Bu sabah TV de Vera Cruz diye bir western vardı. Seneler önce bir kere daha izlemiştim. Amerikan sinemasında belirgin bir karakter var. Bu karakter kendi işine bakar. Kimseye iyilik yapma çabasında değildir. İçinde bir yerlerde bir parça iyilik vardır ama utanır gibi onu kimselere göstermez. Ancak şartlar onu zorlayınca, kerhen tutar birisinin elinden. Kasabayı eşkıyalar basar, ırzına geçilmedik kız, öldürülmedik insan bırakmazlar… bizimkinde tık yok. Ne zaman ki ona viskisini uzatan kıza dokunurlar, bizimki o zaman, “ bırakın ulan kızı” der ve kasabada yapılmadık kahramanlık bırakmaz, vatandaşın sevgilisi olur. Clint Eastwood hep bunu oynadı Bruce willis bunu oynuyor. Ben de o karakteri oynuyorum galiba…
Batı kültürü iyiliğin fazlasını sıkıcı, safça hatta zararlı buluyor. Pasif bir iyilik anlayışı var, ancak kendi menfaatine dokununca harekete geçen bireysel bir kültür… Doğuda tevazu ve diğergamlık yüceltilirken batıda insanın bencil bir yaratık olduğu kabulü var. Kurulan sistemler, herkesin kendi menfaatini güdeceği varsayımına dayanıyor. Demokrasi, hukuk vs. hepsi birbirleriyle yaptıkları kıran kırana mücadelenin üstünde mecburen kurulmuş. Yanlış değil, insan bencil ve bunu es geçen sistemler başarılı olamaz. Yani sistemin menfaatini bireyin menfaatiyle özdeş hale getiremeyen sistemler… ama gerçeği tek başına kucaklamıyor. İnsan aynı zamanda vicdanı olan bir varlık. Değer üreten ve değerler uğruna menfaatlerinden tavizler veren… Osmanlıdaki vakıf sistemi, insanların birbirini yağmalamalarının önüne geçmek için bir sürü kavganın ardından yine onlar tarafından bulunmuş rasyonel bir sistem değil. Toplumun-İslam’ın diğergamlık empozesinin vardığı bir nokta.
Batı kültürü iyiliğin fazlasını sıkıcı, safça hatta zararlı buluyor. Pasif bir iyilik anlayışı var, ancak kendi menfaatine dokununca harekete geçen bireysel bir kültür… Doğuda tevazu ve diğergamlık yüceltilirken batıda insanın bencil bir yaratık olduğu kabulü var. Kurulan sistemler, herkesin kendi menfaatini güdeceği varsayımına dayanıyor. Demokrasi, hukuk vs. hepsi birbirleriyle yaptıkları kıran kırana mücadelenin üstünde mecburen kurulmuş. Yanlış değil, insan bencil ve bunu es geçen sistemler başarılı olamaz. Yani sistemin menfaatini bireyin menfaatiyle özdeş hale getiremeyen sistemler… ama gerçeği tek başına kucaklamıyor. İnsan aynı zamanda vicdanı olan bir varlık. Değer üreten ve değerler uğruna menfaatlerinden tavizler veren… Osmanlıdaki vakıf sistemi, insanların birbirini yağmalamalarının önüne geçmek için bir sürü kavganın ardından yine onlar tarafından bulunmuş rasyonel bir sistem değil. Toplumun-İslam’ın diğergamlık empozesinin vardığı bir nokta.