361) O sizden, kendisinden beklediğinizi bağırıp çağırarak veya emrederek değil, teşvik edici güzel sözlerle
söylemenizi istiyor
362) O sizden, kendisini aşağılayacak söz ve tavırlardan, kendisinin çirkin olduğunu söylemekten, yaptığı bir takım
işleri beğenmeseniz bile bunu hakaretvari b ir tarzda söylemekten kaçınmanızı istiyor.
363) O sizden, yersiz kıskançlıklarla huzurunuzu bozmamanızı, durup dururken kalplere fitne düşürecek zan ve kuruntulara kapılmamanızı istiyor
364) O sizden, zaman zaman işleyebileceği bir takım mühim olmayan kusurlarını görmezlikten gelmenizi, affetmenizi, mühim kusurları olursa onları tamir ederken de, hakaret etmeden hikmetli bir şekilde davranmanızı,
kendinizin de kusur işleyebileceğinizi unutmamanızı istiyor.
365) Öğüt vermek: Bundan da şiddetle sakınmamız lâzım. Erkeğe sürekli olarak neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğinin söylenmesi, erkek açısından son derece rahatsız edicidir. Kadını mutlu edecek iyi bir koca nasıl olunur?
Erkekler bu konu ile ilgili nasihat dinlemekten zaten hiç hoşlanmazlar. “Onu öyle yapma, bunu böyle yapma,
önce şunu ye, sonra onu yersin, fazla yeme, onu oraya koyma kirlenir, bunu yapma sağlığına zararlı, parayı
şöyle harca daha iyi olur, onu oradan kaldır, onu oraya atma…” Oysa koca o yaşa gelene kadar öğreneceğini
öğrenmiştir. Kadının çabaları genellikle nafiledir.
366) Olumlu ve olumsuz duygularınızı (sevgi-saygı, kızgınlık-korku, güven, düş kırıklığı her ne yaşıyorsanız) birbirinizle saydam ve dürüstçe paylaşın. Duygularınızı paylaşırken birbirinize destek olun. Dinleyin, anlamaya
çalışın, duygularınızdan dolayı birbirinizi suçlamayın
367) Olumsuz duygularınızı erkeği suçlamadan paylaşmalısınız.
368) Ön fikirli olmayın, yani karşınızdakini "peşin hükümle" haksız ilan etmeyin. Örneğin; "Sen anlaşılmazsın" yerine "Ben seni anlamakta zorlanıyorum" demeyi tercih ed in. Aslında böyle yapınca karşı tarafın savunmasını
kırıyor ve onu açık olmaya zorluyorsunuz. Karşınızdakinin lafını ağzına tıkamaktansa cevap almaya bakın. Ne
istediğinizi tam olarak bilin. Karşınızdakinden şikâyet edeceğinize, siz tam olarak ne istediğinizi söyleyin ve
karşınızdakinin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam edin. Sonuçta sizin kafanızın içinde ne
olduğunu bilemeyebilir. Genellikle tartışmaların başlama nedeni, birisinin sevgi arayışı, ilgi ve alâka isteğidir.
Ne istediğinizi tam olarak bilin ve onu isteyin. Sevgi dilenmek için rol yapmayın.
369) Önce arkadaşlık! Hatta arkadaşlık öyle ön plana çıkmalı ki aşk ancak arkasından gelmeli. Çünkü romantik
aşkın kıvılcımı söndüğünde arkadaşlık ateşinin kalpleri ısıtıyor olması lazım.
24
370) Öncelikle evliliğin bir eğlence aracı olmadığını bilmeliyiz. Bir ömrü kapsayan bu sünnetin asıl hedefi, helalinden yuva kurmak, haramlardan korunmak, nesil yetiştirmek, hayat nimetine fiilen şükretmek ve nefsi terbiye
etmektir. Zaten aileyi ve değerli yapan şey de ondaki niyet ve hedef değil midir? Hedefi edep ve cennet
olmayan evlilikler ve eğlenceden ibaret olur. Böyle bir evlilik üzerine kurulamayacağı gibi, onunla insan terbiyesi de gerçekleşmez.
371) Önemli konuları karşınızdaki insanın işi başından aşkınken gündeme getirmeyin. Sizin birinci önceliğiniz belki
de o sırada karşınızdaki insanın birinci önceliği değil. Hele işi başından aşkınsa, yoğunsa, kafasına iş
takılmışsa... Oysa siz, gerekli ilgiyi göstermediği sonucunu yanlış da olsa çıkaracaksınız. Bekleyin... D oğru zamanı yakaladığınızda konu orada çözülecektir. Yanlış zamanlama yüzünden çözümlenemediğinde içinizde
büyüyecektir. Çözünemeyen sorunlar zamanın geçmesi ile beslenerek büyür.
372) Onun ailesi ve yakınları için çektiğiniz zahmetleri yüzüne vurmayın.
373) Onun incitip, kırdığınızda ve hatanızı anladığınız zaman ondan özür dileyin ve ona ihtiyaç duyduğu sevgiyi
gösterin.
374) Onun nasıl düşündüğünü, nelerden hoşlanıp, neleri sevmediğini ve isteklerinin ne olduğunu öğrenmeye
çalışın. Daha sonra onun güzel ve mantıklı isteklerini karşılamaya çalışın. Onun isteklerini hemen önceden
fark edin ve size demesine gerek kalmadan yapmış olun.
375) Onunla ilgilenin, gününün nasıl geçtiğini sorun.
376) Onunla ilgili güzel şeyler düşündüğünüzde, ona, bunu söyleyin. Hemen söyleyin! Güzel sözler ve iltifatlar,
sizin ilişki bankanızdaki en önemli yatırımınızdır.
377) Örnek alınacak bir davranış sergileyin Eşinize karşı, size davranılmasını istediğiniz gibi davranın Eğer eşinizin
size karşı saygılı ve sabırlı olmasını, sizine yardım etmesini, size sevgi ve ilgi göstermesini ve sizi savunmasını
istiyorsanız, sizin de ona karşı öyle olmanız gerekmektedir Böylece eşinizde kendinize karşı iyi bir intiba
bırakmış olursunuz
378) Ortada bir sorun varsa kişi önce kendisini değiştirmeli ardından da eşinin değişmesini beklemeli. Özellikle
erkekler, kendisine bir şeyin yapılmasının söylenmesinden hoşlanmazlar. Bu yüzden kadın, eşine yol
göstermek yerine zemin hazırlamalıdır.
379) Özellikle şiddetten uzak durun, ister söze dayalı ister fiziksel şiddet kullanmayın.
380) Özgürlüğüne çok meraklı olanlar evlenmesin. Evlenen kişiler de, eşleri için, ilişkileri için fedakarlık yapmak
zorunda olduğunu bilsin... "Hem evleneyim hem de kimseye verilecek hesabım olmasın" diye bir mantıkla
evlilik ilişkisi yürütülemez.
381) Özür dilemeyi bilin. Eğer yanlış bir şey yaptıysanız bunu itiraf edin ve özür dileyin. Hata yapmanız dünyanın
sonu değil ki zaten. Önemli olan bunu fark etmiş olmanız. Ancak tabii ki bunu alışkanlık haline getirmeyin.
Nasılsa özür diliyorum konu kapanıyor diye düşünmeyin
382) Özveri tek taraflı olmaz: Eşiniz mutluluğunuz için ne kadar özveride bulunuyorsa siz de bir o kadar fedakârlıkta bulunun. Fedakârlığı hep karşıdan beklemek bencilliktir. Bencillikse mutluluğu zedelemekle kalmaz,
zamanla fedakâr eşi de bıktırır. Eve "dert" getirmeyin. Şayet aileleriniz problemlerinize çözüm üretmek yerine olayları daha da büyütüp eşinizle aranızı açıyorsa ailelerinizi problemlerinizden uzak tutun. Evlilik ruhunu
oluşturun. Mutluluk ruh gibidir. Ruh bedene girmeden beden canlanmadığı gibi mutluluk ruhunun olmadığı
evlilikler de cansızdır. Evin eşyalarına bile bir yabanilik siner. Eşinizi mutlu etmeye çalışın ki o da size mutluluk
olarak geri dönsün.
383) Para hakkında konuşun. Öncelikle her ay bir bütçe planı yapın, ödemeleri ve muhtemel harcamaları birlikte
belirleyin. Birlikte bütçe planı yapmak, ekonomik hedefinize daha çabuk ulaşmanızı sağlar.
384) Pek çok kadın anne olduktan sonra eski yaşam şeklini devam ettiremiyor. Oysa anne olduktan sonra da
kendimize ve eşimize zaman ayırmamız gerekiyor. Mükemmel anne olmaya çalışmayın. Hem kendinizi hem
de eşinizi ilgiden mahrum bırakmayın. Anne kimliğine saplanıp cinselliği ve cinsel kimliği unutmak evlilikte
ciddi sorun yaratabiliyor
385) Pire için yorgan yakmayın. Eşinizde fark ettiğiniz zaafların daha kötüsüne sahip olan insanları düşünün. Böylelikle bazen küçücük davranışları nasıl da abarttığımızı daha iyi fark edersiniz.
25
386) Pireyi deve yapmayın; küçük ve önemsiz meseleleri büyütmeyin iyimser insanlara göre pire de vardır, deve
de Kötümser insanlara göre ise sadece deve vardır Çünkü onlar pireyi de deve görürler Böylece küçük olayları
büyütür ve onların karşısında acizlik gösterirler
387) Problem karşısında problemi çözmeye harcayacağınız enerjiyi panikle tüketmeyin. Tıpkı düşman askeri
gelmeden düşmana saldırıp mermisini tüketen asker gibi olmayın. Su-i zanlarla ve “ben öyle tahmin
etmiştim. Eee, ben şöyle sanmıştım” cümleleriyle anlayıp dinlemeden hareket etmeyin. Problem yokken
problem varmış gibi davranmayın. Unutmayın ki, tahrip kolay, tamir zordur. Bir sözle eşinizin kalp sarayını
yıkabilirsiniz. Fakat bin sözle tamir edemezsiniz.
388) Problemin çözüleceği yer, ürediği yerdir. Aile içinde üreyen problemlerden kaynaklanan tartışmaları evinizin
dışına taşırmayın.
389) Problemlerinizi ertelemeyin, tazeyken çözmeye çalışın Problemler ertelendikçe, büyür, büyüdükçe de çözümsüzlüğe doğru giderler. Mevcutlarınıza razı olun, elinizdekilerle memnun olmayı bilin, başkasına özenmeyin
Siz, öncelikle siz olun Başkası olmaya kalkmayın Magazin basınında yer alanların, sahte gülücükleri ve renkli
dünyaları sizi etkilemesin Onların tozpembe dünyalarının gerisinde korkunç bir yalnızlık ve sevgisizlik yattığını
unutmayın
390) Problemlerinizi ertelemeyin, tazeyken çözmeye çalışın Problemler ertelendikçe, büyür, büyüdükçe de
çözümsüzlüğe doğru giderler
391) Rahat olmanın, huzurlu olmanın en iyi yöntemi, eşinin iyi taraflarını görmektir.
392) Ruhsal ve bedensel sağlığınız konusunda konuşun. Yaşadığınız depresyonlar, bağımlı olduğunuz şeyler, sigara, alkol, kumar vs, konusunda mutlaka dürüst olun. Bu tür kon uları en baştan konuşmayı deneyin çünkü daha sonra öğrenildiklerinde yıkıcı olacak konulardır bunlar.
393) Sabah kahvaltılarını beraber yapın: Evlilik hayatında eşler arasına iş ve çocuklar girdiğinde karı-kocanın
görüşmeleri bile neredeyse asgariye iner Siz bunun için ailenizin birlikte olduğu zaman dilimlerini iyi değerlendirin Bu zaman dilimlerinden biri de sabah kahvaltılarıdır Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da
erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz
394) Sabırlı olun: Evlilikte mutluluğun yolu sabırdan geçer. Ne var ki, gençler evlenir evlenmez mutluluk ülkesine
uçmak istiyor. Önlerine çıkan küçük bir pürüzde elleri ayaklarına dolaşıyor. Oysa demir, ateşte dövülmeden
şekil almaz. Meyve güneşte yanmadan olgunlaşmaz.
395) Sadık olun: Sağlıklı ve mutluluk verici bir ilişkinin temeli bağlılığa dayanır Yakınlaşmaktan korktuğunuz için
sevdiğinizden uzaklaşmak isteseniz de, sadakat sayesinde ona bağlı kalırsınız Sadakat, sorumluluk almak,
korkuları kontrol etmek ve duygusal olarak hazır olmak demektir Eğer iki taraf da gereken sadakati
gösterirse, sağlıklı bir ilişki için ilk adım atılmış olacaktır
396) Şaka dahi olsa evli çiftlerin birbirlerine kesinlikle yalan söylememeleri gerekir. Çünkü yalan söylenen yerde
güven zayıflar, güvenin azaldığı yerde ise sevgi kaybolur ve bu da korkulan beraberinde getirir. Bir bakarsınız
ki ilişkinizi korkular yönetmeye başlar. Bu da evlilik bağlarını zayıflatır,
397) Şayet eşinizi mum gibi eritip istediğiniz şekle sokmayı düşünürseniz baştan kaybedersiniz. Çünkü eşinizin
çocukluktan beri alışıp geldiği alışkanlıkları bir anda değiştirmek kolay olmadığı gibi; böyle bir şeye kalkışmak
da doğru değildir. "Eşimi nasıl değiştirip istediğim şekle sokarım?" diye düşünen eşler, "Eşimle frekanslarımızı
nasıl tutturabilirim? Onunla nasıl uyum sağlayabilirim?" diye düşünürlerse mutlu olmak için ilk adımı atmış
olurlar. Diğer adımlar, arkadan kendiliğinden gelir.
398) Saygı ve sevginin en önemli belirtisinin "dinlemek" olduğunu bilin.
399) Saygı, insanı adam yerine koymaktır. Sen varsın ve önemlisin. Onun düşüncelerine hemen muhalefet etme
onun düşüncelerini anlamaya çalışmaktır.
400) Saygısızlık: Kimi eşler, evlenir evlenmez "Karı-koca arasında resmiyet mi olur?" düşüncesiyle saygıyı rafa
kaldırıyorlar. Hâlbuki saygı, sevgiyi besler. Her kaba söz ve davranış, sevgi duvarından koparılan tuğladır.
401) Sen dili değil, "ben dilini kullanın. "Sen dili" saldırgan, suçlayıcı ve küçük düşürücüdür. Karşıdaki insanı, sizi
anlamaya değil, size karşı savunmaya iter.
26
402) Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden
ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun" şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa
iletişimde "ben” dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: "Ben bu sözünden veya davranışından dolayı
çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım." Bu ifade daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu
da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
403) Sen yerine "Ben” kullanın. Kural basit. Hep geç kalıyorsun yerine " "Beklemekten haz etmiyorum" veya "Da-ğınıksın" yerine "Arkanı toplamaktan yoruldum" gibi. Kendinizi nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz!
404) Seni seviyorum ama şu, şu davranışların beni rahatsız ediyor.” diye rahatsızlığı söz ve davranışlarla anlatmalıdır. Bazen kişi davranışının eşini rahatsız ettiğinin farkına varmayabilir. Mesajı alan eş de; “Bende problem yok sen yanlış algılıyorsun” deyip işin içinden çıkmamalıdır.
405) Sevdiğinizi sözle ifade edin: Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur Erkekler sevdiklerini söylemezler Hanımlar da genelde bundan şikâyet eder Hâlbuki biz Müslümanlara Peygamber
Efendimiz'in Sallallahu Aleyhi Vesellem "Mü'min, mü'min kare sevdiğini söylesin" tavsiyesi vardır Müslümanlara söylememiz gereken sözleri eşimizden niye esirgeyelim ki?
406) Sevgi notlan bırakın: Eşinizin görebileceği yerlere sevgi notları bırakın Evde minik kâğıtlara minik sözler yazıp
kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın Sevginizi ifade etmek, bu
duygunun beslenmesine vesile olacaktır
407) Sevginizi göstermek sadece dilde kalmasın, bunu uygulamaya dökün. Örneğin doğum gününde, evlilik
yıldönümünde mutlaka bir hediye alın, ara sıra elinizde bir demet çiçekle eve gelin.
408) Sevgisizlik: Kimileri evlendikten sonra "seni seviyorum" demeyi angarya görerek "Ona devamlı sevdiğimi
hatırlatmama ne gerek var?" diyorlar. Oysa sevgiyi açığa vurmamak, odun atılmayan ateş gibi sevgi ateşini
söndürmektir.
409) Sevgiyi karşı tarafa iletmek çok önemlidir. Kadın ve ya erkek diyor; ben eşimi çok seviyorum ama karşı taraf
bunu anlamıyor, hissetmiyor. Öbür tarafa saygı gösterin. Saygı bir insanın elini ayağını öpmek değil, susmak
değil saygı, insanı adam yerine koymaktır. Sen varsın ve önemlisin. Onun düşüncelerine hemen muhalefet
etmemek, onun düşüncelerini anlamaya çalışmaktır
410) Sevgiyi, saygıyı ve güveni koruyun. Bunlar evliliğin en önemli dayanaklarıdır.
411) Sevmek, anlamaktır; zira seven, sevdiğinin hâli ile hallenir. Sevginin gerçekliğini ve sürekliliğini koruyabilmek
kolay değildir. Bu iş, kesintisiz bir emek ve çabayla sağlanır.
412) Sinir olduğunuzda susmayı tercih edin. Eşinizle ilgili olumsuz düşünceler zihninizi fazla meşgul ettiğinde asla
onunla konuşup gönlünü incitmeyin. Mutlaka konuşmanız gereken şeyler olduğunu düşünüyorsanız ikiniz de
daha güzel duyguların etkisi altında iken ve kendi dünyanızı yansıtacak şekilde düşüncenizi belirtin. Çünkü bu
duyguların sorumlusu eşiniz değil sizsiniz. Fakat onun yapabileceği davranış konusunda beklentinizi de
iletişim kurallarına dikkat ederek konuşun. Evlilikte incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerle yapılmış kavgalar genellikle böyle başlar.
413) Sinirlendiğinizde Hz. Ali'nin (a.s) şu sözünü hatırlayın: " Sinirlendiğin zaman cezalandırma, emretme, karar
verme."
414) Siz eşinizle bir ailesiniz. Bunu ilke olarak kabul edin. Anne ve babalarınızın evlilik ilişkinize karışmalarına izin
vermeyin, baştan sınırlarınızı koyun.
415) Siz ona sevgi gösterin ve onunda size sevgi göstermesini sağlayın. Sevginizi karşılıklı olarak kalben, sözlü ve
patrikte gösterin.
416) Siz siz olun, eğer karşınızdaki size olduğunuzdan daha fazla kıymet veriyorsa, sizi olduğunuzdan mükemmel
görüyorsa, size sırılsıklam âşıksa, uzaklaşın ondan.
Dozunca seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler
beklemeyen, zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzel değil mi?
417) Sizi düş kırıklığına uğratırsa, görmezden gelin ve Onu cezalandırmaya kalkışmayın.
418) Sizin için en değerli insan eşiniz olmalıdır, herkesten çok ona değer verin.
27
419) Sizin için önemli olan her konuyu mutlaka konuşun. Onun için önemli olanları dinleyin. Böylece akrabalarla
ilgili durumları, maddi sorunları, gelecek planları hakkında düşüncelerinizi ortaya açıkça koymuş olacaksınız.
Eşinizi, daha ilk günden ve her yönüyle tanımak, ilerleyen zamanlarda karşınıza çıkabilecek sorunlarda nasıl
davranacağınızı bilmeniz açısından önemlidir.
420) Sizin için önemli olan kimi şeyler, eşiniz için aynı önemi taşımaz. Bu durumu anlayışla karşılamalı ve mutlu
olabilmek için ortalama bir yol bulmalısınız. Çünkü, iki kişi arasındaki mutluluk, karşıdakinin isteklerine saygılı
olmakla yakından ilgilidir.
421) Sizin zararınıza dahi olsa her zaman hakkı söyleyin. Hadisine inanın, evlilik yaşamında da bunu uygulamaya
çalışın. Kadın ve erkek hiç biri kendi düşüncesi ve hoşlandığını başkasına yükleyemez. Doğru olanı, hak olanı
ister kadın söylesin ister erkek diğerinin kabul etmesi gerekir.
422) Sonuç olarak, ömür boyu devam eden iyi bir evliliğin, her gün gelişen bir birliktelikten geçtiğini, yani bir
olmak anlamına geldiğini unutmayın. Evlilik aynı dalı paylaşmak, aynı yuvanın zahmetlerini birlikte çekmek ve
bu zahmet leri eşlerin birbirlerine daha kolay hale getirmesidir.
423) Sorunlarınıza çözüm ararken kırıcı olmayın. Birbirinizi değil sorunu merkeze alın.
424) Sorunlarınızı başkalarının yanında konuşmayın. Kimseyi evliliğinizin hakemi yapmayın. Mümkünse sorunlarınızı yalnızken ve sakin bir ortamda konuşun.
425) Sorunlarınızı konuşurken, sorunlar sağanağına dönüştürmeyin. Konuşurken tek bir sorun üzerinde durun, konuyu saptırmayın başka sorunları konunuza dâhil etmeyin. Her bir sorununuzu ayrı zamanlarda çözmeye
çalışın.
426) Sorunu yatağınıza taşımayın. Yatağınız sizin savaş alanınız değildir. Biriktirilmiş sorunlarla yatağa girilirse eşler
arasında soğukluk başlar.
427) Şöyle ki; eşimizin kusurları, eksiklikleri ve hoşlanılmayan davranışları karşısında sert bir tepki göstermemeli
ve şiddete başvurmamalıyız; tam tersine, şefkat ve samimiyetle yaklaşmalıyız. Çünkü kadının da, erkeğin de
sözlerinde ve davranışlarında karşı tarafın hoşlanmayacağı eksikliklerinin olması doğaldır. Ne var ki müdara
etmek, eşimizin kusurları ve eksiklikleri karşısında umursamaz olmamız anlamına gelmez. Müdaranın anlamı,
eşimizin kusuru veya eksikliğini gidermeye çalışırken onun kapasitesini göz önünde bulundurmamız, yapabileceğinden ondan beklemememiz ve istenmeyen özellikleri karşısında büyük insanlara yakışan bir davranış
sergilemen
428) Söz, nişan ve düğün olana kadar centilmenlik, cömertlik, iyilik, hürmet, saygı pozları takınılıyor. Oysa iş
sağlama alındığında, yani evlilik gerçekleştiğinde, nezâket ve letâfet, rafa kalkıyor. Tepe tepe kullanmak
diyorlar buna ki, insanın, paspası tepmeye bile hakkı yoktur, hanımını ya da beyini o mantıkla kullanmaya
kalkışması ne demek?!.”
429) Sürekli "şöyle hareket et, şöyle davran, şöyle konuş" diyerek eşi, çocuk eğitir gibi eğitmeye kalkışmak,
sevginin ölüm tuzağıdır.
430) Sürekli eşinize karşı olumlu düşüncüler içinde olun ve unutmayın ki, o Allah'ın size vermiş olduğu bir
emanettir ve bu emaneti iyi koruyun.
431) Sürekli geçmişi getirmek: Herkesin evliliğinde, geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları,
kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürülmeler, hayal kırıklıkları, vs... Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli
gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunların pekişmesine neden olur. "Evliliğin ilk yıllarında bana
yaptıklarını hiç unutamıyorum. Seni affedemiyorum. Annen yüzünden bana Şöyle davranmıştın. Annen baban bana şöyle yapmışlardı ve sen beni yalnız bırakmıştın." biçimindeki iletişimsizlik yerine, varsa olumlu bir
davranış şöyle söylenebilir: "Evliliğin ilk dönemlerine göre daha farklısın; ben de hatalarımı düzelttim. Şimdi
daha iyi bir noktadayız." Bu yaklaşımda olumluya dikkat çekiliyor, pozitif ortam oluşuyor ve de motivasyon
artıyor.
432) Sürekli savunma yapma: Saygısızlık bir kere eve girdiği zaman, ilişki kötüden daha kötü olur. Suçlamalar arttıkça, savunmalar da artar. Bu, sorunları daha da ağırlaştırır. Eşlerin her ikisi de, kendisini "masum kurban"
gibi görür. Tam da bu yüzden, sorunları çözmek üzere ikisi de sorumluluk almazlar. Sürekli kendilerinin masum olduğunu anlatmaya çalışıp dururlar. Savunmacı yaklaşımı kırmanın birinci yolu eşin her sözünü bir
saldırı olarak görmekten vazgeçmek, bu sözlerin güçlü bir şekilde ifade edilmiş bir bilgi olduğunu görmektir.
28
433) Tabi ki öncelikle ev işlerinde eşinize yardım etmeniz gerekir, ama eğer çok yorgunsanız veya başka nedenlerden dolayı ona yardım edemiyorsanız, hiç olmazsa yardım etmek istediğinizi belli ettirin. Sizin her işte
onunla beraber olduğunuzu inandırmalısınız.
434) Takdir etmeyi, hediye vermeyi, sevmeyi, saygı duymayı, hürmet etmeyi, emin olmayı, haber vermeyi,
paylaşmayı, helâlleşmeyi, insan yerine koymayı, belki de en önemlisi, hatasından ötürü özür dilemeyi ve
gönül almayı bilen kişi, evli kalabilir.
435) Talimat vermeyin, rica edin. Talimatla rica arasındaki fark; Talimat yerine gelmezse cezası vardır. Mesela bir
somurtma, bir hareket, sessizlik, sırt dönme. Oysa ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica
ettiğinizde her şey daha kolay olur. Gerçek rica kimseye sorumluluk yüklemez.
436) Tam olarak neyi kastettiğinizi açık edin. Mesela eşiniz bir köşeye çekilmiş sessiz sessiz duruyor. Bu şartlarda
"Bana mı sinirlendin?" diye sorarsınız veya "Sen niye sinirlisin?" diye mi? Bana mı sinirlendin? Demek daha
akıllıcadır. Size olmayabilir ve açılır derdini anlatır. Eğer sizeyse ne olduğunu konuşursunuz. Oysa "niye
sinirlisin?" demenizin altında "Sen sinirlisin" düşüncesi yatıyor. Konuşurken ince ayar önemli!
437) Taraflar kendi egolarını öne çıkarmak yerine kendini haklı görse bile gerektiğinde kendi gururundan fedakârlık edebilmeli, hataları varsa bunu kabul edebilme ve gerektiğinde geri adım atma olgunluğu
gösterilmelidirler.
438) Tarhan kişilere sevgilerinin analizini yapmayı öneriyor. "Ben karşımdakinin neyini seviyorum? Tipini, bana
kendimi özel hissettirmesini, mesleğini, duruşunu... Peki, bunları kaybettiğinde onu yine de sevebilecek
miyim?" denmeli ve kişiyi havalara uçuran "aşk"ın bir ayağı yere basmalı. Karşıdaki kişiye hissedilen yoğun
duygular böyle bir akıl süzgecinden geçirilmediği takdirde yanlış kararlar aldırabilir. Oysaki Mevlana'nın
pergel örneğinde olduğu gibi âşık dervişin bir ayağı her zaman yerde ve sabit olmalı. Aşk böyle
dengelendiğinde kalıcı olup çiftlere uzun ömürlü mutluluk yaşatabilir. Diğer türlüsü başa geldiğinde "Evlilik
aşkı öldürür" sözüne hak verilmeye başlanır.
439) Tartışma esnasında problemle eşinizin kişiliğini özdeşleştirmeyin... ("Zaten sen hep böylesin" filan demeyin)
440) Tartışmada her iki tarafın küçük de olsa hatası vardır. Hatalı yanlarınızı görüp özür dilediğinizde ve "Sen Haklısın" diyebildiğinizde eşiniz kavgada ısrar edecek neden bulamayacaktır. Haklı olduğunuzu kanıtlamak
hakkınızı aramak için değil konuyu aydınlatmak ve çözüm üretmek için konuşun. Sevginize zarar gelecekse
hakli olduğunuzu ispatlamış olsanız dahi bunun bir anlamı kalmayabilir.
441) Tartışmalarda eşinizin beynini okuduğunuzu iddia etmeyin. Eşinizin söyledikleriyle ilgili kendi yorumlarınızı
değil, eşinizin söylediğini, ağzından çıkanı doğru olarak kabul edin.
442) Tartışmalarınıza ailelerinizi karıştırmayın. (Eşinizin ailesine laf dokundurmayın) Eşinizin yetişme tarzını
eleştirmeyin...
443) Tartışmalarınızı kendi doğrularınızı eşinize kabul ettirmek için değil, gerçeği bulmak ve gerçekte uzlaşmak için
yapın. Haklı ise büyük bir memnuniyetle eşinize hak verin ve rahatlıkla özür dileyin...
444) Tartışmanız üzüyorsa başka bir odaya gidin. Öfkeli, kızgın ve gergin iken konuşmayın. Sakinleşince konuşun.
445) Tebessüm gösterin: Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve
somurtkan bir tavır sergilemeleridir Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına
yardımcı olur Asık bir surat negatif enerji yayar Evinizi soğuk bir ortama çevirir Hâlbuki güleryüz ve tebessüm,
muhabbetin kaynağıdır Muhabbet, bizi mutlu edecek yegâne ilaçtır Eşinize karşı tebessüm göstermek zor
olmasa gerek...
446) Tek boyutlu düşünmekten sakının; sikkenin her iki yüzünü görmeye çalışın
447) Toplumsal bir hastalığımız var; hep kendimizi başkalarıyla kıyaslarız, kendi içinizde kendi gelişiminize bakın
"onun şusu var benim yok, onun busu var benim yok adam ne cevap verecek; o adam çaldıysa ben de mi
çalayım" biz kendimize bakacağız. Evlendiğimizde nerdeydik şimdi nerdeyiz.
448) Toplumsal ilişkilerinizi ihmal etmeyin. Dünyanızı iki kişi ile sınırlandırmayın. Bu sizin ve eşinizin kısır döngüye
düşmesine neden olur. Eşinizle geçireceğiniz zaman ve sosyal etkinlikleriniz ya da arkadaşlarınızla
geçireceğiniz zaman konusunda dengeli olun. İçe kapanık bir aile olmayın, ama eşinizden de tamamen
bağımsızlaşmayın. Bu alanda kuracağınız denge çok önemlidir.
29
449) Umma ki küsmeyesin” Çok umduğumuzda çok küsüyoruz. Hep eşimizden beklenti içindeyiz. Beklentilerimiz
sevdiğimiz insanı geriyor, yoruyor. Ne zaman ki beklentilerimizi en aza indirip Allah rızası davranmaya başlarsak iki dünya mutluluğumuz için doğru adımları atmış oluruz. Bunun için de önce niyetlerimizi düzeltmemiz,
beklentisiz, temiz bir sevgi ile sevmemiz lâzım.
450) Ünlü bir düşünür “ Evlilik iki kişinin birbirine bakması değil, aynı yöne bakmasıdır” demiş. Bu söz aslında
evlilikte eşlerin ortak ilgi alanlarının ve değerlerinin olması gerektiğine işaret ediyor.
451) Unutmamak gerekir ki bir erkek / kadın eşine, evliliğine ne kadar sahip çıkıyorsa ailesi de onu o ölçüde kabul
edecektir. Yine eşine sevgi, saygı ve bağlılık gösteriyor ona değer veriyorsa eşi de onun ailesine o ölçüde kabul gösterecektir.”
452) Üzgün, sinirli ve morali bozuk olduğu zamanlarda isteklerinizi erteleyin.
453) Uzmanlara göre evlilikte ana sorun; kişilerin yeterince birbirini tanımaması, empati yapamaması, eşini aktif
dinleyememesi ve kaliteli zaman ayıramamasından kaynaklanıyor
454) Uzun ve mutlu bir evlilik için eşinize merhamet gösterin, sevginizi hissettirin, üslubunuzu koruyun ve onu
dinleyin... Bir de 'ben' değil 'biz' deyin...
455) Yakınlarına, akrabalarına özellikle anne ve babasına saygı gösterin, onların hatalarını eşinize mal etmeyin, onları sevdiğinizi gösterin ve bazen de eşinizden önce onları evinize davet edin.
456) Yaptığı fedakârlık ve özverilerin karşılık bulmasını ister. Maalesef bunu hiç bulamayan kadınlar da var a ma
eğitimli ve kariyer sahibi kadın bu karşılığı bulamazsa asileşir. Hırçınlasın Hatta karşısında ki adama hayatı dar
edebilir.
457) Yaşadığınız sorunlarda kimin suçlu olduğunu aramaya zaman harcamayın. Sorunu çözmeye yoğunlaşın. Enerjinizi böylece daha iyi kullanmış olursunuz.
458) Yaşadığınız sorunlarda, kendinizi eşinizin yerine koyun. Olaya onun açısından bakmaya özen gösterin.
Tepkilerini bu doğrultuda anlamaya çalışın.
459) Yaşamın hiçbir anında Allah'ı unutmayın, özellikle eşinize ve çocuklarınıza davranışta hep Allah'ı hatırlayın.
İnsan sadece Allah'ı andıkça, onun emirlerini uyguladıkça mutlu olabilir, asi takdirde sorun ve mutsuzluk insanın yakasın asla bırakmaz. "Kalpler sadece ve sadece Allah'ı anmakla huzur bulacaktır."
460) Yatağınızı ayırmayın. Cinselliği bir ceza yöntemi olarak kullanmayın.
461) Yemek saatleri, kahvaltı zamanları muntazam olmalı. Çocuklar büyüyünce sofraya ailece oturamasanız bile
siz eşinizle yemeğinizi birlikte yiyin.
462) Yıkıcı eleştiride bulunmak: "Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun.
Beceriksizsin. Filânın eşinden ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun." şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa iletişimde "ben" dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: "Ben bu
sözünden veya davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım." Bu ifade daha ince ve yumuşak
olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
463) Yüce Allah insanları, birbirlerine muhtaç olacak, birbirlerini tamamlayacak şekilde yaratmıştır.
464) Yuvayı, ancak karşılıklı sevgi ve saygı ayakta tutabilir. Taraflar birbirlerine sevgi ve saygı besledikleri
müddetçe, yuva yaşamakta devam eder. Karşılıklı sevgi ve saygı kalmadığı zaman, yuva da artık yıkılmış
demektir;
465) Zıtlığı bozup eşimizi kendimize benzetmeye çalışmadığımız sürece zıt olmanın keyfini çıkarabiliriz.
466) 'Zor insan' olmayın: Kimi eşler kolaydır Yaratılıştan neşeli ve mutludur Mutlu oldukları için eşlerini de mutlu
ederler Fakat bazılarını mutlu etmek kolay değildir "Ben zor bir insanım " deyip işin içinden çıkmak hüner
değildir Hüner, kolay yaşanılan insan olmaktadır
söylemenizi istiyor
362) O sizden, kendisini aşağılayacak söz ve tavırlardan, kendisinin çirkin olduğunu söylemekten, yaptığı bir takım
işleri beğenmeseniz bile bunu hakaretvari b ir tarzda söylemekten kaçınmanızı istiyor.
363) O sizden, yersiz kıskançlıklarla huzurunuzu bozmamanızı, durup dururken kalplere fitne düşürecek zan ve kuruntulara kapılmamanızı istiyor
364) O sizden, zaman zaman işleyebileceği bir takım mühim olmayan kusurlarını görmezlikten gelmenizi, affetmenizi, mühim kusurları olursa onları tamir ederken de, hakaret etmeden hikmetli bir şekilde davranmanızı,
kendinizin de kusur işleyebileceğinizi unutmamanızı istiyor.
365) Öğüt vermek: Bundan da şiddetle sakınmamız lâzım. Erkeğe sürekli olarak neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğinin söylenmesi, erkek açısından son derece rahatsız edicidir. Kadını mutlu edecek iyi bir koca nasıl olunur?
Erkekler bu konu ile ilgili nasihat dinlemekten zaten hiç hoşlanmazlar. “Onu öyle yapma, bunu böyle yapma,
önce şunu ye, sonra onu yersin, fazla yeme, onu oraya koyma kirlenir, bunu yapma sağlığına zararlı, parayı
şöyle harca daha iyi olur, onu oradan kaldır, onu oraya atma…” Oysa koca o yaşa gelene kadar öğreneceğini
öğrenmiştir. Kadının çabaları genellikle nafiledir.
366) Olumlu ve olumsuz duygularınızı (sevgi-saygı, kızgınlık-korku, güven, düş kırıklığı her ne yaşıyorsanız) birbirinizle saydam ve dürüstçe paylaşın. Duygularınızı paylaşırken birbirinize destek olun. Dinleyin, anlamaya
çalışın, duygularınızdan dolayı birbirinizi suçlamayın
367) Olumsuz duygularınızı erkeği suçlamadan paylaşmalısınız.
368) Ön fikirli olmayın, yani karşınızdakini "peşin hükümle" haksız ilan etmeyin. Örneğin; "Sen anlaşılmazsın" yerine "Ben seni anlamakta zorlanıyorum" demeyi tercih ed in. Aslında böyle yapınca karşı tarafın savunmasını
kırıyor ve onu açık olmaya zorluyorsunuz. Karşınızdakinin lafını ağzına tıkamaktansa cevap almaya bakın. Ne
istediğinizi tam olarak bilin. Karşınızdakinden şikâyet edeceğinize, siz tam olarak ne istediğinizi söyleyin ve
karşınızdakinin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam edin. Sonuçta sizin kafanızın içinde ne
olduğunu bilemeyebilir. Genellikle tartışmaların başlama nedeni, birisinin sevgi arayışı, ilgi ve alâka isteğidir.
Ne istediğinizi tam olarak bilin ve onu isteyin. Sevgi dilenmek için rol yapmayın.
369) Önce arkadaşlık! Hatta arkadaşlık öyle ön plana çıkmalı ki aşk ancak arkasından gelmeli. Çünkü romantik
aşkın kıvılcımı söndüğünde arkadaşlık ateşinin kalpleri ısıtıyor olması lazım.
24
370) Öncelikle evliliğin bir eğlence aracı olmadığını bilmeliyiz. Bir ömrü kapsayan bu sünnetin asıl hedefi, helalinden yuva kurmak, haramlardan korunmak, nesil yetiştirmek, hayat nimetine fiilen şükretmek ve nefsi terbiye
etmektir. Zaten aileyi ve değerli yapan şey de ondaki niyet ve hedef değil midir? Hedefi edep ve cennet
olmayan evlilikler ve eğlenceden ibaret olur. Böyle bir evlilik üzerine kurulamayacağı gibi, onunla insan terbiyesi de gerçekleşmez.
371) Önemli konuları karşınızdaki insanın işi başından aşkınken gündeme getirmeyin. Sizin birinci önceliğiniz belki
de o sırada karşınızdaki insanın birinci önceliği değil. Hele işi başından aşkınsa, yoğunsa, kafasına iş
takılmışsa... Oysa siz, gerekli ilgiyi göstermediği sonucunu yanlış da olsa çıkaracaksınız. Bekleyin... D oğru zamanı yakaladığınızda konu orada çözülecektir. Yanlış zamanlama yüzünden çözümlenemediğinde içinizde
büyüyecektir. Çözünemeyen sorunlar zamanın geçmesi ile beslenerek büyür.
372) Onun ailesi ve yakınları için çektiğiniz zahmetleri yüzüne vurmayın.
373) Onun incitip, kırdığınızda ve hatanızı anladığınız zaman ondan özür dileyin ve ona ihtiyaç duyduğu sevgiyi
gösterin.
374) Onun nasıl düşündüğünü, nelerden hoşlanıp, neleri sevmediğini ve isteklerinin ne olduğunu öğrenmeye
çalışın. Daha sonra onun güzel ve mantıklı isteklerini karşılamaya çalışın. Onun isteklerini hemen önceden
fark edin ve size demesine gerek kalmadan yapmış olun.
375) Onunla ilgilenin, gününün nasıl geçtiğini sorun.
376) Onunla ilgili güzel şeyler düşündüğünüzde, ona, bunu söyleyin. Hemen söyleyin! Güzel sözler ve iltifatlar,
sizin ilişki bankanızdaki en önemli yatırımınızdır.
377) Örnek alınacak bir davranış sergileyin Eşinize karşı, size davranılmasını istediğiniz gibi davranın Eğer eşinizin
size karşı saygılı ve sabırlı olmasını, sizine yardım etmesini, size sevgi ve ilgi göstermesini ve sizi savunmasını
istiyorsanız, sizin de ona karşı öyle olmanız gerekmektedir Böylece eşinizde kendinize karşı iyi bir intiba
bırakmış olursunuz
378) Ortada bir sorun varsa kişi önce kendisini değiştirmeli ardından da eşinin değişmesini beklemeli. Özellikle
erkekler, kendisine bir şeyin yapılmasının söylenmesinden hoşlanmazlar. Bu yüzden kadın, eşine yol
göstermek yerine zemin hazırlamalıdır.
379) Özellikle şiddetten uzak durun, ister söze dayalı ister fiziksel şiddet kullanmayın.
380) Özgürlüğüne çok meraklı olanlar evlenmesin. Evlenen kişiler de, eşleri için, ilişkileri için fedakarlık yapmak
zorunda olduğunu bilsin... "Hem evleneyim hem de kimseye verilecek hesabım olmasın" diye bir mantıkla
evlilik ilişkisi yürütülemez.
381) Özür dilemeyi bilin. Eğer yanlış bir şey yaptıysanız bunu itiraf edin ve özür dileyin. Hata yapmanız dünyanın
sonu değil ki zaten. Önemli olan bunu fark etmiş olmanız. Ancak tabii ki bunu alışkanlık haline getirmeyin.
Nasılsa özür diliyorum konu kapanıyor diye düşünmeyin
382) Özveri tek taraflı olmaz: Eşiniz mutluluğunuz için ne kadar özveride bulunuyorsa siz de bir o kadar fedakârlıkta bulunun. Fedakârlığı hep karşıdan beklemek bencilliktir. Bencillikse mutluluğu zedelemekle kalmaz,
zamanla fedakâr eşi de bıktırır. Eve "dert" getirmeyin. Şayet aileleriniz problemlerinize çözüm üretmek yerine olayları daha da büyütüp eşinizle aranızı açıyorsa ailelerinizi problemlerinizden uzak tutun. Evlilik ruhunu
oluşturun. Mutluluk ruh gibidir. Ruh bedene girmeden beden canlanmadığı gibi mutluluk ruhunun olmadığı
evlilikler de cansızdır. Evin eşyalarına bile bir yabanilik siner. Eşinizi mutlu etmeye çalışın ki o da size mutluluk
olarak geri dönsün.
383) Para hakkında konuşun. Öncelikle her ay bir bütçe planı yapın, ödemeleri ve muhtemel harcamaları birlikte
belirleyin. Birlikte bütçe planı yapmak, ekonomik hedefinize daha çabuk ulaşmanızı sağlar.
384) Pek çok kadın anne olduktan sonra eski yaşam şeklini devam ettiremiyor. Oysa anne olduktan sonra da
kendimize ve eşimize zaman ayırmamız gerekiyor. Mükemmel anne olmaya çalışmayın. Hem kendinizi hem
de eşinizi ilgiden mahrum bırakmayın. Anne kimliğine saplanıp cinselliği ve cinsel kimliği unutmak evlilikte
ciddi sorun yaratabiliyor
385) Pire için yorgan yakmayın. Eşinizde fark ettiğiniz zaafların daha kötüsüne sahip olan insanları düşünün. Böylelikle bazen küçücük davranışları nasıl da abarttığımızı daha iyi fark edersiniz.
25
386) Pireyi deve yapmayın; küçük ve önemsiz meseleleri büyütmeyin iyimser insanlara göre pire de vardır, deve
de Kötümser insanlara göre ise sadece deve vardır Çünkü onlar pireyi de deve görürler Böylece küçük olayları
büyütür ve onların karşısında acizlik gösterirler
387) Problem karşısında problemi çözmeye harcayacağınız enerjiyi panikle tüketmeyin. Tıpkı düşman askeri
gelmeden düşmana saldırıp mermisini tüketen asker gibi olmayın. Su-i zanlarla ve “ben öyle tahmin
etmiştim. Eee, ben şöyle sanmıştım” cümleleriyle anlayıp dinlemeden hareket etmeyin. Problem yokken
problem varmış gibi davranmayın. Unutmayın ki, tahrip kolay, tamir zordur. Bir sözle eşinizin kalp sarayını
yıkabilirsiniz. Fakat bin sözle tamir edemezsiniz.
388) Problemin çözüleceği yer, ürediği yerdir. Aile içinde üreyen problemlerden kaynaklanan tartışmaları evinizin
dışına taşırmayın.
389) Problemlerinizi ertelemeyin, tazeyken çözmeye çalışın Problemler ertelendikçe, büyür, büyüdükçe de çözümsüzlüğe doğru giderler. Mevcutlarınıza razı olun, elinizdekilerle memnun olmayı bilin, başkasına özenmeyin
Siz, öncelikle siz olun Başkası olmaya kalkmayın Magazin basınında yer alanların, sahte gülücükleri ve renkli
dünyaları sizi etkilemesin Onların tozpembe dünyalarının gerisinde korkunç bir yalnızlık ve sevgisizlik yattığını
unutmayın
390) Problemlerinizi ertelemeyin, tazeyken çözmeye çalışın Problemler ertelendikçe, büyür, büyüdükçe de
çözümsüzlüğe doğru giderler
391) Rahat olmanın, huzurlu olmanın en iyi yöntemi, eşinin iyi taraflarını görmektir.
392) Ruhsal ve bedensel sağlığınız konusunda konuşun. Yaşadığınız depresyonlar, bağımlı olduğunuz şeyler, sigara, alkol, kumar vs, konusunda mutlaka dürüst olun. Bu tür kon uları en baştan konuşmayı deneyin çünkü daha sonra öğrenildiklerinde yıkıcı olacak konulardır bunlar.
393) Sabah kahvaltılarını beraber yapın: Evlilik hayatında eşler arasına iş ve çocuklar girdiğinde karı-kocanın
görüşmeleri bile neredeyse asgariye iner Siz bunun için ailenizin birlikte olduğu zaman dilimlerini iyi değerlendirin Bu zaman dilimlerinden biri de sabah kahvaltılarıdır Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da
erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz
394) Sabırlı olun: Evlilikte mutluluğun yolu sabırdan geçer. Ne var ki, gençler evlenir evlenmez mutluluk ülkesine
uçmak istiyor. Önlerine çıkan küçük bir pürüzde elleri ayaklarına dolaşıyor. Oysa demir, ateşte dövülmeden
şekil almaz. Meyve güneşte yanmadan olgunlaşmaz.
395) Sadık olun: Sağlıklı ve mutluluk verici bir ilişkinin temeli bağlılığa dayanır Yakınlaşmaktan korktuğunuz için
sevdiğinizden uzaklaşmak isteseniz de, sadakat sayesinde ona bağlı kalırsınız Sadakat, sorumluluk almak,
korkuları kontrol etmek ve duygusal olarak hazır olmak demektir Eğer iki taraf da gereken sadakati
gösterirse, sağlıklı bir ilişki için ilk adım atılmış olacaktır
396) Şaka dahi olsa evli çiftlerin birbirlerine kesinlikle yalan söylememeleri gerekir. Çünkü yalan söylenen yerde
güven zayıflar, güvenin azaldığı yerde ise sevgi kaybolur ve bu da korkulan beraberinde getirir. Bir bakarsınız
ki ilişkinizi korkular yönetmeye başlar. Bu da evlilik bağlarını zayıflatır,
397) Şayet eşinizi mum gibi eritip istediğiniz şekle sokmayı düşünürseniz baştan kaybedersiniz. Çünkü eşinizin
çocukluktan beri alışıp geldiği alışkanlıkları bir anda değiştirmek kolay olmadığı gibi; böyle bir şeye kalkışmak
da doğru değildir. "Eşimi nasıl değiştirip istediğim şekle sokarım?" diye düşünen eşler, "Eşimle frekanslarımızı
nasıl tutturabilirim? Onunla nasıl uyum sağlayabilirim?" diye düşünürlerse mutlu olmak için ilk adımı atmış
olurlar. Diğer adımlar, arkadan kendiliğinden gelir.
398) Saygı ve sevginin en önemli belirtisinin "dinlemek" olduğunu bilin.
399) Saygı, insanı adam yerine koymaktır. Sen varsın ve önemlisin. Onun düşüncelerine hemen muhalefet etme
onun düşüncelerini anlamaya çalışmaktır.
400) Saygısızlık: Kimi eşler, evlenir evlenmez "Karı-koca arasında resmiyet mi olur?" düşüncesiyle saygıyı rafa
kaldırıyorlar. Hâlbuki saygı, sevgiyi besler. Her kaba söz ve davranış, sevgi duvarından koparılan tuğladır.
401) Sen dili değil, "ben dilini kullanın. "Sen dili" saldırgan, suçlayıcı ve küçük düşürücüdür. Karşıdaki insanı, sizi
anlamaya değil, size karşı savunmaya iter.
26
402) Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden
ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun" şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa
iletişimde "ben” dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: "Ben bu sözünden veya davranışından dolayı
çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım." Bu ifade daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu
da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
403) Sen yerine "Ben” kullanın. Kural basit. Hep geç kalıyorsun yerine " "Beklemekten haz etmiyorum" veya "Da-ğınıksın" yerine "Arkanı toplamaktan yoruldum" gibi. Kendinizi nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz!
404) Seni seviyorum ama şu, şu davranışların beni rahatsız ediyor.” diye rahatsızlığı söz ve davranışlarla anlatmalıdır. Bazen kişi davranışının eşini rahatsız ettiğinin farkına varmayabilir. Mesajı alan eş de; “Bende problem yok sen yanlış algılıyorsun” deyip işin içinden çıkmamalıdır.
405) Sevdiğinizi sözle ifade edin: Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur Erkekler sevdiklerini söylemezler Hanımlar da genelde bundan şikâyet eder Hâlbuki biz Müslümanlara Peygamber
Efendimiz'in Sallallahu Aleyhi Vesellem "Mü'min, mü'min kare sevdiğini söylesin" tavsiyesi vardır Müslümanlara söylememiz gereken sözleri eşimizden niye esirgeyelim ki?
406) Sevgi notlan bırakın: Eşinizin görebileceği yerlere sevgi notları bırakın Evde minik kâğıtlara minik sözler yazıp
kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın Sevginizi ifade etmek, bu
duygunun beslenmesine vesile olacaktır
407) Sevginizi göstermek sadece dilde kalmasın, bunu uygulamaya dökün. Örneğin doğum gününde, evlilik
yıldönümünde mutlaka bir hediye alın, ara sıra elinizde bir demet çiçekle eve gelin.
408) Sevgisizlik: Kimileri evlendikten sonra "seni seviyorum" demeyi angarya görerek "Ona devamlı sevdiğimi
hatırlatmama ne gerek var?" diyorlar. Oysa sevgiyi açığa vurmamak, odun atılmayan ateş gibi sevgi ateşini
söndürmektir.
409) Sevgiyi karşı tarafa iletmek çok önemlidir. Kadın ve ya erkek diyor; ben eşimi çok seviyorum ama karşı taraf
bunu anlamıyor, hissetmiyor. Öbür tarafa saygı gösterin. Saygı bir insanın elini ayağını öpmek değil, susmak
değil saygı, insanı adam yerine koymaktır. Sen varsın ve önemlisin. Onun düşüncelerine hemen muhalefet
etmemek, onun düşüncelerini anlamaya çalışmaktır
410) Sevgiyi, saygıyı ve güveni koruyun. Bunlar evliliğin en önemli dayanaklarıdır.
411) Sevmek, anlamaktır; zira seven, sevdiğinin hâli ile hallenir. Sevginin gerçekliğini ve sürekliliğini koruyabilmek
kolay değildir. Bu iş, kesintisiz bir emek ve çabayla sağlanır.
412) Sinir olduğunuzda susmayı tercih edin. Eşinizle ilgili olumsuz düşünceler zihninizi fazla meşgul ettiğinde asla
onunla konuşup gönlünü incitmeyin. Mutlaka konuşmanız gereken şeyler olduğunu düşünüyorsanız ikiniz de
daha güzel duyguların etkisi altında iken ve kendi dünyanızı yansıtacak şekilde düşüncenizi belirtin. Çünkü bu
duyguların sorumlusu eşiniz değil sizsiniz. Fakat onun yapabileceği davranış konusunda beklentinizi de
iletişim kurallarına dikkat ederek konuşun. Evlilikte incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerle yapılmış kavgalar genellikle böyle başlar.
413) Sinirlendiğinizde Hz. Ali'nin (a.s) şu sözünü hatırlayın: " Sinirlendiğin zaman cezalandırma, emretme, karar
verme."
414) Siz eşinizle bir ailesiniz. Bunu ilke olarak kabul edin. Anne ve babalarınızın evlilik ilişkinize karışmalarına izin
vermeyin, baştan sınırlarınızı koyun.
415) Siz ona sevgi gösterin ve onunda size sevgi göstermesini sağlayın. Sevginizi karşılıklı olarak kalben, sözlü ve
patrikte gösterin.
416) Siz siz olun, eğer karşınızdaki size olduğunuzdan daha fazla kıymet veriyorsa, sizi olduğunuzdan mükemmel
görüyorsa, size sırılsıklam âşıksa, uzaklaşın ondan.
Dozunca seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler
beklemeyen, zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzel değil mi?
417) Sizi düş kırıklığına uğratırsa, görmezden gelin ve Onu cezalandırmaya kalkışmayın.
418) Sizin için en değerli insan eşiniz olmalıdır, herkesten çok ona değer verin.
27
419) Sizin için önemli olan her konuyu mutlaka konuşun. Onun için önemli olanları dinleyin. Böylece akrabalarla
ilgili durumları, maddi sorunları, gelecek planları hakkında düşüncelerinizi ortaya açıkça koymuş olacaksınız.
Eşinizi, daha ilk günden ve her yönüyle tanımak, ilerleyen zamanlarda karşınıza çıkabilecek sorunlarda nasıl
davranacağınızı bilmeniz açısından önemlidir.
420) Sizin için önemli olan kimi şeyler, eşiniz için aynı önemi taşımaz. Bu durumu anlayışla karşılamalı ve mutlu
olabilmek için ortalama bir yol bulmalısınız. Çünkü, iki kişi arasındaki mutluluk, karşıdakinin isteklerine saygılı
olmakla yakından ilgilidir.
421) Sizin zararınıza dahi olsa her zaman hakkı söyleyin. Hadisine inanın, evlilik yaşamında da bunu uygulamaya
çalışın. Kadın ve erkek hiç biri kendi düşüncesi ve hoşlandığını başkasına yükleyemez. Doğru olanı, hak olanı
ister kadın söylesin ister erkek diğerinin kabul etmesi gerekir.
422) Sonuç olarak, ömür boyu devam eden iyi bir evliliğin, her gün gelişen bir birliktelikten geçtiğini, yani bir
olmak anlamına geldiğini unutmayın. Evlilik aynı dalı paylaşmak, aynı yuvanın zahmetlerini birlikte çekmek ve
bu zahmet leri eşlerin birbirlerine daha kolay hale getirmesidir.
423) Sorunlarınıza çözüm ararken kırıcı olmayın. Birbirinizi değil sorunu merkeze alın.
424) Sorunlarınızı başkalarının yanında konuşmayın. Kimseyi evliliğinizin hakemi yapmayın. Mümkünse sorunlarınızı yalnızken ve sakin bir ortamda konuşun.
425) Sorunlarınızı konuşurken, sorunlar sağanağına dönüştürmeyin. Konuşurken tek bir sorun üzerinde durun, konuyu saptırmayın başka sorunları konunuza dâhil etmeyin. Her bir sorununuzu ayrı zamanlarda çözmeye
çalışın.
426) Sorunu yatağınıza taşımayın. Yatağınız sizin savaş alanınız değildir. Biriktirilmiş sorunlarla yatağa girilirse eşler
arasında soğukluk başlar.
427) Şöyle ki; eşimizin kusurları, eksiklikleri ve hoşlanılmayan davranışları karşısında sert bir tepki göstermemeli
ve şiddete başvurmamalıyız; tam tersine, şefkat ve samimiyetle yaklaşmalıyız. Çünkü kadının da, erkeğin de
sözlerinde ve davranışlarında karşı tarafın hoşlanmayacağı eksikliklerinin olması doğaldır. Ne var ki müdara
etmek, eşimizin kusurları ve eksiklikleri karşısında umursamaz olmamız anlamına gelmez. Müdaranın anlamı,
eşimizin kusuru veya eksikliğini gidermeye çalışırken onun kapasitesini göz önünde bulundurmamız, yapabileceğinden ondan beklemememiz ve istenmeyen özellikleri karşısında büyük insanlara yakışan bir davranış
sergilemen
428) Söz, nişan ve düğün olana kadar centilmenlik, cömertlik, iyilik, hürmet, saygı pozları takınılıyor. Oysa iş
sağlama alındığında, yani evlilik gerçekleştiğinde, nezâket ve letâfet, rafa kalkıyor. Tepe tepe kullanmak
diyorlar buna ki, insanın, paspası tepmeye bile hakkı yoktur, hanımını ya da beyini o mantıkla kullanmaya
kalkışması ne demek?!.”
429) Sürekli "şöyle hareket et, şöyle davran, şöyle konuş" diyerek eşi, çocuk eğitir gibi eğitmeye kalkışmak,
sevginin ölüm tuzağıdır.
430) Sürekli eşinize karşı olumlu düşüncüler içinde olun ve unutmayın ki, o Allah'ın size vermiş olduğu bir
emanettir ve bu emaneti iyi koruyun.
431) Sürekli geçmişi getirmek: Herkesin evliliğinde, geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları,
kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürülmeler, hayal kırıklıkları, vs... Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli
gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunların pekişmesine neden olur. "Evliliğin ilk yıllarında bana
yaptıklarını hiç unutamıyorum. Seni affedemiyorum. Annen yüzünden bana Şöyle davranmıştın. Annen baban bana şöyle yapmışlardı ve sen beni yalnız bırakmıştın." biçimindeki iletişimsizlik yerine, varsa olumlu bir
davranış şöyle söylenebilir: "Evliliğin ilk dönemlerine göre daha farklısın; ben de hatalarımı düzelttim. Şimdi
daha iyi bir noktadayız." Bu yaklaşımda olumluya dikkat çekiliyor, pozitif ortam oluşuyor ve de motivasyon
artıyor.
432) Sürekli savunma yapma: Saygısızlık bir kere eve girdiği zaman, ilişki kötüden daha kötü olur. Suçlamalar arttıkça, savunmalar da artar. Bu, sorunları daha da ağırlaştırır. Eşlerin her ikisi de, kendisini "masum kurban"
gibi görür. Tam da bu yüzden, sorunları çözmek üzere ikisi de sorumluluk almazlar. Sürekli kendilerinin masum olduğunu anlatmaya çalışıp dururlar. Savunmacı yaklaşımı kırmanın birinci yolu eşin her sözünü bir
saldırı olarak görmekten vazgeçmek, bu sözlerin güçlü bir şekilde ifade edilmiş bir bilgi olduğunu görmektir.
28
433) Tabi ki öncelikle ev işlerinde eşinize yardım etmeniz gerekir, ama eğer çok yorgunsanız veya başka nedenlerden dolayı ona yardım edemiyorsanız, hiç olmazsa yardım etmek istediğinizi belli ettirin. Sizin her işte
onunla beraber olduğunuzu inandırmalısınız.
434) Takdir etmeyi, hediye vermeyi, sevmeyi, saygı duymayı, hürmet etmeyi, emin olmayı, haber vermeyi,
paylaşmayı, helâlleşmeyi, insan yerine koymayı, belki de en önemlisi, hatasından ötürü özür dilemeyi ve
gönül almayı bilen kişi, evli kalabilir.
435) Talimat vermeyin, rica edin. Talimatla rica arasındaki fark; Talimat yerine gelmezse cezası vardır. Mesela bir
somurtma, bir hareket, sessizlik, sırt dönme. Oysa ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica
ettiğinizde her şey daha kolay olur. Gerçek rica kimseye sorumluluk yüklemez.
436) Tam olarak neyi kastettiğinizi açık edin. Mesela eşiniz bir köşeye çekilmiş sessiz sessiz duruyor. Bu şartlarda
"Bana mı sinirlendin?" diye sorarsınız veya "Sen niye sinirlisin?" diye mi? Bana mı sinirlendin? Demek daha
akıllıcadır. Size olmayabilir ve açılır derdini anlatır. Eğer sizeyse ne olduğunu konuşursunuz. Oysa "niye
sinirlisin?" demenizin altında "Sen sinirlisin" düşüncesi yatıyor. Konuşurken ince ayar önemli!
437) Taraflar kendi egolarını öne çıkarmak yerine kendini haklı görse bile gerektiğinde kendi gururundan fedakârlık edebilmeli, hataları varsa bunu kabul edebilme ve gerektiğinde geri adım atma olgunluğu
gösterilmelidirler.
438) Tarhan kişilere sevgilerinin analizini yapmayı öneriyor. "Ben karşımdakinin neyini seviyorum? Tipini, bana
kendimi özel hissettirmesini, mesleğini, duruşunu... Peki, bunları kaybettiğinde onu yine de sevebilecek
miyim?" denmeli ve kişiyi havalara uçuran "aşk"ın bir ayağı yere basmalı. Karşıdaki kişiye hissedilen yoğun
duygular böyle bir akıl süzgecinden geçirilmediği takdirde yanlış kararlar aldırabilir. Oysaki Mevlana'nın
pergel örneğinde olduğu gibi âşık dervişin bir ayağı her zaman yerde ve sabit olmalı. Aşk böyle
dengelendiğinde kalıcı olup çiftlere uzun ömürlü mutluluk yaşatabilir. Diğer türlüsü başa geldiğinde "Evlilik
aşkı öldürür" sözüne hak verilmeye başlanır.
439) Tartışma esnasında problemle eşinizin kişiliğini özdeşleştirmeyin... ("Zaten sen hep böylesin" filan demeyin)
440) Tartışmada her iki tarafın küçük de olsa hatası vardır. Hatalı yanlarınızı görüp özür dilediğinizde ve "Sen Haklısın" diyebildiğinizde eşiniz kavgada ısrar edecek neden bulamayacaktır. Haklı olduğunuzu kanıtlamak
hakkınızı aramak için değil konuyu aydınlatmak ve çözüm üretmek için konuşun. Sevginize zarar gelecekse
hakli olduğunuzu ispatlamış olsanız dahi bunun bir anlamı kalmayabilir.
441) Tartışmalarda eşinizin beynini okuduğunuzu iddia etmeyin. Eşinizin söyledikleriyle ilgili kendi yorumlarınızı
değil, eşinizin söylediğini, ağzından çıkanı doğru olarak kabul edin.
442) Tartışmalarınıza ailelerinizi karıştırmayın. (Eşinizin ailesine laf dokundurmayın) Eşinizin yetişme tarzını
eleştirmeyin...
443) Tartışmalarınızı kendi doğrularınızı eşinize kabul ettirmek için değil, gerçeği bulmak ve gerçekte uzlaşmak için
yapın. Haklı ise büyük bir memnuniyetle eşinize hak verin ve rahatlıkla özür dileyin...
444) Tartışmanız üzüyorsa başka bir odaya gidin. Öfkeli, kızgın ve gergin iken konuşmayın. Sakinleşince konuşun.
445) Tebessüm gösterin: Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve
somurtkan bir tavır sergilemeleridir Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına
yardımcı olur Asık bir surat negatif enerji yayar Evinizi soğuk bir ortama çevirir Hâlbuki güleryüz ve tebessüm,
muhabbetin kaynağıdır Muhabbet, bizi mutlu edecek yegâne ilaçtır Eşinize karşı tebessüm göstermek zor
olmasa gerek...
446) Tek boyutlu düşünmekten sakının; sikkenin her iki yüzünü görmeye çalışın
447) Toplumsal bir hastalığımız var; hep kendimizi başkalarıyla kıyaslarız, kendi içinizde kendi gelişiminize bakın
"onun şusu var benim yok, onun busu var benim yok adam ne cevap verecek; o adam çaldıysa ben de mi
çalayım" biz kendimize bakacağız. Evlendiğimizde nerdeydik şimdi nerdeyiz.
448) Toplumsal ilişkilerinizi ihmal etmeyin. Dünyanızı iki kişi ile sınırlandırmayın. Bu sizin ve eşinizin kısır döngüye
düşmesine neden olur. Eşinizle geçireceğiniz zaman ve sosyal etkinlikleriniz ya da arkadaşlarınızla
geçireceğiniz zaman konusunda dengeli olun. İçe kapanık bir aile olmayın, ama eşinizden de tamamen
bağımsızlaşmayın. Bu alanda kuracağınız denge çok önemlidir.
29
449) Umma ki küsmeyesin” Çok umduğumuzda çok küsüyoruz. Hep eşimizden beklenti içindeyiz. Beklentilerimiz
sevdiğimiz insanı geriyor, yoruyor. Ne zaman ki beklentilerimizi en aza indirip Allah rızası davranmaya başlarsak iki dünya mutluluğumuz için doğru adımları atmış oluruz. Bunun için de önce niyetlerimizi düzeltmemiz,
beklentisiz, temiz bir sevgi ile sevmemiz lâzım.
450) Ünlü bir düşünür “ Evlilik iki kişinin birbirine bakması değil, aynı yöne bakmasıdır” demiş. Bu söz aslında
evlilikte eşlerin ortak ilgi alanlarının ve değerlerinin olması gerektiğine işaret ediyor.
451) Unutmamak gerekir ki bir erkek / kadın eşine, evliliğine ne kadar sahip çıkıyorsa ailesi de onu o ölçüde kabul
edecektir. Yine eşine sevgi, saygı ve bağlılık gösteriyor ona değer veriyorsa eşi de onun ailesine o ölçüde kabul gösterecektir.”
452) Üzgün, sinirli ve morali bozuk olduğu zamanlarda isteklerinizi erteleyin.
453) Uzmanlara göre evlilikte ana sorun; kişilerin yeterince birbirini tanımaması, empati yapamaması, eşini aktif
dinleyememesi ve kaliteli zaman ayıramamasından kaynaklanıyor
454) Uzun ve mutlu bir evlilik için eşinize merhamet gösterin, sevginizi hissettirin, üslubunuzu koruyun ve onu
dinleyin... Bir de 'ben' değil 'biz' deyin...
455) Yakınlarına, akrabalarına özellikle anne ve babasına saygı gösterin, onların hatalarını eşinize mal etmeyin, onları sevdiğinizi gösterin ve bazen de eşinizden önce onları evinize davet edin.
456) Yaptığı fedakârlık ve özverilerin karşılık bulmasını ister. Maalesef bunu hiç bulamayan kadınlar da var a ma
eğitimli ve kariyer sahibi kadın bu karşılığı bulamazsa asileşir. Hırçınlasın Hatta karşısında ki adama hayatı dar
edebilir.
457) Yaşadığınız sorunlarda kimin suçlu olduğunu aramaya zaman harcamayın. Sorunu çözmeye yoğunlaşın. Enerjinizi böylece daha iyi kullanmış olursunuz.
458) Yaşadığınız sorunlarda, kendinizi eşinizin yerine koyun. Olaya onun açısından bakmaya özen gösterin.
Tepkilerini bu doğrultuda anlamaya çalışın.
459) Yaşamın hiçbir anında Allah'ı unutmayın, özellikle eşinize ve çocuklarınıza davranışta hep Allah'ı hatırlayın.
İnsan sadece Allah'ı andıkça, onun emirlerini uyguladıkça mutlu olabilir, asi takdirde sorun ve mutsuzluk insanın yakasın asla bırakmaz. "Kalpler sadece ve sadece Allah'ı anmakla huzur bulacaktır."
460) Yatağınızı ayırmayın. Cinselliği bir ceza yöntemi olarak kullanmayın.
461) Yemek saatleri, kahvaltı zamanları muntazam olmalı. Çocuklar büyüyünce sofraya ailece oturamasanız bile
siz eşinizle yemeğinizi birlikte yiyin.
462) Yıkıcı eleştiride bulunmak: "Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni dinlemedin. Hep bağırıyorsun.
Beceriksizsin. Filânın eşinden ibret al. Beni üzmekten zevk alıyorsun." şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı, yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa iletişimde "ben" dilini kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: "Ben bu
sözünden veya davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım." Bu ifade daha ince ve yumuşak
olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu da olaya yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
463) Yüce Allah insanları, birbirlerine muhtaç olacak, birbirlerini tamamlayacak şekilde yaratmıştır.
464) Yuvayı, ancak karşılıklı sevgi ve saygı ayakta tutabilir. Taraflar birbirlerine sevgi ve saygı besledikleri
müddetçe, yuva yaşamakta devam eder. Karşılıklı sevgi ve saygı kalmadığı zaman, yuva da artık yıkılmış
demektir;
465) Zıtlığı bozup eşimizi kendimize benzetmeye çalışmadığımız sürece zıt olmanın keyfini çıkarabiliriz.
466) 'Zor insan' olmayın: Kimi eşler kolaydır Yaratılıştan neşeli ve mutludur Mutlu oldukları için eşlerini de mutlu
ederler Fakat bazılarını mutlu etmek kolay değildir "Ben zor bir insanım " deyip işin içinden çıkmak hüner
değildir Hüner, kolay yaşanılan insan olmaktadır