Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Acıyarak ötekileştirmek, lütfederek kendini avutmak! | Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

Yeni Üye
Üyelik
21 Mar 2013
Konular
4
Mesajlar
14
Reaksiyonlar
0
Süleyman Akbulut *

Engelli dendiğinde aklınıza ne geliyor? Nasıl bir duygu çağrışımı yaşıyorsunuz?

Toplumun önemli bir kesiminin zihninde engelli birey denince “acınacak, yardım edilmesi, desteklenmesi gereken birey” imajı canlanıyor. Nitekim araştırmalar da bu tespiti doğruluyor. Belki de bu yüzden yine toplumun önemli bir kesiminin engelli kişilere yönelik duygu ya da düşünceler anlatmak istediğinde kurulan ilk cümleler, “çünkü hepimiz engelli adayıyız… hepimiz bir gün engelli olabiliriz” oluyor. Cümlenin çekirdeğindeki anlam gayet açıktır aslında! Engellilik “kötü-sıkıntılı, düşkünlük içeren bir hal”dir. Aslında bu haliyle, engellilik toplum belleğinde bir “ibret” halidir! Böyle olduğu içindir ki, “engellilerin sorunlarına duyarlı olalım zira Allah korusun, bir gün hepimiz engelli olabiliriz" yaklaşımı, toplum belleğinin bilinçaltında yer etmiştir.

Bu noktada ilk soru şudur: Bir kişinin bacaklarının çalışmaması, gözünün görmemesi, kulağının duymaması, zihin fonksiyonlarında sorunlar olması, yani fonksiyon kayıplarının olması engellilik anlamına gelir mi?
İkinci soru da şudur: Fonksiyon kaybı olan bir insan, fonksiyon kaybı yüzünden mi, yoksa dış dünyadaki engeller yüzünden mi toplumun gözünde “acınacak insana” dönüşmektedir?

Mesela ALS hastası (hareket edemeyen, konuşamayan) dünyaca ünlü fizikçi Stephan Hawking acınacak insan mıdır gözünüzde?

Kulakları duymadan insanı kendinden geçiren senfonilere imza atan Beethoven bir zavallı mıdır?
Ya da 2. Dünya Savaşı'nda muazzam liderliği ile ABD'ye savaşı kazandıran felçli Franklin Delano Roosevelt bir düşkün müdür?

Dünyanın saygı duyduğu bu tip kariyerlere sahip engelliler sizce düşkün, acınası ve yardım edilmesi gereken insanlar mıdır?

Şüphesiz ki toplumun diğer kesiminde olduğu gibi her engellinin kariyer yapması beklenecek bir durum değil. Peki kariyer yapmasa da zor şartlarda da olsa eğim almış ya da iş bularak birçok fiziksel engele rağmen ekonomik-sosyal hayata dahil olarak kendi hayatını idame ettiren engelli birey ya da devletten sosyal ödenti alan ya da bireylerden destek bekleyen engelliler, tebessüm edilerek sevgi-sevecenlik lütfedilecek insanlar mıdır?
Eğer cevaplarınız “evet” ise her biri saygı duyulacak bu insanlara acınacak insan olarak bakmanız sizin ayrımcı bir kişi olduğunuzun açık bir kanıtıdır.

Yok, eğer cevabınız hayırsa o zaman ülkemizdeki bu olumsuz bakışın nedenini anlamak yolunda işimiz bir hayli kolaylaşmış demektir. Zira engelliler konusundaki tüm bu algıların temelinde; engelli bireyin herkesin yararlandığı eğitim, çalışma, seyahat etme vb. anayasal haklardan yararlanamamasının sonucu doğan ekonomik, sosyal ve kültürel yoksunlukların ürettiği görüntüler yatmaktadır.

Bu haliyle aslında kendi kendini doğrulayan bir kehanettir engelliye acıma hali! Çünkü toplum, engelliyi önce erişim imkanından yoksun bırakarak sokağa çıkamamasına sebep olmuş, fiziksel erişim ve akademik bilgiye erişimi imkansız kılarak eğitim alma hakkından mahrum etmiş, bu yüzden iş bulmasının önüne set çekmiş, çalışamadığı için üretken birey olarak toplum yaşamına katılımını imkansız kılmış ve sonra dönüp hayatın dışına attığı engelliye lütuf gösterip acımıştır sadece!

Birey olarak, toplum olarak, ülke olarak durup düşünmemiz gerekiyor artık! Zira engelli bireylerin tek sorunu Anayasa'nın onlara tanıdığı haklardan yararlanamama sorunudur!

Bu haliyle engelli bireylerin sorunu, aynı zamanda yaygın şekilde işlenen Anayasal bir suça da işaret etmektedir aslında. Zira T.C. Anayasasının 10. maddesi, “herkesin eşit haklara sahip bireyler olarak kanun önünde eşit olduğunu” ifade etmektedir.

İşte bu yüzden acilen ciddi bir paradigma değişikliği zamanı gelmiştir.

Toplumun tüm kesimleri, devletin bütün birimleri seferber olmalı ve üstlerine düşen görevi yerine getirmelidir. Bu bağlamda toplumun tüm kesimlerine düşen görev, engelliler için kanunların emrettiği şeyleri yapmaktan, ayrımcılıktan, ötekileştiricileştirmekten ve önyargılardan arınmış bir bakış açısı geliştirmekten ibarettir!



* Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği
 
Onlar engelli ye yardımı acımak, iletişimi algılama sorunu varmış gibi yüksek sesle konuşarak yapmayı sanıyor. Aslında birazda özeleştiri yapmamız gerekiyor bence. Biz kendimizi otekilestiriyoruz.
 
dediğiniz gibi bir paradoks mevcut malesef öncelikle imkanların önüne set çekilmiş ve malesef bir kenara bırakıldığımız gibi daha sonrasında imkanlara erişemeyince de önemsenmeyen veya toplumun önemli veya kendisine rahatsızlık veremeyeceği kişiler olarak görüldüğü için engellilere karşı yapılan işlerde sorumluluk gibi bir üslup gelişmemiş, yapıyoruz ya ona dua etsinler gibi aptalca bir zihniyet peydah olmuştur bu da paradoksun ikinci aşamasını öne çıkarıyor malesef bu mantıkla yapılan işler ancak göstermelik olduğu için tcddnin ve bir çok yerin rampası gibi bireyin bir başına hareketini sağlamak amaçlı değil aman yapıyoruz biz gösterişine dönüşmüştür bu da paradoksun 2. kısmı olarak engellilerin önüne tekrar set çekmiştir ... bunu aşmak zor ama bunu toplumla kaynaşarak aşabileceğimiz kanısındayım zira benim arkadaşlarım da daha önce rampa vs ne işe yarayacak diye düşünürken benle tanıştıktan sonra onlar da dikkat eder olmuştur elbette her kaynaştığımız insan bu seviyede başlangıç gösterecek insaniyet zeka ve vasıflara sahip değildir ama bu yayılarak bu yargı ve paradoks yıkılmak zorundadır inşallah
 
merhamet, yardımlaşma, sabır, şefkat duygularını ön plana çıkarmak eğitimle mümkündür. İnsanı merkez alarak, insan sevgisini ön plana çıkararak sorunlar aşılabilir. Madde yerine manayı öncelersek ve mana penceresinden bakan bir nesil yetiştirebilirsek sadece engellilerin değil tüm insanların insanca, sevgiyle, kardeşçe yaşamasını sağlayabiliriz. Mana+ilim+sevgi+insan...
 
Engelli toplantılarinda bile , engellilerin bizzat kendileri aralarında konuşuyor, engeli daha ağır olan arkadaşlarına bakıp, aslında halimize şükret memiz gerekiyor, biz engelli sayilmayiz diye konuşuyor. Hâl böyleyken kimseyi eleştirmeye yüzümüze de yok aslında bence. Benim vicdanım benden daha kötü koşullarda olsn insanlara bakıp şükret meyi reddediyor...
 
PURHAPS 'a katılıyorum..
Biz kendimizi ötekileştiriyoruz..

Örneğin; Her şeyde engelli olduğumuz için yardım, indirim istiyoruz yada bedava olmasını istiyoruz.
Elektrik, su, yol, gelir gider en uçuk 20-50 liralık ÖSYM sınav ücretini bile ödemek istemiyoruz çünkü engelliyiz! diyoruz

Facebookta çok karşılaşıyorum ve uyuz oluyorum;
"Ben bedensel engelliyim dışarı çıkıp koşup oynayamıyorum tek hobim var o da paylaşım yapmak lütfen beğenin"
Yahu niye acındırıyorsunuz kendinizi?
Siz bu şekilde yaptıktan sonra milletin acımasını nasıl beklemezsiniz ki?

Diyelim ki yolda bir bedensel engelli biriyle karşılaştım.
Nasıl davranmam gerektiğini, bakıp bakmamam, yardım edip etmemem gerektiğini bilemiyorum!!
Çünkü siz burada sürekli yok yardım etmesinler bizi aşağılıyorlar vs. dolu şey söylüyorsunuz.
Bu sebeple size yani ben kendim engelli olduğum halde engelli insanlarla nasıl irtibata geçmem gerektiğini bile bilemiyorum bazen.

Ayrıca sırf engelli olduğumuz için değil, hasta olduğumuz için bile acımaları normal bana göre.
Çünkü ben sokakta yaralı, sakat, hasta bir kedi-kuş-köpek görsem bile aynı tepkiyi veriyorum.
Bizleri görüp de içinin acımayacağı insanın olması mümkün mü?


Engellilere ayrıcalık tanınıp EKPSS yapılıyor.
TCDD ücretsiz
Vergi indirimi var
İETT ücretsiz
ÖTV indirimi var (geneli için)
Su % 50 indirimli
İnternet indirimli vs.vs.vs.

Bu gibi durumlardan yararlanırken;
"Bize acıdıkları için, çalışabileceğimizi, yapabileceğimizi, ödeyebileceğimizi düşünmedikleri için bu gibi indirimleri yapıyorlar" demiyorsunuz da!!!
Neden yardım ettikleri zaman yada size baktıkları zaman acıdıklarını düşünüyorsunuz?
 
Plumeria , ben de sizin her cümlenize katılıyorum.Ben de bazen nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum arkadaşlarıma. Daha kendi engelimizle barışıp kendimize acımaktan vazgecmemişiz çoğumuz. Normal bir sohbette bile alınganlık edip bizi seven sevdiğimiz insanların kalbini kırıp kendimizden uzaklaştırıyoruz. Yada sürekli engelimizden dert yanıp aynı seyleri sürekli konusup etrafımızdakileri uzaklaştırıyoruz. sergilediğiz davranışlar cevremizdekilerin davranışını belirler bunu göz ardı ediyoruz
 
su yasadigimiz maddeyi onemsenen, maneviyatin lafta kaldigi zamanlarda kim kimi aciyor:pyalan acima denen seylerin arkasinda bile kendine yontma var bence.ne iyi ne merhametli insan desinler icin :p
gerci acinmak cok kotu bi durum.
insanin ailesinden baska yararini dusunen yok gibi.
mesele kimseye bi zararimiz yok, kimseden yardim bekledigimiz yok. kendi yapabildiklerimizle hayatimizi surdururuz biz sagirlar.bi lafi duymayinca utanmadan bagira bagira gulenlere gicik olurdum eskiden. simdilerde iyice pistim hic bile aldiormiyor sefam olsun der gecerim.:eek:
 
yardım etmek isteyen düzgünce insanca etmek istedikten sonra naikçe reddedilir yani yalandan yardım edecem deyip durduk yere itekleyen sığırlar bile var haber bile vermeden itiyor adam, etmesin öyle dangalak adam yardım ben zaten oraya kadar onun yardımıyla yada başkasının yardımıyla gitmedim oradan sonra da gitmesem de olur ... tcdd vs babasının hayrına beleş değil ortopedik engelliler için uygun olmayan koşulları yüzünden beleş olsa bile kendi kendine çıkıp inemiyor oraya birini koyuyorlar ki muhakkak tek başımıza iş yapamayalım ... kaldı ki eşit koşullar sağlansın da indirimleri de onların olsun tcdd beleş de rampa engellinin kendi binebileceği gibi değil birinden yardım alıp çıkabileceği şekilde ekpss vs önemli değil bütün engellilere eğitim ve iş aşamasında eşit haklar verilsin yani engelli kontenjanla değil işi yapabilecekse kontenjana gerek duymadan da alınabilsin ekpssye de gerek kalmaz yani yapıyor devlet de babasının hayrına değil ya yapamadıklarını biraz olsun kapatmak için yapıyor bence ...
 
Toplumumuz engelli insanlar noktasında yeterli bilgiye maalesef sahip değiller. Birçok iyi niyetli insan bir şeyler yapmak istiyor ama neyi nasıl ne şekilde yapacağını bilemediği için öz güven eksiğinden için geçenleri pratiğe dökemiyor. Bu noktada eğitim ve bilgi kazandırma çalışmaları yapılması özellikle bu noktada neler yapılabileceği ile ilgili görüş ve fikirlerin paylaşımının çok faydalı olacağını düşünüyorum.
 
@PLUMERİA evet sizin bahsettiğniz gibiler de vardır elbette. Ama şu acıma konusunda katılmıyorum. Hiç kimse kendine acınmasını istemez ki. Sadece biraz duyarlılık bekler. Dediğiniz ekpss vs. bir ödül ya da ayrıcalık değildir. Hayat zaten yeterince zor bu gibi haklar bizi toplumdan soyutlamamak için olması gerekenlerdir. Acınmak insanın canını en acıtan şey değil mi zaten...Değnekle vs. Yürümeye çalışırken insanların bana garip garip bakmasını, dikkat etmeyip çantalarıyla çarpıp geçmelerini, çocuklarına acımayı değil nazik olmayı öğretmemelerini anlayamıyorum. Bu düşünce yapısını keşke değiştirebilsek.
 
Yapraknaz, medya evlilik programlarında tekerlekli sandalye için , siyasiler seçim zamanlarında oy için, bizler ekmeğimiz için topluma bu mesajı verdikçe bu düşünce yapısı değişmez. Geçen gün çarşıda dolaşırken görme engelli bir kardeşimiz , görme engelliyim bir çikolata alirmisiniz diyor mesela.
 
Yapılan yorumlara bakıyorum, hepimiz Engellilerin sorunlarını ve durumlarını yazı olarak biraz olsun anlatmaya çalışmış, çok doğru yerinde izahat, ben yinede konuya farklı bir yön vereceğim,
Ben sonradan engelli biriyim 40 yaşındayken atlattığı bir beyin omirlilik amaliyatıyla %40 engelli oldum, Allah herkese öncelikle sağlık sihat versin.
Bir kuruluşta ortağım, Evliyim,çocuğun var Evim, Arabam, birazda Bankada bırakmış param var maddi durumum iyinin biraz iyisi fakat üstede belirttiğim gibi engelliyin, benim durumunda kaçkişi var bilemiyorum fakat benim engellilere açılabilecek acıyacak hiçte bir durumum yok bir tek sağlığı sihati yerinde öksüz ve yetim ilgisizlikten dışarı çıkma yasağına başkaları tarafından maruz kalmış çocukluğunu yaşıyamıyan çocuklar acırım. Tipik bir Türk erkeğiyim, Türk filmlerindeki kahraman oyuncular gibi.
Çevremde çok engelli insanlarla tanışma fırsatım oldu, A dan Z ye, bütün engelliler Allah'a muhtaç, bütün engelliler Devlet' e muhtaç, benim Atatürküm saygısından, Hz Ali nın sevgisinden başka imanım yok.
Cahil bir toplumda yaşıyoruz, kelle koltukta, bakıyorsunuz polis polisin silahını çalıyor bakan bakana yumruk atıyor birde görüyorsun zenginin kızı fakirin
oğluyla biraz şakalaşıyor alay ediyor, hiç bir engelli solcu olmaz bütün engelliler sacıdır, Sen ne kadar akıllı biri olursan ol Allah seni seçmesiyle günahkarsın,
 
aslında var olan durumun kökenine inilmediğinden dolayı engelli kavramı mevcuttur.şöyle bir örnek vermek gerekirse tıp fakültesi okuyan iki öğrencinin başarısı hiç bir zaman aynı olamaz;dolayısıyla diyebilirmiyiz:bir öğrenci diğerinden daha fazla engellidir ki başarısı düşüktür.cvp:diyemeyiz.dolayısıyla engelli diye bir kavram YOK.sadece yardıma muhtaç olanların bağımsızlıklarını kazanmaları için gerekli olan yardımın yapılması sonucu tüm insanlar eşit seviyeye gelebilir.yeterki duyarlı olalım
 
Merhamet değil şefkat. Bütün sorunları çözecek sihir bu bence. Genellemeye bakınca evet fiziki desteğe ihtiyaç duyuyorum, yardım istemekten utanmıyorum, yardım teklifini ihtiyacım varsa reddetmiyorum. Ama işin birde parayla ilgili kısmı var. Engelli = paraya muhtaç insan imajı oluşturulmuş toplumda. Dikkat ettinizmi her türlü engelli etkinliği sonunda bağış toplanıyor. NİYE. Biz bağış toplama materyali değiliz. Uzun yol otobüsünde eve gelmekteyim, ramazandaydı iftarlığımı yanımdaki teyzeyle paylaştım sohbet ederek geldik. Otogara giriyoruz teyze elime 100tl sıkıştırdı. Bu ne teyze niye böyle yaptın dedim, kızım ihtiyacın olur dedi. Teyze ben memurum güzel bir maaşım var çok şükür dedim sen bunu gerçek ihtiyacı olana ver dedim. Yani bu engelliyi dilenci gibi gösteren imajı kırmak gerek, helede şu bağış toplama olayını bir disiplin etmek gerek.
 
eğer toplumda haketiğimiz statüyü istiyorsak önce bizim kendimizi onurlandırmamız ..sonra bunu diğer insanlardan beklememiz gerekir.. yani kısacası ilk olarak kendinize sakat demekten vazgeçin!!!..bu kelimenin aranızda bir bağ oluşturduğunu mu düşünüyorsunuz bilmiyorum ama dışarıdan bize bakanların taşıdıkları ön yargıları onaylar nitelikte bir damga olduğuna şüphem yok..ikinci bir konu ise kim olmak istiyorsan öyle davranmalısın kuralının atlanmasıdır..herkes toplumda normal bireyler kadar yer sahibi olup onlar gibi davranılmasını istiyor ancak kimse onları buna yöneltecek bir hamle yapmıyor aksine karşılaştığı en ufak zorlukta kendini hakemi aldatmaya çalışan futbolcu misali yere atıp ben böyleyim ben şöyleyim yaftasının ardına sığınıyor...çoğumuz devletin bizim için YAPMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU hakları isterken adeta eğilip bükülüyor..sanki onun keyfine kalmış bir olaymış gibi düşünüp kendimizi küçük düşürüyoruz..oysa devlet bizim önümüzde küçük durumdadır çünkü daha kendi dezavantajlı bireylerinin (lütfen bu yazımı okuyan kimseler engelli yada sakat kelimesinin yerini onuru koruyan ve daha medeni olan bu kelimeyi lügatına yer edinsin !) hayata katılımını sağlayıp onlara avrupadaki dezavantajlı gurubun sahip olduğu hakları sunamamışken avrupa birliğine girme nağaraları atıyor..bakın dostlar hiç kimse hayatında zaman ayırıp dezavantajlı guruba nasıl davranmayı öğrenmez..mesele bunu bizim yapmamız gerektiğidir..insanlar düşüncelerimiz ne kadar değerli olursa olsun acıma perdesini kırıp sözlerimize kulak veremiyor ..aksine sen ona konuşurken o senin durumuna gömülüp kalıyor..bizlerse bu durum karşısında pes edip susuyoruz ne yazıkki..ne kadar değerli olursa olsun fikirlerimiz ve hayatlarımız , bedenlerimiz bizi aşşağılayıcı bakışlardan koruyan kalelerimiz gibi gördüğümüz evlerimizin içinde çürüyüp gidiyor..yapmacık söz birliğimizi realiteye ve bunuda fiile dönüştürdüğümüz gün sokaklar toplumla bütünleşmiş dezavantajlı bireylerin özgüvenleriyle süsleyerek yaptıkları yürüyüşleriyle tanışacaktır..
 
merhaba arkadaşlar bu konuya cevap yazmak için üye oldum. kendi adıma konuşmak gerekirse engelli bireylere acımak değilde nasıl desem yardımcı olmak istiyorum lütfen böyle düşünmeyin. sadece sizlere yaşadığınız engellerden dolayı normal bireylerden daha çok yardımcı olmak istiyoruz.
 
Bir çok arkadašın yazılarını burda okuyorum birbirinden güzel duygu ve gerçekler( realiti) paylaşıyorsunuz, benimde pek farklı olmasa bile yinede bu konuyla ilgili bir kaç gôrüşüm olacak, Malisef ortak noktamız bireysel engellilerin, yaşam mücadesini sürdürme şekli ve kuralları,
Ben 40 yaşımda sonradan engelli biri olarak şu görüşümü paylaşacağım, keşke daha önce engelli olsaymışım, 20 yaşında veya 10 yaşında, tabi bir çok engelli arkadaşım bu ne saçmalık der, der mi acaba, aklı selim olanlar demesi gerekir, Bunu şuna inandığım için yazdım, engellilerin sırtından rant sağlıyan, oy topluyan okadar çok karektersiz ve alcak kişiler var ki,
Biz halen onursal yaşamda yerimizi muhafaza edemiyoruz, koruyamıyoruz, neden bir engelli alevi olur, oysaki Allaha en yakın insanlar engellilerdir, sağlıktan önemli nevar,
Para saygınlığın simgesi fakat maneviyat bakıma muhtaçlığın hali mi, hic engellilerin onuru olmaz mı, hiçmi engellilerin kardeşliği olmaz, lütfen beni bağışlayın, engellilerrin bir çoğu kandırılıyor ve dolandırılıyor, aptal ve şerefsiz yerine konuyor, artık engellilerde sesini Allah' a duyursun veya işittirsin
Ünüversiteye giden öğrenciler bile aşırı sağcılığa dayanamıyoor, sapa sağlam insanları hasta ediyorlar, kız cocuklarımız olsun erkek çocuklarımız olsun bu ucuz menfaatcilğe yenik düşüyor, Ben özgürlüğü, bağımsızlığı uygarlığı her insandan bir tık fazla istiyorum.
Engelliler dolandırılıyor, resmi haklarımız ayaklar altında, kalleşce hunharca, korkunç ucuz oyunların kahramanları yapılıyoruz, hastalıklarla, hapisle tehdit ediliyoruz, her türlü faturalar engellilere kesiliyor, Engelli toplumda bir suça eğimli zanlı konumunda
Evet ben sonradan engelliyim hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım, evet geriden geliyorum ama asla gerici deyilim, medeniyet dediğiniz tek dişî kalmış canavar, esenliğim üzerinize olsun, her engelli bağımsızdır, kardeştir bir ülkeni asi değerleridir, emekcinin ruhu ve kılavuzudur pusulasıdır.
 
Üst Alt