ATATÜRK İLKE VE İNKILÂPLARI
1- ULUSAL EGEMENLİK AŞAMALARI
Ulusal egemenlik halkın kendi yönetimini kendisinin belirlemesi demektir. Ulusal egemenlik değişik birçok kavramla da ifade edilebilir.
- Cumhuriyet
- İrade-i Milliye
- Hâkimiyet-i Milliye gibi
- Ulusun Azim ve Kararı
Bu aşamalar şöyle sıralanabilir:
a) Amasya Genelgesi: Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır (Ulusal egemenlikten ilk defa bahsedilmiştir).
b) Erzurum Kongresi: Kuvay-ı Milliyeyi etkin irade-i milliyeyi hâkim kılmak ESASTIR (Ulusal egemenliğin kesin olarak gerçekleştirileceği söylenmiştir. Çünkü buradaki ESASTIR kelimesi bundan vazgeçilemeyeceğini göstermektedir).
c) Sivas Kongresi: Bu kongrede ulusal kararlar alınmıştır. Bu kararlar da yurdun her sancağından seçilen 3er delegenin oyuyla alınmıştır. Ve bu delegeleri seçenler de halkın kurduğu ulusal örgütlerdir. Birini o bölgenin belediyesi, birini Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, birini de Redd-i İlhak Cemiyeti seçmiştir.
d) TBMMnin Açılışı: Ulusal egemenlik fiilen gerçekleşmiştir.
e) Teşkilat-ı Esasîye (1921): İlk anayasamızdır. Bu anayasadaki Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir sözü de ulusal egemenliği ifade etmiştir.
f) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922): Ulusal egemenliğin önündeki önemli bir engel ortadan kaldırılmıştır.
g) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923): Devletin rejiminin ismi konmuştur. En önemli ulusal egemenlik aşamasıdır.
h) Erkan-ı Harbiye-i Umumîye Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924): Genel Harp İşleri Bakanlığı demektir. Bu bakanlığın başındaki kişi bir asker idi. Ve aynı zamanda devletin yürütme organının içinde bulunuyordu. Ulusal egemenlik düzenine sahip bir devlette asker kökenli bir kişinin yürütme organı içinde olması rejimle çelişmekteydi. Bu yönüyle bu inkılâp da bir ulusal egemenlik aşamasıdır.
***ÖNEMLİ NOT:
Bu inkılâp bir yönüyle de Türk Dış Politikasının barış üzerine kurulması yolunda atılan bir adımdır. Çünkü dış politikası Yurtta Sulh, Cihanda Sulh olan bir devlette Harp İşleri Bakanlığı diye bir bakanlığın bulunması çelişki yaratabilirdi.
i) Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri: 1923te TPCFnin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırka) kuruluşu ve 1930da SCFnin (Serbest Cumhuriyet Fırka) kuruluşu. Çoğulculuğu sağladığından dolayı
j) Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi: 1930da Belediye, 1933te Muhtarlık ve 1934te de Milletvekili seçimlerine katılma hakkı verilmiştir.
2- LAİKLEŞME AŞAMALARI
a) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
1 Kasım 1922de hem halife hem de padişahlık yetkilerine sahip olan 6. Mehmet Vahdettinin padişahlık yani siyasi yetkilerine son verildi ve yeni Türk devletinin siyasi yetkilerine sahip olan tek kurum TBMM oldu.
Vahdettin ise sadece halife olarak kaldı. Bu yönüyle dini yetkiler Vahdettine, siyasi yetkiler de TBMMye geçmiş oldu. Böylece Din ve Devlet işleri ayrılmış oldu. Saltanatın kaldırılması Laikleşme yolunda atılan ilk adımdır.
b) Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Halife Vahdettin 17 Kasım 1922de Maltaya gidince TBMM 18 Kasımda Abdulmecid Efendiyi halife ilan etti. Abdulmecid efendinin de kendisine tanınan hakları aşıp siyasi bir lider gibi hareket etmesi üzerine halifeliğe de son verildi. Bu siyasal alandaki en önemli laikleşme aşamasıdır.
c) Şeriyye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriyye Vekâleti çıkarılan kanunların dine uygun olup olmadığına karar verirdi.
Evkaf Vekâleti ise bütün vakıfların bağlı olduğu bakanlıktı. Bu bakanlık Vakıflar vasıtasıyla bütün dini kurumları yönetebiliyordu. Bu siyasal alanda bir laikleşmedir.
d) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Medreseler kapatıldı ve eğitim-öğretim birleştirildi. Bu eğitim alanında yapılan bir laikleşmedir.
e) Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (1925)
Tekke ve zaviyeler tarikat mensuplarının toplanıp ibadet yaptıkları yerlerdir. Bu toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.
f) Kılık Kıyafet ve Şapka İnkılâbı (1925)
Toplumsal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.
***ÖNEMLİ NOT: 1925 olayları şöyle kısaltılabilir:
Şeyh Sait Tekkede Şapkasını ve Kılık Kıyafetini Değiştirirken Takvimdeki Aşarı ve Takrir-i Sükûnu Göremedi---> 1925
1925teki olayları böyle şifreleyerek vermemizin sebebi bu yıl içinde çok fazla olayın olmasıdır. İnkılâp tarihi dersi için de tarihler çok önemlidir. Zaten diğer yıllarda en fazla iki -üç olay göreceksiniz. 1925i böylece aradan çıkarmış olacağız.
g) Medeni Kanunun Kabulü (1926)
Dini hukuk kuralları yerine çağdaş ve akılcı hukuk kuralları getirdiğinden hukuk alanında yapılan bir Laikleşme çabasıdır.
h) 1928de Anayasadan Devletin dini, dini İslamdır. Maddesi ve Vallahi adlı milletvekili yemini çıkarıldı. Anayasal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.
ı) 1934 Giysi Kanunu ile Din ve Mezhep mensuplarının Mabetler dışında dini kıyafetlerle dolaşmalarının yasaklanması. Toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.
i) 1935te Hafta sonu tatilinin Cumadan Pazara alınışı toplumsal alanda yapılan bir Laikleşmedir.
j) 1937de Laikliğin Anayasaya girişi; anayasal alanda yapılan bir Laikleşmedir.
***ÖNEMLİ NOT: İnkılâplar en çok Laikleşme alanında yapılmıştır.
- Tekke ve Zaviyelerin kapatılması
- Medreselerin kapatılması
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu
Toplumdaki Kültürel değişmeyi kolaylaştırmıştır.
3)İNKILÂP ALAN İLİŞKİSİ
Ulusal egemenlik ve laiklik hakkındaki
Bu ön bilgilerden sonra şimdi İnkılap Tarihinin en önemli konusu ve en çok soru sorulan konusuna giriyoruz (İnkılaplar ve İlkeler konusu.) Önce İnkılâp-Alan ilişkisini vereceğiz. Burada hangi İnkılâbın hangi alana girdiğine bakacağız ve sonrasında da İnkılâp -İlke ilişkisinde hangi inkılâbın hangi ilkeye girdiğini öğreneceğiz.
***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun kadınlara sadece ekonomik ve sosyal haklar getirmiştir. Hiçbir siyasal hak getirmemiştir.
***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun, Laiklikle ilgilidir. Çünkü İslam Hukuku olan Mecelle yerine çağdaş ve akla dayanan hukuk kurallarını getirmiştir.
Medeni Kanun Halkçılıkla ilgilidir. Çünkü kadınları sosyal ve ekonomik alanda erkeklerle eşit hale getirmiştir.
Medeni Kanun İnkılâpçılıkla ilgilidir. Çünkü eskimiş ve ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmiş dini kurallar yerine çağdaş kuralları getirmiştir.
Medeni kanun 4 bölüme ayrılmış bir kanundur.
- Şahsın Hukuku
- Eşya Hukuku
- Miras Hukuku
- Aile Hukuku
ŞEMA
a-)Hukuk alanında yapılan diğer inkılâplar
- 1926 yılında İtalyadan Ceza Kanunu alındı.
- 1926 yılında İsviçreden Borçlar Kanunu alındı.
- 1926 yılında Almanyadan Ticaret Hukuku alındı.
- 1927 yılında İsviçreden Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu kabul edildi.
- 1929 yılında Almanyadan Ceza Muhakemeleri Kanunu alındı.
- 1929 yılında yine Almanyadan Deniz Ticaret Kanunu alındı.
- 1932 yılında İsviçreden İcra ve İflas Kanunu kabul edildi.
b) Toplumsal Alanda Yapılan İnkılâplar
b1) Şapka ve kılık-kıyafet inkılâbı 1925
25 Kasım 1925te Atatürkün Kastamonuda şapka giymesi ile artık fes ve benzeri başlıklar yasaklandı.
b2) Tekke, Zaviye ve Türbelerin kapatılması 1925
Tarikat merkezlerinin büyüklerine Tekke, küçüklerine de zaviye denirdi. Buralarda tarikatların ilkeleri ve şartları öğretilirdi. 30 Kasım 1925te Cumhuriyet hükümeti buraları kapatmıştır. Aynı kanunla Şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyitlik, müritlik, çelebililik, babalık, emirlik ve türbedarlık gibi tarikat liderlerine ait olan unvanlar da yasaklandı. Yine aynı kanunla türbeler de kapatıldı. Fakat Fatih-Mevlana-Osman Gazi, Kanuni ve Hacı Bektaşi Veli gibi din ve devlet büyüklerinin türbelerine dokunulmadı.
Atatürkün Bu ülke şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olamaz sözü Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile Ölülerden medet ummayınız! Sözü de türbelerin kapatılması ile ilgilidir.
b3) Takvimde Değişiklik 19251926
1 Ocak 1926dan itibaren Miladi Takvim resmen uygulamaya girdi. Bu karar 1925te alınmıştı. Bu tarihe kadar Hicri Takvim ve Rumi takvim kullanılıyordu.
b4) Saatlerde Değişiklik 1926
1 Ocak 1926dan itibaren alaturka saat yerine alafranga saat kullanılmaya başlandı. Alaturka saat sisteminde bir gün 12 saat gündüz 12 saat de gece olarak adlandırılırdı. Örneğin Sabah 7, akşam 7 gibi. Fakat alafranga saat sistemi ile bir gün 24 saat şeklinde bölümlendirildi 07.00 ve 19.00 gibi
b5) Rakamlarda Değişiklik 1928
20 Mayıs 1928de Uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı.
b6) Ölçülerde Değişiklik 1931
1931de Endaze, arşın yerine metre, okka, dirhem yerine de kilogram sistemleri getirildi.
b7) Soyadı Kanunu 1934
Toplumsal alanda karışıklıkları engellemek amacıyla çıkarıldı. Her Türkün soyadı alması mecburi oldu. Soyadları mutlaka Türkçe olmalı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adı, ahlaka aykırı ve gülünç kelimelerin soyadı olarak kullanılması yasaklanmıştır. Aynı yıl ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hazretleri ve zade gibi unvanlar da yasaklandı. 24 Kasım 1934te M. Kemale ATATÜRK soyadı TBMM tarafından verildi.
***ÖNEMLİ NOT: Soyadı Kanunu toplumsal alanda eşitsizlikleri ortadan kaldırdığından Halkçılık ilkesi ile ilgilidir.
b8) Hafta sonu Tatilinde Değişiklik 1935
TBMM 1924 yılından itibaren Cuma gününü resmi tatil olarak kabul etmişti. Bu durum batı ile olan ticari ilişkilerimizi olumsuz etkiliyordu. Bundan dolayı 1935 yılında hafta sonu tatili Cumartesi öğleden sonra başlamak üzere Pazar gününe alındı. 1973te Cumartesi de resmi tatil günü oldu.
***ÖNEMLİ NOT:
-Takvimde değişiklik
-Saatte Değişiklik
-Hafta Sonu Tatilinde Değişiklik
-Uluslararası rakamların kabulü
-Ölçü birimlerinde değişiklik
Bu inkılâpların amacı Avrupa ile bütünleşmektir.
Toplumsal alanda yapılan inkılâpların amacı; Laikleşme, Çağdaşlaşma ve ikiliklere son vermektir
c) Eğitim-Öğretim ve Kültürel Alanda Yapılan İnkılâplar
c1) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Yeni Türk devletinde Osmanlıdan kalma dörtlü bir eğitim sistemi vardı. Bunlar;
- Yabancı okullar ---> Robert kolej gibi
- Batılı tarzda açılan Türk okulları ---> Darul Fünun gibi
- Dini eğitim yapan Medreseler
- Azınlık okulları ---> Rum ve Ermeni cemaat okulları gibi
1- ULUSAL EGEMENLİK AŞAMALARI
Ulusal egemenlik halkın kendi yönetimini kendisinin belirlemesi demektir. Ulusal egemenlik değişik birçok kavramla da ifade edilebilir.
- Cumhuriyet
- İrade-i Milliye
- Hâkimiyet-i Milliye gibi
- Ulusun Azim ve Kararı
Bu aşamalar şöyle sıralanabilir:
a) Amasya Genelgesi: Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır (Ulusal egemenlikten ilk defa bahsedilmiştir).
b) Erzurum Kongresi: Kuvay-ı Milliyeyi etkin irade-i milliyeyi hâkim kılmak ESASTIR (Ulusal egemenliğin kesin olarak gerçekleştirileceği söylenmiştir. Çünkü buradaki ESASTIR kelimesi bundan vazgeçilemeyeceğini göstermektedir).
c) Sivas Kongresi: Bu kongrede ulusal kararlar alınmıştır. Bu kararlar da yurdun her sancağından seçilen 3er delegenin oyuyla alınmıştır. Ve bu delegeleri seçenler de halkın kurduğu ulusal örgütlerdir. Birini o bölgenin belediyesi, birini Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, birini de Redd-i İlhak Cemiyeti seçmiştir.
d) TBMMnin Açılışı: Ulusal egemenlik fiilen gerçekleşmiştir.
e) Teşkilat-ı Esasîye (1921): İlk anayasamızdır. Bu anayasadaki Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir sözü de ulusal egemenliği ifade etmiştir.
f) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922): Ulusal egemenliğin önündeki önemli bir engel ortadan kaldırılmıştır.
g) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923): Devletin rejiminin ismi konmuştur. En önemli ulusal egemenlik aşamasıdır.
h) Erkan-ı Harbiye-i Umumîye Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924): Genel Harp İşleri Bakanlığı demektir. Bu bakanlığın başındaki kişi bir asker idi. Ve aynı zamanda devletin yürütme organının içinde bulunuyordu. Ulusal egemenlik düzenine sahip bir devlette asker kökenli bir kişinin yürütme organı içinde olması rejimle çelişmekteydi. Bu yönüyle bu inkılâp da bir ulusal egemenlik aşamasıdır.
***ÖNEMLİ NOT:
Bu inkılâp bir yönüyle de Türk Dış Politikasının barış üzerine kurulması yolunda atılan bir adımdır. Çünkü dış politikası Yurtta Sulh, Cihanda Sulh olan bir devlette Harp İşleri Bakanlığı diye bir bakanlığın bulunması çelişki yaratabilirdi.
i) Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri: 1923te TPCFnin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırka) kuruluşu ve 1930da SCFnin (Serbest Cumhuriyet Fırka) kuruluşu. Çoğulculuğu sağladığından dolayı
j) Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi: 1930da Belediye, 1933te Muhtarlık ve 1934te de Milletvekili seçimlerine katılma hakkı verilmiştir.
2- LAİKLEŞME AŞAMALARI
a) Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
1 Kasım 1922de hem halife hem de padişahlık yetkilerine sahip olan 6. Mehmet Vahdettinin padişahlık yani siyasi yetkilerine son verildi ve yeni Türk devletinin siyasi yetkilerine sahip olan tek kurum TBMM oldu.
Vahdettin ise sadece halife olarak kaldı. Bu yönüyle dini yetkiler Vahdettine, siyasi yetkiler de TBMMye geçmiş oldu. Böylece Din ve Devlet işleri ayrılmış oldu. Saltanatın kaldırılması Laikleşme yolunda atılan ilk adımdır.
b) Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)
Halife Vahdettin 17 Kasım 1922de Maltaya gidince TBMM 18 Kasımda Abdulmecid Efendiyi halife ilan etti. Abdulmecid efendinin de kendisine tanınan hakları aşıp siyasi bir lider gibi hareket etmesi üzerine halifeliğe de son verildi. Bu siyasal alandaki en önemli laikleşme aşamasıdır.
c) Şeriyye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Şeriyye Vekâleti çıkarılan kanunların dine uygun olup olmadığına karar verirdi.
Evkaf Vekâleti ise bütün vakıfların bağlı olduğu bakanlıktı. Bu bakanlık Vakıflar vasıtasıyla bütün dini kurumları yönetebiliyordu. Bu siyasal alanda bir laikleşmedir.
d) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Medreseler kapatıldı ve eğitim-öğretim birleştirildi. Bu eğitim alanında yapılan bir laikleşmedir.
e) Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (1925)
Tekke ve zaviyeler tarikat mensuplarının toplanıp ibadet yaptıkları yerlerdir. Bu toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.
f) Kılık Kıyafet ve Şapka İnkılâbı (1925)
Toplumsal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.
***ÖNEMLİ NOT: 1925 olayları şöyle kısaltılabilir:
Şeyh Sait Tekkede Şapkasını ve Kılık Kıyafetini Değiştirirken Takvimdeki Aşarı ve Takrir-i Sükûnu Göremedi---> 1925
1925teki olayları böyle şifreleyerek vermemizin sebebi bu yıl içinde çok fazla olayın olmasıdır. İnkılâp tarihi dersi için de tarihler çok önemlidir. Zaten diğer yıllarda en fazla iki -üç olay göreceksiniz. 1925i böylece aradan çıkarmış olacağız.
g) Medeni Kanunun Kabulü (1926)
Dini hukuk kuralları yerine çağdaş ve akılcı hukuk kuralları getirdiğinden hukuk alanında yapılan bir Laikleşme çabasıdır.
h) 1928de Anayasadan Devletin dini, dini İslamdır. Maddesi ve Vallahi adlı milletvekili yemini çıkarıldı. Anayasal alanda yapılan bir Laikleşme çalışmasıdır.
ı) 1934 Giysi Kanunu ile Din ve Mezhep mensuplarının Mabetler dışında dini kıyafetlerle dolaşmalarının yasaklanması. Toplumsal alanda yapılan bir laikleşmedir.
i) 1935te Hafta sonu tatilinin Cumadan Pazara alınışı toplumsal alanda yapılan bir Laikleşmedir.
j) 1937de Laikliğin Anayasaya girişi; anayasal alanda yapılan bir Laikleşmedir.
***ÖNEMLİ NOT: İnkılâplar en çok Laikleşme alanında yapılmıştır.
- Tekke ve Zaviyelerin kapatılması
- Medreselerin kapatılması
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu
Toplumdaki Kültürel değişmeyi kolaylaştırmıştır.
3)İNKILÂP ALAN İLİŞKİSİ
Ulusal egemenlik ve laiklik hakkındaki
Bu ön bilgilerden sonra şimdi İnkılap Tarihinin en önemli konusu ve en çok soru sorulan konusuna giriyoruz (İnkılaplar ve İlkeler konusu.) Önce İnkılâp-Alan ilişkisini vereceğiz. Burada hangi İnkılâbın hangi alana girdiğine bakacağız ve sonrasında da İnkılâp -İlke ilişkisinde hangi inkılâbın hangi ilkeye girdiğini öğreneceğiz.
***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun kadınlara sadece ekonomik ve sosyal haklar getirmiştir. Hiçbir siyasal hak getirmemiştir.
***ÖNEMLİ NOT: Medeni kanun, Laiklikle ilgilidir. Çünkü İslam Hukuku olan Mecelle yerine çağdaş ve akla dayanan hukuk kurallarını getirmiştir.
Medeni Kanun Halkçılıkla ilgilidir. Çünkü kadınları sosyal ve ekonomik alanda erkeklerle eşit hale getirmiştir.
Medeni Kanun İnkılâpçılıkla ilgilidir. Çünkü eskimiş ve ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmiş dini kurallar yerine çağdaş kuralları getirmiştir.
Medeni kanun 4 bölüme ayrılmış bir kanundur.
- Şahsın Hukuku
- Eşya Hukuku
- Miras Hukuku
- Aile Hukuku
ŞEMA
a-)Hukuk alanında yapılan diğer inkılâplar
- 1926 yılında İtalyadan Ceza Kanunu alındı.
- 1926 yılında İsviçreden Borçlar Kanunu alındı.
- 1926 yılında Almanyadan Ticaret Hukuku alındı.
- 1927 yılında İsviçreden Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu kabul edildi.
- 1929 yılında Almanyadan Ceza Muhakemeleri Kanunu alındı.
- 1929 yılında yine Almanyadan Deniz Ticaret Kanunu alındı.
- 1932 yılında İsviçreden İcra ve İflas Kanunu kabul edildi.
b) Toplumsal Alanda Yapılan İnkılâplar
b1) Şapka ve kılık-kıyafet inkılâbı 1925
25 Kasım 1925te Atatürkün Kastamonuda şapka giymesi ile artık fes ve benzeri başlıklar yasaklandı.
b2) Tekke, Zaviye ve Türbelerin kapatılması 1925
Tarikat merkezlerinin büyüklerine Tekke, küçüklerine de zaviye denirdi. Buralarda tarikatların ilkeleri ve şartları öğretilirdi. 30 Kasım 1925te Cumhuriyet hükümeti buraları kapatmıştır. Aynı kanunla Şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyitlik, müritlik, çelebililik, babalık, emirlik ve türbedarlık gibi tarikat liderlerine ait olan unvanlar da yasaklandı. Yine aynı kanunla türbeler de kapatıldı. Fakat Fatih-Mevlana-Osman Gazi, Kanuni ve Hacı Bektaşi Veli gibi din ve devlet büyüklerinin türbelerine dokunulmadı.
Atatürkün Bu ülke şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olamaz sözü Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile Ölülerden medet ummayınız! Sözü de türbelerin kapatılması ile ilgilidir.
b3) Takvimde Değişiklik 19251926
1 Ocak 1926dan itibaren Miladi Takvim resmen uygulamaya girdi. Bu karar 1925te alınmıştı. Bu tarihe kadar Hicri Takvim ve Rumi takvim kullanılıyordu.
b4) Saatlerde Değişiklik 1926
1 Ocak 1926dan itibaren alaturka saat yerine alafranga saat kullanılmaya başlandı. Alaturka saat sisteminde bir gün 12 saat gündüz 12 saat de gece olarak adlandırılırdı. Örneğin Sabah 7, akşam 7 gibi. Fakat alafranga saat sistemi ile bir gün 24 saat şeklinde bölümlendirildi 07.00 ve 19.00 gibi
b5) Rakamlarda Değişiklik 1928
20 Mayıs 1928de Uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı.
b6) Ölçülerde Değişiklik 1931
1931de Endaze, arşın yerine metre, okka, dirhem yerine de kilogram sistemleri getirildi.
b7) Soyadı Kanunu 1934
Toplumsal alanda karışıklıkları engellemek amacıyla çıkarıldı. Her Türkün soyadı alması mecburi oldu. Soyadları mutlaka Türkçe olmalı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adı, ahlaka aykırı ve gülünç kelimelerin soyadı olarak kullanılması yasaklanmıştır. Aynı yıl ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hazretleri ve zade gibi unvanlar da yasaklandı. 24 Kasım 1934te M. Kemale ATATÜRK soyadı TBMM tarafından verildi.
***ÖNEMLİ NOT: Soyadı Kanunu toplumsal alanda eşitsizlikleri ortadan kaldırdığından Halkçılık ilkesi ile ilgilidir.
b8) Hafta sonu Tatilinde Değişiklik 1935
TBMM 1924 yılından itibaren Cuma gününü resmi tatil olarak kabul etmişti. Bu durum batı ile olan ticari ilişkilerimizi olumsuz etkiliyordu. Bundan dolayı 1935 yılında hafta sonu tatili Cumartesi öğleden sonra başlamak üzere Pazar gününe alındı. 1973te Cumartesi de resmi tatil günü oldu.
***ÖNEMLİ NOT:
-Takvimde değişiklik
-Saatte Değişiklik
-Hafta Sonu Tatilinde Değişiklik
-Uluslararası rakamların kabulü
-Ölçü birimlerinde değişiklik
Bu inkılâpların amacı Avrupa ile bütünleşmektir.
Toplumsal alanda yapılan inkılâpların amacı; Laikleşme, Çağdaşlaşma ve ikiliklere son vermektir
c) Eğitim-Öğretim ve Kültürel Alanda Yapılan İnkılâplar
c1) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Yeni Türk devletinde Osmanlıdan kalma dörtlü bir eğitim sistemi vardı. Bunlar;
- Yabancı okullar ---> Robert kolej gibi
- Batılı tarzda açılan Türk okulları ---> Darul Fünun gibi
- Dini eğitim yapan Medreseler
- Azınlık okulları ---> Rum ve Ermeni cemaat okulları gibi