Dünyanın o kadar da adaletli bir yer olmadığını, gençlik günlerinde '' hacı saçı geriye tarayınca acaip italyana benziyorum'' diyerek sadece kendini kandıran , kandırmakla kalmayıp kafalarına sürdükleri jölelerin belli bir zaman sonra saçları birer ikişer döktüğünü anlayan erkek milletinden daha iyi kim anlayabilir diğerleri saçlarını tararken.Yine de erkek olsun kadın veya cinsel tercihi konusunda sorun yaşayan herkes gene de dünyanın adaletli bir yer olmasını umar,olmayacağını bile bile.
Girişinde adaletten bahsederken sonunda 5 yaşında yediğim peynirden bahsedebilme ihtimali olan biri olarak büyük umutlarla okuyanların hayalkırıklığı için şimdiden kusura bakmamalarını rica ediyorum giriş ve sonuç konusunda fikir birliksizliği için.
Dünya adaletsiz malesef ki,bu toplumlardan bile çıkarılabilcek bir ders aslında,kuzeyde yaşayanlarla orta bölgelerde ve daha ekvatoryal bölgelerde yaşayan adamların hayat tarzları bile adaletin ne kadar var olduğuna delalet olabilir.
M.S 700 de filan yaşadığınızı düşünün şimdi ,kuzeydesniz danimarka ve çevresinde büyük ihtimalle birköyde yaşıyorsunuz 20-25 haneli,kalın ağaçlarla inşa edilmiş bir ev dışarısının acı soğuğuna karşı kürk ve yünden kıyafetleriniz var,hava soğuk yıkanmanız problem ve bu yüzden evin için leşten hallice bir kokuyla sarılı.Küçük bir toprağınız var daha büyüğünü işlemek imkansız donuk olduğu için,yetiştirdiğiniz tek şey bikaç çeşit dayanıklı bitki ve yulaf.koyun kuzu zaten yokta zenginseniz biriki domuza sahipsiniz ,menünüzün öenmli bir bölümü av eti ve balık.Eğer onlarada giden yoksa büyük ihtimalle açlıktan öleceksiniz,köyünüzde herhangi bir sanat yok işlenebilecek tek metal demir,hayat o kadar zor ki köyünüzün çevresi ağaç surlarla örtülü çünkü sizin kadar çalşkan olmayan diğer köyler her an istilaya gelebilir,hoş büyük ihtimalle sizde istilacısınız ,gelişme o kadar az ki ,bir yerden bir yere gitmekiçin kullandığıniz tekne bile kamarasız ,tek güvertede gidiyorsunuz kar buz ve soğuk okyanus içinde,tanrılarınız bile rahat değil sürekli savaşıyorlar,dünyayı kurtarmak için sonunda öleceklerini bile bile,bu tanrılar içinde en kafadaki adam bile bilgi için gözünü kaybediyor,buna rağmen büyük bir cesaret ve onurla yaşıyorsunuz,maddiyata önem pek verilmiyor birgün fazla yaşamak için yemekten başka birşeye ihtiyacınız yok ,yaşam bu kadar değerliyken yine de valhallanın salonları için savaşta ölmeyede hazırsınız- tanrılar filan dedim bunlar pagan arkadaşın teki inanmayanların yanacağına dair bir ayet yollamasın-
hayatınız bu kadar zorken aranızda enlem farkı olan çağdaşlarınız
taştan evlerde yaşıyorlar,mevsimler ılımlı akdenizin sıcak havası yazın serin kışınsa nispeten ılık bir hava yaratıyor doğduğunuz köyde,kalabalık bir yerleşim var,eviniz taştan yapılmış büyük direklerle,içinde resimler toprak vazolar zenginliğin tüm yansımaları var,evin içinde hamam inşa edilmiş büyük yıkanma adetleri içingeniş bahçe de sayamayacağınız kadar çok sebze ve meyva üretiliyor,asıl zenginlik köyün dışındaki bahçeler üzüm,zeytin ,nar ağaçlarıyla dolu,her yer zeytinyağı ve şarap,fazlası satılıyor kıyıdaki büyük limandan,liman ticarethaneler ve tücarlarla dolu,hafiften sahtekarlık bünyelere yerleşmiş her tüccarın olduğu kadar,dünyanın dört bir yanında sanat eserleri akıyor topraklarınıza,gelişiyor herşey felsefe ve matematik gelişmekte filozof okullarıyla dolu her yer,ve her zengin adam çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyor yönetici olması için,hayatlar güvenli tehlike yok,paralı askerler bütün kenti koruyor,para önemli ve iyi bir yaşam,tanrılar bile buna adapte olmuş ,zevk ve sefa içinde vakit harcıyorlar,tek eğlenceleri yarattıkları insanların kader oyunu,hepsi güzel ve yakışıklı harika vücutları var,insanlarda onlara benzemek için spor yapıyorlar hergün ve en iyileri seçmek için olimpiyat düzenlemeye başlamaışlar,büyük sulh zamanlarına gebe olsun diye,
Biraz daha aşağıda olduğunuzu düşünelim birde hava sıcak hemdeçok,kışın geldiğini yağan yağmurlardan anlıyorsunuz,eviniz sadece sıcak ve yağmura karşı küçük barınaklar,içine girmeniz kafi başka bir işe yaramıyorlar.nem ve sıcaklık bitkileri kudurtmuş herhangi birşey yapmanıza gerek kalmadan bol ürün var ağaçlarda,sıcak zaten çalışmaya maniyken doğanın bu armağanlarıda çalışmamanıza destek oluyor,gelişme zayıf herşey o kadar bol ki,hiçbirşeye gerek yok,biraz yukarınızda araplar çölde hırsızlık yaparak geçiniyor ama onlarda size büyük bir tehlike yaratmıyor ,yaşadığınız orman sizi her tehlikeden koruyor,vahşi hayvan saldıraları ve güneş dışında bir tehlike yok,tanrınız bile yok güneşle ay yeter,onlardan başka görünende pek bişi yok zaten
adil olmayan dünya zamanla ortadakine adaletli davranıp onu daha da zengin ve aç gözlü yapıyor üsttekini lkandırsın diye kandırıp muz ormanında yaşayan adamı köle yapmak için kaçırsın diye,
hayat kimseye adil değil,belki biraz mücadele biraz da zeka,ihtiyacımız olan bu mu,yoksa kendimizi mi kandırıyoruz,değişim için...
Girişinde adaletten bahsederken sonunda 5 yaşında yediğim peynirden bahsedebilme ihtimali olan biri olarak büyük umutlarla okuyanların hayalkırıklığı için şimdiden kusura bakmamalarını rica ediyorum giriş ve sonuç konusunda fikir birliksizliği için.
Dünya adaletsiz malesef ki,bu toplumlardan bile çıkarılabilcek bir ders aslında,kuzeyde yaşayanlarla orta bölgelerde ve daha ekvatoryal bölgelerde yaşayan adamların hayat tarzları bile adaletin ne kadar var olduğuna delalet olabilir.
M.S 700 de filan yaşadığınızı düşünün şimdi ,kuzeydesniz danimarka ve çevresinde büyük ihtimalle birköyde yaşıyorsunuz 20-25 haneli,kalın ağaçlarla inşa edilmiş bir ev dışarısının acı soğuğuna karşı kürk ve yünden kıyafetleriniz var,hava soğuk yıkanmanız problem ve bu yüzden evin için leşten hallice bir kokuyla sarılı.Küçük bir toprağınız var daha büyüğünü işlemek imkansız donuk olduğu için,yetiştirdiğiniz tek şey bikaç çeşit dayanıklı bitki ve yulaf.koyun kuzu zaten yokta zenginseniz biriki domuza sahipsiniz ,menünüzün öenmli bir bölümü av eti ve balık.Eğer onlarada giden yoksa büyük ihtimalle açlıktan öleceksiniz,köyünüzde herhangi bir sanat yok işlenebilecek tek metal demir,hayat o kadar zor ki köyünüzün çevresi ağaç surlarla örtülü çünkü sizin kadar çalşkan olmayan diğer köyler her an istilaya gelebilir,hoş büyük ihtimalle sizde istilacısınız ,gelişme o kadar az ki ,bir yerden bir yere gitmekiçin kullandığıniz tekne bile kamarasız ,tek güvertede gidiyorsunuz kar buz ve soğuk okyanus içinde,tanrılarınız bile rahat değil sürekli savaşıyorlar,dünyayı kurtarmak için sonunda öleceklerini bile bile,bu tanrılar içinde en kafadaki adam bile bilgi için gözünü kaybediyor,buna rağmen büyük bir cesaret ve onurla yaşıyorsunuz,maddiyata önem pek verilmiyor birgün fazla yaşamak için yemekten başka birşeye ihtiyacınız yok ,yaşam bu kadar değerliyken yine de valhallanın salonları için savaşta ölmeyede hazırsınız- tanrılar filan dedim bunlar pagan arkadaşın teki inanmayanların yanacağına dair bir ayet yollamasın-
hayatınız bu kadar zorken aranızda enlem farkı olan çağdaşlarınız
taştan evlerde yaşıyorlar,mevsimler ılımlı akdenizin sıcak havası yazın serin kışınsa nispeten ılık bir hava yaratıyor doğduğunuz köyde,kalabalık bir yerleşim var,eviniz taştan yapılmış büyük direklerle,içinde resimler toprak vazolar zenginliğin tüm yansımaları var,evin içinde hamam inşa edilmiş büyük yıkanma adetleri içingeniş bahçe de sayamayacağınız kadar çok sebze ve meyva üretiliyor,asıl zenginlik köyün dışındaki bahçeler üzüm,zeytin ,nar ağaçlarıyla dolu,her yer zeytinyağı ve şarap,fazlası satılıyor kıyıdaki büyük limandan,liman ticarethaneler ve tücarlarla dolu,hafiften sahtekarlık bünyelere yerleşmiş her tüccarın olduğu kadar,dünyanın dört bir yanında sanat eserleri akıyor topraklarınıza,gelişiyor herşey felsefe ve matematik gelişmekte filozof okullarıyla dolu her yer,ve her zengin adam çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyor yönetici olması için,hayatlar güvenli tehlike yok,paralı askerler bütün kenti koruyor,para önemli ve iyi bir yaşam,tanrılar bile buna adapte olmuş ,zevk ve sefa içinde vakit harcıyorlar,tek eğlenceleri yarattıkları insanların kader oyunu,hepsi güzel ve yakışıklı harika vücutları var,insanlarda onlara benzemek için spor yapıyorlar hergün ve en iyileri seçmek için olimpiyat düzenlemeye başlamaışlar,büyük sulh zamanlarına gebe olsun diye,
Biraz daha aşağıda olduğunuzu düşünelim birde hava sıcak hemdeçok,kışın geldiğini yağan yağmurlardan anlıyorsunuz,eviniz sadece sıcak ve yağmura karşı küçük barınaklar,içine girmeniz kafi başka bir işe yaramıyorlar.nem ve sıcaklık bitkileri kudurtmuş herhangi birşey yapmanıza gerek kalmadan bol ürün var ağaçlarda,sıcak zaten çalışmaya maniyken doğanın bu armağanlarıda çalışmamanıza destek oluyor,gelişme zayıf herşey o kadar bol ki,hiçbirşeye gerek yok,biraz yukarınızda araplar çölde hırsızlık yaparak geçiniyor ama onlarda size büyük bir tehlike yaratmıyor ,yaşadığınız orman sizi her tehlikeden koruyor,vahşi hayvan saldıraları ve güneş dışında bir tehlike yok,tanrınız bile yok güneşle ay yeter,onlardan başka görünende pek bişi yok zaten
adil olmayan dünya zamanla ortadakine adaletli davranıp onu daha da zengin ve aç gözlü yapıyor üsttekini lkandırsın diye kandırıp muz ormanında yaşayan adamı köle yapmak için kaçırsın diye,
hayat kimseye adil değil,belki biraz mücadele biraz da zeka,ihtiyacımız olan bu mu,yoksa kendimizi mi kandırıyoruz,değişim için...
kendimizimi kandırıyoruz acaba