Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Atatürk İlke ve İnkilapları Kısa Hatırlatma Notları.. Başarılar Dilerim :)

Üyelik
1 Haz 2013
Konular
17
Mesajlar
171
Reaksiyonlar
0
ATATÜRK İLKE VE İNKILÂPLARI

1- ULUSAL EGEMENLİK AŞAMALARI

Ulusal egemenlik halkın kendi yönetimini kendisinin belirlemesi demektir. Ulusal egemenlik değişik birçok kavramla da ifade edilebilir.

- Cumhuriyet
- İrade-i Milliye
- Hâkimiyet-i Milliye gibi
- Ulusun Azim ve Kararı

Bu aşamalar şöyle sıralanabilir:

a) Amasya Genelgesi: “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır (Ulusal egemenlikten ilk defa bahsedilmiştir).

b) Erzurum Kongresi: Kuvay-ı Milliye’yi etkin irade-i milliyeyi hâkim kılmak ESASTIR (Ulusal egemenliğin kesin olarak gerçekleştirileceği söylenmiştir. Çünkü buradaki ESASTIR kelimesi bundan vazgeçilemeyeceğini göstermektedir).

c) Sivas Kongresi: Bu kongrede ulusal kararlar alınmıştır. Bu kararlar da yurdun her sancağından seçilen 3’er delegenin oyuyla alınmıştır. Ve bu delegeleri seçenler de halkın kurduğu ulusal örgütlerdir. Birini o bölgenin belediyesi, birini Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, birini de Redd-i İlhak Cemiyeti seçmiştir.

d) TBMM’nin Açılışı: Ulusal egemenlik fiilen gerçekleşmiştir.

e) Teşkilat-ı Esasîye (1921): İlk anayasamızdır. Bu anayasadaki “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü de ulusal egemenliği ifade etmiştir.

f) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922): Ulusal egemenliğin önündeki önemli bir engel ortadan kaldırılmıştır.

g) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923): Devletin rejiminin ismi konmuştur. En önemli ulusal egemenlik aşamasıdır.

h) Erkan-ı Harbiye-i Umumîye Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924): Genel Harp İşleri Bakanlığı demektir. Bu bakanlığın başındaki kişi bir asker idi. Ve aynı zamanda devletin yürütme organının içinde bulunuyordu. Ulusal egemenlik düzenine sahip bir devlette asker kökenli bir kişinin yürütme organı içinde olması rejimle çelişmekteydi. Bu yönüyle bu inkılâp da bir ulusal egemenlik aşamasıdır.

***ÖNEMLİ NOT:
Bu inkılâp bir yönüyle de Türk Dış Politikasının barış üzerine kurulması yolunda atılan bir adımdır. Çünkü dış politikası “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” olan bir devlette Harp İşleri Bakanlığı diye bir bakanlığın bulunması çelişki yaratabilirdi.

i) Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri: 1923’te TPCF’nin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırka) kuruluşu ve 1930’da SCF’nin (Serbest Cumhuriyet Fırka) kuruluşu. Çoğulculuğu sağladığından dolayı

j) Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi: 1930’da Belediye, 1933’te Muhtarlık ve 1934’te de Milletvekili seçimlerine katılma hakkı verilmiştir.


2- LAİKLEŞME AŞAMALARI

a) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

1 Kasım 1922’de hem halife hem de padişahlık yetkilerine sahip olan 6. Mehmet Vahdettin’in padişahlık yani siyasi yetkilerine son verildi ve yeni Türk devletinin siyasi yetkilerine sahip olan tek kurum TBMM oldu.

Vahdettin ise sadece halife olarak kaldı. Bu yönüyle dini yetkiler Vahdettin’e, siyasi yetkiler de TBMM’ye geçmiş oldu. Böylece Din ve Devlet işleri ayrılmış oldu. Saltanatın kaldırılması Laikleşme yolunda atılan ilk adımdır.

b) Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)

Halife Vahdettin 17 Kasım 1922’de Malta’ya gidince TBMM 18 Kasım’da Abdulmecid Efendi’yi halife ilan etti. Abdulmecid efendinin de kendisine tanınan hakları aşıp siyasi bir lider gibi hareket etmesi üzerine halifeliğe de son verildi. Bu siyasal alandaki en önemli laikleşme aşamasıdır.
c) Şeriyye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924)

Şeriyye Vekâleti çıkarılan kanunların dine uygun olup olmadığına karar verirdi.
Evkaf Vekâleti ise bütün vakıfların bağlı olduğu bakanlıktı. Bu bakanlık Vakıflar vasıtasıyla bütün dini kurumları yönetebiliyordu. Bu siyasal alanda bir laikleşmedir.

d) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Medreseler kapatıldı ve eğitim-öğretim birleştirildi. Bu eğitim alanında yapılan bir laikleşmedir.

e) Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (1925)

Tekke ve zaviyeler tarikat mensuplarının toplanıp ibadet yaptıkları yerlerdir. Bu toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.

f) Kılık Kıyafet ve Şapka İnkılâbı (1925)

Toplumsal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.

***ÖNEMLİ NOT: 1925 olayları şöyle kısaltılabilir:

Şeyh Sait Tekke’de Şapkasını ve Kılık Kıyafetini Değiştirirken Takvimdeki Aşar’ı ve Takrir-i Sükûn’u Göremedi---> 1925

1925’teki olayları böyle şifreleyerek vermemizin sebebi bu yıl içinde çok fazla olayın olmasıdır. İnkılâp tarihi dersi için de tarihler çok önemlidir. Zaten diğer yıllarda en fazla iki -üç olay göreceksiniz. 1925’i böylece aradan çıkarmış olacağız.

g) Medeni Kanunun Kabulü (1926)

Dini hukuk kuralları yerine çağdaş ve akılcı hukuk kuralları getirdiğinden hukuk alanında yapılan bir Laikleşme çabasıdır.

h) 1928’de Anayasa’dan “Devletin dini, dini İslam’dır.” Maddesi ve Vallahi adlı milletvekili yemini çıkarıldı. Anayasal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.

ı) 1934 Giysi Kanunu ile Din ve Mezhep mensuplarının Mabetler dışında dini kıyafetlerle dolaşmalarının yasaklanması. Toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.

i) 1935’te Hafta sonu tatilinin Cumadan Pazara alınışı toplumsal alanda yapılan bir Laikleşmedir.

j) 1937’de Laikliğin Anayasaya girişi; anayasal alanda yapılan bir Laikleşmedir.

***ÖNEMLİ NOT: İnkılâplar en çok Laikleşme alanında yapılmıştır.

- Tekke ve Zaviyelerin kapatılması
- Medreselerin kapatılması
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu

Toplumdaki Kültürel değişmeyi kolaylaştırmıştır.


3)İNKILÂP –ALAN İLİŞKİSİ

Ulusal egemenlik ve laiklik hakkındaki
Bu ön bilgilerden sonra şimdi İnkılap Tarihinin en önemli konusu ve en çok soru sorulan konusuna giriyoruz (İnkılaplar ve İlkeler konusu.) Önce İnkılâp-Alan ilişkisini vereceğiz. Burada hangi İnkılâbın hangi alana girdiğine bakacağız ve sonrasında da İnkılâp -İlke ilişkisinde hangi inkılâbın hangi ilkeye girdiğini öğreneceğiz.

***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun kadınlara sadece ekonomik ve sosyal haklar getirmiştir. Hiçbir siyasal hak getirmemiştir.

***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun, Laiklikle ilgilidir. Çünkü İslam Hukuku olan Mecelle yerine çağdaş ve akla dayanan hukuk kurallarını getirmiştir.
Medeni Kanun Halkçılıkla ilgilidir. Çünkü kadınları sosyal ve ekonomik alanda erkeklerle eşit hale getirmiştir.

Medeni Kanun İnkılâpçılıkla ilgilidir. Çünkü eskimiş ve ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmiş dini kurallar yerine çağdaş kuralları getirmiştir.

Medeni kanun 4 bölüme ayrılmış bir kanundur.

- Şahsın Hukuku
- Eşya Hukuku
- Miras Hukuku
- Aile Hukuku

ŞEMA

a-)Hukuk alanında yapılan diğer inkılâplar

- 1926 yılında İtalya’dan Ceza Kanunu alındı.
- 1926 yılında İsviçre’den Borçlar Kanunu alındı.
- 1926 yılında Almanya’dan Ticaret Hukuku alındı.
- 1927 yılında İsviçre’den Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu kabul edildi.
- 1929 yılında Almanya’dan Ceza Muhakemeleri Kanunu alındı.
- 1929 yılında yine Almanya’dan Deniz Ticaret Kanunu alındı.
- 1932 yılında İsviçre’den İcra ve İflas Kanunu kabul edildi.

b) Toplumsal Alanda Yapılan İnkılâplar

b–1) Şapka ve kılık-kıyafet inkılâbı 1925

25 Kasım 1925’te Atatürk’ün Kastamonu’da şapka giymesi ile artık fes ve benzeri başlıklar yasaklandı.

b–2) Tekke, Zaviye ve Türbelerin kapatılması 1925

Tarikat merkezlerinin büyüklerine Tekke, küçüklerine de zaviye denirdi. Buralarda tarikatların ilkeleri ve şartları öğretilirdi. 30 Kasım 1925’te Cumhuriyet hükümeti buraları kapatmıştır. Aynı kanunla Şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyitlik, müritlik, çelebililik, babalık, emirlik ve türbedarlık gibi tarikat liderlerine ait olan unvanlar da yasaklandı. Yine aynı kanunla türbeler de kapatıldı. Fakat Fatih-Mevlana-Osman Gazi, Kanuni ve Hacı Bektaşi Veli gibi din ve devlet büyüklerinin türbelerine dokunulmadı.

Atatürk’ün “Bu ülke şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olamaz” sözü Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile Ölülerden medet ummayınız! Sözü de türbelerin kapatılması ile ilgilidir.

b–3) Takvimde Değişiklik 1925–1926

1 Ocak 1926’dan itibaren Miladi Takvim resmen uygulamaya girdi. Bu karar 1925’te alınmıştı. Bu tarihe kadar Hicri Takvim ve Rumi takvim kullanılıyordu.

b–4) Saatlerde Değişiklik 1926

1 Ocak 1926’dan itibaren alaturka saat yerine alafranga saat kullanılmaya başlandı. Alaturka saat sisteminde bir gün 12 saat gündüz 12 saat de gece olarak adlandırılırdı. Örneğin Sabah 7, akşam 7 gibi. Fakat alafranga saat sistemi ile bir gün 24 saat şeklinde bölümlendirildi 07.00 ve 19.00 gibi

b–5) Rakamlarda Değişiklik 1928

20 Mayıs 1928’de Uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı.

b–6) Ölçülerde Değişiklik 1931

1931’de Endaze, arşın yerine metre, okka, dirhem yerine de kilogram sistemleri getirildi.

b–7) Soyadı Kanunu 1934

Toplumsal alanda karışıklıkları engellemek amacıyla çıkarıldı. Her Türk’ün soyadı alması mecburi oldu. Soyadları mutlaka Türkçe olmalı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adı, ahlaka aykırı ve gülünç kelimelerin soyadı olarak kullanılması yasaklanmıştır. Aynı yıl ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hazretleri ve zade gibi unvanlar da yasaklandı. 24 Kasım 1934’te M. Kemal’e ATATÜRK soyadı TBMM tarafından verildi.

***ÖNEMLİ NOT: Soyadı Kanunu toplumsal alanda eşitsizlikleri ortadan kaldırdığından Halkçılık ilkesi ile ilgilidir.

b–8) Hafta sonu Tatilinde Değişiklik 1935

TBMM 1924 yılından itibaren Cuma gününü resmi tatil olarak kabul etmişti. Bu durum batı ile olan ticari ilişkilerimizi olumsuz etkiliyordu. Bundan dolayı 1935 yılında hafta sonu tatili Cumartesi öğleden sonra başlamak üzere Pazar gününe alındı. 1973’te Cumartesi de resmi tatil günü oldu.


***ÖNEMLİ NOT:

-Takvimde değişiklik
-Saatte Değişiklik
-Hafta Sonu Tatilinde Değişiklik
-Uluslararası rakamların kabulü
-Ölçü birimlerinde değişiklik

Bu inkılâpların amacı Avrupa ile bütünleşmektir.

Toplumsal alanda yapılan inkılâpların amacı; Laikleşme, Çağdaşlaşma ve ikiliklere son vermektir
c) Eğitim-Öğretim ve Kültürel Alanda Yapılan İnkılâplar

c–1) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Yeni Türk devletinde Osmanlıdan kalma dörtlü bir eğitim sistemi vardı. Bunlar;

- Yabancı okullar ---> Robert kolej gibi
- Batılı tarzda açılan Türk okulları ---> Daru’l Fünun gibi
- Dini eğitim yapan Medreseler
- Azınlık okulları ---> Rum ve Ermeni cemaat okulları gibi
 
3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim-öğretim birleştirildi. Medreseler kapatıldı. Azınlık ve yabancı okullar da MEB’e bağlandı.

c–2) Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun ( 1926)
İlköğretimin ve ortaöğretimin hangi esaslara göre yapılacağı tespit edildi. Bu okulların müfredatları belirlendi. Hangi derslerin ne kadar saat okutulacağı bir düzene oturtuldu.

c–3) Harf İnkılâbı (1928)
- Arap harfleri yerine yeni Türk harfleri kabul edildi.
- Yeni Türk harfleriyle okuma yazma öğretmek amacıyla Millet Mektepleri açıldı. (1928)
- 24 Kasım 1928’de Atatürk’e Başöğretmen ünvanı verildi. Ve bu gün 1981’de öğretmenler günü ilan edilecektir. Dünya öğretmenler günü ise 5 Ekim’dir.

***ÖNEMLİ NOT: Harf inkılâbı ülke içindeki uygulamalarda birliği sağlamakla ilgili yapılan bir inkılâp değildir. Çünkü toplumda bu alfabe zaten kullanılmıyordu.

c–4) 1933’te Üniversite Reformu Yasası ile üniversiteler kurulmaya başlandı.


c–5) Atatürk döneminde açılan okul ve kurumlar
- 1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüksekokulu olan Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
- 1926 yılında Ziraat Enstitüsü açıldı.
- 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi açıldı.
- 1933 yılında Türkiye Cumhuriyetinin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi açıldı. Bu Üniversite Osmanlı’dan kalan Darü’l Fünun’un yerine kurulmuştur.
- 1936’da Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi açıldı.
- 1936’da Ankara Devlet Konservatuarı kuruldu. Aynı yıl İstanbul ve İzmir’de de Devlet Konservatuarları açılarak tiyatro, Bale ve opera sanatçıları yetiştirildi.
- Türk Tarih Kurumu kuruldu ( 1931)
Bu tarihe kadar Türk tarihi Osmanlı tarihi ve İslam Tarihi ile sınırlı tutuluyordu. Atatürk Türk tarihinin derinlemesine araştırılması için bu kurumu kendisi kurmuştur. Bu kurumun çalışmaları sonucu Türk Tarih Tezi ortaya çıktı. Hazırlanan 4 ciltlik Genel Tarih Serisi ile Türk Tarihinin çok eski dönemlere kadar uzandığı ispatlandı.
Kurum 1932–1937 ve 1943’te toplam 3 kongre yapmıştır. Osmanlıcı-İslamcı bir tarih anlayışı yerine Milliyetçi bir tarih anlayışı ile kurulmuştur.
- Türk Dil Kurumu kuruldu (1932)
Atatürk tarafından kurulmuştur. Amaç;
Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yerini almasını sağlamak
Konuşma ve yazı dili arasındaki birlikteliği sağlamak.
Bilim ve sanat dallarında ortaya çıkan yeni kavramların Türkçe karşılıklarını bulmaktır.
Türkçeyi yabancı kelimelerin boyunduruğundan kurtarmaktır.

***ÖNEMLİ NOT: Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun kuruluşu Atatürk Milliyetçiliğinin bir sonucudur.

- 1932’de 9 ayrı alanda dil, edebiyat, tarih, güzel sanatlar, temsil, spor, kütüphane ve neşriyat, köycülük, müze ve sergi alanlarında faaliyet göstermek üzere Halkevleri ve Halkodaları kuruldu. Bu iki kurum 1951’de kapatıldı.

***ÖNEMLİ NOT: Türk ocakları İttihatçılar tarafından 1908’de kurulmuş bir dernektir. 1931’de bunlar da kapatıldı ve Halkevlerine dönüştürüldüler.

- Bunların dışında Atatürk döneminde Gazi Orta Öğretmen Okulu, Eğitim Enstitüsü, Dolmabahçe Resim, Heykel Müzesi de kuruldu.

***ÖNEMLİ NOT: 1941’de Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından Köy Enstitüleri kuruldu. Amaç köylülere Hayvancılık, Tarım ve Sağlık konularında gerekli teknik bilgileri vermekti. Yalnız bu okullar Atatürk dönemi okullarından değildir.

d) Ekonomik Alanda Yapılan İnkılâplar

d–1) Ekonomik alanda yapılan en büyük devrim 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile kapitülasyonların kaldırılmasıdır. Çünkü kapitülasyonların kaldırılması ile yerli üreticimiz ve yerli tüccarımız yabancı mallarıyla rekabet edecek duruma gelebilmiştir.

Bu tarihe kadar Türk Tüccar ve üreticiden %12 vergi alınırken yabanca tüccar ve üreticiden %5 vergi alınıyordu. Bu durumda yabancı tüccar ve üretici malını daha ucuza satabiliyor ve piyasayı elinde tutabiliyordu.

d–2) İzmir İktisat Kongresi (18 Şubat 1923)

Bu kongreye işçi, çiftçi, tüccar ve sanayicilerden oluşan 1135 temsilci katılmıştır. Kongreye Atatürk başkanlık etmiştir. Kongrede Misak-ı İktisadi yani Ekonomi andı kararları alındı. Ekonomik gelişmenin milli bağımsızlık ilkesi içinde sağlanması kararlaştırıldı. Kısacası buradan çıkan karar “Milli Ekonomi” kararıdır. Buna göre;

- Yabancıların kurdukları şirketlerden kaçınılmalıdır.
- Sanayi teşvik edilmeli ve milli bankalar kurulmalıdır.
- Demiryolu inşaatına ağırlık verilmelidir.
- Hammaddesi yurtiçinde olan sanayi dalları kurulmalıdır.
- El tezgâhlarından büyük işletmelere geçilmelidir.
- İşçilere Sendikal haklar tanınmalıdır.
- Amele yerine işçi kelimesi kullanılmalıdır.
- Özel girişimlere kredi sağlayacak bir banka kurulmalıdır.
- Toprak reformu yapılmalıdır.
d–3) Tarım alanında gelişmeler
- 17 Şubat 1925’te köylünün ödediği Aşar Vergisi kaldırıldı. Böylece köylü rahat bir nefes aldı. Hâlbuki aşar vergisi bütçenin %40’ı idi. Aşar yerine bütçenin %15’ini oluşturan Arazi vergisi getirildi.
- Köylüye kredi vermesi için Ziraat Bankasının Sermaye ve şube sayısı arttırıldı.
- Tarım uzmanı yetiştirmek amacıyla Yüksek Ziraat Enstitüleri kuruldu.
- 1925’te Reji İdaresi (Tütün Tekeli) yabancılardan satın alınmıştır.
- Köylünün ucuz kredi, makine, tohum ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak için Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu (1929).
- Devlet Üretme Çiftlikleri kuruldu. (Ankara Gazi Orman Çiftliği, Silifke, Tarsus ve Dörtyol Devlet Çiftlikleri)
- 1929’da Toprak Reformu yapılarak topraksız köylüye toprak dağıtılmaya çalışıldı. Ancak Toprak Reformu yasası uygulanamadı.

d–4) Ticaret Alanında Gelişmeler

- 1924’te sanayici ve özel girişimcilere kredi sağlamak amacıyla Türkiye İş Bankası kuruldu.
- 1925’te Ticaret ve Sanayi odaları kuruldu.
- 1926’da Kabotaj Kanunu ile Türk karasularında yolcu ve yük taşıma hakkı sadece Türk denizcilerine verildi. Bu, kapitülasyonların kaldırılmasını tamamlayan bir gelişmedir.
- 1930’da Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarıldı. 1970’e kadar yürürlükte kaldı.
- 1930’da Merkez Bankası kurularak para işleri de belli bir düzene oturtuldu.

***ÖNEMLİ NOT: Cumhuriyet döneminde ekonomi alanında yabancı hâkimiyeti en çok ticaret alanında hissedilmiştir. Çünkü Osmanlıdan bu yana kapitülasyonlar sebebiyle Ermeni, Rum ve Yahudiler ticareti tamamen kendi ellerine almışlardı. Türk tüccarlar Cumhuriyet’le güçlenmeye başladılar.

d–5) Sanayi Alanındaki Gelişmeler

- 1924’te Sanayi Bankası kuruldu.
- 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılarak Sanayi kuracak kişilere devletçe vergi muafiyeti, ucuz arazi ve nakliye indirimleri sağlandı. Ancak bu kanun da özel girişimcilerin fabrika açmasını sağlayamadı. Çünkü bu tarihte ülkemizde sermaye, teknoloji ve bilgi eksikliği vardı.
- Sanayiciye kredi vermek amacıyla Sanayi ve Meadin Bankası kuruldu (1926)
- 1929’da yerli sanayiyi korumak için gümrük vergileri yükseltildi.
- 1929’daki Dünya Ekonomik Bunalımı Türkiye’yi de olumsuz etkiledi. Çünkü sanayileşmiş birçok devlete hammadde satıyorduk. Ekonomik bunalım bizim de hammadde ihracatımızı azalttı.
- 1927’deki Teşvik-i Sanayi kanunu bekleneni vermedi. Sadece Uşak’ta bir Şeker Fabrikası ve ufak çapta bir dokuma fabrikası kuruldu. Bunun üzerine 1933’te I. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı ve 1934’te planlı kalkınma çerçevesinde Sümerbank, Paşabahçe Cam, Beykoz Deri, İzmit Kâğıt Sanayi ve Karabük Demir Çelik İşletmeleri (1939), Malatya, Kayseri ve Bursa’da Merinos Fabrikaları, Gemlik’te Suni İpek Fabrikası ve Nazilli’de Basma Fabrikası açıldı.
Uygulanan I. Beş Yıllık Kalkınma Planının olumlu sonuçlar doğurması üzerine 1939’da II. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı. Fakat II. Dünya Savaşından dolayı uygulanamadı.
- Ülkemizdeki maden yataklarının araştırılması için MTA (Maden Tetkik Arama) Enstitüsü kuruldu (1935).
- Bulunan yeraltı madenlerini işlemek amacıyla da 1935’te Etibank kuruldu.
e) Bayındırlık Alanında Yapılan İnkılâplar
- 1927’de Devlet Demir Yolları kuruldu.
- 1928’de Haydarpaşa Limanı ve Adana-Mersin demiryolu millileştirildi.
- 1938’de Devlet Havayolları kuruldu. İlk yurt dışı uçuşu 1947 yılında Atina’ya yapıldı.
- Cumhuriyet’in ilk yıllarında karayollarından ziyade demiryollarına önem verilmiştir. Hatta Alman Ford otomobil fabrikası, Fethi OKYAR’A sunduğu teklifte Türkiye’nin 10 yıl boyunca sadece Ford Otomobil ve yedek parçaları alması karşılığında tüm Türkiye’nin karayollarını yapmayı teklif etmiş fakat Cumhuriyet hükümeti demiryollarını daha önemli gördüğünden bu teklifi kabul etmemiştir.
- 1927–37 yılları arasında Anadolu’da 3.500 km demiryolu yapılmıştır.
- Ankara Çubuk Barajı Atatürk döneminde yapılmıştır.
- 1937’de Denizbank’ın kurulması ile liman yapımına hız verilmiştir.
- 1938’de ilk defa asfalt yol yapıldı. (Ankara’da 237 km)

***ÖNEMLİ NOT: KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsleri)’lerin Kurulması ekonomide devletçilikle ilgilidir. 1923–1929 Ekonomide liberal politikanın; 1929–1938 yılları arası da ekonomide Devletçilik politikalarının uygulandığı dönemdir.

f) Sağlık ve Tıp Alanında Yapılan İnkılâplar

- 1920 yılında Sağlık Bakanlığı kuruldu.
- 1924 yılında Ankara, İstanbul, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır’da Numune Hastaneleri açıldı.
- 1930 yılında Umum Hıfzıssıhha Kanunu ile Kolera, Veba, Tifo, Çiçek, Menenjit, Kızamık, Sıtma, Verem ve Trahom gibi bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele başlatıldı.
- Kızılay, Himaye-i Etfal(Çocuk Esirgeme Kurumu), Yeşilay ve Verem Savaş Dispanserleri kuruldu.

***ÖNEMLİ NOT: Sağlık alanında yapılan çalışmalar Halkçılık ve Devletçilik İlkesi ile ilgilidir. Çünkü Herkesin her türlü hastalığı ile ilgilenildiğinden halkçılıktır. Halkın ihtiyacı olan hastanelerin yani Devlet Hastanelerinin yapılması yönüyle de devletçiliktir.

g)Anayasa Koruması Altında Olan İnkılâplar
1-Beynelmilel Erkamın Kabulü–1928 (Uluslararası Rakamlar)
2-Giysi Kanunu–1934
3-Medeni Kanunun Resmi Nikâh maddesi–1926
4-Şapka Kanunu–1925
5-Soyadı kanunu ve Lakapların yasaklanması–1934
6-Yeni Türk Harflerinin Kabulü–1928
7-Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması–1925
8-Tevhid-i Tedrisat Kanunu–1924
 
teşekkürler paşahan reis ALLAH razı olsun :D
 
Eyvallah Muhammed kardeşim. İstediğin varsa döküman falan söyle atayım sana :)
 
Üst Alt