Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İyilik Biriktirelim

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
İyilik Biriktirelim

İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir. İyiliğin karşılığı hikayesi…

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir.” (Nisâ suresi, 40.ayet)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Müslüman, diğer Müslümanların dilinden ve elinden emin olduğu kişidir.”
(Buhârî, Îman 4,5, Rikâ, 26; Müslim, Îman, 63,65; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2; Tirmizî, Kıyâme 52, Îman 12; Nesâî, Îman 8,9)

Hikâye edildiğine göre Ebû Mansur b. Zükeyr zâhid ve sâlih bir insandı. Vefâtı yaklaşınca çok ağlamaya başladı.

Ona: “Neden ölüm vakti yaklaşınca ağlıyorsun?” diye soruldu.
O da: “Ben şimdiye kadar hiç gitmediğim bir yola gidiyorum.” dedi.

Vefat ettiği vakit oğlu onu dördüncü gecesinde rüyâsında gördü ve:

“-Babacığım, Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordu: Babası da:

“-Ey oğulcuğum, iş senin tahmin ettiğinden daha çetin. Adâletlilerin en âdili bir melikle karşılaştım ve hasımları münâkaşa ederken gördüm. Rabbim bana:

“-Ey Ebû Mansur! Ben sana yetmiş yıl ömür verdim. Bugün yanında ne getirdin?” buyurdu. Ben de:

“-Ya Rabbi, otuz hac yaptım.” dedim. Allah Teâlâ:

“-Onları kabûl etmedim.” buyurdu.

“-Ya Rabbi, kendi elimle kırk bin dirhem sadaka verdim”, dedim.

“-Onları da kabûl etmedim.” buyurdu.

“-Altmış sene gündüzün oruç tuttum ve geceleri ihyâ ettim.” dedim.

“-Onları da kabûl etmedim.” buyurdu. Ben de:

“-Öyleyse helak oldum.” deyince bana şöyle cevap verdi:

“-Ey Ebû Mansur! Benim bu şekilde sana azap etmem keremime uygun düşmez. Sen bir Müslümanın ayağı kayıp düşmesin diye yoldan taşı kaldırdığın günü hatırlamıyor musun? İşte bu sebeple ben sana rahmet ettim. Şüphesiz ki ben iyilik yapanların mükâfâtını zâyi etmem.”
(İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân 4.Cilt, 289-290. Erkam Yay.)


KİMSEYE HOR BAKMAYALIM

Evet yukarıdaki kıssadan alacağımız çok dersler var.

Biz namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, karşımızdaki müslüman kardeşim ibadet etmiyor diye kendimizde bir üstünlük görüyoruz ya.

Yukarıda görüyoruzki her ibadetin geçerliliği Rabbimizin kabulüne bağlı. O salih insanın kurtuluşu, yoldan taşı kaldırmak gibi küçük bir iyiliğe bağlanmış…

Evet kimseyi hor görmeyelim. İbadetlerimiz belkide kabul olmamıştır. O hor gördüğümüz müslüman kardeşimizin belkide böyle iyilikleri çoktur.

Evet sevgili dostlar insanlara faydalı olan -küçükte olsa- böyle iyilikler biriktirelim.

Belkide namazımız, orucumuz, haccımızdan değil, Allah samimi iyiliklerimizle bize rahmet edecek inşallah. İyilik yap denize at, balık bilmezse Halık (Yaratıcı olan Allah) bilir.

Samimi İyilikler deyince Çetin kardeşimi hatırladım.


GURBETÇİ ÇETİN KARDEŞİM

Hastalığım iyice ilerleyince, iş dışında dışarı çıkamıyor, haftasonları sürekli evdeydim.

Ereğli belediyesi ihtiyaç sahiplerini belirleyip ücretsiz akülü tekerlekli sandalyeler veriyormuş.

2003 yılında iyiliksever Menderes amcam sağolsun, bana da bir akülü araba ayarlamış. Amcam bizi çağırdı. İşten izin alarak Ankara’dan Konya Ereğli’ye gittik.

Oradaki yetkili otomobille geldiğimizi görünce akülü arabayı vermek istemedi. Zengin zannetti bizi herhalde... Haklıydı. Ben o arabayı iki, üç yıl para biriktirip alabilirdim.

Sonradan adının Çetin olduğunu öğrendiğim, kalbi insan sevgisiyle dolu olduğu yüzünden belli olan hayırsever genç:

“Benim hakkım helal olsun. Engelli kardeşimi sevindirelim. Akülü arabayı ona verelim” dedi. Akülü arabayı alarak mutlu şekilde Ankara’ya döndük.

Emekli olana kadar yazları haftasonlarında özgürce dolaştım ve dostlarla Harikalar Diyarı parkındaki çay bahçelerine gidip sohbet edip mutlu oldum. Şimdi ise Ereğli’de…

Sonradan öğrendiğime göre, bu akülü arabalar Hollanda’dan geliyormuş. Hollanda’da yaşayan üç gurbetçi vatandaşımız bir şey görmüşler ve çok üzülmüşler.

Hollanda devleti ihtiyacı olan her engelliye akülü araba veriyormuş. Üstelik sanırım üç-beş yılda bir, bu arabaları yeniliyormuş. Eski akülü arabalar ise hurdalığa atılıyormuş.

Bu üç vatandaşımız düşünmüşler, ülkemizde sokağa çıkamayan pek çok engelli var.

Bu arabaları toplayarak, tamir edip, bakım yaptıktan sonra, öncelikle kendi memleketlerine, daha sonra da çeşitli belediyelere göndermeye karar vermişler.

Bildiğim kadarıyla Ereğli, Karaman, Konya ve Kayseri’de bu akülü arabalar, belediyeler aracılığıyla ihtiyaçlı engellilere ulaştırılmış.

Bu üç gurbetçi kardeşim elele verip bu arabaları Türkiye’ye göndermişler.

Birisi, çalıştığı iş gereği, yurtdışı gümrük ve nakliyat tırları işini üstlenmiş.
Diğeri, akülü arabalarını tamir bakım yapmış, akülerini yenilemiş, şarj cihazı ayarlamış.

Sonuncusu, Hollanda’da hayırsever bir lokanta işletmecisiymiş. Bu işler için gerekli olan maddi desteği o sağlamış. Allah onlardan razı olsun.

İşte Hollanda’da akülü arabaları tamir eden ve Ereğli’de bana akülü arabayı verip sevindiren o merhametli kişi, Çetin kardeşimmiş. Hollanda’da elektrik teknisyeniymiş.

2006’da bir trafik kazası geçirmiş ve felç olmuş. Yıllardır her namazımda ona da dua ediyorum.

İnşallah hastalık ona eminim ilahi hediyedir ki, cennette makamı yükselsin.


BABAMA DUA EDER MİSİNİZ?

4 Nisan 2019 Perşembe günü Babacım vücudunu saran enfeksiyon sebebiyle hastaneye yattı. Yürüyemiyor ve idrarını tutamıyordu. Özel Sincan Lokman Hekim Hastanesine yatırıldı.

Kardeşim Faik babamın yanında refekatçi kalıyor. Allah razı olsun. Annecim de bana hizmet ediyor. Bu arada istemsiz öksürüğüm sebebiyle ayağım yatağın koruma demirine çarptı. Ayağım serçe parmağımın altı yarıldı.

Kardeşim Faik ve eniştem Oğuz acile götürdü. Tekerlekli sandalyem üzerindeyken Dört dikiş atıldı. Buna şükür. Vardır bir hayır. Allah’tan gelene razıyım.

“Biz mutlaka sizi biraz korku, biraz açlık yahut mala, cana veya mahsullere gelecek noksanlıkla imtihan ederiz. Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara suresi, 155)

Ben önemli değilim, annem ve Faik çok yoruldu. Babama dua eder misiniz?


Celalin Penceresinden
 
Üst Alt