Borç; iki veya daha fazla şahıs arasında var olan bir şeyin verilmesini,yapılmasını öngörenbir ilişkidir.Günümüzde bu davranış ölmüştür başımız sağ olsun..
Bankalar caddenin en şık yerine atm lere pusu kurmuş ,avını beklemekte.. sıkışan, can havliyle tutsaklık odasının kapısı olan bankamatiklere boyun büker.
Dost görünümlü bu kan emiciler, kızılay çadırı gibi halkın en işlek olduğu yerlerinde ,en dişlek şekilde beklerler..Çok masumdurlar.. kara gün dostudurlar..Ama ayağınız bir takılmayı görsün ,hemen leş kargaları ,akbabalar gibi saldırırlar.Siz sıkıştıkça, onların ağzının suyu akar..siz limon gibi sarardıkça onlar salya dökerler..
Sosyal ilişkiler öldüğünden tek dostunuz kendi kanınıza göz diken bankalardır.
Oysa eskiden öylemiydi ya..
Karz- ı Hasen diye güzel bir gelenek vardı. Sıkışanlar, arkadaşlarına, kardeşlerine başvurur, onlar da borç vermek için can atarlardı.
Çünkü borç vermek yürek almaktı.
Düşeni kaldırmak , insani ve dini bir görevdi. Borç alana Allah borcunu ödeyinceye kadar kolaylık sağlardı. alacaklı da onu sıkıştırmadığı müdet hep sevap alırdı. Hatta Osmanlı'da bazı karz ı hasen (borç verme) dernekleri vardı.
Yani adam gibi adamlar vardı..
Şimdi bırakın borç vermeyi,adam yanıbaşınd kapkaca ,saldırıya uğruyor,evi soyuluyor, yan komşusu üç maymunu oynuyor..
Biz çok değiştik çokk..
Bir tanıdık borç vermekten şikayet etmiş hocaya..
Hoca bu..hemen çözümden bahsetmiş kendince
- Efendim.. ben fakire borç veririm,o vadesinde ödiyemediği için benden bir daha istemeye yüzü tutmaz ,saklanır..Zenginden de borç isterim; vermemek için bana görünmemeye çalışır ben de bu borç işini böylece hallederim'' demiş...
Bu zamanda borç alan özgürlüğünü satar.Harcamalar gelire göre olursa, borca düşme ihtimali azalalır..İhtiyaç canavarı ne kadar dizginlenirse, özgürlük o kadar artar.
Bocunuz yalnız Allah' a olsun.. onu da kazaya bırakmayın haa..
hüseyin19