Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Andre Breton

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
O TARAÇALARIN

O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen
Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım
Arabanın kollarına
O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden
O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp
doğrulan uyurken biri
gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında
gedikler ki oradan mercan ormanlarda o düzlüklerde
geyikler görünür
Sonra çırılçıplak kadınlar ta derinlerinde bir
Maden ocağının
Hatırlarsın sonra sen uyanır trenden inerdin
Şöyle bir durup bakayım demezdin o koca koca barometrimsi
Köklerin peşindeki lokomotife şöyle bir
O ki sızlanır durur bakir ormanlarda ölümcül kazananlardan
Sızlanır durur o sümbül tüten bacalardan gömlek değiştiren
Mavi yılanlardan
O zaman biz senin önünden gidiyorduk biz o değişmelere
Bağlı bitkiler
Birinin her zaman suçüstü yakalayabileceği o her gece işaretler
Yapan biz
O hani evi yıkılırken hani birbirine karışmış bir yığın acayip şeyin
Önünde şaşırıp kalan
Sonra yatağını sofayı merdivenini arayan hani
Merdiven dallanır budaklanır büyür durmadan
Götürür değirmen taşından bir kapıya genişler nasıl bir
Alanda birdendire
Kuğular gibi sırtını çıkarır kanadını açar bir sahanlık yapar
Bir yerini ısıracakmış gibi kendi üstüne kıvrılır
Ama basamakların ayağımızın altında çekmeceler gibi birer birer
Açılışına bayılır
Ekmek çekmecelerin şarap sabun ayna merdiven çekmeceleri
O bir tutamlık saçın ten çekmeceleri
Tam bu sırada bakarsınız binlerce Vaucanson ördeği
Tüylerini parlatır
Sen şimdi geriye dönmeden göğüslerini yapan o malayı alıyorsun
Biz sana gülüyoruz sen bizi uzunlarımıza tutuyorsun
Sonra senin isteğin gibi duruyoruz işte
Göz kapaklarımızın altında öyle kımıldamadan hiç
Hani o yattığı neden sonra bir bakmak isteyen
Kadın gibi hani



 
İLK SAYDAMLIKLAR

Nasıl istersen işte kurşunlar atılıyor bir kez daha
işte meydan okuyan bir edayla pencereye dayanan mürekkep balığı
ve işte ışıldayan çirkef kafesini nereye açacağını bilmeyen
gözleri cebinde
bembeyaz yörüngenin kuklası
hindistan cevizi kokar kadınlar
ve en önemlisi pastiller ağırlıyor kardeşlerini büyük günlerle
turnikeli elbisesini üstüne örten rüzgarı
çılgın kılavuz düğmeli mantarin
sayın bay kağıt parçalarını evlerin tavanından tabanına
selamlıyorlar birbirlerini...

 
Olmak

Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.. kanatsız, akşam vakti,

Deniz kıyısında bir tarasada, kaldırmış bir sofrada kalmak diye bir sorunu yok onun.. umutsuzluk, ortalık kararır kararmaz bir karıktan kalkıp öbürüne konan tohumlara benzeyen, o bir sürü küçük küçük olayların dönüşü değil bu.. bir taşın üstündeki köpük ya da su bardağı değil..

O.. kardan elenmiş bir gemi o, ya da düşmüş kuşlara benzetebilirsiniz, ama kanları yok gibidir.. büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.. başa takılan mücevherlerle çevrilmiş küçük bir şey o.. umutsuzluk o.. kopçası bulunmayan inci gerdanlık , bir ipe gelmez, böyle bir şey işte umutsuzluk.. gerisini geçelim.. başlamışsak bitirmeyiz umutsuzluğu.. saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben, gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim, tutukların sigaralarından umut-suzlarım.. büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.. kalbi yoktur, el umutsuzluktan hep soluk soluğa kalır, umutsuzlukta kalır öyle aynalar, bize asla ölüp ölmediğini söylemezler.. beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben.. yıldızların türkü söyledikleri vakti gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum ben.. şaşılacak, o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu, o kibirli, o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgilerle tanıyorum.. her gün herkesler gibi kalkıyorum, kollarımı çiçekli bir kağıda uzatıyorum, hiçbir şeyciler hatırlamıyorum, ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış o canım ağaçları görüyorum..

odanın havası davul tokmakları gibi güzel.. bir zaman içinde, bir zaman.. büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.. bana bir sırık uzatan perdenin rüzgarı gibi o.. böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi? yangın var! ah yine geliyorlar.. imdat! işte merdivenlere düştüler.. ve o gazete ilanları, o kanal boyunca ışıklı sayılar sonra.. bir kum yığını! büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk.. bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar, bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası, ömrümü uzatan bir angarya günleri daha..




Andre BRETON
 
Denizlere karşı seviyorum seni
Kırmızı yumurta gibi yeşil olduğu zaman
Bir düzlüğe götürüyorsun beni
Ellerin bıldırcın gibi yumuşacık
Kadının karnına dayıyorsun beni
Sedef renkli bir zeytine dayarmış gibi
Dengeliyorsun beni
Yatağa yatırıyorsun
Yaşamış olmaya bakarak
Önce ve sonra
Kauçuk gözkapaklarının altında
 
Üst Alt