Evet, hodbin kadın erkek meseleleri hakkında ukalalığa devam ediyor:
Kadının DNA’sında yazılı olan kader çizgisinin son noktası: feth edilmek, mümkünse bütün hücrelerine kadar işgal edilmek. Kendinden zayıf bir erkeğin kollarında mutlu olamıyor, gerçi güçlü erkeğin kollarında da her an tedirgin(zira uyduvari bir bağlanışla erkeğin etrafında yörüngelenince, erkek küçük dağlar benim kudretimin eseri havasında oluyor) yaşamak durumunda kalıyor lakin bu zehirli tadı seviyor demekki Burda kız milletine vereceğim sır: Uslu bir uydu olup tasmayı yörüngeye bağlayacağına, arada bir isyana teşebbüs ederek tedirginlik makamına, karşı tarafı oturtmaktır. Amaaa! dikkatli olup yörüngeden fazla uzaaklaşmamak lazım yoksa pis küser bu benim cinsim, kendimden biliyorum
Kız milletiyle ilgili diğer bir gözlemimse: Bu türün ya da bu türün bir gurubunun üyelerine umursamaz, “kötü” davrandığınızda, katiline âşık olan maktul misali, “şiddetin ne hoş” deyip, çekim alanınıza giriveriyor. Sizi seviyor, sevgisine alıştırıyor… İşte bu, ayvayı dişlerinizin arasında çiğnemeye başladığınızın resmidir. Çünkü bir müddet sonra edindiğiniz alışkanlık, kaybetme korkusuna; kaybetme korkusu, alttan almalara neden oluyor. Avcıyla av yer değiştiriyor, değişmeye başlıyorsunuz. Ağzınızdan sık sık canım, cicim vb. sözler dökülüyor. Yalakanın biri olup çıkıyorsunuz. Hâsılı: Bir erkeğin bittiği, yani kızı kaybettiği nokta, tam da kaybetme korkusu yaşamaya başladığı noktadır. Bu yüzden o anı iyi kollayıp tez elden sıvışmayı sağlık veririm. Yalnız burada bir parantez açıp “umursamaz ve kötü” derken tam olarak neyi kastettiğimi ifade edeyim: Malum, ülkemiz mümbit bir memleket, kızları sallamayanların çeşitlisini bulmak mümkün ki, bunların bir kısmına maganda, kro, hayvan ve benzeri deniyor. Bizim kastımız nezaket çerçevesinden çıkmadan, çelebilikten taviz vermeden “sallamamak” .
Kadının DNA’sında yazılı olan kader çizgisinin son noktası: feth edilmek, mümkünse bütün hücrelerine kadar işgal edilmek. Kendinden zayıf bir erkeğin kollarında mutlu olamıyor, gerçi güçlü erkeğin kollarında da her an tedirgin(zira uyduvari bir bağlanışla erkeğin etrafında yörüngelenince, erkek küçük dağlar benim kudretimin eseri havasında oluyor) yaşamak durumunda kalıyor lakin bu zehirli tadı seviyor demekki Burda kız milletine vereceğim sır: Uslu bir uydu olup tasmayı yörüngeye bağlayacağına, arada bir isyana teşebbüs ederek tedirginlik makamına, karşı tarafı oturtmaktır. Amaaa! dikkatli olup yörüngeden fazla uzaaklaşmamak lazım yoksa pis küser bu benim cinsim, kendimden biliyorum
Kız milletiyle ilgili diğer bir gözlemimse: Bu türün ya da bu türün bir gurubunun üyelerine umursamaz, “kötü” davrandığınızda, katiline âşık olan maktul misali, “şiddetin ne hoş” deyip, çekim alanınıza giriveriyor. Sizi seviyor, sevgisine alıştırıyor… İşte bu, ayvayı dişlerinizin arasında çiğnemeye başladığınızın resmidir. Çünkü bir müddet sonra edindiğiniz alışkanlık, kaybetme korkusuna; kaybetme korkusu, alttan almalara neden oluyor. Avcıyla av yer değiştiriyor, değişmeye başlıyorsunuz. Ağzınızdan sık sık canım, cicim vb. sözler dökülüyor. Yalakanın biri olup çıkıyorsunuz. Hâsılı: Bir erkeğin bittiği, yani kızı kaybettiği nokta, tam da kaybetme korkusu yaşamaya başladığı noktadır. Bu yüzden o anı iyi kollayıp tez elden sıvışmayı sağlık veririm. Yalnız burada bir parantez açıp “umursamaz ve kötü” derken tam olarak neyi kastettiğimi ifade edeyim: Malum, ülkemiz mümbit bir memleket, kızları sallamayanların çeşitlisini bulmak mümkün ki, bunların bir kısmına maganda, kro, hayvan ve benzeri deniyor. Bizim kastımız nezaket çerçevesinden çıkmadan, çelebilikten taviz vermeden “sallamamak” .