Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Acaba neden hızla engelli sayısı artıyor?

hüseyin19

Üye
Üyelik
24 Mar 2010
Konular
165
Mesajlar
535
Reaksiyonlar
0
ARKADAŞLAR BU HABERİ HİÇ GÖZARDI ETMEYİN...

Yıllar önce gebe kadınlarca kullanıldığında binlerce bebeğin sakat doğmasına yol açan Thalidomid adlı ilacın Naziler tarafından bulunduğu ve toplama kamplarındaki mahpuslar üzerinde denendiği iddia edildi.

İlaç, 1957-1961 yılları arasında hamile kadınlarca sakinleştirici olarak kullanılmış ve binlerce bebeğin sakat doğmasına yol açmıştı.

Söz konusu ilacın 1950'lerde Alman firması Chemie Grunenthal tarafından bulunduğu sanılıyordu.

Daily Mail'in haberine göre, Thalidomid Vakfı Müdürü Dr. Martin Johnson tarafından ortaya çıkarılan belgeler, ilacın Nazi bilim adamı Otto Ambros tarafından sarin ve diğer sinir zehirlerine karşı panzehir olarak geliştirildiğini gösteriyor.

Dr. Johnson, Ambros'unilaçüzerinde, savaştan sonra Grunenthal'de çalışmadan önce araştırmalara başladığını iddia ederek, "Thalidomid'in Nazilerin son savaş suçu olduğu giderek artan bir şekilde ortaya çıkıyor" dedi.

Johnson, Grunenthal'in 1954'teki ilaç patentinin, ilacın insanlar üzerinde denendiğini gösterdiğine, oysa bu tarihte resmi denemelerin henüz başlamadığına dikkati çekti.

Şirket, ilacın 1953'te bulunduğunu iddia etse de, bir belge, ilacın daha önce Nazilerin kontrolündeki bir Fransız firmasından Contergan ticari ismini aldığını gösteriyor. Bu firmanın 1942'den itibaren, hepsinin sonu "ergan" ile biten 14 ilaç patenti aldığı, bu ilaçların Thalidomid ile belirgin benzerlikler gösterdiği belirtildi.

ARJANTİLİ YAZARIN BULGULARI

Arjantinli yazar Carlos De Napoli'nin ortaya çıkardığı bir başka belge, ilacın ölüm kamplarında test edildiğini gösteriyor.

De Napoli, Alman ilaç firması IG Farben'ın Kasım 1944 tarihli bir belgesinde Thalidomid ile aynı kimyasal formüle sahip bir maddeden bahsedildiğini belirtti.

"Hitlerin Laboratuvarları" adlı kitabında De Napoli, şirket müdürü Fritz ter Meer'in Hitler'in ötanazi programını yürüten SS generali Karl Brandt'a gönderdiği yazıda ilaçtan bahsederek, ilacın test edildiğini ve kullanıma hazır olduğunu yazdığını anlatıyor.

De Napoli, "Nazilerin Thalomid'i geliştirerek İkinci Dünya Savaşı kamplarında kullanıldığını hiç şüphe yok" dedi.

İlaç, 1957-1961 arasında güvenli olduğu konusunda yeterince test yapılmadığı halde onlarca ülkede piyasaya sürülmüştü. Avrupa ve Afrika'da 10 bin bebek bedensel ve beyinsel sakatlıkla doğmuştu.

Grunenthal, ilacı geliştirilmesinde Fransız firması Rhone-Poulenc ile çalışmadığını iddia etti. Fransız firmasını devralan Sanofi-Aventis de iddiaları araştırdığını bildirdi.

Günümüzde hamile kadınlara verilen vitamin destek amaçlı bir çok tablet var..aman dikkat...
 
Bakıyorum kimseden ses yok...oysa hayati bir önem taşıyor..birileri dünyadaki engelli sayısının artmasından nemalanıyor mu ne...
 
hamile hadınlar çok zorunlu olmadığı müddetçe ilaç kullanmamalıdır..ilaç diye bizi beilaç bırakacak hastalıklara düşürmesinler..
 
Yahudiler, filistinlilerle savaşırken öldurmemeyi ama sakat bırakmayı isterler.. böylece iki kişi savaşamaz..biri engelli olan öteki ona bakan..
 
Dünya da bilinen 600 milyon engelli var

Birleşmiş Milletler yetkilileri dünyadaki 600 milyon kadar engellinin, ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını, sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerine ulaşamadığını söylüyor. Örgüt, bu yılki Dünya Engelliler Günü’nde, özellikle gelişmekte olan ülkelerden özürlüler için gereken hizmetleri sağlamalarını istedi.
Amerika'nın Sesi Cenevre muhabiri Lisa Schlein’in haberi:
Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri, hayatlarında bir çeşit engelle doğrudan ya da dolaylı olarak karşı karşıya. Örgüt, engelli olmanın sadece bireyi değil, bütün aileyi etkilediğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü rehabilitasyon programı doktorlarından Federico Montero, dünyadaki engellilerin yüzde 80’inin düşük gelirli ülkelerde yaşadığını ve temel hizmetlere ulaşamadığını söylüyor:
"Eğitim alamıyorlar. Gelişme halindeki birçok ülkede engelliler ulaşım imkanlarından yararlanamıyor. İnsanlar bir yerden bir yere ulaşamıyorsa işe de gidemiyor. Sonuçta iş sahibi olamıyor ve gerekli yaşam standardına kavuşamıyorlar."
Dünya Sağlık Örgütü ayrıca engellilerin cehalet ve önyargıya bağlı ayrımcılıkla karşılaştığını söylerken, bu durumun engellileri insan haklarından ve eşit koşullardan yoksun bıraktığını belirtiyor.
Öte yandan, tıptaki gelişmeler ve nüfus artışı sonucu engellilerin sayısı artıyor, yaşam süresi uzuyor. Beslenme bozukluğu, kronik hastalıklar, AIDS, savaşlar, trafik ve mayınlar yüzünden de engellilerin sayısı gittikçe artıyor.
Doktor Montero, yerel rehabilitasyon merkezlerinin, gelişmekte olan ülkelerde engellilerin topluma katılmasını sağlayabildiğini söylüyor
 
yakın bir zamanda sırf bilinçsiz telefon kullanımından dolayı birçok insan beyinsel hastalıklara yakalanacaktır..aman dikkat..
 
hormonlu yiyeceklerden uzak durun..doğacak çocuklar çok etkilenir..özellikle hamile bayanlar..
 
Süresi geçmiş aşılar geri dönüşümsüz engelli bireylerin oluşmasına yol açar..Aman dikkat...!
aşıların son kullanma tarihine bakınız..
 
Trafik kazalarını önlemek engelli adaylarını da azaltmaktır..
 
Özürlü nüfusun bölgelere göre dağılımı:
En çok özürlü Marmara Bölgesi'nde bulunurken, en az özürlü Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşıyor. Marmara Bölgesi'ndeki nüfusun yüzde 13.1'i özürlüyken, bu oran Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 9.9 olarak belirlendi.


Özürlü nüfusun yüzde 12.69'u kentlerde, yüzde 11.67'si ise kırsal kesimde yaşıyor.

İngiltere'de özürlü oranı yüzde 12-13, Avusturya'da yüzde 20.9, Yeni Zelanda'da yüzde 20, İsveç'te yüzde 12.1, Norveç'te yüzde 17.
 
[FONT=Verdana]Bir nesil sakat doğacak[/FONT][FONT=Verdana]
[/FONT]
[FONT=Verdana]
Fukuşima Nükleer Santrali’nin bir faciayla sonuçlanması en kötü senaryoya göre bir neslin yok olması veya sakat kalması anlamına geliyor. Radyasyon en büyük zararı daha dünyaya gelmemiş anne karnındaki bebeklere veriyor. [/FONT]
[FONT=Verdana]Radyasyonun Etkilerini Araştırma Merkezi başkanı Evan Douple, “Hamile kadınlar hamileliklerinin 9 ila 42’inci günleri arasında çok az bir radyasyona maruz kalsalar dahi karınlarındaki bebeklerin kalp, akciğer ve beyin gelişimi olumsuz yönde etkileniyor. Bu bebekler ya doğmadan ölüyor ya da sakat olarak dünyaya geliyor” dedi.[/FONT]
[FONT=Verdana][/FONT]
[FONT=Verdana][/FONT]
[FONT=Verdana][FONT=Verdana]Ölümcül doz alıyorlar[/FONT][FONT=Verdana]

Hayatlarını tehlikeye atan bu kişiler, “Kendimizi ölüm cezası almış gibi hissediyoruz. Bunun bir intihar görevi olduğunu biliyoruz” diye konuştu. Santral bölgesinde havadaki radyasyon miktarı 4 bin milisievert düzeyinde. [/FONT]
[FONT=Verdana]Bu seviyede 7 dakika boyunca radyasyona maruz kalmak bir insanın hastalanmadan dayanabileceği 1 yıllık radyasyon miktarına eşit. Aynı miktarda radyasyona 75 dakika maruz kalmak ise, kanser ve diğer hastalıklara neden oluyor. Fukuşima’nın 180 çalışanı 4 gündür bu dozda radyasyon alıyor.

[/FONT]
[/FONT]
 
Üst Alt