17 yaşındaydı Rojin hem ev işleri hem de 3 ve 5 yaşlarındaki küçük erkek kardeşleriyle ilgilenmek onu fazlası ile yoruyordu. tahsil hayatı da pek parlak geçmemişti, zaten başarılı bir öğrenci hiç değildi... Ailesi o daha 8 yaşındayken Diyarbakır'dan göçmüş gelmişlerdi, taşı toprağı altın dedikleri İstanbul'a...Pek umdukları gibi çıkmamıştı İstanbul ama memleketlerine de dönememişlerdi. Yıllar yılları kovaladı...
Bir gün amcasının oğlu çat kapı geldi. Epey yaş farkı vardı aralarında, 38 yaşındaydı Celal abi...5 çocuğu vardı ancak bu yaşına kadar pek bir işte tutunamamıştı, babasının yardımı Olmasa geçinemezdi bile... Misafirine saygıda kusur edemezdi, annesi tembihlemişti sıkı sıkı. Babası inşaata, annesi gündeliğe gitmişti o gün...Kahvaltı hazırlamış küçük erkek kardeşlerini doyurmuştu. Afacanlar çok enerjiktiler yerlerinde duramıyorlardı, kapının önündeki sokakta oyun oynamaya başladılar.
Daha yerler silinecek, bulaşıklar ve çamaşırlar yıkanacaktı. Rojin işe bulaşıklardan başlamak istedi...
Birden bir dokunuşla irkildi, Celal abi karşısındaydı...Ne olduğunu bile anlayamamıştı, "Celal abi nolur bana zarar verme" diyebilmişti sadece...Şoktan çıktığında kendini yerde buldu,canı yanıyordu...Kimseye anlatamadı bu durumu...
aradan 1 ay geçmiş, Rojin iyice içine kapanmıştı. Annesi ile pazardan dönerken, bir çift mavi gözün kendisini izlediğini farketti. Bakışları sımsıcak ve güven vericiydi. O günden sonra Sıkça karşılaşır oldular.Hatta beş on dklık kaçamak buluşmaların ardından birbirlerine telefon numaralarını bile vermişlerdi. Rojin hayata yeniden bağlandığını hissediyordu, seviyor ve seviliyordu. Kenan 25 yaşında bir teknisyendi, Rojin'e bir prenses gibi davranıyordu. Araya aileler girdi ve kısa sürede sözlendiler.Rojin'in ailesi çok uzatmadan düğün yapılmasını istiyordu. Kenan düğün salonunu Çoktan ayarlamıştı bile...
O kara günden beri ilk defa herşey yolunda gidiyordu. Taa ki annesi herşeyi öğrenene kadar... O da babasına söylemişti. Dayaktan her tarafı çürük içinde kalmıştı Rojin'in...en son babasının sözleri kulaklarında çınlıyordu...
"seni küçük o......defol, benim senin gibi bir kızım yok, bir daha sakın bu eve gelme".
gidecek kimsesi yoktu ki Rojin'in Kenan' dan başka...Kenan karşısında sözlüsünü o halde görünce şaşırmıştı. Rojin tek kelime etmiyordu sadece babam diyebilmişti, ağlıyordu...Rojin lavaboya gitmek için izin istedi...Aradan on dk geçmesine rağmen dönmemişti Kenan endişelenmeye başlamıştı.Rojin lavaboda değildi, diğer odalarda da yoktu. Hızlıca üst kata çıktı, terasa baktı. Rojin ayaklarını 5. Kattaki terasın parapetlerine sarkıtmış bir halde bilinçsizce aşağı bakıyordu...
"Rojin çok endişelendim, düşeceksin tatlım lütfen dikkat et, ne yapıyorsun!!!" derken Rojin kendini boşluğa bırakıverdi....
....................................................................................................
Otopsi sonucunda Rojin'in 3 aylık hamile olduğu anlaşıldı, cenazesi ailesi tarafından kabul edilmedi, uzaktan yakını birkaç kişi tarafından cenaze namazı kılınmadan sessizce defnedildi...
Bir gün amcasının oğlu çat kapı geldi. Epey yaş farkı vardı aralarında, 38 yaşındaydı Celal abi...5 çocuğu vardı ancak bu yaşına kadar pek bir işte tutunamamıştı, babasının yardımı Olmasa geçinemezdi bile... Misafirine saygıda kusur edemezdi, annesi tembihlemişti sıkı sıkı. Babası inşaata, annesi gündeliğe gitmişti o gün...Kahvaltı hazırlamış küçük erkek kardeşlerini doyurmuştu. Afacanlar çok enerjiktiler yerlerinde duramıyorlardı, kapının önündeki sokakta oyun oynamaya başladılar.
Daha yerler silinecek, bulaşıklar ve çamaşırlar yıkanacaktı. Rojin işe bulaşıklardan başlamak istedi...
Birden bir dokunuşla irkildi, Celal abi karşısındaydı...Ne olduğunu bile anlayamamıştı, "Celal abi nolur bana zarar verme" diyebilmişti sadece...Şoktan çıktığında kendini yerde buldu,canı yanıyordu...Kimseye anlatamadı bu durumu...
aradan 1 ay geçmiş, Rojin iyice içine kapanmıştı. Annesi ile pazardan dönerken, bir çift mavi gözün kendisini izlediğini farketti. Bakışları sımsıcak ve güven vericiydi. O günden sonra Sıkça karşılaşır oldular.Hatta beş on dklık kaçamak buluşmaların ardından birbirlerine telefon numaralarını bile vermişlerdi. Rojin hayata yeniden bağlandığını hissediyordu, seviyor ve seviliyordu. Kenan 25 yaşında bir teknisyendi, Rojin'e bir prenses gibi davranıyordu. Araya aileler girdi ve kısa sürede sözlendiler.Rojin'in ailesi çok uzatmadan düğün yapılmasını istiyordu. Kenan düğün salonunu Çoktan ayarlamıştı bile...
O kara günden beri ilk defa herşey yolunda gidiyordu. Taa ki annesi herşeyi öğrenene kadar... O da babasına söylemişti. Dayaktan her tarafı çürük içinde kalmıştı Rojin'in...en son babasının sözleri kulaklarında çınlıyordu...
"seni küçük o......defol, benim senin gibi bir kızım yok, bir daha sakın bu eve gelme".
gidecek kimsesi yoktu ki Rojin'in Kenan' dan başka...Kenan karşısında sözlüsünü o halde görünce şaşırmıştı. Rojin tek kelime etmiyordu sadece babam diyebilmişti, ağlıyordu...Rojin lavaboya gitmek için izin istedi...Aradan on dk geçmesine rağmen dönmemişti Kenan endişelenmeye başlamıştı.Rojin lavaboda değildi, diğer odalarda da yoktu. Hızlıca üst kata çıktı, terasa baktı. Rojin ayaklarını 5. Kattaki terasın parapetlerine sarkıtmış bir halde bilinçsizce aşağı bakıyordu...
"Rojin çok endişelendim, düşeceksin tatlım lütfen dikkat et, ne yapıyorsun!!!" derken Rojin kendini boşluğa bırakıverdi....
....................................................................................................
Otopsi sonucunda Rojin'in 3 aylık hamile olduğu anlaşıldı, cenazesi ailesi tarafından kabul edilmedi, uzaktan yakını birkaç kişi tarafından cenaze namazı kılınmadan sessizce defnedildi...