İlk okul 2, artık cin ali,ayşegül serisinden sıyrılarak artık ufaktan romanlara geçiş için hazır hissetmişizdir kendimizi.Fakir ama gururlu çocukların hikayecesi Kemalettin Tuğcudan iyi bir çocuk ve sonrasında topluma yararlı bir insan olma adına alınacak derslerimizi alarak yanısıra biraz Ömer Seyfettin ve ismi aklıma gelmeyen yazarların çocuk kitapları ile yol aldıktan sonra artık Dünya Edebiyatına açılma zamanıda gelip çatmıştır.İlk durağımız Jules Verne.Verne ile önce denizler altında 20.000 fersah ile poseidon’un ülkesini, 80 günde devri alem ile bu kısıtlı zaman zarfında görebildiğimiz kadar ülkeyi keşfetmeye çalıştıktan sonra ıssız bir adaya düşersek yanımıza alacağımız üç şey nedir sorusu sorulmadan kendimizi Robinson Crouse ile o ıssız adada bulup yaşam mücadelemizide verip henüz soluklanmadan Valjen ile Fransa sokaklarında bir köşe kapmaca yarışına gireriz Cozette’in elini hiç bırakmamak şartıyla ve Fransa sokaklarından ayrılmaya pekde niyetimiz yok ki kendimizi kralın muhafız birliği içinde verdiğimiz yeminin peşinde"Birimiz hepimiz ,hepimiz birimiz için" diyerek kral ve kraliçe için kılıçlarımızı düşmana karşı hep keskin tutar halde buluruz.Arada soluklanırızda ama daha çok dinlenmek bilmeksizin o macera senin bu macera benim maceradan maceraya koşarız seneler seneleri kovalar...
20 yaşına kadar zaman daha yavaş geçmişte 20 den sonrası sanki daha bir hızlı geçmeyemi başlamış gibi gibi gelmeye başlar.Üniversite zamanları biraz ihanet ederiz o kitap kurdu o gezgin o maceracı ruha kendimizi hayat telaşı içinde bir okul bitirme yarışında buluruz.Meğerki okul bitirmektede bir şey yoktur.Okul bitince tanışmamız gereken başka bir gerçek daha varmış adına iş hayatı dediğimiz ve ömrümüzün büyük bir çoğunluğunu yaşamın devamlılığı uğruna harcamamız gereken.Hayat kitaplardan okumak gibi değildir atılınca onuda deneyimleriz.Bu arada ihanet ettiğimiz kitap kurdu iyice isyanlara başlayınca yine yeniden o büyülü dünyaya dönme isteğimiz ağır basmaya başlar.
Ve kaldığımız yerden devam ederiz sayfaları çevirmeye...
Hep klasikleri okumak istemişizdir.İyi bir okur mutlaka klasiklerden de okumalıdır.Klasikler yıllar öncesinden zamana yenilmeyecek öngörüleriyle düşünsel ufkumuza her zaman katkıları olacak kitaplardır.Bazılarının dili ağır gelmiştir, konuya geçmeden sayfalarca anlatılan belki bize gereksiz gelen o tasvirler bölümünü geçmekte bayağı bir zorlanmışızdır da ama okunan her klasikle yeni bir ışık yakmışızdır düşünce koridorlarımızda.Klasiklerede veda vakti gelmiştir.Takvimden yapraklar hızla dökülmektedir.Demiştim ya 20 ler sonrası daha hızlı geçiyor diye..
Yaş yine ilerlemiş hep ilerliyor zaten o ilerlerken biz ona yetişemiyoruz çünkü yetişmek istemiyoruz.Hep genç kalalım hatta evet hep çocuk kalalım istiyor ruhumuz bedenimiz saçlarımız tenimiz gözlerimiz,biz...Her neyse çocukken Verne ile keşfettiğimiz fantastik dünyaya yeniden bir dönme isteği uyanıyor içimizde.Bu sefer daha farklı dünyalar görme şansımızda var.Tolkienle orta dünyanın kapılarını aralıyoruz ve bu yeni dünya kesinlikle çok cazip.Burda iyi ve kötünün amansız mücadelesinde saflarımızı belirliyor kendimizi orta dünyayı karanlıktan kurtarma savaşının tamda orta yerinde buluveriyoruz bir anda.Bu dünyayı da çok seviyoruz o yüzden zaman zaman ziyaret etmeye söz vererek burdaki zamanımızıda doldurup veda ediyoruz.
Ve zaman yine akmaya devam etti biz kahvemizi yudumlarken..
İnsan haklarından bahsederken petrolden bahanelerle çıkarılan savaşlar, hiç uğruna ölen insanlar,doğal afetler ve tarihte yerini alan yeni gelişmeler derken kayıtsız kalmak mümkün değildi gündeme,geçmişe ve olası geleceğe...
Osmanlı tarihimizden kesitler, cumhuriyetin ilanı sürecine gelinme aşamaları, dünyada dönen dolaplar,dünyayı yöneten gizil güçler, dünyada söz sahibi ülkelerin tarihsel gelişim süreçleri derken derya deniz bir dünya içinde bir kaç damla bilgi ile nasiplenmekten fazlasına ulaşamayarak yine gerektiğinde dönmek üzere veda ediyoruz dünya tarihi arenasınada...
Hep ciddiyet hep gerçeklerin acı yüzü sadese siyaset ilede geçmiyor bu ömür.Kendimizi biraz daha farklı dünyaları keşfetme isteği ile dolu buluyoruz.Güncel kitaplar, liste başları,bestseller kitaplar dünyasının kapısını aralayarak kimi gerçek kimi kurgu hikayelerle yeni dünyaları keşfediyoruz.Bu yolculukta gayet keyifli biraz daha uzun sürebilir diyerek pekde ayrılmak istemiyoruz bu dünyadan.
Yine yıllar yılları kovalarken artık bu yarışta kazananın biz olmayacağımızı anladığımızda, zamanla yarışı bırakmaya karar veriyoruz.O akıyor biz akışta olabildiğince sakin kürek çekmeye ve manzaranın keyfini yaşamaya çalışıyoruz.Canımız polisiye-cinayet--macera-gizemmi istiyor John Verdon, Grange,Gerritsen imdadımıza yetişiyor.Duygusal-romantik bir moddamıyız Canan Tan, Debbie Macomber, Danielle Steel ve daha bir sürü bu alanda uzman yazar bize kapılarını tüm sevecenlikleriyle açıyor ve içeri buyur ediyor.Hangi duygusal ve düşünsel durumdaysak ona göre bizi en iyi şekilde misafir etmeye hazır bir sürü dostumuz var ne mutlu.Haklarınıda yememek gerek her misafirliğimizden damağımızda kırk yıla yayılacak nefis kahve tadı ve heybemize eklediğimiz yeni bilgilerimizle...
20 yaşına kadar zaman daha yavaş geçmişte 20 den sonrası sanki daha bir hızlı geçmeyemi başlamış gibi gibi gelmeye başlar.Üniversite zamanları biraz ihanet ederiz o kitap kurdu o gezgin o maceracı ruha kendimizi hayat telaşı içinde bir okul bitirme yarışında buluruz.Meğerki okul bitirmektede bir şey yoktur.Okul bitince tanışmamız gereken başka bir gerçek daha varmış adına iş hayatı dediğimiz ve ömrümüzün büyük bir çoğunluğunu yaşamın devamlılığı uğruna harcamamız gereken.Hayat kitaplardan okumak gibi değildir atılınca onuda deneyimleriz.Bu arada ihanet ettiğimiz kitap kurdu iyice isyanlara başlayınca yine yeniden o büyülü dünyaya dönme isteğimiz ağır basmaya başlar.
Ve kaldığımız yerden devam ederiz sayfaları çevirmeye...
Hep klasikleri okumak istemişizdir.İyi bir okur mutlaka klasiklerden de okumalıdır.Klasikler yıllar öncesinden zamana yenilmeyecek öngörüleriyle düşünsel ufkumuza her zaman katkıları olacak kitaplardır.Bazılarının dili ağır gelmiştir, konuya geçmeden sayfalarca anlatılan belki bize gereksiz gelen o tasvirler bölümünü geçmekte bayağı bir zorlanmışızdır da ama okunan her klasikle yeni bir ışık yakmışızdır düşünce koridorlarımızda.Klasiklerede veda vakti gelmiştir.Takvimden yapraklar hızla dökülmektedir.Demiştim ya 20 ler sonrası daha hızlı geçiyor diye..
Yaş yine ilerlemiş hep ilerliyor zaten o ilerlerken biz ona yetişemiyoruz çünkü yetişmek istemiyoruz.Hep genç kalalım hatta evet hep çocuk kalalım istiyor ruhumuz bedenimiz saçlarımız tenimiz gözlerimiz,biz...Her neyse çocukken Verne ile keşfettiğimiz fantastik dünyaya yeniden bir dönme isteği uyanıyor içimizde.Bu sefer daha farklı dünyalar görme şansımızda var.Tolkienle orta dünyanın kapılarını aralıyoruz ve bu yeni dünya kesinlikle çok cazip.Burda iyi ve kötünün amansız mücadelesinde saflarımızı belirliyor kendimizi orta dünyayı karanlıktan kurtarma savaşının tamda orta yerinde buluveriyoruz bir anda.Bu dünyayı da çok seviyoruz o yüzden zaman zaman ziyaret etmeye söz vererek burdaki zamanımızıda doldurup veda ediyoruz.
Ve zaman yine akmaya devam etti biz kahvemizi yudumlarken..
İnsan haklarından bahsederken petrolden bahanelerle çıkarılan savaşlar, hiç uğruna ölen insanlar,doğal afetler ve tarihte yerini alan yeni gelişmeler derken kayıtsız kalmak mümkün değildi gündeme,geçmişe ve olası geleceğe...
Osmanlı tarihimizden kesitler, cumhuriyetin ilanı sürecine gelinme aşamaları, dünyada dönen dolaplar,dünyayı yöneten gizil güçler, dünyada söz sahibi ülkelerin tarihsel gelişim süreçleri derken derya deniz bir dünya içinde bir kaç damla bilgi ile nasiplenmekten fazlasına ulaşamayarak yine gerektiğinde dönmek üzere veda ediyoruz dünya tarihi arenasınada...
Hep ciddiyet hep gerçeklerin acı yüzü sadese siyaset ilede geçmiyor bu ömür.Kendimizi biraz daha farklı dünyaları keşfetme isteği ile dolu buluyoruz.Güncel kitaplar, liste başları,bestseller kitaplar dünyasının kapısını aralayarak kimi gerçek kimi kurgu hikayelerle yeni dünyaları keşfediyoruz.Bu yolculukta gayet keyifli biraz daha uzun sürebilir diyerek pekde ayrılmak istemiyoruz bu dünyadan.
Yine yıllar yılları kovalarken artık bu yarışta kazananın biz olmayacağımızı anladığımızda, zamanla yarışı bırakmaya karar veriyoruz.O akıyor biz akışta olabildiğince sakin kürek çekmeye ve manzaranın keyfini yaşamaya çalışıyoruz.Canımız polisiye-cinayet--macera-gizemmi istiyor John Verdon, Grange,Gerritsen imdadımıza yetişiyor.Duygusal-romantik bir moddamıyız Canan Tan, Debbie Macomber, Danielle Steel ve daha bir sürü bu alanda uzman yazar bize kapılarını tüm sevecenlikleriyle açıyor ve içeri buyur ediyor.Hangi duygusal ve düşünsel durumdaysak ona göre bizi en iyi şekilde misafir etmeye hazır bir sürü dostumuz var ne mutlu.Haklarınıda yememek gerek her misafirliğimizden damağımızda kırk yıla yayılacak nefis kahve tadı ve heybemize eklediğimiz yeni bilgilerimizle...