"Tek Çatı" Eziyeti
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı 1 Ekim 2008'de tek çatı altında toplanmadan önce bu ceberut uygulama sadece Bağ-Kur'da vardı. Diğerleri "sorma-söyleme" formülü ile, "diyaliz hastalarına kontrol muayenesi şerhi düşmeyin, nakil olup olmadıklarını sorgulamayın" şeklinde uygulama yapıyor; böylece nakil olanlar defakto olarak emekliliklerini sürdürebiliyordu.
Bizler, SGK çatısında birleşme olunca Bağ-Kur da bu eziyetten vazgeçer diye düşünürken, tam tersi oldu ve diğer kurumlar Bağ-Kur'a uydu!
Konuyla ilgili olarak gerek kişisel gerekse örgütlü olarak 1 Ekim'den bu yana defalarca girişimde bulunuldu, medya kanalıyla konu defalarca gündeme getirildi, ilgililer sorunun çözümü için mır-mır tonuyla da olsa defalarca bir şeyler yapacaklarını söylediler, ama yok, yine tam tersini yaptılar. Var olsunlar!
SGK nakil olanlara "Hadi aslanım, turp gibisin, git çalış" dese de, işin aslı hiç de öyle değil.
Nakil olan kişilerin yaşamı hem bedensel performans açısından çok kısıtlıdır hem de sağlık açısından çok önemli risklerle karşı karşıyadırlar. Bu kişilere "git iş yaşamının çarkında debelen" demek, "şansın varsa sağ kal, yoksa öl" demek gibi bir şeydir.
Zira nakil sonrasında Böbreğin Reddi (Rejeksiyon) olasılığının bulunması bir yana, kullanmak zorunda oldukları ilaçlar nedeniyle birçok hastalığa yakalanma riskleri de mevcuttur:
* Böbreğin reddini önlemek için uygulanan tedaviler vücut savunma sistemini baskı altında tuttuğu için bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılıkları çok yüksektir. Bu nedenle kalabalık mekânlardan uzak kalmaları gerekmektedir.
* Böbrek nakli yapılmış bireylerde kalp hastalıklarına, kansere, şeker hastalığına yakalanma olasılığı daha yüksektir.
* Kullanılan ilaçlar nedeniyle göz iltihapları, katarakt veya göz tansiyonu daha sık ortaya çıkabilir.
* Kortizon kullanımına bağlı olarak kemiklerde zayıflık oluşabilir. Bu, özellikle kalça ekleminde görülür ve yürüme güçlüğü oluşturabilir.
* Nakil olanların beslenme alışkanlıklarından tutun, sosyal yaşamın her alanındaki sayısız konuya da aşırı dikkat etmesi gerekir vs.vs.vs.
Hasılı, organ nakli olanlar istim üstünde yaşarlar. Peki, tüm bunları SGK bilmiyor mu? Biliyor tabii! O zaman bu zor yaşamla mücadele eden kişilere "turp gibisin, seni emekli etmiyorum, etmişsem de iptal ediyorum" demek ceberutluk değil de nedir?
Bu kişilerin bir parça nefes alması SGK'da birilerinin zoruna mı gidiyor? Ne yapsınlar, ölsünler mi bu arkadaşlarımız?
Sonuç olarak, organ nakli olanlar malulen emekli olabilmelidir ve emekli olanların emeklilikleri de iptal edilmemelidir.
SGK bu konuda neden bu derece ketum davranıyor, bilemiyoruz.
Ama oradaki birileri vatandaşa eziyet etme fantezisi yapacak diye siyasiler eli kolu bağlı oturacak değil herhalde. Politika üretenler organ nakli olan birkaç kişiyi karşılarına alıp konuşsunlar, trajedinin ne kadar büyük olduğunu anlayacaklardır. Çözüm bekliyoruz...
Nakil sonrası verilen yüzde 70 rapora istinaden SGK'ya dava açıp malulen emeklilik hakkı kazanmak mümkün.
Alıntıdır...B.Küçükaslan
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı 1 Ekim 2008'de tek çatı altında toplanmadan önce bu ceberut uygulama sadece Bağ-Kur'da vardı. Diğerleri "sorma-söyleme" formülü ile, "diyaliz hastalarına kontrol muayenesi şerhi düşmeyin, nakil olup olmadıklarını sorgulamayın" şeklinde uygulama yapıyor; böylece nakil olanlar defakto olarak emekliliklerini sürdürebiliyordu.
Bizler, SGK çatısında birleşme olunca Bağ-Kur da bu eziyetten vazgeçer diye düşünürken, tam tersi oldu ve diğer kurumlar Bağ-Kur'a uydu!
Konuyla ilgili olarak gerek kişisel gerekse örgütlü olarak 1 Ekim'den bu yana defalarca girişimde bulunuldu, medya kanalıyla konu defalarca gündeme getirildi, ilgililer sorunun çözümü için mır-mır tonuyla da olsa defalarca bir şeyler yapacaklarını söylediler, ama yok, yine tam tersini yaptılar. Var olsunlar!
SGK nakil olanlara "Hadi aslanım, turp gibisin, git çalış" dese de, işin aslı hiç de öyle değil.
Nakil olan kişilerin yaşamı hem bedensel performans açısından çok kısıtlıdır hem de sağlık açısından çok önemli risklerle karşı karşıyadırlar. Bu kişilere "git iş yaşamının çarkında debelen" demek, "şansın varsa sağ kal, yoksa öl" demek gibi bir şeydir.
Zira nakil sonrasında Böbreğin Reddi (Rejeksiyon) olasılığının bulunması bir yana, kullanmak zorunda oldukları ilaçlar nedeniyle birçok hastalığa yakalanma riskleri de mevcuttur:
* Böbreğin reddini önlemek için uygulanan tedaviler vücut savunma sistemini baskı altında tuttuğu için bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılıkları çok yüksektir. Bu nedenle kalabalık mekânlardan uzak kalmaları gerekmektedir.
* Böbrek nakli yapılmış bireylerde kalp hastalıklarına, kansere, şeker hastalığına yakalanma olasılığı daha yüksektir.
* Kullanılan ilaçlar nedeniyle göz iltihapları, katarakt veya göz tansiyonu daha sık ortaya çıkabilir.
* Kortizon kullanımına bağlı olarak kemiklerde zayıflık oluşabilir. Bu, özellikle kalça ekleminde görülür ve yürüme güçlüğü oluşturabilir.
* Nakil olanların beslenme alışkanlıklarından tutun, sosyal yaşamın her alanındaki sayısız konuya da aşırı dikkat etmesi gerekir vs.vs.vs.
Hasılı, organ nakli olanlar istim üstünde yaşarlar. Peki, tüm bunları SGK bilmiyor mu? Biliyor tabii! O zaman bu zor yaşamla mücadele eden kişilere "turp gibisin, seni emekli etmiyorum, etmişsem de iptal ediyorum" demek ceberutluk değil de nedir?
Bu kişilerin bir parça nefes alması SGK'da birilerinin zoruna mı gidiyor? Ne yapsınlar, ölsünler mi bu arkadaşlarımız?
Sonuç olarak, organ nakli olanlar malulen emekli olabilmelidir ve emekli olanların emeklilikleri de iptal edilmemelidir.
SGK bu konuda neden bu derece ketum davranıyor, bilemiyoruz.
Ama oradaki birileri vatandaşa eziyet etme fantezisi yapacak diye siyasiler eli kolu bağlı oturacak değil herhalde. Politika üretenler organ nakli olan birkaç kişiyi karşılarına alıp konuşsunlar, trajedinin ne kadar büyük olduğunu anlayacaklardır. Çözüm bekliyoruz...
Nakil sonrası verilen yüzde 70 rapora istinaden SGK'ya dava açıp malulen emeklilik hakkı kazanmak mümkün.
Alıntıdır...B.Küçükaslan