Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Fil Yavrusu Yiyenlerin Hikayesi

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
Fil Yavrusu Yiyenlerin Hikayesi

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,
Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.

Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.

Şimdi yine sözü çok uzatmadan 32. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:


ARİFİN VERDİĞİ ÖĞÜTLER

Hırs ve tama'lan yüzünden fil yavrusunu yiyenlerin ve "Yemeyin." diye öğüt verenin öğüdünü dinlemeyenlerin hikâyesi.

• Belki işitmişsindir; Hindistan'da bir arif, dostlarından beş on kişinin,

® Uzun bir yolculuktan aç, çıplak olarak geldiğini gördü.

® Arifin merhameti ve sevgisi coştu, onlara hoşça bir selâm verdi. Onlara gül gibi güldü, açıldı.

® Ve dedi ki: "Herhalde mideniz bomboştur. Açsınız, sizler açlık kerbelâsında bir çok zahmetlere, meşakkatlere, sıkıntılara düştünüz.

® Fakat ne olursa olsun dostlar; Allah aşkına olsun, sakın fil yavrusu yemeyiniz.

® Şimdi gideceğiniz bu tarafta bir fil yavrusu vardır. Benim öğüdümü candan, gönülden dinleyin de, o fil yavrusuna dokunmayın.

® Zaten gideceğiniz bölgede yolunuza fil yavruları çıkacaktır. Onları avlamayı gönlünüz pek ister.

• Çünkü onlar çok körpedir, çok sevimlidir, çok semizdir. Fakat anaları pusuya yatmış, onları gözetmektedir.

® Her ana gibi, ana fil de yavrusuna çok düşkündür. Gereğince yavrusunun arkasına düşer, inleyerek? ah ederek yüz fersah yol alır.

® Onun hortumundan ateşler çıkar, dumanlar tüter. Bu sebeple onun yavrusunu yemekten sakının."

® Onlara öğüt veren kişi; "Öğüdümü dinleyin de gönlünüz ve canınız mihnetlere, zorluklara düşmesin." dedi.

® "Otları, yaprakları yeter bulun da, fil yavrularını avlamaya pek varmayın.

® Ben vazifemi yaptım; öğüt verme borcumu ödedim. Öğüt dinlemenin sonu ancak selâmettir.

® Ben sizi pişman olmaktan kurtarmak için elçi olarak geldim ve aldığım haberleri size ulaştırdım.

® Sakın ki, tama' sizin yolunuzu kesmesin; azık hırsı sizi kökünüzden söküp atmasın."


ARİFİN VERDİĞİ ÖĞÜTLERİ DİNLEMEDİLER

• Öğüt veren kişi bunları söyledikten sonra "Allah hayırlar versin!" diyerek gitti ve o uzun yolda yolcular kıtlığa düştüler, fena hâlde acıktılar.

® Ansızın, yolda yeni doğmuş, semiz bir fil yavrusu gördüler.

® O fil yavrusunun üstüne azgın kurtlar gibi üşüştüler.. Onu kestiler, pişirdiler; tamamıyla yiyip ellerini yıkadılar.

® Yol arkadaşlarından birisi, fil yavrusunun etinden yemedi. Onlara da yememeleri için öğüt verdi. Çünkü, yolda kendilerine öğüt veren kişinin sözleri onun hatırında idi.

® O söz, adamın fil yavrusunu kebap edip yemesine engel oldu. Eski ve tecrübeli bir akıl, sana yeni bir taht bağışlar.

® Fil yavrusunu yiyenlerin hepsi uzanıp yattılar, uykuya daldılar. O aç adam ise, sürüyü bekleyen çoban gibi uyanıktı.

• O, birdenbire korkunç bir filin geldiğini gördü. Fil, önce o uyumayan bekçiye doğru koştu.

® Onun ağzını üç defa kokladı; ağzından filin yavrusunun kokusu gelmiyordu.

® Bir kaç kere etrafında döndü, dolaştı sonra gitti. Böylece o kocaman, korkunç fil, ona ziyan vermedi, onu incitmedi.

® Sonra, uyuyanların hepsinin de ayn ayrı ağızlarını kokladı. Onların ağızlarından yavrusunun kokusu geliyordu.

® Çünkü onlar, filin yavrusunu kızartıp yemişlerdi. Fil de hemen onları paraladı, öldürdü.

© Böylece bir bir hepsini öldürdü. Onlardan ürkmüyor, korkmuyordu.

® Yavrusunun intikamını almak için onlann her birini havaya kaldırıp yere vurdu, param parça etti.

® Ey halkın basma geçip, kanını içen zâlim! Bu işten vazgeç de, halkın kanı seni savaşa düşürmesin, senden intikam almasın.

• Halkın malı, onların kanı gibidir. Bunu iyi bil ki, mal beden kuvveti ile elde edilir.


ANA FİLLER İNTİKAM ALIR (Nebi ve Veliler intikam alır)

• Fil yavrularının anaları kin güderler; bu yüzdendir ki, fil, yavrusunu yiyenlerden intikam alır.11

• Ey rüşvet yiyen kişi! Sen, fil yavrusu yiyorsun. Sana düşman olan fil kökünü kazır, seni mahveder.

© Ağzındaki haram lokma kokusu, hileciyi rezil eder. Çünkü fil, kendi yavrusunun kokusunu bilir.

® Yemen'deki ilahî kokuyu Medine'de hisseden azîz Peygamberimiz, bendeki bâtıl kokuyu nasıl olur da duymaz?

• Hz. Mustafa (s.a.v.) Efendimiz, Yemen ile Medine arası gibi uzak bir mesafeden rahmânî nefesi duyar da, bizim ağzımızdaki onu bunu çekiş tirmeyi, onda bunda kusur görmeyi ve şâir kötülüklerimizin, kötü huylanmızın kokusunu duymaz mı?

® Duyar, duyar ama bizden gizler; yüzümüze vurmaz. Çünkü bizim ağzımızdaki iyi kokular da, kötü kokular da göklere yükselmektedir.12

Mesnevi’nin Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu yazmış:

12 Bu beyitte Fâtır Sûreşi'nin şu mealde olan 10. âyet-i kerimesine işaret vardır: "Güzel sözler, Allah'ın kabul dergâhına yükselir. Allah, iyi amelleri mükâfatlandırma maka mına yükseltir, yahut iyi amel; güzel sözleri, duaları, zikirleri yücelere götürür." Allah'ı anmak, duâ etmek, Kıtr'ân okumak gibi bütün güzel sözler, hadîsler, velîlerin ilahî sözleri Allah'a manen yükselir.


DÜŞÜNCELER

Hz. Mevlanamız, Mesnevi’nin 3. Cildinin bu hikayesinde bize şu dersleri vermektedir: Allah ondan razı olsun.

Öğüt dinlemenin gerektiğini, yapılan kötülüklerin, işlenen günahların kokusunun çıkacağını, yâni belli olacağını haber vermektedir. Bu hikâye münâsebeti ile Hz. Mevlâna'nm ifâde buyurduğu bazı nükteli sözler, hakikatlar 159. beyitten sonra gelecek beyitlerde görülecektir.

Bu hikâyedeki fil analarından maksat, velîler ve nebilerdir. Yavruları ise, onların manevî evlâdı demek olan gerçek müslümanlardır. Bu yüzden o müslümanlara zulüm etmek, hattâ etlerini yemek gibi sayılan gıybetlerinde bulunmak, velîlerin intikamına uğramakla neticelenir.

Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.
Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.


Celalin Penceresinden
 
Üst Alt