Yıl 1976 veya 1977. Şişli Etfal Hastanesinden sakatlık dereceme ilişkin raporumu alıyorum, rapor %40 ve bunu İstanbul İli Defterdarlığına iletip adı geçen kurumdan “gelir vergisinden TAMAMEN MUAF” tutulduğuma dair resmi yazıyı alıyorum. Bilahare bu yazıyı tüm çalıştığım yerlere ibraz ediyorum ve tek kuruş gelir vergisi ödemiyorum.
Nereye kadar? Taaa ki 12 eylül cuntası iş başına gelinceye kadar. Yaşı 45-50’nin üzerinde olanlar bilir, cunta göreve gelir gelmez yaptığı ilk iş eskiden alınmış tüm raporları iptal etmek, yok saymak oldu ve yeniden rapor zorunluluğunu getirdi. Bu da yetmemiş gibi %100 muafiyeti kuşa çevirdi, sakatlık oranına göre matrahın bir kısmını vergiden muaf tutmaya başladılar. Hırsızlar memlekette elini kolunu sallayarak cirit atarken cunta gözünü sakatın yararlandığı 3 kuruşluk muafiyete dikti. Ve öyle bir dikti ki biliyorsunuz cuntacılar kendi dönemlerinde yapılan uygulamaların anayasaya aykırılığını iddia edilmesini bile yasakladılar. Hırsızlık ille yol kesip adamın cüzdanını almak değildir, çeşitli yöntemleri var hırsızlığın, işte cuntanınki de bir başka yöntem. Kanun devleti uygulamasının icra ederek sakatın cebinden parasını çalma yolunu tercih etti bizim lanet cunta.
Maksadım cuntaya lanet yazısı yazmak değil zira onları zaten her gün her saat tereddütsüz anıyorum. Hele geçen gece mübarek kandil gecesi cuntanın hayatta kalanlarına çok güzel temennilerde bulundum.
Cuntanın akabinde sözde sivil iktidarlar da tabii ki kendi menfaatlerine gelen sakatın parasının çalma işine son vermek yerine onlar da ufak tefek oynamalar ve güzelleştirmelerle bu hırsızlık oyununa devam edip durdular. Konuyu hep düşünmüşümdür. Ben veya benim gibi veya benim benzeri arkadaşların kazanılmış bir hakkı var. Müktesep Hak denir buna. Bir dava açsam ve cuntanın 80 yılındaki bu icraatından ötürü uğramış olduğum maddi kaybı dava etsem sonuç lehime olabilir mi diye hep düşünmüşümdür. Dile kolay 25 yıl cebime elini soktular ve kanun gereği diyerek paramı çalıp durdular.
İşte bu konuyu üniversitesinde görevli bir idare hukuku profesörü sınıf arkadaşımla bugün uzun uzadıya saatlerce enine boyuna konuşup tartıştık. Daha sonra bir başka idare hukuku profesörü de katıldı konuşmaya. Ve maalesef bu davayı kazanma şansımızın hemen hemen yok denece kadar az olduğunu ifade ettiler ve etmekle kalmayıp Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye işlememesi nedeniyle çalınan paraların iade edilmesinin mümkün olmadığını bildirdi. Ayrıca her ikisinin bir başka ortak görüşü de bu davayı kazanırız diyenlere asla güvenilmemesi gerektiği şeklinde oldu.
Bu konunun bazı sitelerde dile getirildiğini daha önce gördüğümden, açıkçası bu sitede de dile getirip getirilmediğini araştırmaksızın, kafasında soru işareti bulunan arkadaşların bilgi sahibi olması için konuyu buraya yazmakta yarar olduğunu düşündüm.
Nereye kadar? Taaa ki 12 eylül cuntası iş başına gelinceye kadar. Yaşı 45-50’nin üzerinde olanlar bilir, cunta göreve gelir gelmez yaptığı ilk iş eskiden alınmış tüm raporları iptal etmek, yok saymak oldu ve yeniden rapor zorunluluğunu getirdi. Bu da yetmemiş gibi %100 muafiyeti kuşa çevirdi, sakatlık oranına göre matrahın bir kısmını vergiden muaf tutmaya başladılar. Hırsızlar memlekette elini kolunu sallayarak cirit atarken cunta gözünü sakatın yararlandığı 3 kuruşluk muafiyete dikti. Ve öyle bir dikti ki biliyorsunuz cuntacılar kendi dönemlerinde yapılan uygulamaların anayasaya aykırılığını iddia edilmesini bile yasakladılar. Hırsızlık ille yol kesip adamın cüzdanını almak değildir, çeşitli yöntemleri var hırsızlığın, işte cuntanınki de bir başka yöntem. Kanun devleti uygulamasının icra ederek sakatın cebinden parasını çalma yolunu tercih etti bizim lanet cunta.
Maksadım cuntaya lanet yazısı yazmak değil zira onları zaten her gün her saat tereddütsüz anıyorum. Hele geçen gece mübarek kandil gecesi cuntanın hayatta kalanlarına çok güzel temennilerde bulundum.
Cuntanın akabinde sözde sivil iktidarlar da tabii ki kendi menfaatlerine gelen sakatın parasının çalma işine son vermek yerine onlar da ufak tefek oynamalar ve güzelleştirmelerle bu hırsızlık oyununa devam edip durdular. Konuyu hep düşünmüşümdür. Ben veya benim gibi veya benim benzeri arkadaşların kazanılmış bir hakkı var. Müktesep Hak denir buna. Bir dava açsam ve cuntanın 80 yılındaki bu icraatından ötürü uğramış olduğum maddi kaybı dava etsem sonuç lehime olabilir mi diye hep düşünmüşümdür. Dile kolay 25 yıl cebime elini soktular ve kanun gereği diyerek paramı çalıp durdular.
İşte bu konuyu üniversitesinde görevli bir idare hukuku profesörü sınıf arkadaşımla bugün uzun uzadıya saatlerce enine boyuna konuşup tartıştık. Daha sonra bir başka idare hukuku profesörü de katıldı konuşmaya. Ve maalesef bu davayı kazanma şansımızın hemen hemen yok denece kadar az olduğunu ifade ettiler ve etmekle kalmayıp Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye işlememesi nedeniyle çalınan paraların iade edilmesinin mümkün olmadığını bildirdi. Ayrıca her ikisinin bir başka ortak görüşü de bu davayı kazanırız diyenlere asla güvenilmemesi gerektiği şeklinde oldu.
Bu konunun bazı sitelerde dile getirildiğini daha önce gördüğümden, açıkçası bu sitede de dile getirip getirilmediğini araştırmaksızın, kafasında soru işareti bulunan arkadaşların bilgi sahibi olması için konuyu buraya yazmakta yarar olduğunu düşündüm.
