Ben ortopedik özürlüyüm ve 1993 model otomatik vites bir arabam vardı. Özürlü olduğumdan dolayı malumunuz üzere arabamda el ile kullanabilmek için basit üç cıvata ile bağlanabilen demir çubuktan oluşan bir tertibat taktırmıştım ve aracımın plakasında da sakat amblemi vardı.
Benim bir arkadaşım var kendisi özürlü değil ve onunda 1993 model otomatik vites bir arabası vardı. Her ikimiz de aracımızı yurt içinden normal 2. el olarak almıştık. Şimdi özürlü birisi ile özürlü olmayan birisinin araba alımı , satımı ve kullanması konusunda artı ve eksilerine bir bakalım. Bütün anlatacaklarım bizzat tarafımca yaşanmıştır.
Aldığımız araç 2. el bir araç olduğu için her ikimiz de normal olarak bir vatandaş ile pazarlık edip anlaşıyoruz. Daha sonra notere gidiyoruz ve aracın satışını üzerimize alıyoruz (aynı il olursa 35 TL , farklı il olursa 47 TL).
Daha sonra ben ve arkadaşım aldığımız arabaların devirlerini üzerlerimize almak için bir iş takipçisine gittik (iş takipçimizde aynı). Önce aracın zorunlu sigortasını yaptırdık (her ikimizde Kırıkkale de olduğumuz için 120 TL ödedik.).
Bundan sonra artık özürlü için çile başlıyor.
Özürlü olmayan arkadaşımın yaptığı işlemler: evraklarını iş takipçisi hemen hazırladı ve arkadaşım emniyete gidip orada bir imza attı daha sonra birkaç saat içinde yeni ruhsatını aldı. işi bitmiş oldu. Aldığı aracın plakası aynı il olduğu için plaka masrafı olmadı ve sadece ruhsat ve iş takipçisi ücreti olarak toplam 160 TL para ödedi.
Özürlü olan yani benim yaptığım işlemler: İş takipçisi benimde evraklarımı aldı ve emniyete gitti. Daha sonra beni telefonla aradı ve senin iş olmuyor dedi. Sebebine gelince Benim 1994 yılında sürücü kursuna giderek , yazılı ve direksiyon sınavlarını kazandığım için devletin bana vermiş olduğu “H” sınıfı ehliyet ile bu arabayı kullanamıyacağım imiş (“H” “ sınıfı ehliyetimde “özel tertibatlı araç kullanabilir” yazması gerekiyormuş benimkine devlet bir şey yazmamış benim suçum ne ehliyeti ben mi hazırladım). Oysa bu ehliyet ile ben 1994 yılından beri yıllardır yurt içinden ve yurt dışından defalarca araba alıp sattım ve sürekli kullandım hiç kimse bir şey dememişti. Ehliyetin değişmesi gerekiyormuş bunun içinde tekrar hastaneden özel tertibatlı araç kullanabilir diye rapor almam gerekiyormuş ve alacağım rapora göre de yeniden ehliyet verilecekmiş. Üstelik eski raporlarımı da kabul etmiyorlar.
Tabi bütün bunlar hem zaman , hem masraf , hem de özürlü halimle uğraş gerektiren ve benim hatamdan da kaynaklanmayan bir durum.Neyse her şeye rağmen ehliyet işini de hallettikten sonra yine iş bitmiyor. Bu seferde aldığım araca daha önceki arabamdan çıkarttığım özel tertibatı sanayide bir ustaya bir miktar para vererek taktırdım. Taktırmakla iş bitmiyor. O 3 civatalı demir çubuk için yetkili makine mühendisi (ne arabayı görüyor nede tertibatı) proje çiziyor çizilen proje makine mühendisleri odasınca imzalandıktan sonra Ankara’ya TSE’ne onay için gidiyor (proje 130 TL’ye tamamlandı). Sonra çizilen bu proje ile (aracın muayenesi yeni yapılmış olsa bile) TUV’a gidip tekrar muayene yaptırmam gerekiyor. Aldığım araç LPG’li olduğu için de önce LPG sızdırmazlık raporu aldım (20 TL) , sonra egzost emisyon ölçümü yaptırdım (22 TL) daha sonra bu belgelerle TUV’da komple muayeneye girdik (126 TL) . Bu arada arabada muayeneye engel bir sorun çıksaydı o da ayrı bir mesele olacaktı. TUV’un verdiği muayene raporu ile iş takipçisi geri kalan işlemleri halletti ve ruhsatı “SAKAT ARACI SAHİBİNDEN BAŞKASI KULLANAMAZ” diye aldık. Plaka da sakat amblemi olması gerektiğinden zorunlu olarak aynı il olmasına rağmen plakayı sakat amblemli olarak yeniden bastırdık ve iş takipçisine 180 TL para verdim.
Bu şekilde özürlü olan ben ve özürlü olmayan arkadaşım arabalarımızı almış olduk.
Sıra geldi kullanımına;
Özürlü olmayan arkadaşımın arabasını: ehliyeti olan her kim olursa olsun kullanabiliyor. Kendiside istediği zaman başka birisinin arabasını rahatlıkla kullanabiliyor. Hiç bir kısıtlama yok. Ailece tek arabayı kullanabilirler. Tamamen özgür.
Özürlü olan Benim arabama gelince: arabayı benden başka hiç kimse kullanamıyor. Ne eşim ne çocuklarım ne arkadaşlarım ne bir başka özürlü birisi kısacası sadece ben kullanabiliyorum. Üstelik hasta olsam veya uzun yola gitsem ve kendim arabamın içinde dahi olsam benim arabamı hiç kimse kullanamaz. Trafik polisi durdurursa yasalara göre ceza uygular nitekim benim ve başka arkadaşların başına gelmiştir. Ayrıca benim arabam olmasa veya arızalansa ben başka birisini aracını kesinlikle kullanamıyorum çünkü yasak. İsterse özel tertibatlı olsun yine de yasak. Ailece tek arabayı kullanamayız. Eşimde özürlü eşim benim arabamı kullanamaz eşim kullanmak isterse ona da ayrı bir araba almamız lazım. çocuklarımız eşimin ve benim arabamızı kullanamaz kullanmak isterlerse onlara da araba almamız lazım. biz özürlüler çok zenginiz aile fertlerinin her birine bir araba. Esir gibiyiz bir arabaya mahkumuz.
Peki arkadaşım ve ben aldığımız arabaları satacağımız zaman ne gibi işlemler yapacağız.
Öncelikle arabayı satmak için bir alıcı bulmak gerekiyor. Burada da özürlü için sıkıntı var özürlü olmayan birisinin arabasına müşteri kolaylıkla talip oluyor , fakat bizlerin sakat amblemli plakasından dolayı kolay kolay müşteri talip olmuyor. Çünkü vatandaş pek bilmiyor. Bu sakat amblemli aracın sadece sakatlara satılabileceğini sanıyor veya bazıları da bunun gümrükten düşmesi gerektiğini veya ÖTV’sinin ödenmesi gerektiğini veya başka bir prosedürünün olduğunu zannettiği için özürlü arabasına pek yanaşmıyor. Her şeye rağmen gelen müşteriye de iki saat bu plakanın bir sorun olmadığını ve plakaya ait masrafın kendime ait olduğunu izah etmem gerekiyor. Neyse ben ve özürlü olmayan arkadaşım arabalarımıza birer müşteri bulduk.
Sıra geldi satış işlemlerine:
Özürlü olmayan arkadaşımın araba satış işlemleri: Vergi dairesine gitti ve ücretsiz olarak borcu yoktur yazısı aldı. Daha sonra müşteri ile birlikte bir notere gidip hiçbir ücret ödemeden ,yorulmadan , zahmetsizce 1-2 saat içerisinde arabasının satışını verdi ve işi bitti.
Özürlü olan benim satış işlemlerim: Öncelikli olarak bir ustaya gidip arabamdaki üç civatalı özel tertibatı bir miktar para vererek söktürdüm. Sonra aynen satın alma aşamalarındaki gibi tertibatı söküp arabayı eski haline getirdiğimize dair yetkili makine mühendisine proje çizdirdim. Çizilen bu projeyi makine mühendisleri odasına imzalattırdıktan sonra yine Ankara TSE’ne onaylattırdık (ücret 130 TL). Daha sonra muayene için LPG sızdırmazlık raporu (20 TL) ve egzost emisyon ölçümü (22 TL) ve TUV’da muayene (126 TL) yaptırdıktan sonra emniyete gidip kendi adıma yeniden ruhsat çıkarttım (108 TL). Plakam sakat amblemli olduğu için plakayı sakat amblemsiz olarak yeniden bastırdıktan sonra (20 TL) artık özürlü olmayan arkadaşım gibi borcu yoktur yazısı alıp noterde satış işlemini gerçekleştirdik. Hem 500 tl’ye yakın param gitti , hem günlerce oyalandım , hem ya bir problem çıkarsa diye sitres , sıkıntı çektim üstelik bütün bunları özürlü ve zor hareket eden halimle yaptım.
Sonuçta özürlü olan ben aynı şartlardaki özürlü olmayan arkadaşıma göre: araba alırken 500 TL , araba satarken 500 TL toplamda 1000 TL fazladan para ödedim.
Sakat halimle alırken ve satarken günlerce sıkıntı ve sitres çekerek uğraştım. Kullanım esnasında da arkadaşım özgür ben ise esir gibiydim.
Peki bütün bunlar niçin olmuştu devletimiz özürlüleri düşündüğü için bizlere kolaylık olsun diye bu güzel imkanları sunmuştu. Arkadaşıma göre tek üstün yanım ise yılda iki kez ödenen MTV’nden muaf olmam.(1993 model arabamın yıllık MTV’si ise 2010 yılında 78 TL)
BANA DAMDAN DÜŞENİ GETİRİN HALİMDEN ANCAK O ANLAR…
Benim bir arkadaşım var kendisi özürlü değil ve onunda 1993 model otomatik vites bir arabası vardı. Her ikimiz de aracımızı yurt içinden normal 2. el olarak almıştık. Şimdi özürlü birisi ile özürlü olmayan birisinin araba alımı , satımı ve kullanması konusunda artı ve eksilerine bir bakalım. Bütün anlatacaklarım bizzat tarafımca yaşanmıştır.
Aldığımız araç 2. el bir araç olduğu için her ikimiz de normal olarak bir vatandaş ile pazarlık edip anlaşıyoruz. Daha sonra notere gidiyoruz ve aracın satışını üzerimize alıyoruz (aynı il olursa 35 TL , farklı il olursa 47 TL).
Daha sonra ben ve arkadaşım aldığımız arabaların devirlerini üzerlerimize almak için bir iş takipçisine gittik (iş takipçimizde aynı). Önce aracın zorunlu sigortasını yaptırdık (her ikimizde Kırıkkale de olduğumuz için 120 TL ödedik.).
Bundan sonra artık özürlü için çile başlıyor.
Özürlü olmayan arkadaşımın yaptığı işlemler: evraklarını iş takipçisi hemen hazırladı ve arkadaşım emniyete gidip orada bir imza attı daha sonra birkaç saat içinde yeni ruhsatını aldı. işi bitmiş oldu. Aldığı aracın plakası aynı il olduğu için plaka masrafı olmadı ve sadece ruhsat ve iş takipçisi ücreti olarak toplam 160 TL para ödedi.
Özürlü olan yani benim yaptığım işlemler: İş takipçisi benimde evraklarımı aldı ve emniyete gitti. Daha sonra beni telefonla aradı ve senin iş olmuyor dedi. Sebebine gelince Benim 1994 yılında sürücü kursuna giderek , yazılı ve direksiyon sınavlarını kazandığım için devletin bana vermiş olduğu “H” sınıfı ehliyet ile bu arabayı kullanamıyacağım imiş (“H” “ sınıfı ehliyetimde “özel tertibatlı araç kullanabilir” yazması gerekiyormuş benimkine devlet bir şey yazmamış benim suçum ne ehliyeti ben mi hazırladım). Oysa bu ehliyet ile ben 1994 yılından beri yıllardır yurt içinden ve yurt dışından defalarca araba alıp sattım ve sürekli kullandım hiç kimse bir şey dememişti. Ehliyetin değişmesi gerekiyormuş bunun içinde tekrar hastaneden özel tertibatlı araç kullanabilir diye rapor almam gerekiyormuş ve alacağım rapora göre de yeniden ehliyet verilecekmiş. Üstelik eski raporlarımı da kabul etmiyorlar.
Tabi bütün bunlar hem zaman , hem masraf , hem de özürlü halimle uğraş gerektiren ve benim hatamdan da kaynaklanmayan bir durum.Neyse her şeye rağmen ehliyet işini de hallettikten sonra yine iş bitmiyor. Bu seferde aldığım araca daha önceki arabamdan çıkarttığım özel tertibatı sanayide bir ustaya bir miktar para vererek taktırdım. Taktırmakla iş bitmiyor. O 3 civatalı demir çubuk için yetkili makine mühendisi (ne arabayı görüyor nede tertibatı) proje çiziyor çizilen proje makine mühendisleri odasınca imzalandıktan sonra Ankara’ya TSE’ne onay için gidiyor (proje 130 TL’ye tamamlandı). Sonra çizilen bu proje ile (aracın muayenesi yeni yapılmış olsa bile) TUV’a gidip tekrar muayene yaptırmam gerekiyor. Aldığım araç LPG’li olduğu için de önce LPG sızdırmazlık raporu aldım (20 TL) , sonra egzost emisyon ölçümü yaptırdım (22 TL) daha sonra bu belgelerle TUV’da komple muayeneye girdik (126 TL) . Bu arada arabada muayeneye engel bir sorun çıksaydı o da ayrı bir mesele olacaktı. TUV’un verdiği muayene raporu ile iş takipçisi geri kalan işlemleri halletti ve ruhsatı “SAKAT ARACI SAHİBİNDEN BAŞKASI KULLANAMAZ” diye aldık. Plaka da sakat amblemi olması gerektiğinden zorunlu olarak aynı il olmasına rağmen plakayı sakat amblemli olarak yeniden bastırdık ve iş takipçisine 180 TL para verdim.
Bu şekilde özürlü olan ben ve özürlü olmayan arkadaşım arabalarımızı almış olduk.
Sıra geldi kullanımına;
Özürlü olmayan arkadaşımın arabasını: ehliyeti olan her kim olursa olsun kullanabiliyor. Kendiside istediği zaman başka birisinin arabasını rahatlıkla kullanabiliyor. Hiç bir kısıtlama yok. Ailece tek arabayı kullanabilirler. Tamamen özgür.
Özürlü olan Benim arabama gelince: arabayı benden başka hiç kimse kullanamıyor. Ne eşim ne çocuklarım ne arkadaşlarım ne bir başka özürlü birisi kısacası sadece ben kullanabiliyorum. Üstelik hasta olsam veya uzun yola gitsem ve kendim arabamın içinde dahi olsam benim arabamı hiç kimse kullanamaz. Trafik polisi durdurursa yasalara göre ceza uygular nitekim benim ve başka arkadaşların başına gelmiştir. Ayrıca benim arabam olmasa veya arızalansa ben başka birisini aracını kesinlikle kullanamıyorum çünkü yasak. İsterse özel tertibatlı olsun yine de yasak. Ailece tek arabayı kullanamayız. Eşimde özürlü eşim benim arabamı kullanamaz eşim kullanmak isterse ona da ayrı bir araba almamız lazım. çocuklarımız eşimin ve benim arabamızı kullanamaz kullanmak isterlerse onlara da araba almamız lazım. biz özürlüler çok zenginiz aile fertlerinin her birine bir araba. Esir gibiyiz bir arabaya mahkumuz.
Peki arkadaşım ve ben aldığımız arabaları satacağımız zaman ne gibi işlemler yapacağız.
Öncelikle arabayı satmak için bir alıcı bulmak gerekiyor. Burada da özürlü için sıkıntı var özürlü olmayan birisinin arabasına müşteri kolaylıkla talip oluyor , fakat bizlerin sakat amblemli plakasından dolayı kolay kolay müşteri talip olmuyor. Çünkü vatandaş pek bilmiyor. Bu sakat amblemli aracın sadece sakatlara satılabileceğini sanıyor veya bazıları da bunun gümrükten düşmesi gerektiğini veya ÖTV’sinin ödenmesi gerektiğini veya başka bir prosedürünün olduğunu zannettiği için özürlü arabasına pek yanaşmıyor. Her şeye rağmen gelen müşteriye de iki saat bu plakanın bir sorun olmadığını ve plakaya ait masrafın kendime ait olduğunu izah etmem gerekiyor. Neyse ben ve özürlü olmayan arkadaşım arabalarımıza birer müşteri bulduk.
Sıra geldi satış işlemlerine:
Özürlü olmayan arkadaşımın araba satış işlemleri: Vergi dairesine gitti ve ücretsiz olarak borcu yoktur yazısı aldı. Daha sonra müşteri ile birlikte bir notere gidip hiçbir ücret ödemeden ,yorulmadan , zahmetsizce 1-2 saat içerisinde arabasının satışını verdi ve işi bitti.
Özürlü olan benim satış işlemlerim: Öncelikli olarak bir ustaya gidip arabamdaki üç civatalı özel tertibatı bir miktar para vererek söktürdüm. Sonra aynen satın alma aşamalarındaki gibi tertibatı söküp arabayı eski haline getirdiğimize dair yetkili makine mühendisine proje çizdirdim. Çizilen bu projeyi makine mühendisleri odasına imzalattırdıktan sonra yine Ankara TSE’ne onaylattırdık (ücret 130 TL). Daha sonra muayene için LPG sızdırmazlık raporu (20 TL) ve egzost emisyon ölçümü (22 TL) ve TUV’da muayene (126 TL) yaptırdıktan sonra emniyete gidip kendi adıma yeniden ruhsat çıkarttım (108 TL). Plakam sakat amblemli olduğu için plakayı sakat amblemsiz olarak yeniden bastırdıktan sonra (20 TL) artık özürlü olmayan arkadaşım gibi borcu yoktur yazısı alıp noterde satış işlemini gerçekleştirdik. Hem 500 tl’ye yakın param gitti , hem günlerce oyalandım , hem ya bir problem çıkarsa diye sitres , sıkıntı çektim üstelik bütün bunları özürlü ve zor hareket eden halimle yaptım.
Sonuçta özürlü olan ben aynı şartlardaki özürlü olmayan arkadaşıma göre: araba alırken 500 TL , araba satarken 500 TL toplamda 1000 TL fazladan para ödedim.
Sakat halimle alırken ve satarken günlerce sıkıntı ve sitres çekerek uğraştım. Kullanım esnasında da arkadaşım özgür ben ise esir gibiydim.
Peki bütün bunlar niçin olmuştu devletimiz özürlüleri düşündüğü için bizlere kolaylık olsun diye bu güzel imkanları sunmuştu. Arkadaşıma göre tek üstün yanım ise yılda iki kez ödenen MTV’nden muaf olmam.(1993 model arabamın yıllık MTV’si ise 2010 yılında 78 TL)
BANA DAMDAN DÜŞENİ GETİRİN HALİMDEN ANCAK O ANLAR…