Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İman’ın Çeşitleri

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
[FONT=Arial]İman’ın Çeşitleri[FONT=Tahoma][/FONT][/FONT]
[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Naçizane bir ilim taşıyıcısı olarak, bugün araştırmacı kıymetli Uğur Akkafa beyin bir sohbetinden edindiğim bilgilerin özetini paylaşacağız. Diyor ki: [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]


[FONT=Arial]Nisa suresi 136. ayette[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]“Ey îmân edenler! Allah’a, Resûlüne ve peygamberine indirdiği Kitâb’a [/FONT][FONT=Arial](Kur’ân’a) ve daha önce indirdiği kitab(lar)a îman (da sebât) edin! Kim de Allah’ı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, o takdirde doğrusu (haktan) uzak bir dalâlet ile sapmış olur.”[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]diye buyrulmuş; Ey iman edenler iman ediniz; iman edene niçin bir daha inanın diye söylenmiş? Neden inandıklarımıza yeniden inanmamız söylensin?[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Normal kurallara göre bu söz olumsuz. Demek ki, bizim bildiğimiz imanın dışında farklı bir konu var. İman nedir? İman; kelime karşılığı inanmak, kalp, ruha bakan kısımda tasdik makamındadır. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Yani aklın getirdiği veya dışardan gelen hükümleri kalp tasdik eder. Bu tasdik iki suretli birşeyi anlamamıza neden olur. İman iki çeşittir; bir tanesi taklidi ve diğeri tahkiki iman.[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Taklidi bir şekilde inanmak;[/FONT][FONT=Arial] anne babamızdan, çevremizden gördüğümüz duyduğumuz şekilde, bak Allah var, tamam var, deyip hiç üzerinde durmadan, hiç akıl yürütmeden, incelemeden inanmak demektir, başkasının imanını taklit etmektir.[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Bir de, düşünerek irdeleyerek, akıl yürütülerek söylenene inanmak var, buna da tahkik deniyor, taklidi iman ve tahkiki iman, imanın iki büyük mertebesi. Ve aralarında muazzam farklılıklar var. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Tahkiki iman da, kendi içinde üçe ayrılıyor,[/FONT][FONT=Arial] ilmel yakin, yani ilim suretiyle, aynel yakin, göz ile görüp tereddütsüz olarak, hakkal yakin, artık onun içinde girip, görüp yaşayarak inanmak. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Şöyle örnek versek sanırım daha akılda kalıcı olur. Farzedin ki iman, yanan bir ateştir. Çevreden duyuyoruz bir ateşin olduğunu, yani görmedik, duyduk ve inandık, işte bu takliti imandır. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Bir duman gördük, aklen ateşin yandığını buluruz ki, bu ilmen yakindir. Daha da yakına gidip ateşi gördük, bu aynel yakindir. Bir de daha da yaklaşarak bizzat o ateşin sıcaklığını hissetmek, bu da hakkel yakindir. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]


[FONT=Arial]Normal bir inanç; taklidi ve tahkiki olarak ikiye ayrılırken irdeleyerek inanmak da kendi içinde üçe ayrılıyor, yani imanın bir çok mertebesi vardır, ve bu iman değişiyor, değişken. ve imana sahip çıkmamız gerekiyor. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]E peki bu ne işimize yarayacak?[/FONT][FONT=Arial] İman etmişiz zaten, niye derecelerini artıralım? Resuli Ekrem Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz buyuruyor ki;[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Sekerat anında, yani o ölüm anında şeytan insanın aklına vesveseler verecek, yani o anda ve her zaman bu imanın muhafaza edilmesi gerekiyor. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]İman sabit bir şekilde durmuyor, değişebiliyor, şüphe de o imanı tereddüte düşürüyor[/FONT][FONT=Arial], İmanın muhafaza edilmesi için ne yapılması lazım? İmanımızı aklımızla tasdik etmemiz lazım![/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Bediüzzaman[/FONT][FONT=Arial] hazretleri bunu şöyle açıklıyor; İman, akıl midesine girdikten sonra, kalbe, ruha, vicdana ve insanda bulunan diğer latifelere sirayet ettirilmesi lazım. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Çünkü Peygamber Efendimizin uyarısı; sekerat anında şeytan ancak AKILA vesvese verir diyor, KALBE VİCDANA RUH'a değil. Akla gelen bir vesvese kendisine aklen bir delil bulamazsa, tereddüte düşme ihtimali çok yüksek. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Mesela[/FONT][FONT=Arial] bir örnekle durumu açıklayalım, Sizin elinizde bir elma olsa ve ben sizin yanınızda olsam, o elmayı elinizden alabilirim, imkanattır. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Elmayı ısırsanız, ağzınızdan da alabilirim. Yutsanız, ani bir müdahale ile midenizden de alabiliriz. Ama midenize girip parçalanıp kaybolduktan sonra; artık o elmaya ulaşma ihtimali kaybolmuştur. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]İşte, iman akıl midesinden girip oradan kalbe vicdana ruha ve diğer latifelere dağılınca; artık şeytanın eli oralara uzanamıyor. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Ve tahkiki iman; bir insanın imanla kabre girmesine sebep oluyor[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]Onun için imanımızı taklitten tahkike geçirmek zorundayız ki, böyle bir tehlikeden kurtulalım ...[/FONT][FONT=Arial][/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]


[FONT=Arial]İman’ın çeşitlerinden bu yazıda bahsettik. Yazıyı uzatmamak için burada bitiriyoruz. [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial]İnşallah daha sonraki bir yazımızda yine Uğur Akkafa beyin sohbetin devamında anlattığı, bir çiçek örneği üzerinden tahkiki imana nasıl ulaşılacağını yazacağız...[/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Arial] [/FONT]

[FONT=Tahoma]Celalin Penceresinden[/FONT]
 
Üst Alt