Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mesnevi Okumaları - 6

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
1Mesnevi Okumaları - 6

Çok Kıymetli Gönül Dostlarımız,

Bu hafta nezle sebebiyle Mesnevi’yi fazla okuyamadım.

Bahar gelince ev temizliği olur. Soba boruları temizlenir mesela. Bunun gibi insanın beden evini de her sene temizlemek gerekiyor. Nasıl mı?

İnsanın beden evini, Erhamerrahimin (Merhametlilerin en merhametlisi) olan Allahu Teala Hazretleri, grip, nezle vererek bronşları, solunum yollarını yılda birkaç kez temizliyor.

Bu kış, defalarca ceryanda kalmama rağmen Allah hasta etmemişti; fakat şimdi o sebeple nezle verdi ki, burun akıntısı, göz yaşarması ile içimi temizledi çok şükür.

Bugün çok iyiyim elhamdülillah, (2 Mart 2017) Mesnevi yazılarına devam ediyoruz.

Sevgili Şefik Can (1909-2005) dedemizin ruhuna bir Fatiha göndererek enfes Mesnevi tercümesinden yine güzel bir bölüm paylaşmak istiyoruz:

HZ. ADEM VE ŞEYTAN

Âdem(a.s.)'ın; "Rabb'imiz, kendimize zulmettik." diyerek yaptığı yanlış hareketi kendi üstüne alışı, İblis'in ise; "Sen beni azdırdın." diye suçu üstünden atışı.

Hakk'ın yaptıklarını gör, bizim yaptıklarımızı da her ikisini gör de, bizim de yaptıklarımız işler bulunduğunu bil.

Ortada halkın yaptığı işler yoksa ve insanlarda yapma gücü bulunmuyorsa ve her şeyi Hakk yapıyorsa, hiç kimseye; "Bunu neye böyle yaptın." deme.

Allah'ın yaratışı, takdiri, bizim işlerimizi meydana getiriyor. Bizim işlerimiz, Hakk'ın yaratışının eserleri oluyor.

Söz söyleyen kişi, ya harfleri görür, yahut mânâyı. Bir anda ikisini birden nasıl görebilir?

İnsan konuşurken, mânâyı düşünür, mânâyı kasdederse harfleri göremez. Bir göz bile bir anda hem önünü, hem ardını nasıl görebilsin?

Şunu iyi bil ki sen, önünü gördüğün zaman, ardını görebilir misin?

Ey oğul, Allah, her şeyi muhittir, her şeyi kavrar, bir işi yapması, başka bir işi yapmasına engel olmaz.

Şeytan, Cenâb-ı Hakk'a; "Beni sen azdırdın." dedi. Böylece o alçak, kendi yaptığı işi gizledi, üstüne almadı.

Hz. Âdem ise; "Biz nefsimize zulmettik." dedi. Fakat, o, Hakk'ın hikmetinden ve işinden bizim gibi habersiz değildi.

O, suçu işlerken kendisine güç verenin Hakk olduğunu bildiği halde, edebi sebebiyle, suçu, hâşâ Hakk'a yüklemedi. Kendi üstüne aldı da, lût-fa erişti.

Tevbe ettikten sonra, Allah, Hz. Âdem'e dedi ki: "Senin işlediğin o suçu, uğradığın o mihnet ve kederleri ben takdir etmedim mi?

Başına gelen o kaza, benim takdirimle değil mi idi? Ne diye özür dilediğin vakit onu gizledin?"

Hz. Âdem dedi ki: "Korktum, edebi bırakmadım." Cenâb-ı Hakk da; "İşte Ben de onun için seni bağışladım." diye buyurdu.

Kim hürmet ederse hürmet görür, şeker getiren de badem helvası yer.

Temiz şeyler kimler içindir? Temiz kişiler için. Sevgiliyi hoş tut, hoşluk gör incit, incin...

Ey gönül, "cebr" ile "ihtiyar"ı, birbirinden ayırt etmek için bir örnek ver de "cebr" nedir, "ihtiyar" nedir, bilesin, anlayasın...

Hastalıktan, yaşlılıktan ötürü titreyen bir el var. Bir de senin titrettiğin kendi elin var.

Her iki hareketi de Allah yaratmıştır. Bunu böyle bil. Ama, her iki titremeyi de birbiri ile kıyas etmeğe imkân yoktur.

Sen kendin isteyerek, elini oynattığın, titrettiğin için pişman olabilirsin. Fakat eli titreyen bir yaşlının pişman olduğunu ne vakit gördün?

Anlayışı kıt birisi de şu "cebr" ve "ihtiyar" meselesine yol bulsun, bu işi iyi anlasın diye söylediğimiz bu söz, bu bahis aklî bir bahistir. Fakat bu hilekâr akıl, zaten akıl değildir ki...

Akla dayanan, aklın anlayabileceği bahis, inci de olsa mercan da olsa, cana âit bahis yine başkadır.

Can bahsi, başka bir makamın bahsidir. Can şarabının kıvamı ve çeşnisi de bambaşkadır. Onu akıl ve his dimağı anlayamaz.

Akıl bahsini, duygu bahsini sen bir eser, yahut sebep bil. Can bahsi ise, şaşılacak, hem de pek şaşılacak bir bahistir.

Ey aydınlanmak isteyen kişi, can nuru parlayınca, ne gereken kaldı, ne de-gerektiren; ne gideren kaldı, ne de kalan.

Çünkü, gönül gözü açık olan birinin nuru, parıl parıl parlarken onun kılavuza, sopaya benzeyen delile ihtiyacı kalmaz.

***

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.
Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.


Celalin Penceresinden
 
Üst Alt