1Madem Ömür Kısadır
Merhaba sevgili gönül dostlarımız,
Bu hafta hangi konuda yazsak diye düşünürken Büyük islam alimi Bediüzzaman Said Nursi’ye (1878-1960) ait bilgisayarıma indirdiğim Risale-i Nur uygulaması gözüme çarptı.
Risale-i Nur Külliyatı engin bir ilim deryası. Öyle faydalı açıklamalar yapmışki, imanım tahkike gidiyor hamdolsun. Bediüzzaman’dan Allah razı olsun.
6000 sayfalık Risale-i Nur Külliyatı içine dalınca çıkamadık. Bendeniz artık iyice aşina oldum. Osmanlıca terimlerin çoğunu anlayabiliyorum çok şükür. Risalelerden alıntı yapmak istedik.
Fakat bölmek istemedik, zira açıklamalar uzundu. Aşağıdaki metin kısaydı ve çok özetti. Paylaşmak ve yazının paragraf aralarında çok kısada olsa naçizane Celalin Penceresinden bakarak yorumlar yapmak istiyoruz, buyrun:
BEŞİNCİ MES'ELE:
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. (Salih ameller, hayırlı işler ve ibadetler) Hem madem hayat-ı ebediye (sonsuz cennet hayatı) burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim (Hikmet sahbi ve cömert) bir Müdebbiri (Büyütüp besleyip terbiye eden Rab anlamında Allah) var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır.
Allah bizi bu dünyaya imtihana gönderdi ve dünyaya gelirken elimize verilen tek sermaye sınırlı ömür dakikalarıdır. Bu kısa ömrün her saniyesi kıymetlidir.
Zira sonsuz cennet hayatımız bu kısa ömürde biriktireceğimiz sevaplarla şekillenecektir. Burada kazandığımız her sevap toprağa dikilen bir tohumdur. Ahirette biçeceğiz inşallah. Bunun için Efendimiz SAV:
“Dünya ahiretin tarlasıdır.” Buyurmuştur.
Ve bu paragrafın son cümlesi şu ayete işarettir:
“Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse o da onun karşılığını görür.” (Zilzal Sûresi, 7-8)
Hem madem لاَ يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلاَّ وُسْعَهَا (“Allah, kulunu güç yetiremeyeceğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz.” Bakara, 286) sırrınca teklif-i mâlâyutak (Allah’ın güç yetirilemeyecek emri) yoktur.
Evet bu ayet gereğince Allah bana neden yatarak namaz kıldın, diye sormaz; ama neden yatarak da olsa namazını kılmadın, diye sorar. Çünkü buna gücüm yeter.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. (tercih edilir.) Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır.
Cehenneme parayla gidilir. İçki, kumar, zina, uyuşturucu parayla işlenilen günahlardır. Fakat cennete giden yol zararsız ve bedavadır. Caminin giriş ücreti duydunuz mu?
Gerçek dost bizi cennete götürmek için bize nasihat edendir.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani (boş, dünya ve ahirete faydası olmayan işler) şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip (kabul edip) misafirhane sahibinin (yani Allah’ın) emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
(Risalei Nur Külliyatı, Gençlik Rehberi, Beşinci Mesele)
Evet en mutlu insan, ölüme heran hazır olan müslümandır. Bu mümin ise, vaktini boş işlere harcamaz, Allah’ın emri olan ibadetlerini yapar ve hayırlı, salih ameller işler.
Ve bu mümin ölse, selametle kabir kapısını açıp sonsuz mutluluk yurdu cennete girer.
******
ŞÜKRETKİ NİMETLER ARTSIN
Hepimiz fani dünyada sabır ve şükür imtihanındayız.
Başımıza bir musibet gelip çaresi olmadığında mecburen sabrediyoruz.
Ama Celalin penceresinden bakarsak bence Allah şükreden kulunu daha çok seviyor.
Evet, Allah’a o kadar çok şükretmem gereken şeyler varki, binlerce Elhamdülillah…
Çok şükür yaşıyorum. Taş, bitki, hayvan olarak değil insan olarak yaratıldım.
Budist, Hindu (Öküze tapan), Yahudi, Hıristiyan olarak değil,
Eski Peygamberlerin bile ümmetinden olsak dediği Allah’ın en sevdiği kulu
Son Nebi, ahir zaman peygamberi Hz Muhammed Mustafa SAV ümmeti olarak,
Müslüman olarak yaratıldım.
Fitnelerin kol gezdiği bu ahir zamanda, gerçek İMAN ve İLAHİ AŞK’la şereflendim.
Ev, iş, araba, (yürüme dışında) beden sağlığı,
Sağnak sağnak nasip olan yiyecekler
Mesela içtiğim bu çay…
Saymaktan aciz olduğum verdiğin maddi manevi nimetler için SANA BİNLERCE HAMDOLSUN ALLAH’IM… Çok şükür bugünüme…
Lütfen bugün yediğimiz bir nimeti düşünelim ve şükür hissiyle dolalım ve…
Ve yürekten ELHAMDÜ-LİL-LAHİ RAB-BİL ALEMİN (Alemlerin Rabbi olan Allah’a Hamdolsun) diyelim ki Allah da nimetlerimizi artırsın.
“Rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun: Eğer şükrederseniz, ben de sizin için (nimetlerimi) mutlaka artıracağım. Ve eğer nankörlük ederseniz hiç kuşkusuz benim azabım çok çok şiddetlidir.” (İbrahim suresi, 7. Ayet)
Herşeye rağmen yaşamak çok güzel…
Celalin Penceresinden
Merhaba sevgili gönül dostlarımız,
Bu hafta hangi konuda yazsak diye düşünürken Büyük islam alimi Bediüzzaman Said Nursi’ye (1878-1960) ait bilgisayarıma indirdiğim Risale-i Nur uygulaması gözüme çarptı.
Risale-i Nur Külliyatı engin bir ilim deryası. Öyle faydalı açıklamalar yapmışki, imanım tahkike gidiyor hamdolsun. Bediüzzaman’dan Allah razı olsun.
6000 sayfalık Risale-i Nur Külliyatı içine dalınca çıkamadık. Bendeniz artık iyice aşina oldum. Osmanlıca terimlerin çoğunu anlayabiliyorum çok şükür. Risalelerden alıntı yapmak istedik.
Fakat bölmek istemedik, zira açıklamalar uzundu. Aşağıdaki metin kısaydı ve çok özetti. Paylaşmak ve yazının paragraf aralarında çok kısada olsa naçizane Celalin Penceresinden bakarak yorumlar yapmak istiyoruz, buyrun:
BEŞİNCİ MES'ELE:
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. (Salih ameller, hayırlı işler ve ibadetler) Hem madem hayat-ı ebediye (sonsuz cennet hayatı) burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim (Hikmet sahbi ve cömert) bir Müdebbiri (Büyütüp besleyip terbiye eden Rab anlamında Allah) var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır.
Allah bizi bu dünyaya imtihana gönderdi ve dünyaya gelirken elimize verilen tek sermaye sınırlı ömür dakikalarıdır. Bu kısa ömrün her saniyesi kıymetlidir.
Zira sonsuz cennet hayatımız bu kısa ömürde biriktireceğimiz sevaplarla şekillenecektir. Burada kazandığımız her sevap toprağa dikilen bir tohumdur. Ahirette biçeceğiz inşallah. Bunun için Efendimiz SAV:
“Dünya ahiretin tarlasıdır.” Buyurmuştur.
Ve bu paragrafın son cümlesi şu ayete işarettir:
“Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse o da onun karşılığını görür.” (Zilzal Sûresi, 7-8)
Hem madem لاَ يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلاَّ وُسْعَهَا (“Allah, kulunu güç yetiremeyeceğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz.” Bakara, 286) sırrınca teklif-i mâlâyutak (Allah’ın güç yetirilemeyecek emri) yoktur.
Evet bu ayet gereğince Allah bana neden yatarak namaz kıldın, diye sormaz; ama neden yatarak da olsa namazını kılmadın, diye sorar. Çünkü buna gücüm yeter.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. (tercih edilir.) Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır.
Cehenneme parayla gidilir. İçki, kumar, zina, uyuşturucu parayla işlenilen günahlardır. Fakat cennete giden yol zararsız ve bedavadır. Caminin giriş ücreti duydunuz mu?
Gerçek dost bizi cennete götürmek için bize nasihat edendir.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani (boş, dünya ve ahirete faydası olmayan işler) şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip (kabul edip) misafirhane sahibinin (yani Allah’ın) emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
(Risalei Nur Külliyatı, Gençlik Rehberi, Beşinci Mesele)
Evet en mutlu insan, ölüme heran hazır olan müslümandır. Bu mümin ise, vaktini boş işlere harcamaz, Allah’ın emri olan ibadetlerini yapar ve hayırlı, salih ameller işler.
Ve bu mümin ölse, selametle kabir kapısını açıp sonsuz mutluluk yurdu cennete girer.
******
ŞÜKRETKİ NİMETLER ARTSIN
Hepimiz fani dünyada sabır ve şükür imtihanındayız.
Başımıza bir musibet gelip çaresi olmadığında mecburen sabrediyoruz.
Ama Celalin penceresinden bakarsak bence Allah şükreden kulunu daha çok seviyor.
Evet, Allah’a o kadar çok şükretmem gereken şeyler varki, binlerce Elhamdülillah…
Çok şükür yaşıyorum. Taş, bitki, hayvan olarak değil insan olarak yaratıldım.
Budist, Hindu (Öküze tapan), Yahudi, Hıristiyan olarak değil,
Eski Peygamberlerin bile ümmetinden olsak dediği Allah’ın en sevdiği kulu
Son Nebi, ahir zaman peygamberi Hz Muhammed Mustafa SAV ümmeti olarak,
Müslüman olarak yaratıldım.
Fitnelerin kol gezdiği bu ahir zamanda, gerçek İMAN ve İLAHİ AŞK’la şereflendim.
Ev, iş, araba, (yürüme dışında) beden sağlığı,
Sağnak sağnak nasip olan yiyecekler
Mesela içtiğim bu çay…
Saymaktan aciz olduğum verdiğin maddi manevi nimetler için SANA BİNLERCE HAMDOLSUN ALLAH’IM… Çok şükür bugünüme…
Lütfen bugün yediğimiz bir nimeti düşünelim ve şükür hissiyle dolalım ve…
Ve yürekten ELHAMDÜ-LİL-LAHİ RAB-BİL ALEMİN (Alemlerin Rabbi olan Allah’a Hamdolsun) diyelim ki Allah da nimetlerimizi artırsın.
“Rabbinizin şunu duyurduğunu da hatırda tutun: Eğer şükrederseniz, ben de sizin için (nimetlerimi) mutlaka artıracağım. Ve eğer nankörlük ederseniz hiç kuşkusuz benim azabım çok çok şiddetlidir.” (İbrahim suresi, 7. Ayet)
Herşeye rağmen yaşamak çok güzel…
Celalin Penceresinden