Arkadaşlar,
aranıza yeni katıldım. Başıma gelen ve hiç unutamadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Bu gün bir film izledim. Filmin bir bölümünde; eşcinsel bir gencin askerlik muayenesinde yaşadıkları anlatılıyordu. Gence; diğer eşcincel arkadaşları, eşcinsel olduğunu kanıtlaması için ilişki sırasında fotoğraflarını çektirip askerlik şubesine vermesini, aksi halde işi yokuşa sürdüklerini söylediler.
Bu olayın kurmaca olduğunu düşünüp internette araştırma yaptığımda, maalesef bazı kişilere bu utancı yaşattıklarını üzülerek gördüm.
Filmin bu sahnesi; askerlik muayenesi sırasında yaşadığım utancı aklıma getirdi.
Askerlik görevini her Türk genci gibi kutsal sayıyor, askere gidemeyeceğim için büyük üzüntü duyuyordum. Bu duygularla annem ve babamla muayene için şubeye vardık. Duchenne Muskuler Distrofi hastasıyım. Sadece kafamı ve ellerimi hareket ettirebiliyorum. 8 yıldır yatağa bağımlıyım; ağır bir skolyozum da var.
Ben; şubede doktor beni görür görmez askerlik yapamayacağımı zaten anlar hemen döneriz diye düşünüyorum. Yanımızda doktorların verdiği raporlar da vardı.
O zamanlar içime kapanıktım; görünüşüm dolayısıyla dışarı çıkmaya çok utanıyordum. Annemden başka kimseye vücudumu gösteremiyordum.
Şubenin bahçesinde sıra beklerken görevli bir asker yanımıza geldi. Beni baştan aşağı süzdü; "bunu ayağa kaldırıp nasıl fotoğraf çekeceğiz" dedi ve uzaklaştı. Başımdan kaynar sular döküldü; beni bir kaygıdır aldı. Senelerdir yatağa bağımlıyım, oturmaya mecalim yok, nasıl aya kaldırılıp fotoğraf çekinirim.
Sıram geldi, içeri girdik. Odada doktor ve askerler var. Utana sıkıla soyundurdular. Doktor skolyozumu görür görmez "tamam bu bile yeterli" dedi. Raporlarımı da verdik kendisine. Git gel derdi yaşamadan işin hemen hallolmasına çok sevindim.
Bahçeye indik. Babam elinde kağıtlarla geldi. Ayakta fotoğraf çekinmemi isteyen asker de yanındaydı. Kendisi; doktorun kararını ve raporlarımı yeterli görmemiş, fotoğraf çekinmemde kararlıydı. "Şimdi ben size bir fotoğrafçı tavsiye edeceğim, o bu konuda tecrübeli. O'na gidip, sadece altında şortu kalacak şekilde ayakta fotoğraf çekinecek. Ya dediğimi yaparsınız ya da hastane hastane dolaşıp rapor almaya çalışırsınız" dedi ve çekti gitti.
Babam; hem benim hem kendilerinin tekrar rapor almak için bize kilometrelerce uzakta olan Bursa'ya günlerce gidip - gelerek perişan olacağımıza fotoğraf çekinmeye razı olmamı istedi. Mecburen kabul ettim.
Sütudyoya girdik. Sadece şortla kaldım. Fotoğrafçı ayağa kaldırılmamın çok güç olacağını görünce içeri geçip şubedeki askere telefon edip, durumu anlattı; oturarak çeksek olmaz mı diye sordu. Kabul etmemiş; adam oflayıp puflayarak bize anlattı.
Canım yandıkça bağırmalarım ve anne babamın üzüntüsü nedeniyle, tekrar telefona gitti. Aldığı cevap gene olumsuzdu.
Annem ve babam, kollarıma girerek büyük bir güçlükle beni ayağa kaldırdılar. Hayatımda yaşadığım en utanç verici gündü. Neler hissettiğimi anlatmam zor. Fotoğrafçı abi de perişandı; bizle beraber o askere lanet etti.
Fotoğrafları görünce ikna olmuş, bizi hastane hastene süründürmekten vazgeçmiş.
Ben o fotoğraflara hiç bakmadım. Ailem; tekrar bir maraza çıkarıp fotoğrafları isteyebilirler diye hala onları saklıyor.
Şu an 28 yaşındayım. O zamanlar bu olayı yazmadığım, hakkımı aramaya çalışmadığım için pişmanım.
aranıza yeni katıldım. Başıma gelen ve hiç unutamadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Bu gün bir film izledim. Filmin bir bölümünde; eşcinsel bir gencin askerlik muayenesinde yaşadıkları anlatılıyordu. Gence; diğer eşcincel arkadaşları, eşcinsel olduğunu kanıtlaması için ilişki sırasında fotoğraflarını çektirip askerlik şubesine vermesini, aksi halde işi yokuşa sürdüklerini söylediler.
Bu olayın kurmaca olduğunu düşünüp internette araştırma yaptığımda, maalesef bazı kişilere bu utancı yaşattıklarını üzülerek gördüm.
Filmin bu sahnesi; askerlik muayenesi sırasında yaşadığım utancı aklıma getirdi.
Askerlik görevini her Türk genci gibi kutsal sayıyor, askere gidemeyeceğim için büyük üzüntü duyuyordum. Bu duygularla annem ve babamla muayene için şubeye vardık. Duchenne Muskuler Distrofi hastasıyım. Sadece kafamı ve ellerimi hareket ettirebiliyorum. 8 yıldır yatağa bağımlıyım; ağır bir skolyozum da var.
Ben; şubede doktor beni görür görmez askerlik yapamayacağımı zaten anlar hemen döneriz diye düşünüyorum. Yanımızda doktorların verdiği raporlar da vardı.
O zamanlar içime kapanıktım; görünüşüm dolayısıyla dışarı çıkmaya çok utanıyordum. Annemden başka kimseye vücudumu gösteremiyordum.
Şubenin bahçesinde sıra beklerken görevli bir asker yanımıza geldi. Beni baştan aşağı süzdü; "bunu ayağa kaldırıp nasıl fotoğraf çekeceğiz" dedi ve uzaklaştı. Başımdan kaynar sular döküldü; beni bir kaygıdır aldı. Senelerdir yatağa bağımlıyım, oturmaya mecalim yok, nasıl aya kaldırılıp fotoğraf çekinirim.
Sıram geldi, içeri girdik. Odada doktor ve askerler var. Utana sıkıla soyundurdular. Doktor skolyozumu görür görmez "tamam bu bile yeterli" dedi. Raporlarımı da verdik kendisine. Git gel derdi yaşamadan işin hemen hallolmasına çok sevindim.
Bahçeye indik. Babam elinde kağıtlarla geldi. Ayakta fotoğraf çekinmemi isteyen asker de yanındaydı. Kendisi; doktorun kararını ve raporlarımı yeterli görmemiş, fotoğraf çekinmemde kararlıydı. "Şimdi ben size bir fotoğrafçı tavsiye edeceğim, o bu konuda tecrübeli. O'na gidip, sadece altında şortu kalacak şekilde ayakta fotoğraf çekinecek. Ya dediğimi yaparsınız ya da hastane hastane dolaşıp rapor almaya çalışırsınız" dedi ve çekti gitti.
Babam; hem benim hem kendilerinin tekrar rapor almak için bize kilometrelerce uzakta olan Bursa'ya günlerce gidip - gelerek perişan olacağımıza fotoğraf çekinmeye razı olmamı istedi. Mecburen kabul ettim.
Sütudyoya girdik. Sadece şortla kaldım. Fotoğrafçı ayağa kaldırılmamın çok güç olacağını görünce içeri geçip şubedeki askere telefon edip, durumu anlattı; oturarak çeksek olmaz mı diye sordu. Kabul etmemiş; adam oflayıp puflayarak bize anlattı.
Canım yandıkça bağırmalarım ve anne babamın üzüntüsü nedeniyle, tekrar telefona gitti. Aldığı cevap gene olumsuzdu.
Annem ve babam, kollarıma girerek büyük bir güçlükle beni ayağa kaldırdılar. Hayatımda yaşadığım en utanç verici gündü. Neler hissettiğimi anlatmam zor. Fotoğrafçı abi de perişandı; bizle beraber o askere lanet etti.
Fotoğrafları görünce ikna olmuş, bizi hastane hastene süründürmekten vazgeçmiş.
Ben o fotoğraflara hiç bakmadım. Ailem; tekrar bir maraza çıkarıp fotoğrafları isteyebilirler diye hala onları saklıyor.
Şu an 28 yaşındayım. O zamanlar bu olayı yazmadığım, hakkımı aramaya çalışmadığım için pişmanım.