Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Anadilde (işaret dilinde) savunma hakkına dair [Tartışma]

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
676
Mesajlar
58,529
Reaksiyonlar
941
Şafak Pavey'in önemli bir konuya değindiği yazısını aşağıya aktarıyorum. İşitme engelli ailelerin çocukları ve işitme engelliler kültürü içinde yetişmiş iki dilli kişilerin (coda) işaret dili tercümanı olarak görev yapamamasına neden olan düzenlemeye dikkat çekiyor Pavey...


Anadilde Savunma Hakkı Yasa Tasarısı’nda İşitme Engellilerin durumu vahim

Şafak Pavey

Geçen hafta bir Kode (coda*) olan danışmanım acil izin istedi. Basit bir tapu işlemi için mahkemede derdini anlatamayan işitme engelli halasının yardımına koşuyordu.

Resmî tercüman, halası ile mahkeme arasında sıkışıp kalmıştı. Danışmanım imdada yetişip, halası ile mahkeme arasındaki resmî tercümana tercümanlık yaparak sorunun çözül
mesini sağlamıştı ama ortaya trajikomik durum çıkmıştı. Resmî tercüman halk eğitim mezunuydu ve işaret dilinin ABC’sinden gayrısını bilmiyordu.
Yakında Meclis’e Anadilde Savunma Hakkı Yasa Tasarısı gelecek. Herkes tasarıda gözünü siyaseten Kürtçe konusuna çevirecek. Alt maddede işitme engellilerin anadilde savunma hakkı için tercüman bulundurulmasına ilişkin satırı gören olmayacak.

Hükümetin işleri içinden çıkılmaz hale getiren yeni uygulamasına kadar tercümanlar, ilgili sivil toplum örgütlerinin verdiği belgelerle çalışıyorlardı. Noter ya da mahkeme gibi hukuksal alanlarda ise işitme engelli okullarında görev yapan öğretmenler vardı. Devletin 2007 yılında işitme engelliler federasyonu ile işbirliği yaparak açtığı bir sınav sonucu tercümanlık hakkı kazananların tamamı kodeydi.

Ne zaman ve niçin olduğu bilinmeden kodeler ya da işitme engelli okul öğretmenleri halk eğitim merkezlerinde “başlangıç seviyesi işaret dili dersleri” vermeye başladılar. Bu üç aylık kurslarda (ortalama 120 saat) eğitilen kişiler resmî kurumlarda tercümanlık yapmaya başladılar. Bu uygulamayla birlikte sivil toplum örgütlerince kodelere verilen tercümanlık sertifikaları geçersiz kılındı.
İronik olarak Bakanlık onaylı tercümanlara, işaret dili eğitimini Bakanlığın tercüman olmaya uygun görmediği kodeler verdi. Tercüman yetiştirirken işaret diline hâkim, tercüman olmak için değil! Tam Aziz Nesin masalı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yarattığı bu karışıklığı ortadan kaldırmak ve tek merkezden bir uygulama sağlayabilmek için Milli Eğitim Bakanlığı’yla işbirliğine gitti ve bir sınav yönetmeliği çıkardı. (Kendi bakanlığının sınav yapma yetkisi yok.)

Sınav yönetmeliği hazırlanırken gerçek uzmanlarına, yıllarca TRT’de, TBMM’de, özel televizyonlarda çalışmış, Başbakan’a dahi tercümanlık yapmış olan kodelere ve işitme engellilere danışılmadı.
Güçlükle kazanılmış temel hakları kepçeyle geri alan uygulama nedeniyle tercüman olarak çalışan kodeler işlerini kaybetmek üzereler. Oysa onlar için yapılması gereken tek işlem performans denetimiydi. Asla yapılmadı.

Yapılan, işitme engellilerin iletişimlerini kurmak uğruna bunca yıl tahmin edilemez zor emeklerle kazanılmış işaret dili birikiminin bir kalemde tarumar edilmesi oldu. Aslında niyetin liyakata göre değil partizanlık ihtiyaçlarına göre kadrolaşma olduğunun işaretleri açıkça ortada, yine de yanlıştan dönülmesi için pozitif kalmaya çabalıyorum.
Bu konuda çalışan akademisyenler, uygulamadaki zorlukları algılamamış, çalışmalar sırasındaki yanlış tavsiyeler vermiş olabilirler. Her iki bakanlık kültürleri ve anadilleri işaret iletişim olan kodelere danışsaydılar, yanlışlar düzeltilebilir, çalışmalar çok iyi sonuçlar verebilirdi. Bunca emek, harcama havaya uçmamış olur, toplumun bir sorunu akılla çözülmüş olurdu. Bundan böyle işitme engellilerin kamuyla ilişkileri kronik bir ıstıraba dönüştüğünde, müsebbipleri ne hissedecekler?

Bakanlık hızlıca sınav yapmak için Konya İşitme Engelliler Okulu ve Konya Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan hızlı bir İşaret Dili Sözlüğü çıkardı. Bunda MEB Özel Eğitim Genel Müdürü Hakan Sarı’nın Konya Üniversitesi’nde görevli olmasının ne kadar payı olduğunu da ayrıca merak etmekteyim.

Hemen arkasından ikisi işitme engelli yedi üyeden oluşan sınav komisyonu kuruldu. Kurulda iki işitme engelli bulunması yapılanların doğru olduğu izlenimini uyandırabilir. Ama gerçek bu değil. Sözlük yapımı dahil hiçbir aşamada kendilerine danışılmayan işitme engelliler, yapılanlara meşruiyet hissi vermek için figüran kadrosundadırlar.

İşaret diline ve bu kültüre hâkim olan ve yıllarca profesyonel olarak birçok kurum ve kuruluşta tercüman olarak çalışan kodeler bu sınavdan mahrum bırakıldılar.
Anadiliniz Türkçe iken sizi Türkçe başlangıç kurslarına mecbur etseler ve ancak o zaman Türkçe bildiğinize dair sertifika verseler, bu saçmalığı nasıl açıklardınız? Aynı ironi Kürtçe’de yaşanmıştı. Anadili Kürtçe olanlara Kürtçe dil eğitimi için okullar açılmıştı. Sonuç tam bir hezimetti.

Bu kurslar mesleki bir biçimleme verseydi bakanlık çok haklı olabilirdi. İşaret dilinde “Ali topu tut,” cümlesini öğrenmek için hangi akıl kodeleri buna mecbur tuttu? Elbette her kode tercüman değildir, ama en iyileri doğal olarak onlar arasından çıkar. Tıpkı İngilizce öğretmenlerinin en iyi İngilizce anadilden gelenler arasından çıktığı gibi.
Yıllar önce, Londra Belediyesi’nin sayfasını örnek alan İstanbul Belediye Başkanlığı sitesinde, Kadir Topbaş’ın unvanının Lord Mayor olarak yazıldığını görüp, iyiniyetle uyarmıştım. Londra’da (oraya özgü bir sistemle) bir Lord, bir de seçimle gelen iki belediye başkanı olduğunu bilmeyen tercümanın küçük düşürücü bir hatasıydı. Tercümanlık sadece dilin kelimelerini değil kapsadığı kültürü de bilmeyi gerektiriyor.

İşitme engelli kültürüyle hiç tanışmamış birisine 3 ayda işaret dili eğitimi vererek tercüman yapmak yerine bir kodeye, 3 aylık tercümanlık etiği eğitimi vererek verimli sonuç almak mümkün ve rasyonel değil miydi?

MEB yönetmeliğinde yeni bir Türk İşaret Dili oluşturulduğu açıklanıyor; Hangi işitme engelli örgütüne danışıldığı bilinmiyor. 500 yıllık geçmişi olan yaygın işaret dili hangi hakla görmezlikten geliniyor? Türk işaret dili bu işe henüz merak duyanlar için yeni olabilir ama kullanıcıları için çok eskidir. Kendine has grameri, dil bilgisi, yapısı, kelime haznesi olan bir dildir.
Muhafazakârlar, 80 küsur yıl boyunca Cumhuriyet’e Arap alfabesinin yerine Latin alfabesinin getirilip, halkımızın tek gecede cahil kaldığı tezi ile saldırdılar. Bugün kendileri, suçladıklarının aynısını toplumun en güçsüz grubuna karşı yapıyorlar. Onların anadilde savunma, anadilde tedavi olma haklarını tarumar ediyorlar.

Yakın tarihimizin trajik Kürtçe hikâyesinden ders çıkarılmadığı aşikâr. Ya da olup bitenlerin farkındalar ama işitme engellilerin sesleri olmadığını bildiklerinden her türlü partizan kadrolaşma özgürlüğünü tepe tepe kullanıp, güçsüzleri ezmekte sakınca görmüyorlar!

*CODA: (Children of deafassosiation, okunuşu kode) işitme engelli ailelerin çocukları ve işitme engelliler kültürü içinde yetişmiş iki dilli kişilere verilen addır.
 
Nasıl yani? Pes! Hükümet iyi niyetle işitme engelliler için çabalıyor olabilir. Ama kaş yaparken göz çıkarmaya benziyor bu.
Bilinçsizce hareket. Cahillik. Sonuçta olan işitme engelliye oluyor. Karşılarına işitme engllileri alıp code yi mi yoksa code nin yetiştirdiği 3 aylık eğitimden geçmiş "tercümanları" mı anlıyorlar sorulabilinirdi. Bir işitme engelli olarak codelerin her zaman bir işitme engelli için anlaşılabilinir olduğunu, tercihlerinin codeden yana olduğunu söyleyebilirim.
Sonradan işitme yetisini kaybeden biri olarak iki dünya insanının (işitenler ve işitmeyenler)diline de hakimim. İşitme engelliler için neyin anlaşabilinir olduğunu neyin olmadığını çok iyi biliyorum.
Durum vahim den ötesi gibi bir şey..
 
bundan önce işitme engelliler kendilerini nasıl savunuyordu? o zaman bir tuhaflık yoktu da şimdi hükümet böyle bir tasarı hazırladı diye herkes veryansın ediyor bunu bu hükümet değil de X hükümet yapsaydı yine aynı tepkiyi verirler miydi? mesela kendileri yapsa burada işitme engelli kardeşlerimin maduriyeti giderilecek ama onlar işi başka tarafa çekiyorlar öküzün altında buzağı arıyorlar işitme engelli kardeşlerimi tenzih ediyorum bırakın anadilde eğitim diye bağıran malum şahısları hepsi ortak dilde savunma versin ne anlar bu adamlar iyilikten
 
Burada sorun hangi hükümet bunu yaptı da değil. İşitme Engelliler kendilerini eskiden nasıl mı savunuyorlardı? Layıkıyla savunamıyorlardı. Hala da öyle.Şimdi de birileri gelmiş işitme engellilere nasıl yardımcı olabiliriz diye bir proje üzerinde çalışıyor. Tabii ki yüzde yüz iyi sonuç veren bir çalışma olmadığı gibi ( hiç bir çalışma pürüzsüz değildir. Ki insanoğluda dört dörtlük değildir) eleştirilere maruz kalacaktır. Eleştiriler her zaman yapılır. Yapılmalı. İyi sonuçlarda buradan alınır. Bırakın hükümet kavgasını. Ben şahsen politika ile ilgilenmeyen biriyim. Partileri tutmam. Kim iş yapıyor ona bakmak lazım.
 
sağlam türk, bu yazıyı okumuş olmanız imkansız! Özellikle AKP'li arkadaşlar nedir bu sevdanız anlamak imkansız. Yani bu kadar somut bir durum karşısında bile bıdıbıdı bahane üretip savunuculuk yapıyorsunuz ya, ne denebilir ki...

koderler tercüman olamıyor. Var mı bunun savunulacak bir yanı?
 
Evet sahi kodeler neden tercüman olamıyormuş? Biri bunu mantığa dayalı izah etmeli. Tercüman olabilenler ise Kodeler tarafından yetiştirilmiş? Doğru mu anladım. Anlamak istemiyorum galiba..:(
 
Konuyu tam bilmiyorum ama muhtemelen kodelerden de sertifika istiyorlardır tercümanlık için. Hani c sınıfı ehliyetle kamyon kullanma yetkin var ama src olmadan kullanamıyorsun ya onun gibidir. Malum olduğu üzere, arkadaşlar okul için olan dershaneleri kaldıracak, başka kurslarla yollarını bulmaları lazım.
 
ya arkadaş pavey kendisi diyor halk eğitim sertifikalı kişiler kurs veriyor diye iyi o zaman her bilgisayardan anlayan sertifika olmadan kurs versin memuriyette veri hazırlama kontrol işletme kadrosuna geçmek için bilgisayar sertifikası olması lazım bu da ya hizmetiçi eğitim faaliyetle ya da hakl eğitimin açtığı kursla mümkün ayrıca kişi istedikten sonra işaret dilini öğrenemez diye bir şey yok o zaman bizim öğrencilerimiz ingilizce öğretmenliği okumasın olmasın dışarıdan ingilizce öğretmeni getirelim var mı böyle bir şey
 
Bülent bey bir gün sizinle bu tip konularda karşıolıklı oturup sohbet etmek isterim belki yüzyüze konuşursak birbirimizi daha iyi anlarız
 
"İşaret diline ve bu kültüre hâkim olan ve yıllarca profesyonel olarak birçok kurum ve kuruluşta tercüman olarak çalışan kodeler bu sınavdan mahrum bırakıldılar."

Sınava girmelerine yasal bir engel mi konuldu,burasını açar mısın?
 
Onun cevabı şurada sanırım Musa: "Anadiliniz Türkçe iken sizi Türkçe başlangıç kurslarına mecbur etseler ve ancak o zaman Türkçe bildiğinize dair sertifika verseler, bu saçmalığı nasıl açıklardınız?"

Bugüne kadar neredeyse tüm çevirmenler koderlerden oluşuyorken, artık "çevirmen olmak için bugüne dek eğittiğiniz kişilerden a-b-c seviyesinde kurs almanız şart" denmesi trajik. "Bu kurslar mesleki bir biçimleme verseydi bakanlık çok haklı olabilirdi. İşaret dilinde “Ali topu tut,” cümlesini öğrenmek için hangi akıl kodeleri buna mecbur tuttu? Elbette her kode tercüman değildir, ama en iyileri doğal olarak onlar arasından çıkar. Tıpkı İngilizce öğretmenlerinin en iyi İngilizce anadilden gelenler arasından çıktığı gibi. "
 
Merhaba Meb tarafından yapılacak sınava girmek için tüm belgesi olan kişiler katılabiliyordu.Neden ayrı tutulduğu düşünülüyor kimse mahrum bırakılmış değil ki bunu anlayamadım ben, başka bir yazı yayımlandıda görmedikmi acaba.Genelgeyide ekleyeyim istenilen evraklarda 1.sıradaki yazıya bakınız lütfen.

GENELGE 2012/30
İlgi : 21/06/2012 tarihli ve 28330 sayılı Resmî Gazete'de Yayımlanan Türk İşaret Dili Sisterninin Oluşturulması ve Uygulamasına Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik.
İşitme özrü, dil ve konuşma bozulduğu olan bireylerin iletişim ihtiyaçlarım desteklemek, işaret dilinin dil bilimi yönünden çözümlenmesi ve değerlendirmesini yapmak, yazılı ve görsel eğitim araç ve gereçlerini hazırlamak, Türk İşaret Dili Sistemini oluşturmak, işaret dili tercümanları ile öğreticilerini yetiştirerek bu konuda farklı uygulamaları önlemek ve usul ve esasları düzenlemek amacıyla ilgi Sönetmelik yayımlanmıştır.
Adı geçen Yönetmeliğin geçici 2. maddesinde "Bakanlık veya diğer kurum ve kuruluşlarca açılmış kurslardan Türk İşaret Dili Tercümanı belge veya sertifikası almış olanların bu maddenin yayımından itibaren 3 (üç) ay içinde Bakanlığa başvurmaları halinde, Bakanlıkça belirlenecek 4 üyenin, TİDBO tarafından belirlenecek 3 üyenin bulunduğu toplam 7 (yedi) kişiden oluşan bir komisyon tarafından yapılacak sınavda yeterlilik gösterenlere Bakanlık onaylı işaret dili tercümanlığı sertifikası verilir." denilmektedir. Bu nedenle;
Ülke genelinde Bakanlık veya diğer kurum ve kuruluşlarca açılmış kurslardan Türk İşaret Dili Tercümanı belgeveya sertifikası almış olup 21 Eylül 2012 tarihinden sonra Bakanlıkça yapılacak sınava katılmak isteyen adaylar:
1-Bakanlık veya diğer kurum ve kuruluşlarca açılmış kurslardan almış oldukları Türk İşaret Dili Tercümanı belge veya sertifikalarının noter onaylı suretleri,
2-T.C. kimlik numarası bulunan nüfus cüzdanı fotokopisi,
3-İkametgah belgesi,
4-Öğrenim durumunu gösteren diploma veya belgenin noter tasdikli sureti, 5-Bakanlık onaylı İşaret Dili Tercümanlığı Sertifikası almak üzere sınava girmek
istediğine dair dilekçe ile 21 Eylül 2012 Cuma günü mesai bitimine kadar il ınilli eğitim müdürlüklerine başvuruda bulunabileceklerdir.
İl milli eğitim müdürlüklerince alman başvurular, herhangi bir gecikmeye meydan verilmeden 05 Ekim 2012 günü mesai bitimine kadar Bakanlığımız Özel Eğitim ve Rehberlik
Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilecektir.
Gelen başvuruların incelenip değerlendirilmesinden sonra adaylar Bakanlıkça duyurulacak tarihte sınava alınacaktır. Sınavda başarı gösterenlere Bakanlık onaylı "İşaret Dili Tercümanlığı Sertifikası" verilecektir.
Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
 
Verdiğiniz bölümü ve yazının tamamını okumuştum Bülent abi.

Şunu anlıyorum:
Kodelerin çevirmen olabilmeleri için bir zamanlar talebeleri olanlardan kurs alarak "meb onaylı sertifika almak zorunda kalmaları"
Yani istese bir kode,kursa katılabiliyor ve meb onaylı sertifikasını alıp çevirmenlik yapabiliyor.önünde yasal bir engel yok

Doğru mu anlamışım,varsa hatamı düzeltirsen sevinirim.
 
tamam işte ben de bunu anlatmaya çalışıyorum ama yazıyı okumadığı mı söylüyor Bülent bey tabi ki bir kode meb onaylı bir sertifika aldığı zaman sınava girebilir yasal bir engel yok
 
Bu güne kadar kendilerine verilmiş bir hakkın geri alınmasına ne diyorsunuz AKP sempatizanları. Siz bir işte çalışıyorken sizi işten çıkarıp hadi şu şu sınavları geçerseniz size aynı işi tekrar verecez demeleri hoşunuza gider miydi?

Yazıyı belki okumuşsunuz ama anlamamaya yazıya muhalif olmaya niyetli olarak okumuş olmalısınız. Yazıda da görüleceği gibi :

İşaret diline ve bu kültüre hâkim olan ve yıllarca profesyonel olarak birçok kurum ve kuruluşta tercüman olarak çalışan kodeler bu sınavdan mahrum bırakıldılar.
Anadiliniz Türkçe iken sizi Türkçe başlangıç kurslarına mecbur etseler ve ancak o zaman Türkçe bildiğinize dair sertifika verseler, bu saçmalığı nasıl açıklardınız?

ve

İşitme engelli kültürüyle hiç tanışmamış birisine 3 ayda işaret dili eğitimi vererek tercüman yapmak yerine bir kodeye, 3 aylık tercümanlık etiği eğitimi vererek verimli sonuç almak mümkün ve rasyonel değil miydi?

ve

MEB yönetmeliğinde yeni bir Türk İşaret Dili oluşturulduğu açıklanıyor; Hangi işitme engelli örgütüne danışıldığı bilinmiyor. 500 yıllık geçmişi olan yaygın işaret dili hangi hakla görmezlikten geliniyor? Türk işaret dili bu işe henüz merak duyanlar için yeni olabilir ama kullanıcıları için çok eskidir. Kendine has grameri, dil bilgisi, yapısı, kelime haznesi olan bir dildir.
Muhafazakârlar, 80 küsur yıl boyunca Cumhuriyet’e Arap alfabesinin yerine Latin alfabesinin getirilip, halkımızın tek gecede cahil kaldığı tezi ile saldırdılar. Bugün kendileri, suçladıklarının aynısını toplumun en güçsüz grubuna karşı yapıyorlar. Onların anadilde savunma, anadilde tedavi olma haklarını tarumar ediyorlar.

deniliyor yazıda, bunlara ne diyorsunuz AKP sempatizanları (!)
 
Farklı düşüncede olanlar AKP sempatizanları oluyor,peki siz ne sempatizanısınız?

insanları yaftalamayı bırakın!
 
:))) Farklı düşüncede olanlar değil; İktidarı, yaptığı haksızlığa rağmen savunanlar AKP sempatizanıdır.
 
bak kardeşim onların sertifikalarını sivil toplum kuruluşları vermiş adı üstünde sivil toplum kuruluşları yani herhangi bir resmi kurum değil düşün bugün resmi bir kurumdan bir belge almadan kim hangi işi yapabilir resmi olarak kimse hiçbir şey yapamaz onun için halk eğitim sertifikası istenmesi son derece normal
 
Çolamerge,
daha yeni üye olmuşsunuz,8 mesajınız var ve o mesajların ikisi siyasi.
bence sempatizan olanda olmayanda belli.
 
1.si verilen hakkın geri alınmasına dair haksızlığı açıklayamadınız.
2.si Ben adaletin sempatizanıyım, sizin gibi partilerin değil.
3.sü resmi kurum veya sivil kurum olsun neticede bu konuda daha donanımlı olanlar resmi kurum belgesine sahip olanlar değil, siviil kurumdan belge alanlardır. Bu durumda hangi akla hizmet ( AKPye hizmet sanırım) resmi kurum belgesi şarttır diye tutturuyorsunuz?

Bahane çoktur, bulamazsınız değil bir şekilde AKPnizi savunabilecek bahane bulabilirsiniz ama önemli olan adaleti, doğruyu savunmaktır.
 
karakaya
sana aynen katılıyorum kardeş
çolemerge
ne haksızlığı kardeşim o kadar adalet sempatizanıysan geçmiş hükümetlerin engellilere niçin yatırm yapmadığını sorgula tamam o zaman hukuk fakültesini bitir diplama almadan avukat ol bakalım olabiliyormusun belge almadan bu işler olmaz bu kemal sunalın filmindeki gibi diplomasız doktorluğa benzer
 
:)

Anlamak işine mi gelmiyor?

Verilen hak geri alınmış + resmi deyip yücelttiğin o kurumlar sivil diye küçümsediğin kurumlardan daha az donanımlı daha az bilgili diyorum. Beyefendi halen tutturmuş resmi kurum da resmi kurum (!)

Eğer geçmişte devlet birilerine hukuk fakültesinden diplomada almadan avukatlık yetkisi vermişse evet o insanın avukatlığının elinden alınmasına da karşıyım. Devletin resmi kurumları o işi yapmadığında devlet sivil kurumdan gelenlere iş verecek sonra sırf kendi adamları işe girsin diye resmi kurum açınca sivil kurumdan gelenleri işten çıkarıp resmi kurumdan gelenleri alacak (!)


Sonra sempatizanın biri gelip bunu yapan iktidarı savunacak. Allah size akıl, fikir versin...
 
işinize gelince avrupada şu iş şöyle yürüyor Türkiyede niye böyle yürüyor diyorsunuz adamlar avrupa standardında uygulama yaptığı zaman da vay efendim şöyle oldu böyle oldu kardeşim şartlar değişti herşey aynı kalmıyor çok mu zor yani gidip halk eğitimden belge almak sana bir örnek vereyim bak eski futbolcular tugay kerimoğlu ve arif erdem lise mezunu olamadıkları için uluslararası antrönörlük belgesi alamadılar yani diploma olmadan belge olmadan işler yürümüyor anlatabildim mi
 
Sağlam Türk sana bir tavsiye sen psikoloğa görün ciddi anlamda anlama sorunun var senin.

tugay kerimoğlunun ve arif erdemin uluslararası antrönörlük belgesi vardı da geri aldılar? Anlayabildin mi?

Avrupa standartları diye yırtınıyorsun da Avrupada verilen hakkın geri alındığını nerden uydurdun?

Şartlar değişir ve değişen durumlar uygulamaya yeni katılanlar için konulur. İşini elde etmiş bir insana: Şartlar değişti, seni işten alacağız sen bu yeni şartlara göre tekrar işe girebilmelisin, denildiğini hangi avrupa ülkesinde gördün?
 
merhabalar... tanıma göre bende bir codayım sanırım. söle söylemeliyim ki işitme engelli bireyler bile kendi aralarında catısma yasamaktalar. Sorunun ana kaynagı türkcemizde olan lehceler gibi onlarda lehcelerin olması işitme engelliler arasında bile karısıklılıga neden oluyor. Bana göre bircok işitme engelli bu durumda zor durumda kalcak yeni okula baslayan işitme egnelli cocuklar ve aileler arasında ve ucurumlar yaratacaklar. bunu görmezden gelmek cok sacma...
Halk egitimin actıgı kurslara gelince , ben kendimi bildim bileli işitme engelliler dilini konusuyorum. Tercuman olduguma dair belge istiyorlar tercumanlık yapmam engelleniyor. kursa gitmeye karar verdim. giden arkadaslarla görüstüm bilgilerini sınamak için kimse kusura bakmasın ama 120 saatlik işiret dili kursu yada 200 saatlik işaret dili ve tercumanlık kursunda hiç birsey ögrenmiyorlar. yukarda belirtildigi gibi ailemde olan bir işitme engellinin bosanma davasında aynı karısıklık meydana geldi 1. derece akraba konumundan dolayı tercumanlık yada yardımcı olamayacagım konusunda hakim hüküm kıldı. gereken tercuman saglandı. ama sonuc yetersiz ne tercuman işitme engelli olan yakınımın dedigini anladı nede yakınım onun söylediklerini anlayabildi. sonuc tam bir rezaletti. Bence bakanlık sonradan kurs acıp tercumanlar egitmeye calısacagına işitme engelliler dilini bilen coda'ları yeterlilik sınavına tabi tutsun. Ki biliyorum ki onlar yeterlilik sınavının fazlasıyla hakkını vereceklerdir.
 
MEB'in her zaman ki saçmalıkları...

Siz önünüze gelen her hangi bir siteyi 10 dakika da hackleyecek bilgisayar bilgi ve becerisine sahip olabilirsiniz... ama MEB'in gözünde kıytırık bir 50-60 saatlik kursa gidip sertifika alan adam daha kıymetlidir. Hatta bu kurslara da herkes katılamaz. Ağzınızla kuş tutsanız anlamsız bürokratik engelleri aşamazsınız.

Örneğin her gün TV'lerde milyonların tanıdığı, izlediği bir psikolog profesör olsanız, MEB tarafından öğretmen olarak atanamazsınız. Genel Müdür olursunuz ama öğretmen olamazsınız.
 
bu durum o kadar üzücü ki gülüyorsun olan olaylara. eksikliklerin giderilmesinden bahsediyorlar. en büyük eksikleri olusturan ve cözüm olmasına ragmen cözmemek için direnen yine onlar degil mi ? içler acısı....
 
Üst Alt