İnsanlar yıllardır yaşamlarını çalışmak kazanmak ve evlerinin ihtiyacını karşılamak olarak düzenlemişlerdir.Fakat bazen bu masrafları karşılayamayan fakir ailelerde yok değil ülkemizde.Peki bu vatandaşlarımız nasıl idame ettiriyor hayatlarını nasıl geçiniyorlar hiç düşündükmü?Halbuki ne buyuruyor :Fahr - i kainat efendimiz Komşusu açken tok yatan bizden değildir.Ne güzelde söylemiş efendimiz,işte mü'min olduğunun şuurunda olan bir insan duramaz,adeta hayırda yarışır.
Yardımlaşmanında kendine özgü kuralları var,Mesela;yardım ettiğimiz insanı rencide etmeden o kişiyi incitmeden yapacağız yardımlarımızı,birde şu küçük kural var yardımımızı yaptık aradan birkaç yıl geçti senin durumun biraz kötüleşti yardım yaptığın kişi parayı buldu adeta uçtu gidiyor.O adama gidipte ben sana şu tarihte para vermiştim benim sayemde adam oldun ver bakıyım o parayı, yada sana yaptığım yardımlar gözüne dizine dursun demiyceksin.Çünkü o sözü orada söylediğin zaman yaptığın hayrında bir önemi kalmaz verdiğinde boşa gider birde üstüne günaha girersin.Rabbim bizi günahlardan ve cehennem'in ateşinden korusun (amin)
Ne diyordu bir atasözümüzde,Veren el Alan elden üstündür.Ne güzel bir sözdür bu,İnsan aslında yufka yürekli olmalı elinde bir ekmeği varsa onun bir kısmınıda fakirlerle ve ihtiyaç sahipleriyle bölüşebilmeli.Var yemez gibi hep benim param deyip cimri asalak olursak ne o paranın hayrını görürüz, nede yediğimiz yemeğin tadını alırız.Yardımlaşma konusunda size ecdadımızı Osmanlı yı örnek gösterebiliriz.Osmanlı döneminde konulan sadaka taşlarını hepimiz biliriz.Gündüz variyetli insan yada yardım edecek kişi parayı bu taşa koyar.Gece fakir ihtiyaç sahibi vatandaş gelir mesela üç lira varsa misal bir lİrasını alır.Geriye kalanına dokunmaz.başka ihtiyaç sahiplerine bırakır.İnanın ben yeryüzünde böyle bir devlet görmedim.Devlet - i ali Osmaniyye gibi büyük bir devlet daha gelmez.
Son olarak Osmanlı zamanında yardımlaşmanın bir çeşidi daha vardı gece ihtiyaç sahibi kişi yattığında uyuduğunda giderler kapıya bırakırlardı.Sabah fakir kişi kalktığında kapının önünde erzak çantalarını görünce mutlu olup Allaha tevekkül ederlermişti.Şimdi yıllar geçti,bizler büyüdük burnumuz kaf dağının doruğunda,Bir çoğu gördüğü komşuya arkadaşa selam vermez oldu ki yüzler dahi asık bir hadis i şerif te ne diyor Peygamberimiz sav :Mü'min'in mü'min' e gülümsemesi, sadaka yerine geçer.Elimiz cebimize gitmez oldu,kibir bürüdü herbir yanımızı akraba,komşu dost yaren tanımaz olduk.Allah sonumuzu hayır etsin.selametle...
Yardımlaşmanında kendine özgü kuralları var,Mesela;yardım ettiğimiz insanı rencide etmeden o kişiyi incitmeden yapacağız yardımlarımızı,birde şu küçük kural var yardımımızı yaptık aradan birkaç yıl geçti senin durumun biraz kötüleşti yardım yaptığın kişi parayı buldu adeta uçtu gidiyor.O adama gidipte ben sana şu tarihte para vermiştim benim sayemde adam oldun ver bakıyım o parayı, yada sana yaptığım yardımlar gözüne dizine dursun demiyceksin.Çünkü o sözü orada söylediğin zaman yaptığın hayrında bir önemi kalmaz verdiğinde boşa gider birde üstüne günaha girersin.Rabbim bizi günahlardan ve cehennem'in ateşinden korusun (amin)
Ne diyordu bir atasözümüzde,Veren el Alan elden üstündür.Ne güzel bir sözdür bu,İnsan aslında yufka yürekli olmalı elinde bir ekmeği varsa onun bir kısmınıda fakirlerle ve ihtiyaç sahipleriyle bölüşebilmeli.Var yemez gibi hep benim param deyip cimri asalak olursak ne o paranın hayrını görürüz, nede yediğimiz yemeğin tadını alırız.Yardımlaşma konusunda size ecdadımızı Osmanlı yı örnek gösterebiliriz.Osmanlı döneminde konulan sadaka taşlarını hepimiz biliriz.Gündüz variyetli insan yada yardım edecek kişi parayı bu taşa koyar.Gece fakir ihtiyaç sahibi vatandaş gelir mesela üç lira varsa misal bir lİrasını alır.Geriye kalanına dokunmaz.başka ihtiyaç sahiplerine bırakır.İnanın ben yeryüzünde böyle bir devlet görmedim.Devlet - i ali Osmaniyye gibi büyük bir devlet daha gelmez.
Son olarak Osmanlı zamanında yardımlaşmanın bir çeşidi daha vardı gece ihtiyaç sahibi kişi yattığında uyuduğunda giderler kapıya bırakırlardı.Sabah fakir kişi kalktığında kapının önünde erzak çantalarını görünce mutlu olup Allaha tevekkül ederlermişti.Şimdi yıllar geçti,bizler büyüdük burnumuz kaf dağının doruğunda,Bir çoğu gördüğü komşuya arkadaşa selam vermez oldu ki yüzler dahi asık bir hadis i şerif te ne diyor Peygamberimiz sav :Mü'min'in mü'min' e gülümsemesi, sadaka yerine geçer.Elimiz cebimize gitmez oldu,kibir bürüdü herbir yanımızı akraba,komşu dost yaren tanımaz olduk.Allah sonumuzu hayır etsin.selametle...