Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İslam Dünyasındaki Hareketler ve Amerika-İsrail

hodbin

Üye
Üyelik
10 Mar 2006
Konular
75
Mesajlar
146
Reaksiyonlar
0
Bu yazı bir sene kadar önce hodbin tarafından Amerike ve İsrail arasındaki ilişkiyi analiz etmek üzere yazılmıştı ancak son paragraf, islam dünyasında şu an yaşanan hareketleri öngörmüş olduğu için yayınlamanın vaktidir diye düşündüm...

Amerika ve İsrail arasındaki ilişkiyi Amerika’daki Musevi lobisine indirgemenin yeterli bir analiz olmadığını düşünüyorum. Ne demek bu? İsrail bu lobi sayesinde Amerikan politikalarını Amerika’nın aleyhine sonuçlar doğuracaksa dahi belirleme gücüne sahiptir, düşüncesi yanlıştır. Çünkü bu, U.S.A’da başka hiçbir güç, iç dinamik, dış dinamik olmadığı anlamına gelir ki; ben bunun sosyolojik gerçeklere aykırı olduğunu ve Yahudilere doğaüstü bir güç atfedilmesinden, Siyonizm’in her şeye muktedir sanılmasından ileri geldiğini düşünüyorum. U.S.A kendisi de bundan çıkar elde etmiyorsa uzun müddet İsrail’e destek veremez, eğer veriyorsa çıkarları örtüştüğünden veriyor.


Amerika, süper güç konumunu muhafaza etmek, devleti ve toplumu içerden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korumak hedeflerine ulaşmak için İslam Dünyası’nda, özellikle Ortadoğu’da İsrail merkezli bir politika yürüttü, Amerika yandaşı olmak koşuluyla totaliter rejimlere destek verdi, kendisine karşı olanları silah dahil her türlü aracı kullanarak boyun eğdirmek yoluna gitti.


11 Eylül kesin bir şekilde ortaya koydu ki, bu yöntemler istenilen ölçüde başarılı olmadı. Baskıcı yönetimlerin bulunduğu ülkeler terör üretmeye başladı, İsrail’e verilen destek, İslam Ülkeleri’ndeki Amerikan aleyhtarlığını artırdı.


Amerika’da birileri uzun vadeli çıkarlar açısından İslam Dünyası’nda demokrasinin geliştirilmesinin, bu ülkelerin ve bu ülkelerdeki az sayıda da olsa STK ların uluslar arası sisteme entegrasyonlarının artırılmasının daha faydalı olduğunu, demokratik ülkelerin de belli çıkar ilişkileri sayesinde Amerikan politikalarına destek vermeye yönlendirilebileceğini düşünüyor olmalı.


Türkiye’de Ak Parti hükümetine destek verilmesini, bunun üzerinden okuyabiliriz. Eğer Ak Parti tecrübesi başarılı olur da, İslami yaşam tarzıyla demokrasinin bir arada olabileceği ve bunun ekonomik kalkınmayı, modernleşme konusunda endişeleri olan Müslüman kitlelerin farklı da olsa modernleşmesini, sağladığı görülürse; bu Amerika’nın ordusuyla ya da parasıyla hiçbir şekilde yapamayacağı kadar bir değişime, vesile olacaktır. Ak Parti tecrübesi hızla kendi şartlarına aktarılacak, diktatörler teker teker yıkılacaktır, bundan şüphem yok.
Obama ve çevresi, onun temsil ettiği damar o bahsettiğim birileri içinde yer alıyorsa bir şeylerin değişeceği umudunu korumakta fayda var.
 
isgal ederek sömürme dönemleri bitti. şimi karşılıklı ekonomik çıkarlar doğrultusunda ilişkiler öne çıkmaya başladı.

israili para için satabilecek yahudi baronlar ver abd de..israil dah yapıcı bir politika yürütmezse,yok olması daha da kısalacaktır.

başarısız dikta rejimler tek tek halk hareketleriyle yıkılacak,yerine halkın söz hakkının olduüu daha demokratik yönetimler oluşacaktır. islamda krallık yoktur ama hala bir çok islam ülkesinde kral ve diktatörler var..değişim kaçınılmaz inşallah bu fazla bedel ödettirmez..
 
Sence Tunus ve Mısır'daki sosyal patlamaların nedeni bu olabilir mi
 
o halde Müslüman ülkelerin ağzına bir parça bal sürülecek demokratikleşme yolunda bir adım daha atılacak demektir. İslam dünyasındaki demokratikleşme terörizmle eş değer gösterilemeyecektir doğru anlamış mıyım:)
 
Amerika ve İsrail arasındaki ilişkiyi Amerika’daki Musevi lobisine indirgemenin yeterli bir analiz olmadığını düşünüyorum. Ne demek bu? İsrail bu lobi sayesinde Amerikan politikalarını Amerika’nın aleyhine sonuçlar doğuracaksa dahi belirleme gücüne sahiptir, düşüncesi yanlıştır. Çünkü bu, U.S.A’da başka hiçbir güç, iç dinamik, dış dinamik olmadığı anlamına gelir ki; ben bunun sosyolojik gerçeklere aykırı olduğunu ve Yahudilere doğaüstü bir güç atfedilmesinden, Siyonizm’in her şeye muktedir sanılmasından ileri geldiğini düşünüyorum. U.S.A kendisi de bundan çıkar elde etmiyorsa uzun müddet İsrail’e destek veremez, eğer veriyorsa çıkarları örtüştüğünden veriyor.

Hangi sosyolojik gerçeklere aykırı geliyor.Bu durumu anlamadım.Parayı veren düdüğü çalar anlayışı tam bir sosyolojik hatta psikolojik vede felsefik bir tanımdır.Yahudi lobisinin elinde elbetteki sihirli bir değnek yok ama muazzam bir ekonomik güç var.Bu sayede ABD yi silahlı gücü gibi kullanıyor.
 
Amerikan ekonomisini iyi kötü bilen herkes yukarıdaki yorumu gülerek okuyacaktır kanısındayım.. :)

Yahudiler amerikada lobi değil, ekonominin kendisidir. Amerikan Federal Bankası bile özel sektöründür.. devletin malı değil!
Dünya genelindeki yahudi topluluğunun tamamı Amerikan ekonomisiyle içiçedir ve onların desteklemedi hiç bir karar kolay kolay kendine yer bulamaz.

O yüzden, ABD Türkiye ilişkilerinde, Türkiyenin yahudi toplumuyla olan ilişkileri büyük önem taşır. Her ne kadar zart-zurt etseler de, İsrail2in Türkiye politikalarını bile bu dünya toplululuğu belirler. Türkiye'nin kendi çıkarlarını bir tarafa atarak Filistindeki eziyetleri dış politika odağına oturtması uzun dönemli dış politika açısından kanımca son derece yanlış bir tutum olmuştur. Bir Karabağ bölgesindeki kendi SOYDAŞLARIMIZ için bile yürütmediğimiz agresif politikanın filistin için yürütülmeye çalışılmasının yahudi düşmanlığı olarak algılanması oldukça doğaldır.
Her koyun kendi bacağından asılır. Türkiye'nin de önceliği kendi çıkarlarını gözetmek olmalıdır. Bu çıkarları güvene aldıktan sonra yürütülecek politikalara kimsenin itirazı olmaz. Ama şu anda uzun dönemde çok ciddi zararlarla karşılaşacağımız kanısındayım.
İsrail ve ABD gibi ülkeler kinci ülkelerdir. Eski hesapları kolay kapatmazlar.
 
Ben bu konuda Türkiye'nin izlediği politikayı doğru buluyorum;bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasınlı zihniyetlerin akıbetini hepimiz görüyoruz...Yılanın başı öyle ya da böyle bir şekilde ezilmeli!
 
fate;bt4720' Alıntı:
o halde Müslüman ülkelerin ağzına bir parça bal sürülecek demokratikleşme yolunda bir adım daha atılacak demektir. İslam dünyasındaki demokratikleşme terörizmle eş değer gösterilemeyecektir doğru anlamış mıyım:)
Tam isabet:)
 
Bu demokratikleşme hareketi terörizmle eş değer mi gösterilmeli peki?
 
Metepe, Vilanjik

Sokaktaki Hâkim kanaat, Siyonizm’in, kayıtsız şartsız amerikayı yönlendirdiği şeklinde, bu yüzden söyledikleriniz benimkilerden daha yeni fikirler değil. Fakat yeni, doğru anlamına da gelmez tabi ki, bu yüzden biraz izah edeyim…


Yazıda esasen iki şey söylüyorum:

1. Siyonizm’e doğaüstü bir güç atfediliyor, her şeye egemen olabileceği varsayılıyor. Fizik âlemde toplumları etkileyen bir sürü ve karmaşık faktör vardır, hiçbir güç bunu başaramaz. Evdeki hesap çarşıya uymaz… Bu varsayım, sosyolojik gerçeklere aykırıdır.

2. Amerika ile İsrail’in ilişkisi sadece bir yönlendirme ilişkisi değil, aynı zamanda bir ittifak ilişkisidir. Amerika orta doğuda sırf Siyonizm’i memnun etmek için İsrail’i kollamıyor, İsrail’in oradaki varlığı Amerika’nın çıkarlarına da uygun. Çıkarların çatıştığı bir durumda aynı desteği sürdürmez.


Yanlış varsayımların temelinde aklıma gelen bir iki faktör var. Bunların başında uzaktan bize her şey tek parça, bütünmüş gibi geliyor. Avrupa Birliği’nin, bize bakışı, A.B.D’nin ideolojisi ve tabii ki Yahudi iş adamları… Oysaki Amerika’da yaşıyor olsaydık, Türkiye’ye benzer bir yapı görürdük yani bir sürü ayrı güç odağı ve bir sürü farklı ses… Ekonomide Tüsiad’ın ağırlığını bildiğimiz halde dış politikamızın, onun güdümünde olduğunu düşünmüyoruz mesela… Çünkü yakından hiçbir şeyin basit olmadığını biliriz… Hele ki demokratik bir toplum, zaten bir sürü denge içerir…


Ayrıca Amerikalılar saf değil, eminim orda da sizin ve benim gibi uyanıklar vardır:)
 
Ben amerikada yaşamış birisiyim.. orada sokaktaki halk Türkiye'nin nerede olduğunu bile bilmez.. hatta bazıları Türkiye'yi duymamıştır bile.. O yüzden ABD dış politikası vatandaş odaklı değil, devlet odaklıdır.

Biz vatandaş olarak AB'yi, İsrail'i, ABD'yi vs. önemseriz.. onlara yönelik politikaları takip ederiz. Bu haliyle dış politika üstünde etkimiz vardır. ABD'de dış politika tamamen ABD'nin, yani devleti oluşturan güçlerin çıkarları doğrultusundadır. Bu güçler de hiç kuşkusuz ekonomik güçlerdir.

ABD hiç bir zaman İsrail'i çıkarlarına uymuyor diye yalnız bırakmaz. Çünkü İsrail ve ABD aynı güçün farklı tezahürlerinden ibarettir. Konunun siyonizmle bağdaştırılmasını da doğru bulmuyorum. Bu boyutu yahudilere verilen bir diyettir sadece. Bildğimiz gibi ABD'nin büyük çoğunluğu Yahudi değil Hristiyandır ve birbirleriyle dini anlamda pek de iyi geçindikleri söylenemez. Ama her iki din için de İsrail kutsal topraklardır.

Diğer taraftan, ABD'de yahudi lobisinin karşı olduğu hiç bir girişim başarılı olamaz... tarihte çok örneği vardır. ABD'yi yahudi lobisi yönetmez ama veto hakkı her zaman ellerindedir.

Kanaatimce uzun dönemde Afrika isyanlarının da perde arkasında aynı İran devriminde olduğu gibi ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin desteği olduğu ortaya çıkacaktır. Tabi sonuçlar beklenmedik olabilir. Ancak en iyi örgütlenmiş yılların siyasi gücü Müslüman Kardeşlerin bu karışık ortamdan yararlanmamaları ve ortaya çıkmamaları olayın dinamiklerinde göremediğimiz etkenlerin olduğunu açıkca ortaya koyuyor.
 
Metepe
Görüşlerimi bir daha tekrar edecek değilim, ama Mısır'daki rejim değişikliğinin Amerikanın ve İsrail'in lehine olmadığını, Hüsnü Mübarek'in, İsrail yanlısı bir politika güttüğünü; anlamak için nerdeyse her akşam yayınlanan mevzu ile ilgili açık oturumlardan birine göz atmak bile yeterdi. Amerika'nın medyadan Hüsnü Mübarek'e görevi bırak demesi, artık geri dönüş olmadığını görmesinden dolayı görünüşü kurtarmak ve yeni yapılanmada rol almak istediği için.

Ancak yazımda da ifade ettiğim gibi bir tane Amerika yok. Neo conlar dışında da bir Amerika var ve onlar uzun vadede İslam dünyasındaki bu demokratikleşmelerin kendileri için faydalı olacağını kestiriyorlar. Tabii gönülleri isterdi ki bu devrimler Libya ve İran gibi işbirliğine yanaşmayan ülkelerden başlasın ama oralara da uzanacaktır, benim gibi onlar da biliyor:)

Ayrıca Müslüman kardeşler'in süreçte aktif rol alacağını görmek için zannımca çok beklemeyeceğiz.
 
Yukarıdaki mesajımı 2,5 ay önce yazmışım... daha Libya ortada yokken... Zaman kimini haklı çıkartıyor, kimini utandırıyor. :)

"Kanaatimce uzun dönemde Afrika isyanlarının da perde arkasında aynı İran devriminde olduğu gibi ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin desteği olduğu ortaya çıkacaktır."
 
Üst Alt