Ne kadar uzaklaşırsam kendi iklimimden o kadar yalnızlaşıyorum. Kış mevsiminde kendimi bulurken yaz mevsiminde kendimden uzaklaşıyorum. Sanırım İnsanın içi karanlıkken dünyanın da ona kapkaranlık gelmesi gibi.
Daha önce Nuri Bilge Ceylanın iklimler filminde de bu ruh halini görmüştüm. Birini istediğin kadar sev, o da seni sevsin istediğin kadar farklıysa iklimleriniz sevginizi bastırıyor.Kış mevsimine duyulan özlem başkadır bende. Sadece bu mevsimde nefes aldırken mutlu oluyorum. Boğmuyor beni. Yaz mevsiminde kurduğum cümlerede sanki kelimelerim kayboluyor, anlamını yitiriyor. İşitemediğimi daga çok anımsıyorum. Birden çok faktörün etkisinde kalırsan hiçbişey anlamıyorsun/anlayamıyorsun. Zaten işitme kaybında en büyük sorunlardan biirisi de bu. Birilerini mutlu ederken algıladıkları sesler, sana şehrin katlanılmaz gürültüsü kalıyor.
İçinde yaşadığım iklime inat bir iklim sevmişliğim vardır zamanında. Yazdıklarımdan ötürü düşman olduğum algılanmamalı yaza ama katlanamadığım ortada. O kıza (iklime) katlanamadığım gibi. Demiştim ya en başında iklimin bastırıyor sevgini diye. Biri varken yanında yalnız olmak ironi gibi gelebiliyor. İçinde bulunduğun durum karşındakine yabancı olabiliyor.
Ayrıldıktan uzun bir süre sonra karşılaştım onunla. Hala senden nefret ediyorum çünkü... ile başlayan cümleler kuruyordu. Ben de hala anlamıyorsun beni ve anlatamıyorum kendimi diye cevap veriyordum.
--: Masum bir gidişti dedim
- : Adice terkedişti dedi.
-- : Güven vermek istememiştim
- : Kaybettiğim güven değildi ki dedi
-- : Ortada kaybetmeye değer birşey yok
- : cesaretini kaybeden herşeyini kaybetmiştir diye okumuştum bir yerde dedi..
Gözlerinden belli oluyordu. Dokunsam sarılacaktı. Özlemişti...
-- : Hoşçakal dedim
- : Güle Güle dedi
Feridun düzağaç oysa ellerin şarkısında ne güzel anlatıyor halbuki kabullenişi. Yine kış gelecek üşüyeceksin, benden uzakta kimbilir neler düşüneceksin...
Daha önce Nuri Bilge Ceylanın iklimler filminde de bu ruh halini görmüştüm. Birini istediğin kadar sev, o da seni sevsin istediğin kadar farklıysa iklimleriniz sevginizi bastırıyor.Kış mevsimine duyulan özlem başkadır bende. Sadece bu mevsimde nefes aldırken mutlu oluyorum. Boğmuyor beni. Yaz mevsiminde kurduğum cümlerede sanki kelimelerim kayboluyor, anlamını yitiriyor. İşitemediğimi daga çok anımsıyorum. Birden çok faktörün etkisinde kalırsan hiçbişey anlamıyorsun/anlayamıyorsun. Zaten işitme kaybında en büyük sorunlardan biirisi de bu. Birilerini mutlu ederken algıladıkları sesler, sana şehrin katlanılmaz gürültüsü kalıyor.
İçinde yaşadığım iklime inat bir iklim sevmişliğim vardır zamanında. Yazdıklarımdan ötürü düşman olduğum algılanmamalı yaza ama katlanamadığım ortada. O kıza (iklime) katlanamadığım gibi. Demiştim ya en başında iklimin bastırıyor sevgini diye. Biri varken yanında yalnız olmak ironi gibi gelebiliyor. İçinde bulunduğun durum karşındakine yabancı olabiliyor.
Ayrıldıktan uzun bir süre sonra karşılaştım onunla. Hala senden nefret ediyorum çünkü... ile başlayan cümleler kuruyordu. Ben de hala anlamıyorsun beni ve anlatamıyorum kendimi diye cevap veriyordum.
--: Masum bir gidişti dedim
- : Adice terkedişti dedi.
-- : Güven vermek istememiştim
- : Kaybettiğim güven değildi ki dedi
-- : Ortada kaybetmeye değer birşey yok
- : cesaretini kaybeden herşeyini kaybetmiştir diye okumuştum bir yerde dedi..
Gözlerinden belli oluyordu. Dokunsam sarılacaktı. Özlemişti...
-- : Hoşçakal dedim
- : Güle Güle dedi
Feridun düzağaç oysa ellerin şarkısında ne güzel anlatıyor halbuki kabullenişi. Yine kış gelecek üşüyeceksin, benden uzakta kimbilir neler düşüneceksin...