Kulun İmtihan Edilmesindeki Hikmet
Merhaba efendim, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Bu hafta başlıkta geçen konu imtihandan bahsetmek istiyoruz.
Bu yazıdaki bilgiler fakire ait değildir.
Sevgili Mevlevi Yazar Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran hocamızın tekrar tekrar tefekkür ederek okuduğum “Aşk Terk Etmez” isimli kitabından alıntıdır.
Kendisinden izin alarak yazıda kitaptan alıntılar yaptık. Çok teşekkür ediyoruz.
Fakiriniz size H. Nur Artıran’ın “Aşk Terk Etmez” isimli kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Bu kitabı da cümleleri tekrar tekrar okuyacağınızdan eminim inşallah.
Şimdi bu kitaptan konuyla ilgili yazı uzamasın diye sadece bazı altı çizili satırları alıyoruz, buyrun yazımızı okumaya başlayalım:
KULUN İMTİHAN EDİLMESİNDEKİ HAYIR VE HİKMET NEDİR?
İnsanlar ancak imtihan edildikleri zaman kendi iç yüzlerini görür, bilirler. Ne yazıktır ki iman, rıza, teslimiyet gibi manevi değerlere ne kadar sahip olduğumuz, İbrahim misali ateşler içindeyken belli olur.
Maksat, yoksullukta, açlıkta, her türlü belâ, musibet, dert ve keder anında O’na güvenmek, O’na dayanmak, O’nun merhametinden asla ümit kesmemektir.
Abdulkadir Geylani Hazretleri bu hususta şöyle der: “İmtihan olmazsa olmaz! Mutlaka gereklidir. İmtihan olmasaydı herkes kendini evliya zannederdi.”
İmtihan sapla samanı birbirinden ayırır, unutulan elest sözünü kullara yeniden hatırlatır.
Şunu da bir kez daha önemle belirtmek gerekir ki aslında Cenâb-ı Hakk’ın kulunu imtihan etmesine hiç gerek yoktur. O, yarattığı kulun ne olacağını daha ruhlar âlemindeyken bilir. Bu imtihan kulların kendisini bilmesi, görmesi için gereklidir.
Kendi küfr ü isyanımıza karşılık, Cenâb-ı Allah’ın kullarına gösterdiği vefa ve dostluk başka türlü bilinip görülmez. Ayrıca adına imtihan denilen şey, Allah’ın kullarını çeşitli günahlardan, hata ve kusurlardan temizlemesine sebep olan başka türlü de bir hikmettir.
Cenâb-ı Hakk yanında ilahi bir lütuf olan bu durum, kula eziyet, cefa gibi gelse de vefanın ta kendisidir. Mesnevî ’de şöyle geçer:
“İnsan tıpkı halı gibidir. Zamanla toz toplar. Bazen elinde sopa halıyı döven insanlar görürsün. İşin hakikatini bilmeyenler bu davranışla halıya eziyet edildiğini düşünebilir. Fakat asıl gayeden haberdar olanlar, bunun halıya eziyet değil, onu toz ve topraktan arındırmak olduğunu bilirler.”
İnsan da zamanla toz toplamış bir halıya benzer; hilkatine yakışır bir şekilde yaşaması için tozlardan, kir ve pastan temizlenmesi gerekir.
İnsanın başına gelen çeşitli sıkıntılar acı ve ıstıraplar, temizlenmesi için halıya vurulan sopaya benzer. İnsan bu acılar sayesinde, “Ben nerede hata yaptım ki başıma bunlar geldi?” diye düşünmeye başlar.
Günlük hay huy içinde düştüğü uykudan uyanır, kendini baştan ele alır. Maksat, adına imtihan denilen devenin iğnenin deliğinden geçme halinde, sessiz sakin fakat Rabbin şefkat ve merhametinden emin bir şekilde yolumuza devam etmektir.
*******
Yazımıza hayatımı anlattığım Egemen Yayınlarından çıkan “İçimdeki Bitmeyen Özlem” isimli kitaptaki Nur Artıran hocamızın ilk kitabı “Aşk Bir Davaya Benzer” kitabından alıntılar yaptığımız bölümle devam ediyoruz.
NEDİR BU İMTİHAN?
Çocukluğumuzdan beri duyarız; Burası imtihan dünyası. Dünyada imtihan oluyoruz.
Peki neyin imtihanıdır bu?
Cenab-ı Allah kainatı yaratmadan önce ruhlar âlemini yaratmıştır. Ruhlar aleminde dünyadaki geçmiş, şu an yaşayan ve gelecek olan milyarlarca insanın ruhunu, velhasıl ruhların hepsini bir anda yaratmıştır.
İşte o zaman Cenab-ı Allah bütün ruhlara hitaben: ‘Elestü bi-Rabbiküm’ (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) buyurunca; Bütün ruhlar ‘Kâlû: Belâ’ (Evet, Sen bizim Rabbimizsin) dediler.
Ve hepsi de birbirine şahit tutuldu. (Araf suresi, 172. ayet)
Allahu Teala, bütün ruhlara beden elbisesi giydirip bu dünyaya imtihana gönderdi.
Cenab-ı Allah , Madem ki Rabbim sensin, dedin; görelim gerçekten seviyormusun; seni birtakım sıkıntı, bela, hastalıklarla imtihan edeceğim. Bakalım sabredip şükredecek misin?
Şu bir gerçek ki; söz ile ifade edilen sevgiden, hâl ile ortaya koyulan sevgi, saygı elbet çok daha derin ve gerçektir.
Allah’a aşkla söylediğimiz o seni seviyorum sözünü ispat etmek için dünyadayız.
La ilahe illallah sözünü yaşarsak ispat etmiş oluruz. Allah’tan başka ilah yok, sözünü…
Bu sözü yaşamak, Muhammeden Resulullah demekle yani La ilahe illallah’ı yaşayarak gösteren Peygamber Efendimizin SAV yaşamını hayatımıza rehber almakla gerçekleşir.
Daha dünya kurulmadan bize dava açıldı. Allah'a olan aşkını ispat et diye.
Mahşerdeki büyük mahkemede, Allah'a olan aşkımızın şahitleri, çektiğimiz hastalıklar, dertler, sıkıntılar, üzüntüler, ve sabrettiğimiz ibadetler, haramlar, günahlar olacaktır.
Rabbimiz bazı inatçı inanmayanlara hiç hastalık, dert, ızdırap, sıkıntı vermiyor. Ki, Allah’ı hatırlamasınlar. Firavunun ömrü boyunca başı bile ağrımamış.
Başımıza gelen her musibet Allah’tan bize gelen ilahi mesajlardır. Eğer ki bizler, dert ve sıkıntılarımızın sevgilimizden geldiğini anlayabilirsek, o zaman bu sıkıntı ve kederlerimizin içindeki rahmeti fark eder, dolayısıyla da sevinç duyar, lütfedilen bu nimete bol bol şükrederiz.
"AŞK BİR DAVAYA BENZER, CEFA ÇEKMEK DE DAVANIN TANIĞIDIR. TANIĞI OLMAYAN HER DAVA MUTLAKA KAYBEDİLİR. CEFA, IZDIRAP, KEDER SENİN AŞKININ TANIKLARIDIR. "
Hz. Mevlânâ, Mesnevi, c.3, 4008
(Bu Freidreich Ataksisi ve Şeker hastalığım, çektiğim sıkıntılar, mahşerde Allah'a olan aşkımın tanıkları olacaklar inşallah.)
Fakat şunu da bilmek gerekir ki, Cenab-ı Allah’ın imtihan yoluyla bizleri denemesine, bilmesine hiç ihtiyaç yok. Yüce Yaratıcı yarattığı kulun ne olduğunu daha ruhlar alemindeyken bilir.
İmtihan, biz aciz kullar için gerekli. O, sadece hiç kimseye haksızlık yapılmadığını anlamamızı, görmemizi, bilmemizi ister.
[Bu bilgileri, yaşayan son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her yönüyle en iyi bilen kişi) sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin izniyle “Aşk Bir Davaya Benzer” kitabından özetledik.]
Cenabı Allah bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa nefis ve şeytanla başbaşa bırakmasın, imtihanımızı kolay eylesin.
Celalin Penceresinden
Merhaba efendim, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Bu hafta başlıkta geçen konu imtihandan bahsetmek istiyoruz.
Bu yazıdaki bilgiler fakire ait değildir.
Sevgili Mevlevi Yazar Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran hocamızın tekrar tekrar tefekkür ederek okuduğum “Aşk Terk Etmez” isimli kitabından alıntıdır.
Kendisinden izin alarak yazıda kitaptan alıntılar yaptık. Çok teşekkür ediyoruz.
Fakiriniz size H. Nur Artıran’ın “Aşk Terk Etmez” isimli kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Bu kitabı da cümleleri tekrar tekrar okuyacağınızdan eminim inşallah.
Şimdi bu kitaptan konuyla ilgili yazı uzamasın diye sadece bazı altı çizili satırları alıyoruz, buyrun yazımızı okumaya başlayalım:
KULUN İMTİHAN EDİLMESİNDEKİ HAYIR VE HİKMET NEDİR?
İnsanlar ancak imtihan edildikleri zaman kendi iç yüzlerini görür, bilirler. Ne yazıktır ki iman, rıza, teslimiyet gibi manevi değerlere ne kadar sahip olduğumuz, İbrahim misali ateşler içindeyken belli olur.
Maksat, yoksullukta, açlıkta, her türlü belâ, musibet, dert ve keder anında O’na güvenmek, O’na dayanmak, O’nun merhametinden asla ümit kesmemektir.
Abdulkadir Geylani Hazretleri bu hususta şöyle der: “İmtihan olmazsa olmaz! Mutlaka gereklidir. İmtihan olmasaydı herkes kendini evliya zannederdi.”
İmtihan sapla samanı birbirinden ayırır, unutulan elest sözünü kullara yeniden hatırlatır.
Şunu da bir kez daha önemle belirtmek gerekir ki aslında Cenâb-ı Hakk’ın kulunu imtihan etmesine hiç gerek yoktur. O, yarattığı kulun ne olacağını daha ruhlar âlemindeyken bilir. Bu imtihan kulların kendisini bilmesi, görmesi için gereklidir.
Kendi küfr ü isyanımıza karşılık, Cenâb-ı Allah’ın kullarına gösterdiği vefa ve dostluk başka türlü bilinip görülmez. Ayrıca adına imtihan denilen şey, Allah’ın kullarını çeşitli günahlardan, hata ve kusurlardan temizlemesine sebep olan başka türlü de bir hikmettir.
Cenâb-ı Hakk yanında ilahi bir lütuf olan bu durum, kula eziyet, cefa gibi gelse de vefanın ta kendisidir. Mesnevî ’de şöyle geçer:
“İnsan tıpkı halı gibidir. Zamanla toz toplar. Bazen elinde sopa halıyı döven insanlar görürsün. İşin hakikatini bilmeyenler bu davranışla halıya eziyet edildiğini düşünebilir. Fakat asıl gayeden haberdar olanlar, bunun halıya eziyet değil, onu toz ve topraktan arındırmak olduğunu bilirler.”
İnsan da zamanla toz toplamış bir halıya benzer; hilkatine yakışır bir şekilde yaşaması için tozlardan, kir ve pastan temizlenmesi gerekir.
İnsanın başına gelen çeşitli sıkıntılar acı ve ıstıraplar, temizlenmesi için halıya vurulan sopaya benzer. İnsan bu acılar sayesinde, “Ben nerede hata yaptım ki başıma bunlar geldi?” diye düşünmeye başlar.
Günlük hay huy içinde düştüğü uykudan uyanır, kendini baştan ele alır. Maksat, adına imtihan denilen devenin iğnenin deliğinden geçme halinde, sessiz sakin fakat Rabbin şefkat ve merhametinden emin bir şekilde yolumuza devam etmektir.
*******
Yazımıza hayatımı anlattığım Egemen Yayınlarından çıkan “İçimdeki Bitmeyen Özlem” isimli kitaptaki Nur Artıran hocamızın ilk kitabı “Aşk Bir Davaya Benzer” kitabından alıntılar yaptığımız bölümle devam ediyoruz.
NEDİR BU İMTİHAN?
Çocukluğumuzdan beri duyarız; Burası imtihan dünyası. Dünyada imtihan oluyoruz.
Peki neyin imtihanıdır bu?
Cenab-ı Allah kainatı yaratmadan önce ruhlar âlemini yaratmıştır. Ruhlar aleminde dünyadaki geçmiş, şu an yaşayan ve gelecek olan milyarlarca insanın ruhunu, velhasıl ruhların hepsini bir anda yaratmıştır.
İşte o zaman Cenab-ı Allah bütün ruhlara hitaben: ‘Elestü bi-Rabbiküm’ (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) buyurunca; Bütün ruhlar ‘Kâlû: Belâ’ (Evet, Sen bizim Rabbimizsin) dediler.
Ve hepsi de birbirine şahit tutuldu. (Araf suresi, 172. ayet)
Allahu Teala, bütün ruhlara beden elbisesi giydirip bu dünyaya imtihana gönderdi.
Cenab-ı Allah , Madem ki Rabbim sensin, dedin; görelim gerçekten seviyormusun; seni birtakım sıkıntı, bela, hastalıklarla imtihan edeceğim. Bakalım sabredip şükredecek misin?
Şu bir gerçek ki; söz ile ifade edilen sevgiden, hâl ile ortaya koyulan sevgi, saygı elbet çok daha derin ve gerçektir.
Allah’a aşkla söylediğimiz o seni seviyorum sözünü ispat etmek için dünyadayız.
La ilahe illallah sözünü yaşarsak ispat etmiş oluruz. Allah’tan başka ilah yok, sözünü…
Bu sözü yaşamak, Muhammeden Resulullah demekle yani La ilahe illallah’ı yaşayarak gösteren Peygamber Efendimizin SAV yaşamını hayatımıza rehber almakla gerçekleşir.
Daha dünya kurulmadan bize dava açıldı. Allah'a olan aşkını ispat et diye.
Mahşerdeki büyük mahkemede, Allah'a olan aşkımızın şahitleri, çektiğimiz hastalıklar, dertler, sıkıntılar, üzüntüler, ve sabrettiğimiz ibadetler, haramlar, günahlar olacaktır.
Rabbimiz bazı inatçı inanmayanlara hiç hastalık, dert, ızdırap, sıkıntı vermiyor. Ki, Allah’ı hatırlamasınlar. Firavunun ömrü boyunca başı bile ağrımamış.
Başımıza gelen her musibet Allah’tan bize gelen ilahi mesajlardır. Eğer ki bizler, dert ve sıkıntılarımızın sevgilimizden geldiğini anlayabilirsek, o zaman bu sıkıntı ve kederlerimizin içindeki rahmeti fark eder, dolayısıyla da sevinç duyar, lütfedilen bu nimete bol bol şükrederiz.
"AŞK BİR DAVAYA BENZER, CEFA ÇEKMEK DE DAVANIN TANIĞIDIR. TANIĞI OLMAYAN HER DAVA MUTLAKA KAYBEDİLİR. CEFA, IZDIRAP, KEDER SENİN AŞKININ TANIKLARIDIR. "
Hz. Mevlânâ, Mesnevi, c.3, 4008
(Bu Freidreich Ataksisi ve Şeker hastalığım, çektiğim sıkıntılar, mahşerde Allah'a olan aşkımın tanıkları olacaklar inşallah.)
Fakat şunu da bilmek gerekir ki, Cenab-ı Allah’ın imtihan yoluyla bizleri denemesine, bilmesine hiç ihtiyaç yok. Yüce Yaratıcı yarattığı kulun ne olduğunu daha ruhlar alemindeyken bilir.
İmtihan, biz aciz kullar için gerekli. O, sadece hiç kimseye haksızlık yapılmadığını anlamamızı, görmemizi, bilmemizi ister.
[Bu bilgileri, yaşayan son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her yönüyle en iyi bilen kişi) sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin izniyle “Aşk Bir Davaya Benzer” kitabından özetledik.]
Cenabı Allah bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa nefis ve şeytanla başbaşa bırakmasın, imtihanımızı kolay eylesin.
Celalin Penceresinden