ah bu yoğunluk ah..Bu kelime olmasaydı kendimizi nasıl anlatacaktık?Nasıl kendimizi tatmin edecektik çalışıyoruz konusunda?
"Yoğunluk" gün boyunca yaptığımız bütün işleri tek kelime özetliyor ve anlatıyor sanki değil mi? yada öyle sanıyoruz.
Artık hayatımız ve zaman o kadar hızlı akıyor ki,işleri yetiştirme çabasından başka şey düşünmüyoruz ve konuşmaya,dertleşmeye anlaşmaya vaktimiz yok.Tek kurtarıcımız bu kelime "her zamanki gibi yine yoğundum" hımmm peki neler yaptın anlat bakayım?
ıııı şeyyy,"sabah kalktım,işe geldim,iş yaptım, koşuşturdum,işten çıktım,dışarıda ki işlerimi yaptım,faturalar yatırdım v.s" eeee başka ne yaptın? "Ya o kadar yoğundum ki eve kendimi zor attım sonra sabahlara kadar PC başında sabahladım" Ne yaptın PC başında? "Türkiye yi kurtardım" Nasıl kurtardın?"Klavyeyle" hah ha bende gülerim buna işte..eeeee gün boyunca sadece bunlarımı yaptın?."evet daha ne yapacaktım "
Peki hani arkadaş,dost,akraba veya bir komşu ziyareti. hani bir ihtiyaçlının elinden tutmak,onlarla sohbet etmek,dertleşmek,paylaşmak,bölüşmek. hani? ???
Hani sosyal hayat?
Nerede paylaştıkça büyüyen,gelişen ve yoğunlaşan sevgiler?
Bu yoğunluğu neden her şeyde yaşayamıyoruz?
Neden? Çünkü hayatımıza o kadar teknoloji ve sanallık girdi ki her şey sanal oldu artık her şey.
Zamanımızı elimizden aldı teknoloji,duygularımızı da,tek mesajlar,özel günlerimizi kutlamamıza yetti,yetti ve bitti..Biten sadece zamanımız değil tüm değerler de eridi,yozlaştı,yüzeyselleşti ve bütün duygular samimiyetten uzaklaştı...laşkalaşdı.
"Yoğunluk" o anki cümlenin gidişatına,anlamına,anlamlandırılmasına uysa da olur,uymasa da.
Karşıyı oyaladı mı? susturdu mu? o yeterli..
"ya bak gördün mü? çok yoğunmuş, boşuna küsmüşüm,gönül koymuşum.
Yoksa hayatta en çok değer verdiğim kişi beni aramaz mı,değere değer katmaz mı?
Ama maalesef ki maalesef iş öyle değil işte. Biz bu kelimeyle olayı veya o anı geçiştiriyoruz.
Ama karşının yanında kendimizi de kandırıyoruz..
Kandırıyoruz ama farkında bile olamıyoruz,çünkü duygularımız alınmış artık,akli melekelerimizde.
Nasılsa karşı bizi anladı ve küsmedi..Öylemi acaba)
Hiç düşünmüyoruz ki bizim karşıya verdiğimiz kadar değer görüyoruz.
Ne acı değil mi?Ne acı.. :'( İnanın bu satırları yazarken bile ne kadar her şeyden ve herkesten uzaklaştığımızı bir kez daha gördüm ve yaşadım.Anladım...
Ama suçlu biz değiliz değil mi? "Zamanımızı elimizden çalanlar"(Böylece kendimizi bir kez daha kandırıyoruz.) Nasılsa suçluyu bulduk değil mi) Kendi irademiz,aklımız yok değil mi?..Çünkü kullanamıyoruz.
Gidişatımız hayra alamet değil sanırım..Sabahlara kadar yada yoğunluktan başını kaşıyamayanlardan gel de verim bekle,duygu bekle,sevgi bekle..Duygular PC tarafından alınmış insan topluluğu haline geldik maalesef.Halimiz durumumuz ortada..
Başka ne söyleyeyim bilemiyorum..
Aslında daha çok yazacaktım ama inanın çok "Yoğunum"
[/INDENT]
"Yoğunluk" gün boyunca yaptığımız bütün işleri tek kelime özetliyor ve anlatıyor sanki değil mi? yada öyle sanıyoruz.
Artık hayatımız ve zaman o kadar hızlı akıyor ki,işleri yetiştirme çabasından başka şey düşünmüyoruz ve konuşmaya,dertleşmeye anlaşmaya vaktimiz yok.Tek kurtarıcımız bu kelime "her zamanki gibi yine yoğundum" hımmm peki neler yaptın anlat bakayım?
ıııı şeyyy,"sabah kalktım,işe geldim,iş yaptım, koşuşturdum,işten çıktım,dışarıda ki işlerimi yaptım,faturalar yatırdım v.s" eeee başka ne yaptın? "Ya o kadar yoğundum ki eve kendimi zor attım sonra sabahlara kadar PC başında sabahladım" Ne yaptın PC başında? "Türkiye yi kurtardım" Nasıl kurtardın?"Klavyeyle" hah ha bende gülerim buna işte..eeeee gün boyunca sadece bunlarımı yaptın?."evet daha ne yapacaktım "
Peki hani arkadaş,dost,akraba veya bir komşu ziyareti. hani bir ihtiyaçlının elinden tutmak,onlarla sohbet etmek,dertleşmek,paylaşmak,bölüşmek. hani? ???
Hani sosyal hayat?
Nerede paylaştıkça büyüyen,gelişen ve yoğunlaşan sevgiler?
Bu yoğunluğu neden her şeyde yaşayamıyoruz?
Neden? Çünkü hayatımıza o kadar teknoloji ve sanallık girdi ki her şey sanal oldu artık her şey.
Zamanımızı elimizden aldı teknoloji,duygularımızı da,tek mesajlar,özel günlerimizi kutlamamıza yetti,yetti ve bitti..Biten sadece zamanımız değil tüm değerler de eridi,yozlaştı,yüzeyselleşti ve bütün duygular samimiyetten uzaklaştı...laşkalaşdı.
"Yoğunluk" o anki cümlenin gidişatına,anlamına,anlamlandırılmasına uysa da olur,uymasa da.
Karşıyı oyaladı mı? susturdu mu? o yeterli..
"ya bak gördün mü? çok yoğunmuş, boşuna küsmüşüm,gönül koymuşum.
Yoksa hayatta en çok değer verdiğim kişi beni aramaz mı,değere değer katmaz mı?
Ama maalesef ki maalesef iş öyle değil işte. Biz bu kelimeyle olayı veya o anı geçiştiriyoruz.
Ama karşının yanında kendimizi de kandırıyoruz..
Kandırıyoruz ama farkında bile olamıyoruz,çünkü duygularımız alınmış artık,akli melekelerimizde.
Nasılsa karşı bizi anladı ve küsmedi..Öylemi acaba)
Hiç düşünmüyoruz ki bizim karşıya verdiğimiz kadar değer görüyoruz.
Ne acı değil mi?Ne acı.. :'( İnanın bu satırları yazarken bile ne kadar her şeyden ve herkesten uzaklaştığımızı bir kez daha gördüm ve yaşadım.Anladım...
Ama suçlu biz değiliz değil mi? "Zamanımızı elimizden çalanlar"(Böylece kendimizi bir kez daha kandırıyoruz.) Nasılsa suçluyu bulduk değil mi) Kendi irademiz,aklımız yok değil mi?..Çünkü kullanamıyoruz.
Gidişatımız hayra alamet değil sanırım..Sabahlara kadar yada yoğunluktan başını kaşıyamayanlardan gel de verim bekle,duygu bekle,sevgi bekle..Duygular PC tarafından alınmış insan topluluğu haline geldik maalesef.Halimiz durumumuz ortada..
Başka ne söyleyeyim bilemiyorum..
Aslında daha çok yazacaktım ama inanın çok "Yoğunum"
[/INDENT]