H. Nur Artıran - Ab-ı Hayat
2013 yazında ramazanda Ereğli’deyken günlerce televizyonda Mevlevi Hayat Nur Artıran hocanın sohbetlerini izledim. Çok etkili, kendine çeken samimi bir anlatımı vardı.
Ramazanda izlediğim programının adı “Aşk Bir Davaya Benzer“ idi. Aynı isimde hocamızın birde kitabı varmış. Hatta bu kitabı ricam üzerine dostum Aydın Kaynarca bey bana ulaştırmıştı. Allah razı olsun...
Şimdi eylülden beri Ankara’dayız. Biliyorsunuz ben pek televizyon açmıyorum, radyodan sohbet ve müzik dinliyorum. Ama geçen ay gündüz televizyonu açtığımda yine İpek Tuzcuoğlu moderatörlüğünde H. Nur Artıran’ın programını izledim.
Bu kez programın adı “Ab-ı Hayat“ idi ama tekrar yayındı. Hemen Cine5’in internet sayfasına girdim. O program her Perşembe 20:30’da Cine5 TV’deymiş. Cep telefonumunun alarmını kurdum, her Perşembe 20:30’da çalıyor.
Ab-ı Hayat programının ilk bölümünü buradan müsait zaman izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=hIzOlWkDqKU
Yaklaşık bir aydır sohbetlerinden çok şey öğreniyorum. Bir sohbet dinlemek üç kitap okumak gibidir, derler. Size bu yazımda o programı izlemenizi tavsiye etmek için, programda Nur hocam’dan dinlediğim birkaç bilgiyi aktarmak istiyorum...
Allah her insana doğuştan vicdan denen duyguyu vermiştir. VİCDAN: “İyiyi kötüden ayırabilen, iyilik etmekten lezzet alan ve kötülükten elem duyan manevî his.”
İnsandaki bu duygu, günahlar işlene işlene artık kalbi kararır, zayıflar ve zamanla karavicdanlı yada vicdansız denilen vicdanın sükut etmesi haline gelir.
Tasavvufta insan ruhunun sembolü Hz İsa’dır; İnsanın nefsi ise eşektir. Onun için nefsimiz sürekli yemek, uyumak, gezmek, şehvet ister. Ruhumuz ise ibadet ve iyilik yapmak ister. Aslında nefis ve şeytan birdir. Akıl ve ruh ta aslında aynı şeydir.
Eğer bir kimse vicdan azabı çekiyorsa, vicdanı ölmemiş demektir. Vicdan neden azap çeker. Çünkü yükü Hz İsa’ya taşıtıyor. Eşeği ise serbest bırakmış.
Eşeği tabiki besleyecek ama helal, haramlarla dizginler elinde olacak. Eşeğe istediği herşeyi verince azar. Ruh ibadet istediği için, beslemezsek aç kalıyor.
Hz İsa’nın yani ruhumuzun gıdası olan namaz, oruç, iyilik, güzelliği vermiyoruz. Eşeğin yani nefsimizin istediği herşeyi yapıyoruz. İçkiler, haram kazanç, zina... vs.
İşte o durumda içimizde hissettiğimiz bir ızdırap, elem varsa, o vicdanımızın sesidir. Günahlara tövbe edip, ruhun gıdası ibadetlere başlarsak huzuru buluruz inşallah...
İzleyenlerden gelen bir soruda izleyici içten gelen seslerden sordu ve çözüm istedi. Nur hocam, İçimizden gelen bizi huzursuz eden sesler şeytanidir, dedi.
Bunlar şeytani vesveselerdir ve arı sürüsüne benzer. Kaçtıkça kovalarlar. Arı sürüsünden kurtulmanın yolu suya dalmaktır. Arılar suya giremezler.
Tasavvufta suyun manası zikirdir. Vesveseden kurtulmanın çaresi Allah’ı zikretmektir. İlla ZİKİR, ZİKİR, ZİKİR... Ayette Rabbimizin dediği gibi:
“Eğer şeytandan gelen bir vesvese seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi mükemmel tarzda bilir.” (Fussilet suresi, 36. ayet)
Zikir sadece ele tesbih alıp Allah Allah Allah ... demek değildir. Zikir, anmak, hatırlamak demektir.
Namaz zikirdir, Kuran okumak, dua etmek, dini kitap okumak, dini sohbet dinlemek, hatta dini film izlemekte zikirdir.
Keşke ben de bu programı ilk hastalandığım zamanlar izleyebilseydim. Kitabımda anlattığım gibi vesveselerle depresyona girip 1999’da hastanede yatmazdım.
İşte şimdi Rabbimiz merhametinden, sizlerin de o programı izleyip H. Nur Artıran hocanın samimi ve etkili sohbetinden faydalanmanız için bu yazıyı nasip etti.
Ab-ı Hayat Her Perşembe 20:30 Cine5 TV
Celal Çelik Ankara ( Konya-Ereğli )
http://celal1973.blogspot.com/
2013 yazında ramazanda Ereğli’deyken günlerce televizyonda Mevlevi Hayat Nur Artıran hocanın sohbetlerini izledim. Çok etkili, kendine çeken samimi bir anlatımı vardı.
Ramazanda izlediğim programının adı “Aşk Bir Davaya Benzer“ idi. Aynı isimde hocamızın birde kitabı varmış. Hatta bu kitabı ricam üzerine dostum Aydın Kaynarca bey bana ulaştırmıştı. Allah razı olsun...
Şimdi eylülden beri Ankara’dayız. Biliyorsunuz ben pek televizyon açmıyorum, radyodan sohbet ve müzik dinliyorum. Ama geçen ay gündüz televizyonu açtığımda yine İpek Tuzcuoğlu moderatörlüğünde H. Nur Artıran’ın programını izledim.
Bu kez programın adı “Ab-ı Hayat“ idi ama tekrar yayındı. Hemen Cine5’in internet sayfasına girdim. O program her Perşembe 20:30’da Cine5 TV’deymiş. Cep telefonumunun alarmını kurdum, her Perşembe 20:30’da çalıyor.
Ab-ı Hayat programının ilk bölümünü buradan müsait zaman izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=hIzOlWkDqKU
Yaklaşık bir aydır sohbetlerinden çok şey öğreniyorum. Bir sohbet dinlemek üç kitap okumak gibidir, derler. Size bu yazımda o programı izlemenizi tavsiye etmek için, programda Nur hocam’dan dinlediğim birkaç bilgiyi aktarmak istiyorum...
Allah her insana doğuştan vicdan denen duyguyu vermiştir. VİCDAN: “İyiyi kötüden ayırabilen, iyilik etmekten lezzet alan ve kötülükten elem duyan manevî his.”
İnsandaki bu duygu, günahlar işlene işlene artık kalbi kararır, zayıflar ve zamanla karavicdanlı yada vicdansız denilen vicdanın sükut etmesi haline gelir.
Tasavvufta insan ruhunun sembolü Hz İsa’dır; İnsanın nefsi ise eşektir. Onun için nefsimiz sürekli yemek, uyumak, gezmek, şehvet ister. Ruhumuz ise ibadet ve iyilik yapmak ister. Aslında nefis ve şeytan birdir. Akıl ve ruh ta aslında aynı şeydir.
Eğer bir kimse vicdan azabı çekiyorsa, vicdanı ölmemiş demektir. Vicdan neden azap çeker. Çünkü yükü Hz İsa’ya taşıtıyor. Eşeği ise serbest bırakmış.
Eşeği tabiki besleyecek ama helal, haramlarla dizginler elinde olacak. Eşeğe istediği herşeyi verince azar. Ruh ibadet istediği için, beslemezsek aç kalıyor.
Hz İsa’nın yani ruhumuzun gıdası olan namaz, oruç, iyilik, güzelliği vermiyoruz. Eşeğin yani nefsimizin istediği herşeyi yapıyoruz. İçkiler, haram kazanç, zina... vs.
İşte o durumda içimizde hissettiğimiz bir ızdırap, elem varsa, o vicdanımızın sesidir. Günahlara tövbe edip, ruhun gıdası ibadetlere başlarsak huzuru buluruz inşallah...
İzleyenlerden gelen bir soruda izleyici içten gelen seslerden sordu ve çözüm istedi. Nur hocam, İçimizden gelen bizi huzursuz eden sesler şeytanidir, dedi.
Bunlar şeytani vesveselerdir ve arı sürüsüne benzer. Kaçtıkça kovalarlar. Arı sürüsünden kurtulmanın yolu suya dalmaktır. Arılar suya giremezler.
Tasavvufta suyun manası zikirdir. Vesveseden kurtulmanın çaresi Allah’ı zikretmektir. İlla ZİKİR, ZİKİR, ZİKİR... Ayette Rabbimizin dediği gibi:
“Eğer şeytandan gelen bir vesvese seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işitir, her şeyi mükemmel tarzda bilir.” (Fussilet suresi, 36. ayet)
Zikir sadece ele tesbih alıp Allah Allah Allah ... demek değildir. Zikir, anmak, hatırlamak demektir.
Namaz zikirdir, Kuran okumak, dua etmek, dini kitap okumak, dini sohbet dinlemek, hatta dini film izlemekte zikirdir.
Keşke ben de bu programı ilk hastalandığım zamanlar izleyebilseydim. Kitabımda anlattığım gibi vesveselerle depresyona girip 1999’da hastanede yatmazdım.
İşte şimdi Rabbimiz merhametinden, sizlerin de o programı izleyip H. Nur Artıran hocanın samimi ve etkili sohbetinden faydalanmanız için bu yazıyı nasip etti.
Ab-ı Hayat Her Perşembe 20:30 Cine5 TV
Celal Çelik Ankara ( Konya-Ereğli )
http://celal1973.blogspot.com/