekkebi çoğu
kez alın teri ve gözyaşı oluyor.
15) Akıllı insan başkalarının tecrübelerinden faydalanandır. Sizde başkalarının güzel veya kötü tecrübelerinden
yararlanın, onların düşmüş olduğu hataları tekrarlamayın ve başarılı, mutlu ailelerden elinizden geldiği kadar
yararlanın.
16) Ana yoldan sapmayın! Bazen birisine kırılıp, üzülecek diye söylememiz gereken bir şeyi söylemeyiz. Ama
söylememiz gerekebilir. Burada izlenmesi gereken yol; ilk önceliğimizi ortaya koymak. Söylemesi zor bir şeyi
anlatmadan önce bir açılım yapabiliriz. Seni çok seviyorum, senin için en iyisini istiyorum, bu konu aramızı
bozsun istemiyorum. Zor şeyi söylemeden önce karşınızdakine olan zaafınızı ortaya koyarsanız iki tarafın da
2
işi kolaylaşır. Sevdiklerinizle zor konuları konuşurken duygularınızı dile getirin. Getirin ki, tartışmalar sizi beraber kılan sevgiden ayırmasın.
17) Anlaşmazlıklarınız olabilir. Önemli olan anlaşmazlıkların varlığı değil, onları çözerken ilişkinizi en az yıpratacak
yöntemi uygulamanızdır.
18) Anlaşmazlıklarınızı o anda değil, sakinleşince tartışın
19) Anlayış, fedakârlık ve hoşgörü karşılıklı olmalıdır.
20) Anlayışlı olun! İnsanlar bir fikri defalarca dile getiriyorlarsa "anlayış" arıyorlar demektir. Yani mutlaka sizinde
onlarla aynı fikirde olmanız gerekmiyor. Karşı tarafı anlıyor olmanız yetecektir. Bir çocuk düşünün, "Senden
nefret ediyorum" diye ağlıyor. Siz ona kırılacağınıza çocuğun nasıl mutlu olacağını düşünürsünüz, öyle değil
mi? Işte anlayışlı olmak bu. Her zaman aynı düşüncede olmak gerekmez, Ara sıra anlayış göstermek çok işe
yarar.
21) Annesine, babasına ve yakınlarına göstermemi beklediği saygıyı o da benim yakınlarıma göstersin
22) Ara sıra işi şakaya vurun. Aranızda yaptığınız konuşmalar mahkeme tutanağı değil! Bazen yerinde bir espri
her şeyi yumuşatır. Kadın; bu huyun böyle devam ederse bende çeker giderim! Adam; Nereye gidiyor sun,
bende geleyim... Gülümseten cevaplar işi kavgadan çıkarır, meseleye yapıcı yaklaşım sağlar.
23) Aşık olmak hayattaki en güzel ödüldür. Bundan daha iyi olansa artık hayatın zorluklarına karşı tek başınıza
değil, çift olarak durabilme hissidir. Bu sözü unutmayın ve her ne olursa olsun daima onun yanında
olduğunuzu bilmesini sağlayın.
24) Aşırı derece maddiyata önem veren adaylardan uzak durun. Çünkü madde mutluluk değil, mutluluğa basamaktır.
25) Asla inatçı olmayın, eşinizle yarışmak yerine; aynı düşünmeye, samimiyetle, arkadaş gibi davranmaya çalışın,
inanın çoğu zaman ailevi sorunların en büyük nedeni eşinize karşı inat yapmanızdır, eşlerin birbirine karşı
inatla hareket etmesi birçok sorunu da peşi sıra getirecektir. Onu olduğu gibi Kabul edin.
26) Asla kin tutmayın. Geceleri yatak odasında birlikte uyuyacağınızı veya evin içinde yine baş başa olacağınızı
aklınızdan çıkarmayın.
27) Bağlılık hissiyle aşk arasında nasıl bir fark olduğunu bilmelisiniz. Aşk nasıl hissettiğinizle ilgilidir. Bağlılık ise
sevdikleriniz için neler yapabileceğinizle ilgilidir.
28) Bardağın boş tarafını değil dolu tarafını görürler
29) Başınızdan geçen her şeyi birbirinize anlatın
30) Bayanların doğum gününü, evlilik yıldönümünü unutmayın: Hanımlar, evlilik yıldönümü, doğum günü gibi
özel günlerde çok hassastır Hatta ilk tanıştığınız günü, nişan gününü, evlilik kararını aldığınız günü bile sorabilir Erkekler genelde özel günleri unutmaya meyillidir Siz en azından doğum ve evlilik yıldönümünü unutmayın
31) Bazen eşinizin kendisiyle baş başa kalmasına müsaade edin.
32) Bazı erkek de kadının maddî ihtiyacını karşılamakla onunla ilgilendiğini zanneder. Elbette her dakika aşk destanı yazılmaz; ama sevgi dolu bir bakış, bazen hoş bir gülüş, bir çiçeği sunuş ya da şefkatle yaklaşıp sıkıntısını
paylaşmak, gün ortasında sadece "seni seviyorum" mesajını atmak veya tek kelimeyle "sesini duymak
istedim" mesajını iletmek... İlgiyi canlı tutan küçük davranışlardır. İlgi, evliliğin bakımını yapan, onu onaran ve
eşleri birbirine bağlayan gönül bağıdır.
33) Bazı kişilerin ise küskünlüğe hiç tahammülü yoktur. Eşin az konuşması ve küsmesi halinde durumu düzeltmek
için aşırı özveride bulunur. Bu şekilde davranışı küsme davranışını besleyip iletişimde kısır döngülerin başlamasına neden olur. Sorun büyümesin diye sürekli eşinin gönlünü almaya çalışan kişi zamanla kendisine değer
verilmediği, konuşulmayarak yok sayıldığı ve haksızlığa uğradığı duygusuna kapılmaya başlar. Tekrarlayan
küsme ve gönül alma davranışları tek taraflı olduğu takdirde birikimlere ve bardağı taşıran son damlalarla
birlikte büyük tartışmalara yol açar.
34) Beklentilerin yerine getirilip getirilmemesinde isteyiş biçiminin önemi büyüktür Biz bir konuyu çeşitli ibareler
ve cümlelerle dile getirebiliriz En iyi ve etkili yöntem, ifademizin emir kipi ve tonunda olmaması; cüm-
3
lelerimizin sıcak ve samimî bir beyanı olmasıdır Bu durumda genellikle bir engel olmaması hâlinde karşı taraf
isteklerimizi yerine getirmeye ikna olur Şunu bilmeliyiz ki kadınlar ve erkekler, aynı şekilde düşünmezler, aynı
şekilde davranmazlar ve aynı reaksiyonu göstermezler Bu nedenle de beklentilerimizle ilgili olarak cinsiyet
özelliğini dikkate almanız ve eşimizden gerçek dışı veya cinsiyetine aykırı bir şey beklememeliyiz
35) Benden beklediği tatlı dil, güler yüz ve güzel davranışları o da bana göstersin.
36) Beyler, hanımların erkeklere göre daha duygusal bir yapıya sahip olduklarını unutmamalı
37) Bir birbirinize karşı hep güvene bilmek için, evinizin sırlarını dışarı taşımayın. Evde olup bitenleri başkasına açmak eşinizin size karşı olan güvenini sarsacaktır.
38) Bir birinize ilgi gösterin, sevdiğinizi belli ettirin ve evliliğinize sevginin en yüksek şekilde hâkim olmasını
sağlayın.
39) Bir birinize karşı saygı ve ihtiram sınırlarını koruyun, yersiz tartışmalarla aranızdaki perdeyi yırtmayın. Bir sorun olduğu zaman konuşarak halletmeye çalışın, önerinizi ona söyleyin, yine tartışmaya devam ettiği zaman
susmayı tercih edin.
40) Bir erkeğin evliliğine yapacağı en iyi yatırımlardan birinin, eşini dinleme konusunda ustalaşması olduğunu
vurgulayan Oluç, "Erkekler, eleştiri ya da eleştiri gibi algıladıkları sözlere aşırı hassastır. Kadın, erkek
istemeden öneride bulunursa bu, güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu uyandırır. Bir erkekte ne yapacağını
bilmediği duygusunu uyandıran kadın, onu anlamıyor demektir. Bir kadın, eşine kendisini iyi ve yeterli hissettirirse, 'kontrol bende' duygusunu yaşatırsa mutlu ve huzurlu yuvalar kurmuş olmanın en önemli tuğlasını
koymuş olur." ifadelerini kullanıyor
41) Bir hata yaptığı zaman hemen “sana söylemiştim” demeyin, fikir vermek yerine Onu anlamaya çalışın.
42) Bir isteğinizi almamış veya yerine getirmemişse “fark etmez bir dahaki sefere”, yine yapmazsa sabırla
,“tamam bir daha çıktığında alır mısın?” deyin.
43) Bir konuda uyumsuzluğa düştüğünüzde bunu kişisel bir saldırı olarak görmeyin. Bir konuyu tartışırken, geçmiş
hataları tekrar tekrar gündeme getirmek yanlıştır.
44) Bir konuyu tartışırken, eşinizin size karşı tavrından rahatsız olabilirsiniz. Bu gibi durumlarda sorun yaratmaktansa konuyu mümkün olduğu kadar kısa kesmeye çalışın. Ona dönüp "Bu konuyu burada kapatalım. Şimdi
söyler misin, akşam yemeğinde kırmızı mı yoksa beyaz şarap mı tercih edersin?" tarzı bir cümle yeterince
etkileyici olacaktır.
45) Bir seferinde bir konuyu tartışın. Bunu "bir sefer bir konuyu tartışın" şeklinde de yazabiliriz. Çünkü genelde
bir tartışma sırasında ondan evvelki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar. Bu durumun işleri kolaylaştırmadığını hepimiz biliyoruz. Doğru söz ayrıca savunma istemez.
46) Bir yuvayı huzur ve saadet içerisinde devam ettiren nedir? Yuvayı, ancak karşılıklı sevgi ve saygı ayakta tutabilir. Taraflar birbirlerine sevgi ve saygı besledikleri müddetçe, yuva yaşamakta devam eder. Karşılıklı sevgi ve
saygı kalmadığı zaman, yuva da artık yıkılmış dernektir
47) Birbirimizin her şeyini hoş gördük. O benimkini, ben onunkini. Anlayışlı davrandık, her durumda destek
olduk. Yanlışlarımızı görmedik. Her insanın iyi yanları, kötü yanları vardır, onları görmedik. Gençler birbirini
yanlış anlıyor, hatta anlamıyorlar. Yapılan küçük hatalar büyütülmese, farklı gelen yönleri hoşgörüyle
karşılansa hiçbir sorun çıkmaz.
48) Birbirini anlamak: Ailevî sorunların birçoğunun temelinde eşlerin birbirini anlamaması yatmaktadır. Eşinin
içinde bulunduğu şartları ve yaşadığı sıkıntıları anlayan bir kimse, onun iyiliklerini daha iyi idrak eder ve
zahmetlerinin kadrini bilir. Eşini anlamayan bir kimse, onun bütün çabalarını görmezlikten gelir, kusurları ve
eksiklerini gözünde büyütür; zahmetlerinin kadrini bilmediği ve onu teşvik etmediği gibi, iğneli ve kinayeli
sözleriyle de onu incitir ve yaşama sevincini ondan alır. Gurur ve kibirden kurtulmak, birbirinin ruh hâllerini
ve sıkıntılarını bilmek, eşlerin birbirini anlaması yolunda atılacak ilk adımlardır.
49) Birbirinizden korkmayın, çekinmeyin, utanmayın. Düşüncelerinizi, duygu ve kızgınlıklarınızı uygun sözcüklerle
birbirinize aktarın. Birbirinizin sözünü kesmeden dinleyin ve dinlediğinizi belli edin. Duygularınız konusunda
birbirinizi yargılamayın; duyguların tartışmasını yapmayın. Yalan söylemeyin; açık ve dürüst olun. Birbirinize
"yalnız kalma" hakkı tanıyın. Eşinizin özel zevklerini paylaşmasanız da ilginizi belli edin. Cinsel yaşamınıza
4
yenilik getirin. Eleştirilerinizin yıkıcı olmamasına özen gösterin; eşinizin olumlu davranışlarını ödüllendirin;
dikkat çekin. Akşam yemeklerinde bir arada olmaya, içten ve sıcak sohbetlerde bulunmaya gayret
edin. Birbirinize sürpriz yapın; özel günlerinizi unutmayın. Unutmayın; evliliğinize ne verirseniz onu alırsınız!
Konuşmalarınıza bir sevgi ve saygı sözcüğüyle başlayın. Eşinizi sorgular ve suçlar tarzda soru sormayın.
50) Birbirinize güvenin, gerçekçi olun
51) Birbirinize olan saygıyı hiçbir zaman yitirmeyin.
52) Birbirinize saygınızı kaybedecek olumsuz davranışlardan kaçının.
53) Birbirinize ve sizin eşinize karşı yapmanız gereken vazifelerinizi iyice öğrenin ve bunları en güzel şekilde uygulamaya çalışın.
54) Birbirinizi hep ön planda tutun ve bunu eşinize daima hissettirin.
55) Birbirinizi küçük düşürecek söz ve davranışlardan uzak durun.
56) Birbirinizin ailesi hakkında kötü konuşmayın.
57) Birbirinizin anne ve babasına karşı saygılı davranın. Anne ve babanızın da eşinize karşı saygılı davranmasını
sağlayın.
58) Birbirinizin en yakın arkadaşı olun. Ona karşı dürüst olun. İhtiyacı olduğunda yanında olun. Unutmayın aslında her biriniz, bir diğeri için oradasınız. Hiçbir şey bundan daha değerli olamaz.
59) Birbirinizle konuşurken "Lütfen" ve "Teşekkür Ederim" sözcüklerini sık kullanın. Bu ikisi basit ama pozitif
sözcüklerdir.
60) Birçok mutlu evliliğin sırrı sorunların algılanmasında ve çözüm şeklinde gizli. Bu sebeple en güzeli, evlenmeden önce veya hiç olmazsa sorun yaşandığı anda doğru dili bulmak çabasıyla etkili iletişime kafa yormaktır. Bu tutum birçok sorunun çözümünde kilit vazifesi görür
61) Kadın ve erkeğin mutlu olması için benim gördüğüm üç yol var:
62) Birinci yol: Kadının erkeğe teslimiyeti: Allahın kurduğu doğal sistem işleyişe geçer. Kadın ve erkek dağda da
doğup büyüseler “evlilik okulu bilgilerine” ihtiyaçları olmaz. Kadın erkeğin gücüne cesaretine hayrandır, saygı
duyar. Erkek de ondan farklı yaratılmış bu çekici varlığı sever, korur. Bu kadar basit. Fakat günümüzde bu
teslimiyet işi kadınlara ağır geldiği için aksaklıklar orda başlıyor. Bir önceki derste Rabbimizin âyetle bize
gösterdiği yol da bu ilk yoldur.
63) İkinci yol: Kadınların sorularına doğru cevapları bulmaları. Sorular, sorular, sorular…Kadınların bitmeyen
soruları.Neden itaat? Niçin ben? Beni ezer mi? O ne yapacak?…Sorularına doğru cevap bulduklarında itaat
edebilirler. Bu adım da karı koca arasındaki sorunları azaltır.
64) Üçüncü Yol:Kadın ve erkeğin birbirini tanıması, yaratılış özelliklerini bilmeleri. Birbirlerini tanıdıkça birbirlerine karşı anlayışları artacak, sevgileri beslenecek. Üçüncü adım için iki tarafın birlikte emek göstermesi
lâzım. İki tarafın gayreti elbette daha iyi bir sonuç verecektir.
65) Birlikte dua edin: Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin İçinizden geldiği gibi sözcükleri
sıralayın Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri
saymayı deneyin Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve "Bu iyi şey neden
gerçekleşti?" diye sorun Araştırmalar bunu yapanların üç ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harvard'lı bilim adamı Dr Herbert Benson, bütün dua
etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını
söylüyor (Ömrünüzü Uzatın, Sally Brown Optimist)
66) Birlikte veya ayrı ayrı geçireceğiniz zamanlar konusunda aranızda bir anlaşmaya varmayı unutmayın.
67) Bizim başkaları hakkında dile getirdiğimiz sözler, tasavvur ettiğimizden daha çok mesaj ve anlam taşır Ses
tonumuz, bakışlarımız, duruşumuz ve hatta nefes alışlarımız bile, dinleyicimizin sözlerimizi yorumlamasına
yardımcı olur Bu yüzden mesajımızı iletirken bu hususlara dikkat etmeliyiz Çünkü sözün algılanış biçimi, dakik
olarak eda biçimine bağlıdır Bu nedenledir ki zaman zaman sözlerimizin yanlış anlaşılmasıyla karşılaşıyoruz
Yapılan araştırmalar, söylediğimiz sözlerin, mesajımızın sadece %7-24'ünü oluşturduğunu göstermiştir
68) Bu yüzden ismi ya da hitabı söylerken içine duygu katılmalı, hissederek söylenmeli. Hitap ederken ses tonunu
iyi ayarlamak, kelimeleri gönülden çıkarmak gerekir. “Hayattan bıktırdın” der gibi “hayatım” demek, “canın
çıksın” der gibi “canım” demek kalpte pek iyi bir etki bırakmaz. Sözün etkisini ses belirler. Sesin ayarını da
gönül yapar.
69) Çiftler birbirleri ile ilgili bir olumsuzluk yaşadıklarında bunu sonraya saklamaya veya birkaç olay üst üste geldiğinde eşi ile paylaşmaya çalışabiliyor. Böyle olduğunda bekleyen konular başta küçük olsalar bile sonradan
büyük meselelere ve kavgalara dönüşebiliyorlar. Bu durumun sık olması ise boşanmaya neden olabiliyor.
70) Çiftlerin birbirleri ile konuşabilmeleri en önemi olgu. Evliliğin ilerleyen sürecinde, eşler birlikteliklerinden neler beklediklerini, taleplerini, eleştirilerini ve sorunlarını konuşabilmeli. Çözüme ancak konuşarak ulaşabilirsiniz.
71) Cinsel yaşam, evlilikte uyumu, mutluluğu etkileyen temel etkenlerden biridir. Cinsel istek ve beklentinizi açık
ve net olarak paylaşın. Birbirinizin isteklerine duyarlı olun. Cinsellikle ilgili kaygılarınızı birbirinizi suçlamadan
dile getirin.
72) Cinsel yaşamın oturması, ihtiyaç duyulan doyumun alınması zaman alabilir. Yine de cinsel alanda sorun
yaşıyorsanız bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin. Sorun ne kadar zor olursa olsun çözüm her zaman
çok basittir, unutmayın.
73) Cinsel yaşamınızı renkli tutun. Cinsellik sadece yatak odasında yaşanan bir durum değildir. Hayatın bütününe
yayın. Birbirinize dokunun. Öpüşün. El ele dolaşın. Romantik anlar yaşayın. Ve her zaman vücut temizliğine
ve bakımına dikkat edin.
74) Çocuklar olduktan sonra hayatınızı çocuklara göre değiştirip kısıtlamayın. Eşlerden biri çocuklara çok düşkün
olursa evliliğin dengesi bozulur.
75) Çocukların karakterleri ailede şekillenmektedir ve kazandıkları karakter sayesinde gelecek yaşamlarının
mutlulukları oluşmaktadır. Bu yüzden onları doğru eğitin, çocuklarınızla olan ilişkilerinizi samimiyetle
güçlendirin.
76) Çocuklarınızın Önünde Tartışmayın.
77) Değişik kitaplar okuyarak, ilmi toplantılara katılarak, başarılı insanların bilgilerinden yararlanarak kendinizin
eşinizin ve çocuklarınızın kültürünü geliştirmeye çalışın. Hayatın tüm zorluklarıyla başa çıkabilmek için ailenin
tüm fertlerine öz güveni aşılamaya çalışın.
78) Değişime Açık Olmak: Kültürlerin birbirinden farklı olduğu değil, tarafların değişime açık olup olmadığı önemlidir. Bir taraf “Ben böyleyim değişmem” diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır. Evlilikte “Altın Orta Nokta”
dediğimiz bir kural vardır. Her iki tarafta alışkanlıklarından taviz vererek birere adım atıp orta noktada
buluşursa, kültürel farklılıklar evliliği pek fazla etkilemez.
79) Değiştiririm" diye düşünmeyin: Bazı şeyleri için katlanırım, beğenmediğim huylarını değiştiririm " diye
düşünmeyin. O zaman evliliğiniz bir şeyleri değiştirme savaşına dönüşür. Sürekli "Neden öyle yaptın? Niye
böyle yapmıyorsun? Ben şundan hoşlanmıyorum; ama sen yapmaya devam ediyorsun. Şu huyundan vazgeç"
demekle o huylar değişmez.
80) Deli gibi seviyorum: "Deli gibi sevmek" mutlu olmaya yetmez. Denklik de önemlidir. Sadece siz değil, aileniz
de denk olmalı. Kültür seviyenizden dinî inançlarınıza kadar her şey... Birbirini "deli gibi severek" nikâh
memurunun önüne koşan nice gençler, denk olmadıkları için üç gün sonra soluğu hakim karşısında
almışlardır. Arabanızı da çok seversiniz ama benzin olmadan onu iterek ne kadar götürebilirsiniz? Tabii
sevginin sıfır olduğu bir evliliği de mantık evliliği yapıyorum, diye yapmak yanlıştır. Sevmedğiniz, komşunuzla
bile yapamazken hayat arkadaşınızla hiç yapamazsınız.
81) Dinlemekten çok konuşmayı tercih ediyoruz: Eşler arasında herhangi bir sorun çıktığında iki taraf da birbirini
dinlemekten çok, konuşarak karşı atağa geçmeye odaklanırsa iletişimi tamamen tıkamış olur. Oysa sadece
konuşarak iletişim kurulmadığının altını çizmek gerekir. Dinlemek iletişimin en etkili yöntemidir. Bu sebeple
eşlerin birbirlerini kaliteli bir şekilde dinlemeleri ve anlamaya çalışmaları tartışmaların hararetini dindirecek
ve sonradan çıkması muhtemel problemler için bir can simidi işlevi görecektir.
82) Dışarıda baş başa yemek yiyin, "aynısı evde daha az maliyetli olur" diye düşünmeyin Özellikle çocuk sahibi
olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır Bütün gün çocukla işle
6
uğraşmak anne ve babayı yorar Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek
yemek size güç katacaktır Aslında ihtiyacınız olan, dışarıda yemek yemek değildir Ama bu size farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.
83) Dışarıda ve işteki sorunlarınızı eve taşıyarak, evin huzur ve mutluluğunu yok etmeyin. Eve girerken tüm
sıkıntılarınızı kapının dışında bırakın ve güler yüzle ailenizle buluşun.
84) Diyelim ki, tartışmanız şu veya bu nedenle bir dargınlık doğurdu. Dargınlığınızı kan dâvâsına dönüştürmeyin.
Barışmanın yollarını arayın. Böyle durumlarda erkekler ilk adımı kadınlardan bekler. Oysa kadınlar daha duygusal olduklarından kavgalarda daha çok incinen taraf durumundadırlar. Bu yüzden karı koca arasındaki
dargınlık sürecini bitirecek ilk adımı erkeğin atması bana daha makul ve mantıklı geliyor
85) Dünya da hiçbir iki insanın aynı olmadığını kabul edin, her insan diğerinden farklıdır. Eşinizle her hususta
uyuşacağınız fikrini aklınızdan çıkarın, onun düşüncesi, anlama kabiliyeti ve beğendiği şeyler sizinkinden çok
farklıdır. Aynı olmayı yavaş yavaş oluşturmaya çalışın, aranızdaki farklılıklar bir birinizi tamamlayıcı olabilir.
86) Dürüst olun: Kafanızı karıştıran, sizi üzen konuları, ihtiyaçlarınızı, isteklerinizi, duygularınızı ve sınırlarınızı
dürüstçe ve açık olarak ifade edin Doğruları söyleyip söylememe çelişkisine düşmeyin Doğruları, ilişkinizi
zedelemeyecek biçimde söylemeye dikkat ederseniz, mutlu olursunuz
87) Duvar örme: Eşlerden biri, diğeri tarafından suçlama ve eleştirilerle bitirildiği ve ezildiği zaman, savunma için
bile olsa cevap vermemeyi tercih edebilir. Bu evlilikler, iletişimin son derece azalması sonucu çökme sürecine
girer. Duvar örme, çiftin birbirini anlamaya çalışmak yerine, suçladıkları iletişim türlerinde oluşur. Duvar ören
eş, kendisini bir taş gibi hareketsiz hâle getirerek sanki orada değilmiş gibi davranır. Normal şartlarda
dinleyen biri konuşmacıya bakar ve konuşmalara cevap verir. Ama duvar ören eş, bunları yapmaz ve bir taş
sessizliğine bürünür. Duvar ören eş, yaptığı eylemin ne kadar güçlü bir eylem olduğunun farkında değilmiş
gibi görünür. Ama aslında, bu eylem çok güçlüdür. Bu durumda, evliliğin boşanmayla sonuçlanmaması için
eşlerin evliliklerini yeniden tanımlamaları şarttır.
88) Duygularınız sizi yanıltmaz. Çatışmanın nedeni duygu değil sizin o duygu karşısında verdiğiniz tepkidir. Duygu
ile düşünceyi ayırabilmek gerekiyor. Hem kendimiz hem de karşımızdaki için. Sevdiği insan eve çok geç gelir se herkes sinirlenebilir, kırılır, üzülür. Ama bu hissi doğal karşılayıp konuşmak gerek. (O içeri girer girmez
üzerine saldırmak yerine). Hissetmek, insan olmanın bir parçası. Hislerinizi değil, tepkilerinizi tartın.
89) Düzenli olarak ona "Nasılsın? Gerçekten nasıl hissediyorsun?" sorularını sormayı ihmal etmeyin.
90) Efendimiz (s.a.v), Hz. Aişe (r.anha) validemizi oyuncak bebeklerle oynarken azarlamadığı gibi tatlı latifeleri ile
onu güldürürdü. Genç yaşta bulunan bir hanım olarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışır, uygun şartlarda ise onu
memnun etmek için bu ihtiyaçları giderirdi. Ondan kendisi gibi olmasını beklemezdi. Kadınların değiştirilme
niyetiyle zorlanmamaları gerektiğini erkeklere nasihat ederdi. Kadını kadın olarak kabul etmeyi ve onun da
ihtiyaçlarının (özellikle de duygusal) anlaşılıp giderilmesi gerektiğini dile getirirdi.
91) Eğer eşinizin bir yanlışını onu düzeltmek için söylemeniz gerekiyorsa, öncelikle onun iyi yönlerini anlatmakla
başlayın, daha sonra eleştirmeye başlayın.
92) Eğer ilişkinizin olumlu biçimde etkileneceğinden eminseniz, ne değişimden ne değiştirmekten korkmalısınız.
93) Eğer kırıcı olmuş isek, birbirimizi incitmiş isek, hemen ardından barışmayı ve gönül almayı da lütfen geciktirmeyelim.
94) Eğer yakınlarınız tarafından Ona bir fayda sağlanmışsa bunu minnet koyarak Onun yüzüne vurmayın.
95) Eleştiri: Genelde kötüye giden evliliklerde, eşler önce birbirlerinin davranışlarından şikâyet eder, sonra da
eleştirmeye başlarlar. Ancak şikâyet ile eleştiri birbirinden farklıdır. Eleştiri, belirli bir davranıştan ziyade, belli
bir suçlamayla karşımızdaki insanın kişiliğine yapılan bir saldırıdır. Meselâ "Sürekli kendini düşünüyorsun"
cümlesi, belli bir davranışı değil, bütün bir kişiliği yargılamak ve suçlamak anlamına gelir.
96) Emir kipiyle değil rica kipiyle konuşun: Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmak hitap
ettiğimiz kişiyi rencide eder Bu, eşimizse daha da üzücü olur Emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi
denemek size ağır gelmemeli Bu bizden bir şeyleri alıp götürmez Bilakis bize daha da saygınlık kazandırır Üstelik eşimizin bizim gerçekten hayat ortağımız olduğunu göstermiş oluruz
97) En büyük hayat felsefeniz olumlu düşünmek olmalıdır. Olumlu düşünün ve en zor şartlarda bile yaşamın
güzel yönlerini görün.
98) En önemlisi. Sevginizi sıklıkla söze ve davranışa dökün.
99) Erkeğin ya da kadının eşi ve ailesi arasında kalması durumunda yapması gereken iki taraftan birinin yanında
olmak değildir. Kişi kendi tarafında durmalı ve her iki tarafa da eşit şekilde sorumluluk yüklemelidir.
100) Erkek değiştirilmeye çalışıldıkça kontrol edildiğini, yönlendirildiğini, reddedildiğini ve sevilmediğini hisseder.
Kadın bir erkeği ne kadar değiştirmeye çalışırsa, erkek o kadar direnir.