Doğa arınırken sizin de yıkanmanızdır gökyüzünden gelen bir ödülle. her seferinde farklı bir an yaşarsınız, her yağmur damlası farklıdır çünkü benzemez diğer kardeşine ve inançlıysanız bilirsiniz ki yüzünüzü ıslatan her damla küçük bir meleğin kollarından inmiştir yeryüzüne...
Tek şemsiyeme ortaokulda sahip olmuştum, ve onu lapa lapa kar yağarken götürdüm okula.Ya kar tanelerinin beni yemesinden korkuyordum ya da en kısa yoldan şemsiyeden kurtulmaya çalışıyordum ki ,nitekim ilk kar savaşında beni korumak için feda etti kendini ölen her kahramanın kuru yaprak gibi toprağa düştüğü hızda.Sonra bir daha ne aldım ne de aldırdım,gereksizdi çünkü yağmur bir armağandı ve ben neden bu armağandan mahrum kalacaktım.Her yağmur yağdığında çıkmaya çalıştım sokağa ,ıslanmak için insanlar saçak altına saklanırken ben yürüdüm gökyüzünün altnda,belki deli dediler belki ahmak ,bazıları artist de demişitr kesin. Ne dedikleri umrumda değildi yağmur vardı ve ben ıslanmalıydım.
Bir yerden sonra yağmur her yerdeydi,okulda vardı coğrafya dersinde ,su buhar oluyordu filan yağmur yağıyordu sonra. ne kadar sıradan bir anlatımdı o , o müthiş şeyi değersizleştiriyordu.sonra üniversite seçtiğim meslekle alaklı ağır meteoroloji dersleri okudum orada da yağmuru çok sofistike anlatıyordu benim sevdiğim o kadar anlaşılmaz değildi,kafanı kaldırınca yüzüne düşüyordu sonuçta,hepsi buydu ,güzel olanı da ,herşeyi de,
Yağmur doğanın armağınıdır tüm kirlerimiz için,bu yüzden kurbanda yağar ,o kutsal kanlar ayaklar altında kalmasın ,hemen karışsın denize diye ,çünkü bütün sular denize gider,bir sonraki yağmurda elinizi uzatın plastik korumalarınızın dışına sizde seveceksiniz,elinize pıt pıt damlamasını,ne kadar güzeldir o ,çünkü yağmur her zaman yağmaz ki...
Tek şemsiyeme ortaokulda sahip olmuştum, ve onu lapa lapa kar yağarken götürdüm okula.Ya kar tanelerinin beni yemesinden korkuyordum ya da en kısa yoldan şemsiyeden kurtulmaya çalışıyordum ki ,nitekim ilk kar savaşında beni korumak için feda etti kendini ölen her kahramanın kuru yaprak gibi toprağa düştüğü hızda.Sonra bir daha ne aldım ne de aldırdım,gereksizdi çünkü yağmur bir armağandı ve ben neden bu armağandan mahrum kalacaktım.Her yağmur yağdığında çıkmaya çalıştım sokağa ,ıslanmak için insanlar saçak altına saklanırken ben yürüdüm gökyüzünün altnda,belki deli dediler belki ahmak ,bazıları artist de demişitr kesin. Ne dedikleri umrumda değildi yağmur vardı ve ben ıslanmalıydım.
Bir yerden sonra yağmur her yerdeydi,okulda vardı coğrafya dersinde ,su buhar oluyordu filan yağmur yağıyordu sonra. ne kadar sıradan bir anlatımdı o , o müthiş şeyi değersizleştiriyordu.sonra üniversite seçtiğim meslekle alaklı ağır meteoroloji dersleri okudum orada da yağmuru çok sofistike anlatıyordu benim sevdiğim o kadar anlaşılmaz değildi,kafanı kaldırınca yüzüne düşüyordu sonuçta,hepsi buydu ,güzel olanı da ,herşeyi de,
Yağmur doğanın armağınıdır tüm kirlerimiz için,bu yüzden kurbanda yağar ,o kutsal kanlar ayaklar altında kalmasın ,hemen karışsın denize diye ,çünkü bütün sular denize gider,bir sonraki yağmurda elinizi uzatın plastik korumalarınızın dışına sizde seveceksiniz,elinize pıt pıt damlamasını,ne kadar güzeldir o ,çünkü yağmur her zaman yağmaz ki...