Dün hastaneye gittim, ayak parmagımın birinin tırnagında mantar varmış. simsiyah bu leke ancak antibiyotik tedavisiyle iyileşirmiş. Neyse konu başka.
Kapıda beklerken yaşlı bir amca sordu,
-Oğlum neyin var senin?
-Amcacım felç oldum.
-Nasıl yani evladım?
-İşte amca bir trafik kazası geçirdim ve belden aşağı felç oldum.
-Nasıl yani bi daha kalkamayacak mısın?
-Evet amcacım kalkamayacağım.
-Hiiiiiiiiiiiiii (Amca öyle bir hiii sesi çıkardıki hemen yanıbaşımızda duran kadınlar da dönüp konuşmayı dinlemeye başladı. Amca çıkardığı bu sesle çok üzüldüğünü ve şaşırdığını anlatmak istiyordu sanırım.)
-?!!!! Ne oldu amca?
-Yavrum çok da gençsin, aslan gibisin sana hiç yakışmamış bu sakatlık...
-???!!!!
-Şimdi gerçekten sen bir daha ayağa kalkamayacak mısın?
-Yok amca...
-Yav işte ben diyorum benim uşaklara, dört uşağım var bu arada. Sakın hızlı araba kullanmayın, bak işte görüyor musunuz neler oluyor? (Bunu söylerken etraftaki kadınlara beni gösteriyor ve tabi gözleri acıyla kısıp kafayı sağa sola sallayarak)
Kızkardeşim Zeynep alışık böyle anlara. O sadece gülüyor bunları dinlerken. Hatta kahkaha atıp yaşlı amcaya saygısızlık etmemek için kendisini tutuyor. Ben de artık hiç iplemiyorum.
Ancak insanımızın bu konudaki duruşu cehaletiyle doğru orantılıdır. Yıllar önce kazayı yeni yaptıgımda beni ziyarete gelen karadenizli yaşlı kadınları anımsarım. Yatağımın karşısındaki koltuğa oturup ne kadar da üzgün olduklarını ispat etme kaygısıyla inlercesine içler çekip kafalarını sallamaları "vah yavrım vay" demelerini hiç unutamam. Onları görünce sanırsınız ki ben ölmüşüm de bu kadınlar gelmiş cenazemde ağlıyorlar. Onlara yaptıklarının yanlış olduğunu anlatma gereği bile duymazdım. Cahil ve komik bu kadınların ziyaret sonunda yeterince üzülmüş görünerek görevlerini yapmış olmanın verdiği huzurla gülümseyerek evden ayrılmaları sahneyi tamamlayan kısımdır.
Muayeneden çıktıktan sonra yaşlı amca baktım ilk başta yanımızda oturan ve beni göstererek dikkatini çektiği yaşlı kadınla koyu bir muhabbete koyulmuş...
Her ilginin arkasında başka nedenler yatabilir vesselam.
Takmayınız efem...
Kapıda beklerken yaşlı bir amca sordu,
-Oğlum neyin var senin?
-Amcacım felç oldum.
-Nasıl yani evladım?
-İşte amca bir trafik kazası geçirdim ve belden aşağı felç oldum.
-Nasıl yani bi daha kalkamayacak mısın?
-Evet amcacım kalkamayacağım.
-Hiiiiiiiiiiiiii (Amca öyle bir hiii sesi çıkardıki hemen yanıbaşımızda duran kadınlar da dönüp konuşmayı dinlemeye başladı. Amca çıkardığı bu sesle çok üzüldüğünü ve şaşırdığını anlatmak istiyordu sanırım.)
-?!!!! Ne oldu amca?
-Yavrum çok da gençsin, aslan gibisin sana hiç yakışmamış bu sakatlık...
-???!!!!
-Şimdi gerçekten sen bir daha ayağa kalkamayacak mısın?
-Yok amca...
-Yav işte ben diyorum benim uşaklara, dört uşağım var bu arada. Sakın hızlı araba kullanmayın, bak işte görüyor musunuz neler oluyor? (Bunu söylerken etraftaki kadınlara beni gösteriyor ve tabi gözleri acıyla kısıp kafayı sağa sola sallayarak)
Kızkardeşim Zeynep alışık böyle anlara. O sadece gülüyor bunları dinlerken. Hatta kahkaha atıp yaşlı amcaya saygısızlık etmemek için kendisini tutuyor. Ben de artık hiç iplemiyorum.
Ancak insanımızın bu konudaki duruşu cehaletiyle doğru orantılıdır. Yıllar önce kazayı yeni yaptıgımda beni ziyarete gelen karadenizli yaşlı kadınları anımsarım. Yatağımın karşısındaki koltuğa oturup ne kadar da üzgün olduklarını ispat etme kaygısıyla inlercesine içler çekip kafalarını sallamaları "vah yavrım vay" demelerini hiç unutamam. Onları görünce sanırsınız ki ben ölmüşüm de bu kadınlar gelmiş cenazemde ağlıyorlar. Onlara yaptıklarının yanlış olduğunu anlatma gereği bile duymazdım. Cahil ve komik bu kadınların ziyaret sonunda yeterince üzülmüş görünerek görevlerini yapmış olmanın verdiği huzurla gülümseyerek evden ayrılmaları sahneyi tamamlayan kısımdır.
Muayeneden çıktıktan sonra yaşlı amca baktım ilk başta yanımızda oturan ve beni göstererek dikkatini çektiği yaşlı kadınla koyu bir muhabbete koyulmuş...
Her ilginin arkasında başka nedenler yatabilir vesselam.
Takmayınız efem...