Yaşamak, sadece nefes almak mıydı? Yoksa nefes almak mı yaşamaktı? Hayat aslında bu kadar basit işte... Bizleriz hayatı karmaşık yapan. Neden diye sorduk mu hiç?
— Hayır, çünkü buna ayıracak vaktimiz yoktu. Belki de zaman ayırmak istemedik.
Önemini sadece ihtiyacımız olduğunda anladığımız ve durduramayacağımız zamanın, hep geç olunca farkına vardık. Sonra da “Keşke” diye bir kelime bulduk. Ardından da “Ama” ve “Neyse” geldi. “Ama” sözcüğünden önce kullanılan sözcüklerin hiç bir önemi yoktu. Asıl önem verilmesi gerekenler “Ama” sözcüğünden sonra gelecek olanlardı. Geç kaldığımızda imdadımıza “Keşke” yetişti ki zaten çok geçti, artık her şey bitmişti. Neyse bu konuyu kapatalım.
“Keşke o otobüse binmeseydim.”
“Keşke kabul etseydim.”
“Keşke söyleseydim.”
“Keşke” kullanıldığında, ister istemez yeni bir kelime kullanmaya ihtiyacımız oluyor: “Belki”
“Belki sakat kalmayacaktım.”
“Belki şu an, O yanımda olacaktı.”
“Belki daha mutlu olacaktım.”
Peki, gerçekten öyle mi olacaktı? Sadece bir ihtimaldi bunlar. Bu sorunun cevabini kesin olarak asla bilemeyeceğiz. Hayat ancak ileriye doğru yaşanır. Dönüp geriye baktığımızda ise en ufak bir hareketimizin bu an için yapılmış olduğunun farkına varırız. “Belki” ile hayati yasamanın hiçbir getirisi olamaz.
İşte bu anda, artık “Keşke” yerine “İyi ki” kullanılacaktır. “Keşke” kullanmak kolaydır. Oysa “İyi ki” cesaret ister. Başlamak için cesaretinizi toplarsanız, başarmak için de cesaretiniz olur.
Hayatınızda ki “İyi ki” kullanımınız “Keşke” kullanımınızdan daha çok olduğunda mutlusunuz demektir.
Bugün hayatimin ilk günüdür. Aynı zamanda son günü de olabilir. En sevdiğiniz kişinin bugün öleceğini bilseydiniz, O’na olan davranışlarınız ayni olur muydu? Olamazdı.
Bu sebeple; sıradan sandığımız her günü, her anı değerini bilerek yaşamalıyız. Geçmişi özlemek yerine geleceğe hasret kalmalıyız. Yaşanacak an’lar var ileride, her ne pahasına olursa olsun.
Öylesine değil, ölesiye yaşamalıyız.
— Hayır, çünkü buna ayıracak vaktimiz yoktu. Belki de zaman ayırmak istemedik.
Önemini sadece ihtiyacımız olduğunda anladığımız ve durduramayacağımız zamanın, hep geç olunca farkına vardık. Sonra da “Keşke” diye bir kelime bulduk. Ardından da “Ama” ve “Neyse” geldi. “Ama” sözcüğünden önce kullanılan sözcüklerin hiç bir önemi yoktu. Asıl önem verilmesi gerekenler “Ama” sözcüğünden sonra gelecek olanlardı. Geç kaldığımızda imdadımıza “Keşke” yetişti ki zaten çok geçti, artık her şey bitmişti. Neyse bu konuyu kapatalım.
“Keşke o otobüse binmeseydim.”
“Keşke kabul etseydim.”
“Keşke söyleseydim.”
“Keşke” kullanıldığında, ister istemez yeni bir kelime kullanmaya ihtiyacımız oluyor: “Belki”
“Belki sakat kalmayacaktım.”
“Belki şu an, O yanımda olacaktı.”
“Belki daha mutlu olacaktım.”
Peki, gerçekten öyle mi olacaktı? Sadece bir ihtimaldi bunlar. Bu sorunun cevabini kesin olarak asla bilemeyeceğiz. Hayat ancak ileriye doğru yaşanır. Dönüp geriye baktığımızda ise en ufak bir hareketimizin bu an için yapılmış olduğunun farkına varırız. “Belki” ile hayati yasamanın hiçbir getirisi olamaz.
İşte bu anda, artık “Keşke” yerine “İyi ki” kullanılacaktır. “Keşke” kullanmak kolaydır. Oysa “İyi ki” cesaret ister. Başlamak için cesaretinizi toplarsanız, başarmak için de cesaretiniz olur.
Hayatınızda ki “İyi ki” kullanımınız “Keşke” kullanımınızdan daha çok olduğunda mutlusunuz demektir.
Bugün hayatimin ilk günüdür. Aynı zamanda son günü de olabilir. En sevdiğiniz kişinin bugün öleceğini bilseydiniz, O’na olan davranışlarınız ayni olur muydu? Olamazdı.
Bu sebeple; sıradan sandığımız her günü, her anı değerini bilerek yaşamalıyız. Geçmişi özlemek yerine geleceğe hasret kalmalıyız. Yaşanacak an’lar var ileride, her ne pahasına olursa olsun.
Öylesine değil, ölesiye yaşamalıyız.