Hüznün tohumlarını ektin yüreğime, şimdi her attığın adımla ektiğin tohuma bir damla daha su veriyorsun. Sevgili senin geçer dediğin her acı geçiyor ama unuttuğun şey şey geçip gittikten sonra tekrar geri geldiği. Sen bir yüreğe ekilen hasret tohumunun acısını hissedemezsin çünkü seni hiç sevdiğin terketmediki. Karanlık sokaklarda gözyaşlarını kendinden bile saklamak için hiç gezmedinki.
Toprak sayıp taşlaşmış nazarıyla baktığın yüreğime ektin hüznün tohumlarını. Sen giderken ektiklerin yeşermeye başladı bile. Birgün döndüğünde onları topla ve mezarımın üzerine serip bu sefer gidişinle değil de gözyaşlarınla sula olurmu...
Hani ben çok güçlüydüm ya, hani hiçbirşey beni yıkamazdı, hani ben dünya yansa zarar görmeyecek tek varlıktım. İşte bu saydıklarım varya sen yanımdayken gerçekti. Ben senin için güçlüydüm, senin için yıkılmazdım ve senin dışında bir dünyam yoktuki diğerlerinden zarar göreyim...
Hüznün tohumları yüreğimde yeşerirken ben onların arasına bir tıohum daha attım. Geleceğini umarak bir ümit tohumu attım. Gelişinin müjdecisi olsun diye. İşte o tohumu senin gidişinle değil, benim gözyaşlarım ve kanımla suluyorum. Al eline kıpkırmızı haliyle ve kokla. Kokusunda ben, dikenlerinde senin gidişin ve elinden akan kanda ben olacağım.
Ey sevgili sen gittin ve ben bittim, gelsen bile biten hiçbir şey yeniden başlamaz. Belki yenileri başlar ama yenilerin arasında ben olamayacağım için üzgünüm, sen gittin ve hüznün tohumlarından açan çiçeklerin arasında oluşturduğum kabrimde ben bittim ve
öldüm...
02.10.2011 ahmet_hoca