Gayri itidalimle meyilim sanadır
Meşbu gülüşler
Apansız silkeleniş
Titrek bir sesle hudutsuzca yakarış
Duramaz olursun yerinde
Dinmek bilmeyen susuzluk
Körüklercesine göymekler
Tutamazsın kendini
Feyezanlar doluverir lâhzalar içinde
Kıskandırır serazat dolu şarkıları
Başına buyruk yaşamak istersin
Olmaz, yaşayamazsın
Nevirin döner adeta
Ummanlardaki baharın adı olur
Fırtınalı gecelerde yelkenli
Alaca karanlık düşlerin ışığı
Bir kum saatinde zerre idi oysa
Şems kadar büyük olan fehvalarda
Kuşların tahassürü tepeden inme bakar öylece
Rüzgar zülüflerini arar okşamak istercesine
Bulutlar beyaza boyarken gökmavisi semayı
Tenine hasret kalır güneş
Bir nutuk atılır fütursuzca
Afallarsın…
Baharın körpecik kokulu çiçeklerini solursun ciğerlerine
Sürgülersin içinde tuttuğun zefiri
Bohçalanmış ferasetle, bağlanmış basiret
Çatık kaşların altına serilmiş gazap
Gamzelerindeki hande
Nefesindeki buğu nakış nakış işlenir yüreğime
Gitme Dur bekle hele…
Meşalelerle bezemiş sokağımızda
Rüzgarla dertleşen papatyalar
Birbirine gücenmiş gibi, artık yoklar
Vira bismillah sesleri duyulmuyor
Gazel olmuş yaprakların sürüklediği duygular
Yokluğunda kemdir arzı
Kör kütük meftunluk bu mu?
Beynimde çıngılar çakıyor şimşeklere reva
Tuğyan ile meşgale olmaz yanarsın keza
Çizilmiş haritalar, kapanmış hudutlar
Şerareler yanıp sönüyor müdrikede billur billur
Ayalarındaki yüreğimi sımsıkı tut
Bırakma ne olur
Gitme kal
Bakışların yüreğimde ilk ve son bahar olsun
Serrenatlar eşliğinde fezaya çıksın sonsuzluk şarkımız
Baki sürurumuz hazzın doruklarında buluşurken
Gözbebeklerindeki Ebruli bakış
İmgelerdeki müebbet düşlere mühür olsun
Eshat
Meşbu gülüşler
Apansız silkeleniş
Titrek bir sesle hudutsuzca yakarış
Duramaz olursun yerinde
Dinmek bilmeyen susuzluk
Körüklercesine göymekler
Tutamazsın kendini
Feyezanlar doluverir lâhzalar içinde
Kıskandırır serazat dolu şarkıları
Başına buyruk yaşamak istersin
Olmaz, yaşayamazsın
Nevirin döner adeta
Ummanlardaki baharın adı olur
Fırtınalı gecelerde yelkenli
Alaca karanlık düşlerin ışığı
Bir kum saatinde zerre idi oysa
Şems kadar büyük olan fehvalarda
Kuşların tahassürü tepeden inme bakar öylece
Rüzgar zülüflerini arar okşamak istercesine
Bulutlar beyaza boyarken gökmavisi semayı
Tenine hasret kalır güneş
Bir nutuk atılır fütursuzca
Afallarsın…
Baharın körpecik kokulu çiçeklerini solursun ciğerlerine
Sürgülersin içinde tuttuğun zefiri
Bohçalanmış ferasetle, bağlanmış basiret
Çatık kaşların altına serilmiş gazap
Gamzelerindeki hande
Nefesindeki buğu nakış nakış işlenir yüreğime
Gitme Dur bekle hele…
Meşalelerle bezemiş sokağımızda
Rüzgarla dertleşen papatyalar
Birbirine gücenmiş gibi, artık yoklar
Vira bismillah sesleri duyulmuyor
Gazel olmuş yaprakların sürüklediği duygular
Yokluğunda kemdir arzı
Kör kütük meftunluk bu mu?
Beynimde çıngılar çakıyor şimşeklere reva
Tuğyan ile meşgale olmaz yanarsın keza
Çizilmiş haritalar, kapanmış hudutlar
Şerareler yanıp sönüyor müdrikede billur billur
Ayalarındaki yüreğimi sımsıkı tut
Bırakma ne olur
Gitme kal
Bakışların yüreğimde ilk ve son bahar olsun
Serrenatlar eşliğinde fezaya çıksın sonsuzluk şarkımız
Baki sürurumuz hazzın doruklarında buluşurken
Gözbebeklerindeki Ebruli bakış
İmgelerdeki müebbet düşlere mühür olsun
Eshat