Toplum ve Tabular
Toplumların kültür seviyeleri ilerledikçe toplumu oluşturan bireylerin tabuları da tek tek yıkılmaya başlar. Tabuların yıkılması ,hiç şüphesiz kültürle doğru orantılı olduğu kadar topluma rağmen tabuları hiçe sayan cesaretli insanların varlığıyla da alakalıdır.
Ülkemizin insanlarının kültür durumunu değerlendirecek olursak ilk söylememiz gereken kültür üzerine en büyük etkinin gelenek-görenek,örf ve adetler olduğudur.Öyle ki,toplumların kültürel gelişmelerindeki en büyük etki dindir.Türk insanı herhangi bir konuda dini inanışıyla örfi inanışı çeliştiğinde çoğunlukla örfi inanışını tercih eder.
İnsanımızın engelli bireye bakışı üzerinde de dinden önce bahsettiğimiz örfi inanışlar ve gelenek-görenekler etkindir. Toplumumuz çalışan bir engelli gördüğünde,”aman canım sakat da ne iş yapabilir ki” düşüncesini dillendirilir. Çünkü onun yetiştiği zamanda engelli insan evde bakılması, korunması gereken bir canlıdır. Veyahut engelli bir bireyin evlenmesi şaşılacak hatta kabul edilemeyecek bir olgudur. Toplum için engelli birey bir insandır ama insani bir ihtiyaç olan çalışma, evlilik gibi kavramlar söz konusu olduğunda bu gerçek unutulur ve tabular gün yüzüne çıkar; engelli çalışmamalı, engelli evlenmemeli…
Hal bu ki, Türk toplumu örfi değerlerini ve geleneklerinin düşünce profiline etkisini benimsemek yerine, inancı olan İslam doktrinlerini hayat felsefesinin yapı taşları olarak kabul etse kabul edilmez gibi görünen tüm toplumsal tabular teker teker tarihin tozlu sayfalarında hak ettiği yeri alacaktır. Çünkü İslam dini bedene değil ruha önem veren bir inanç sistemidir. Ruha değer veren İslam dini açısından engelli bir bireyin evlenmesinde sakınca yok aksine övünülecek bir kavram olan aile açısından alkışlanacak bir durum söz konusudur.Ancak insanımız inancının ruha değer vermesini hiçe sayarak,maddeye değer veren dünya görüşüne sahip insanlar gibi bedensel görüşüne takılarak hata işlemekte ve bir bakıma da dininin öğretileriyle çelişmektedir.
Bir tarafta doğrular silsilesi olan dinsel inançlar,öbür tarafta içerisinde yanlışlar besleyen örf ve adetler…
Mereyalist felsefeyi benimsemiş insanlarda ise tersine bir duruş gözlemliyoruz, bedene değer verdiğini söyleyen batı dünyası engelli insana bakışında tam bir özgürlük noktasına ulaşmış, engellinin çalışması,evlenmesi onlar için yadırganacak bir durum olmaktan çıkmış,bilakis normal bir vakıa halini almış.Çünkü kültür düzeyleri onlara bir kavramı empoze etmiş;her şeyden önce insan.
İslam inancını benimseyen bizlerin en büyük örneği hiç şüphesiz Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizdir.Peygamberimiz engelli sahabelerini diğer sahabelerinden eksik görmemiş aksine en önemli görevler olan İmamet Makamı,Valilik gibi görevlere getirerek bizlere harika mesajlar vermiştir.Engelli sahabelerin evlenmesini,çalışmasını kısacası normal hayattan dışlayıcı değil kucaklayıcı bir davranış sergilemiştir.Aslında Türk toplumu olarak bizler inancımız olan İslam ve onun uygulayıcısı Peygamberimiz gibi önce insan demiş olsak,Avrupa’nın bugün geldiği noktaya çoktan gelmiş olacaktık.
Her şeyden önce İslam ve insan …
Musa KARAKAYA
18.10.2009