Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Şeytana tapmayalım

celal1973

Yeni Üye
Üyelik
18 Eyl 2008
Konular
462
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
Şeytana tapmayalım


Efendim baştan söyleyelim, bendenizi hoca veya alim zannetmeyin. Bu endişemi sormuş ve bir Hadis-i Şerif’ten işaretle dostum Efkan Vural hocam fakirinize: “Sen alim değilsin fakat sen iyi bir ilim taşıyıcısısın” demişti; öyleyizdir inşallah...



Fakiriniz hergün radyodan çok sohbetler dinler ve araştırma yapar. Acizane dinlediğimiz ilimlerden derlediğimiz bilgileri taşıyarak bu yazıları yazıyoruz hamdolsun...






O kadar doluyuz ki, inşallah bu yazıyı da ayrıntıya girip fazla uzatmadan özet yazacağız...



Çoğu çalışanımızın hayatının gayesi sadece emekli olabilmek, çocuklarını evlendirmek ve torunlarıyla yazlıklarında vakit geçirmektir. En azından emekli olmadan önce işyerindeki çoğu arkadaşımızın yaşam amacı böyleydi.



Acizane kanaatimizce bunun nedeni, dünyevileşmektir, dünyaya çok değer vermemizden kaynaklanıyor. Bu dünyanın asıl, sonsuz hayat olduğunu sanıyoruz.



Hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz. Ve ne yazık ki şeytanın ayette dediği gibi hile ve tuzaklarına farkında olmadan düşüyoruz. Ve şükür etmiyor, hiçbir şeyden tatmin olmadan hep fazlasını istiyoruz.






Ne demişti şeytan:



"Öyle ise" dedi, "Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım."16 "Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın." 17 (Araf suresi, 16 ve 17. ayetler)



Evet malesef şeytanın hileline kapıldık; şükretmeyi ve ibadeti unuttuk. Hatası yüzünden cennetten çıkarılan Hz Adem’in affedilmesi gibi geç olmadan günahımıza tövbe edelim...



Çünkü ölüm ansızın gelir. Yoksa ayette şeytanın dediği gibi, suçu haşa! Allah’a atıp sen kaderimde bunu yazdın, vs. demeyelim; Hz Adem gibi hatayı nefsimizden bilip, Allah’tan tövbe ve af dileyelim.



Şeytan önümüzden, yani gelecek korkusuyla, üf ya hergün hergün beşer defa NAMAZ çok değil mi diye vesveseyle bıkkınlık veriyor. Biz de tembel nefsimize hemen uyup namazı bırakıyoruz.



Bazen arkamızdan sokuluyor, sen, var ya geçmişte şunu şunu yaptın, artık zor affedilirsin, boşver gitsin, eğlenmeye devam edelim, gibi vesveselerle tövbe kapısını kapamaya çalışıyor.



Sağından sokulur, der ki: vay be sen ne dindarsın, keşke herkes senin gibi namazını kılsa, cennete sen gitmeyeceksin de kim gidecek gibi mümini kibire düşürür...



Bunun gibi internet, televizyon, gazete, kitap, şeytanlaşmış insanlar gibi türlü türlü yollarla insanları Allah’tan uzaklaştırmaya ve cehenneme gitmelerini sağlamaya çalışır.






Yalnız size bir ipucu. Şeytanın vesvese (kalbe kuruntu veren fısıltı) dışında maddi hiçbir gücü yoktur. Ama malesef bu vesveseleri dinleyip uyarak şeytana tapmış oluyoruz...



Lütfen daha ölmedik. Şeytana karşı uyanık olalım. Katrilyonlarca yıllık sonsuz gençlik ve zevk yurdu cennet hayatımızı riske atmayalım. Yoksa mahşerde şu soruya ne cevap veririz?



60-61 "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye bildirip emretmedim mi?" (buyurulacak) 62 – “Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?” 63 – “İşte bu size vaad edilen cehennemdir.” (Yasin suresi, 60,61,62,63. ayetler)



İnşallah yazının kısa olması için burada bitiriyoruz. Kalbimize gelen vesvese, kuruntu, şüpheler hakkında uyanık olalım. İsterseniz yazıyı baştan bir daha okuyalım. Ayetleri daha da dikkatli okuyup düşünelim.



Allah samimi tövbe ile her günahı affeder. Eğer henüz namaza başlamadıysak haydi NAMAZA başlayalım. Ağır gelirse hiç olmazsa önce bir süre sadece farzları kılalım.











Aslında yazı dün bitti. Fakat akşam Facebook’tan bir sohbette bir hikaye dinledik. Hikaye Şu:



Zülkarneyn aleyhisselam emrindeki ordusu ile beraber birgün bir mağaradan geçecekler. Zülkayneyn AS o mağarayı önceden bildiği için mağaraya girmeden askerlerine diyor ki:



“Meşaleleri söndürün. Mağaradan geçerken toplayabildiğiniz kadar taş toplayın. Unutmayın meşale yakmak ve geri dönmek yasak” diye emredip uyarıyor.



Daha sonra askerler kendi aralarında konuşuyorlar:

Ya biz taşı napacağız ki, falan deyip kimisi hiç taş toplamıyor. Kimisi ben bu komutanı seviyorum, emrine itaat etmem gerek diyerek toplayabildiği kadar taş topluyor.



Bazısı da komutanımız kızabilir, şimdi çıkışta soracak diye en azından birkaç taş toplayayım, diyor. Mağaranın çıkışına geldiklerinde Zülkarneyn AS askerlerine şunu diyor:



“Şimdi herkes topladığı taşları torbasından çıkarıp önüne döksün” Bir de baktılar ki, o taş diye topladıkları altın, elmas, mücevherlermiş. ...



Aynı şekilde bizim dünyada yaptığımız ibadetlerimiz de öyledir. Fakat imtihanın gereği, Rabbimiz o mükafatları bize burda göstermiyor...



“Şu dârı dünya, meydanı imtihandır. Ve darı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükafât yeri değildir.” (Bediüzzaman Said Nursi)




  • (YAZ SEZONU AÇILDI. YARIN SABAH, 2 HAZ 2014 ALLAH NASİP EDERSE,
  • ANKARA'DAN YOLA ÇIKIP MEMLEKETİMİZ KONYA EREĞLİ'YE GİDECEĞİZ.
  • HAKKINIZI HELAL EDİN. 2 HAZ - EYLÜL BAŞI ARASI İNŞALLAH EREĞLİDEYİZ...
  • MERAK ETTİYSENİZ SÖYLEYEYİM. BEN EMEKLİ OLUNCA,
  • BİRİKİM VE TAZMİNATIMLA VE KREDİYLE FALAN EREĞLİDEN EV ALDIK.
  • O EVDE DE BABACIM, KLOZET ÜZERİNE VİNÇ SİSTEMİ KURDU.
  • KORUMALI ORTOPEDİK YATAK VE AKÜLÜ TEKERLEKLİ SANDALYE VARDIR.
  • YATTIĞIM YERDE LAPTOP RAHLESİ ÜZERİNDE,
  • EREĞLİ'DE DE YAZILARA DEVAM EDECEĞİM İNŞALLAH... )





Celalcelik@gmail.com Ankara ( Konya-Ereğli )

http://celal1973.blogspot.com/
 
Üst Alt