Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Toplum ve Tabular

karakaya

Üye
Üyelik
30 Tem 2005
Konular
54
Mesajlar
690
Reaksiyonlar
46
Toplum ve Tabular​

Toplumların kültür seviyeleri ilerledikçe toplumu oluşturan bireylerin tabuları da tek tek yıkılmaya başlar. Tabuların yıkılması ,hiç şüphesiz kültürle doğru orantılı olduğu kadar topluma rağmen tabuları hiçe sayan cesaretli insanların varlığıyla da alakalıdır.

Ülkemizin insanlarının kültür durumunu değerlendirecek olursak ilk söylememiz gereken kültür üzerine en büyük etkinin gelenek-görenek,örf ve adetler olduğudur.Öyle ki,toplumların kültürel gelişmelerindeki en büyük etki dindir.Türk insanı herhangi bir konuda dini inanışıyla örfi inanışı çeliştiğinde çoğunlukla örfi inanışını tercih eder.

İnsanımızın engelli bireye bakışı üzerinde de dinden önce bahsettiğimiz örfi inanışlar ve gelenek-görenekler etkindir. Toplumumuz çalışan bir engelli gördüğünde,”aman canım sakat da ne iş yapabilir ki” düşüncesini dillendirilir. Çünkü onun yetiştiği zamanda engelli insan evde bakılması, korunması gereken bir canlıdır. Veyahut engelli bir bireyin evlenmesi şaşılacak hatta kabul edilemeyecek bir olgudur. Toplum için engelli birey bir insandır ama insani bir ihtiyaç olan çalışma, evlilik gibi kavramlar söz konusu olduğunda bu gerçek unutulur ve tabular gün yüzüne çıkar; engelli çalışmamalı, engelli evlenmemeli…

Hal bu ki, Türk toplumu örfi değerlerini ve geleneklerinin düşünce profiline etkisini benimsemek yerine, inancı olan İslam doktrinlerini hayat felsefesinin yapı taşları olarak kabul etse kabul edilmez gibi görünen tüm toplumsal tabular teker teker tarihin tozlu sayfalarında hak ettiği yeri alacaktır. Çünkü İslam dini bedene değil ruha önem veren bir inanç sistemidir. Ruha değer veren İslam dini açısından engelli bir bireyin evlenmesinde sakınca yok aksine övünülecek bir kavram olan aile açısından alkışlanacak bir durum söz konusudur.Ancak insanımız inancının ruha değer vermesini hiçe sayarak,maddeye değer veren dünya görüşüne sahip insanlar gibi bedensel görüşüne takılarak hata işlemekte ve bir bakıma da dininin öğretileriyle çelişmektedir.

Bir tarafta doğrular silsilesi olan dinsel inançlar,öbür tarafta içerisinde yanlışlar besleyen örf ve adetler…

Mereyalist felsefeyi benimsemiş insanlarda ise tersine bir duruş gözlemliyoruz, bedene değer verdiğini söyleyen batı dünyası engelli insana bakışında tam bir özgürlük noktasına ulaşmış, engellinin çalışması,evlenmesi onlar için yadırganacak bir durum olmaktan çıkmış,bilakis normal bir vakıa halini almış.Çünkü kültür düzeyleri onlara bir kavramı empoze etmiş;her şeyden önce insan.

İslam inancını benimseyen bizlerin en büyük örneği hiç şüphesiz Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizdir.Peygamberimiz engelli sahabelerini diğer sahabelerinden eksik görmemiş aksine en önemli görevler olan İmamet Makamı,Valilik gibi görevlere getirerek bizlere harika mesajlar vermiştir.Engelli sahabelerin evlenmesini,çalışmasını kısacası normal hayattan dışlayıcı değil kucaklayıcı bir davranış sergilemiştir.Aslında Türk toplumu olarak bizler inancımız olan İslam ve onun uygulayıcısı Peygamberimiz gibi önce insan demiş olsak,Avrupa’nın bugün geldiği noktaya çoktan gelmiş olacaktık.

Her şeyden önce İslam ve insan …

Musa KARAKAYA
18.10.2009
 
İhtiyaca binaen bir yazı olmuş...Metaryalist felsefeyi hiç bu açıdan düşünmemiştim..Bizdeki örfi yargıları ve yanlışlarının tespitini de anlaşılır şekilde yapmışsınız..Yalnız şunu belirtmek isterim;tabudan kastınız;yanlış uygulanan örfi yargılar sanırım..ancak bu yanlışların yok oluşuyla kültür varlığımız ortaya çıkacaktır...Öz'e dönmek de bu olsa gerek...
 
Türk kültürünün etkilendiği birincil kaynak dindir,ancak dinin kavramsal olarak iyi idrak edilmemesi ve uygulanmaması sonucu özden kopuş gerçekleşmiş ve yanlış uygulamalar olarak nitelendirdiğimiz tabular toplumda kabul görmüştür.

Tabudan kastım; dinin evrensel doğrularına rağmen bahsettiğim örfün kabul edilmiş süregelen yanlış uygulamalarıdır.Sizinde dediğiniz gibi yanlışların yok oluşuyla öz'e yani islami doğrulara dönülecektir.
 
Ne yazık ki yorumlarınıza katılmıyorum.

Bizim kültürümüzde engellilere yönelik geleneksel yaklaşımlar aslında oldukça iyidir. Çolak Mehmet, Topal Hasan gibi sıfatlar bedensel özürlü kişilerin toplum içinde yer aldığını bize söyleyen göstergelerdir.
Anadoluda, pek çok köyde,kasabada zihinsel engelli kız veya erkek bir bakanı olsun diye evlendirilir. "Mahallenin delisi" bile esnaf tarafından korunur, kollanır, karnı doyurulur, üstü giydirilir.

Engellilerin gözden düşmesi köy-şehir geçiş aşamasında yaşama ayak uydurmanın zorluklarıyla başlamıştır. Bundaki en büyük sorumluluk ise bizi yönetenlerdir.

Yabancı ülkelerde engellilerin normal bir yaşam sürmeleri devletin aldığı radikal önlemlerle mümkün olmuştur. Bütün gelişmiş ülkelerde engelli haklarını koruyan pek çok yasa yürürlüktedir ve bunların uygulanmamasının yüksek cezai müeyyideleri vardır.

Bu arada bir terim hatasını düzeltmek isterim. TABU, yasak demektir. Örneğin ensest ilişki veya pedofili tabudur. Örf, gelenek vs. içinde değildir. Pek çok tabu doğrudan toplumun yapısını korumakla ilgilidir. Bazı tabular dinlerden, bazıları kültürden köken alır. Zaman değiştikçe bazı tabular değişir. Örneğin kadının çalışması bir tabu iken şimdi kadınlar çalışabilmektedir. Eşcinsellik bir tabu iken bugün daha ılımlı bakılabilmektedir.

Diğer taraftan, Türk kültürünü oluşturan temel etkenler din değil, örf ve adetlerdir. Bunlar islam tarihinden eskidir. Hatta, Çin (uygur, sincan bölgeleri), özbekistan, türkmenistan vs gibi hala türklerin yaşadığı bölgelerde dinleri farklı olan ama hala bizim anadolu kültürünü yaşayan insanlar mevcuttur. Türk insanı kendi geleneksel kültürü, örfü ile İslam kurallarını bir araya getirmiş, bir sentez oluşturmuştur. O yüzden Türk insanı İmam nikahını da kıyar, düğünde çalgı çalıp halay da çeker.
 
( Mereyalist felsefeyi benimsemiş insanlarda ise tersine bir duruş gözlemliyoruz, bedene değer verdiğini söyleyen batı dünyası engelli insana bakışında tam bir özgürlük noktasına ulaşmış, engellinin çalışması,evlenmesi onlar için yadırganacak bir durum olmaktan çıkmış,bilakis normal bir vakıa halini almış.Çünkü kültür düzeyleri onlara bir kavramı empoze etmiş;her şeyden önce insan. )

merhaba karakaya.
batı halklarını ruha deil maddeye inandığını söylüyorsun bunuda şöyle sunuyorsun insana inanıyorlar önce insan diyorlar olarak sunuyorsun.
burda seni uyarmak isterim, dünyanın batısındaki halkların % 80 i hiristiyan inancına mensuplardır. hiristiyanlar materyalist yada maddeci değiller. onlarında allahı peygamberleri vardır, ve onlarda ruhlara inanırlar. ayrıca onlarıın önce insan gibii köktenci tutumları yani aşırı hümanist insancıl tutumları yok. onlarda ruha inanan iideailist akımın uzantısı olan çeşitli uslam ve araştırma yöntemlerinin sonuçlarına inanıyorlar, materyalist yada maddeci değiller yani.

ayrıca islam tarihinde engellilerede İmamet Makamı gibi görevler verildiği bilgiisi için teşekkürler.
 
Katılsan şaşardım Metepe :)

Sizinle düşüncelerimiz doğu ile batı kadar birbirinden uzak,bu nedenle farklı düşünmeniz gayet doğal.

Terim hatasına gelince,bazı kelimelerin toplumda çağrıştırdığı mana gerçek manasından zamanla uzaklaşmıştır.Kimse a sözcüğünün terim manasını çağrıştıracak şekilde değil,toplumda oluşan algıya göre cümle kurar.Bu nedenle tabu kelimesinide emin olun herkes anlaması gerektiği şekilde anlıyor.
 
Sayın leventsaritas,

Meteryalist felsefe derken inanmayan insanlar manasında kullanmadım.Batı toplumlarının hristiyan inancını benimseyen topluluklar olduğu doğru ancak yaşantı noktasında dinin emirleri gündelik hayatlarında tatbik etmedikleride aşikardır.Hristiyan dininde de zina haramdır ama bugün batı dünyasında bu yasağı dinleyen bir algı gözükmemektedir.Bunun gibi bir çok örneği sıralayabilirim.

Meteryalist felsefe derken,dinin emirlerinin içselleştirilmediği dünya hayatının işleyişinin sınırsız özgürlükler paydasına indirgendiğini belirtmek istedim.

İslamın Engellilere Bakışı makalemi okursanız daha farklı bilgilerde edinirsiniz

Saygılarımla
 
Sayın karakaya,

Düşüncelerimizin farklı olması gayet doğal. Ama yanlış temeller üstüne tez inşa ederseniz bu pek sağlıklı olmaz. Örneğin benim gözümden kaçan ama levent beyin söylediği gibi batı dünyasında insanların çoğu hristiyandır. Bunların içinde katolikler çok katı inanırlardır.

Zina gibi ahlaki sorunların materyalist, hristiyan veya müslüman olmayla ilgisi olmadığı bilinmektedir. Sadece dışa görünümde fark vardır.
 
2 kere gitmiş.. kusura bakmayın
 
Sayın Metepe,

Kime göre yanlış? Farklı düşünmemizin doğal olduğunu söyleyip akabine "yanlış tez inşa" ettiğimi söylerseniz gülünç duruma düşersiniz Metepe .Zira tartışılacak bir konudan bahsediyoruz size göre yanlış bana göre doğal yani farklı düşünce.Bu nedenle ilk sözünüzde sabit kalın bence.

Levent beyin söylediği konuda yukarda açıklama yaptım,sanırım gözünüzden kaçtı.
 
tekrar merhaba karakaya

avrupa halklarının ahlaki ve kültürel yozlaşmasını tanımlarken materyalizmi kullanmazsanız sevinirim, çünkü avrupa halklarını bu denli ahlaki ve kültürel yozlamaya zorlayan avrupa ülkerinin gerici yoz kapitalist sistemleridir. uyuşturucuyu fuhuşu kapitalist sistem kendi araçlarıyla yaygınlaştırır. avrupada sex cluplerini bilirsiniz bu cluplerin açılmasına izin verende bu sistem . kapitalist sistem halkın sahip çıkacağı her değerini çürütüp yoketmek ister. bu sebeple bunu inançsızlığa veya insancıllığa maletmek pek doğru olmaz.
 
Sayın karakaya,

Yanlış tez iddia ettiğinizi söylerken kullandığınız temellerden bahsediyorum. Sizin düşünceniz elbette farklı olabilir. Ama tabuyu gelenek, hristiyanlığı materyalizm, gelenekleri dinin şartları gibi ifade edip tartışmanızı bunun üstüne inşa ederseniz sizin tezinizin dayanakları ortada kalmaz.

"Ben tabuyu şöyle, materyalizmi böyle anlıyorum" diyerek iddianızı doğrulayamazsınız. Felsefi olarak yanlış olur.

Şimdi buraya kadar esas konuya girmedik bile.. çünkü usul hatası var.

Konunun özüne girdiğinizde ise; iddianızın, yani engellilere bakışın sadece dini gerekçelerle açıklanamayacağı anlamında fikirlerimi söylemiştim.

Örf, adet ve geleneklerin dinden etkilendiği şüphesiz doğrudur. Ama bunların kökeni daha derindir. Tek bakış açısıyla açıklanamaz. Sosyolojik ve tarihsel nedenleri olur. Sosyal yapı değiştiğinde bunlar da değişir. Hangi dine, hangi dinsize giderseniz gidin; ensest tabudur. Yani geleneksel yasaklardandır. Bunu dinde yasaklanmış diye açıklayamazsınız.
 
Sayın Metepe,

Yazdıklarımı doğru algılamadığınızı görüyorum.Gelenekler dinin şartlarıdır gibi bir ifade kullanmadım,ifadelerim oldukça anlaşılabilir.Söylemediklerimi söylemiş gibi aktarmayın lütfen.

"Örf, adet ve geleneklerin dinden etkilendiği şüphesiz doğrudur. Ama bunların kökeni daha derindir. Tek bakış açısıyla açıklanamaz" demişsiniz,bu cümleyle alakalı ben ne demişim

-kültür üzerine en büyük etkinin gelenek-görenek,örf ve adetler olduğudur.Öyle ki,toplumların kültürel gelişmelerindeki en büyük etki dindir.

Dikkat ederseniz "en büyük etki dindir" diyorum ,yani başka etki kaynakları olduğunu reddetmiyorum.Bana göre en büyük etki dindir size göre başka bir etki...

Sizinle kavramlar üzerinde tartışmayacağımı belirttim.Sanırım anlamamakta direniyorsunuz.
Kelimelerin gerçek manası şüphesiz vardır,ancak bazı kavramlar toplum tarafından farklı manalara gelecek şekilde kullanılır.Bu yaygın bir durumdur.Tabu kelimesini emin olun herkes kullandığım manasıyla anlayacaktır,içiniz raha olsun.

Meteryalizm ve batı toplumları derken,batı toplumlarının inançsızlığını ifade etmedim.Bu manayı ifade etmek istesem daha kesin ifadeler kullanırdım.Yazımın genelini dikkatle okuyan görecektir ki,batı dünyası ve meteryalizmin insana bakışındaki algının yakınlığıdır.Batı dünyası hristiyan diyebilirsiniz ama içi boşalmış bir din vardır,yaşantıda gözükmeyen bir inanış.

Saygılarımla...
 
Üst Alt