“Ye Dua Et Sev” Julia Roberts’in böyle bir filmi var, izlemeyin, kötü bir film! Ordaki iki numaralı adam, yani esas kızın, kocasından boşandıktan sonra büyüsüne kapıldığı David. Sanırım onda bana benzeyen bir şeyler var. Hayır, baş rol falan değil, seyredenler onu sevmeyecektir bile. Hayat için lüzumsuz bir tip. Anahtar cümleler şunlar: Çocuk gibisin(adam çocuk gibi, bir gün gel benimle otur diyor, sevilmek istiyor, öbür gün sıkılıyor), seni özlemem için bana şans verecek misin(adam boğuluyor, biraz mesafe diyor), kalmamı hiç istemedin(adam gerçekten sevmiyor ya da ancak bu kadar sevebiliyor)
Birbirlerini görüyorlar, adam şair ruhlu bir tip, kolayca kızı etkiliyor… heyecan, büyü… cicim günleri… sonra durgunluk… sonra kız adamın üzerine fazla düşüyor, ona benzemeye başlıyor… adam beklentilere göre hareket etmeye başladığı anda, boğuluyor gibi hissetmeye de başlıyor… adam çocuk gibi, ne istediğini bilmiyor, daha doğrusu tercihinin yükümlülüklerini kabul etme cesareti yok, sevilme ihtiyacının manipülasyonlarından kurtulamıyor, kaçıyor… işte benden sahneler…
İzleyince siz bunların hepsini görmeyeceksinizdir ama insan bir şeyi tanıyorsa, ondan parçalar gördüğünde resmin tamamı gözünde canlanıyor.
Kendini dışarıdan görünce ne kadar iğrenç biri olduğunu daha kolay fark ediyorsun…
Şöyle bir cümle de geçiyor filmde: “İtalyanca böyle öğrenilmez, ellerin ve mimiklerin de hareket etmeli.” Ben bunu çok önceleri Fransızlar’da fark etmiştim, konuşurken elleri devamlı hareket halinde… Türkler de öyle… Sanırım bu tarz Akdenizlilerin hepsinde var…
Birbirlerini görüyorlar, adam şair ruhlu bir tip, kolayca kızı etkiliyor… heyecan, büyü… cicim günleri… sonra durgunluk… sonra kız adamın üzerine fazla düşüyor, ona benzemeye başlıyor… adam beklentilere göre hareket etmeye başladığı anda, boğuluyor gibi hissetmeye de başlıyor… adam çocuk gibi, ne istediğini bilmiyor, daha doğrusu tercihinin yükümlülüklerini kabul etme cesareti yok, sevilme ihtiyacının manipülasyonlarından kurtulamıyor, kaçıyor… işte benden sahneler…
İzleyince siz bunların hepsini görmeyeceksinizdir ama insan bir şeyi tanıyorsa, ondan parçalar gördüğünde resmin tamamı gözünde canlanıyor.
Kendini dışarıdan görünce ne kadar iğrenç biri olduğunu daha kolay fark ediyorsun…
Şöyle bir cümle de geçiyor filmde: “İtalyanca böyle öğrenilmez, ellerin ve mimiklerin de hareket etmeli.” Ben bunu çok önceleri Fransızlar’da fark etmiştim, konuşurken elleri devamlı hareket halinde… Türkler de öyle… Sanırım bu tarz Akdenizlilerin hepsinde var…